Cazın yaşayan son efsanelerinden Sonny Rollins seksenli yaşlarını yaşamaya başladı ve bunu da 10 Eylül’de New York Beacon Theatre’da verdiği konserle kutladı. Bu durumu fırsat bilen New York Examiner yazarı Justin Tedaldi efsane ile bir fırsatını bulup konuştu. Büyük müzisyene, hem hayat felsefesi ile ilgili hem de Rollins’in uzun yıllardır bilinen Japonya ile olan yakın ilişkisini sordu, işte sorular ve cevapları aşağıda.
Ama, önce bir not olarak eklememiz lazım. Söyleşiyi gerçekleştiren muhabir Justin Tedaldi güzel bir söyleşi yapmış olmasına karşın belli ki çok genç ve deneyimsiz bir isim (mi?) ve uzun sayılabilecek söyleşinin kimi yerlerinde bizce, belki de bizim kültürümüzce saygı sınırlarını zorlayan ya da kaba kaçabilecek diyelim kimi sorular da sormuş, buna kendi öznel kararımız olarak bakmadık, örnek vermek için söyleyelim, mesela "80 yaşındasınız ölümü sürekli düşünüyor musunuz" gibisinden sorular, ölümü elbette her gün herkes düşünür, o yaşta birinin de aklına geliyordur ama yersiz ve sorunlu sorular olduğu için buraya aktarmadık, yine bir başka örnek, "bu yaşta halen niye sahnedesiniz" gibi. Ama bunların dışında Rollins’in 80. yaş güncelliğini ve özellikle de Japonya ve Japonlarla olan yakınlığını aktarması bakımından ilginç sorularla dolu.
Justin Tedaldi: 80. yaşınızı devirirken neler düşündüğünüzü merak ediyorum?
Sony Rollins: Aslında, bu konuyu fazla düşünmedim çünkü önümdeki takvim gerçekten çok yoğun, sadece buraya (kutlama konserine) geldiğim zaman 80. yaşım ile ilgili şeyler duydum, o zaman takvime baktım, evet, 80 yaşında olmuşum!
Justin Tedaldi: New York konseriniz sonrasında Japonya; Tokyo, Sapporo ve Osaka’da üç ayrı konser verdiniz, bize Japonya ile olan geçmişinizden söz eder misiniz?
Sony Rollins: Evet, Japonya’ya çok uzun yıllardır giderim, herhalde 1963 yılından beri. İlk gidişimde kültürlerinden çok etkilenmiştim, halen de öyleyim ama her zaman geriye değil ileriye bakmanın gerekliliğine inanırım. Tüm o konser bölgelerinde hayli vakit geçirdim, Zen Budizmi’ni inceledim, tapınaklarını gezdim, geçmişleri ile ilgili çok şey öğrendim, müzik aletlerini inceledim vs. Biliyor musun, karımla Noh tiyatrosuna gitmeyi ayrıca çok severiz. Eski Japonya’nın Budist kültürünü yakın bulur ve severim. Japonya uzak kaldığımda hep özlediğim bir yer olmuştur, kokusunu bile özlerim. Bambu ormanları, Shakuhachi (Japon flütü)’nin sesini, çok huzurlu yerlerdir. Geçenlerde kısa bir tatil yapma fırsatım oldu, Kamakura’ya gittik, çok güzel ve sakin bir yerdi, çok zevk aldım.
"Japonya'da kendimi çok mutlu hissediyorum"
Yani özetle, ben Japonya’yı gerçekten severim. Hatta daha ilk gittiğimde, uçaktan dışarı çıktığımda ilk anda dahi sevdim, nedense kendimi çok mutlu hissetmeştim, gayet iyi hatırlıyorum, acaba, dedim kendi kendime, ben önceki hayatımda Japon filan mıydım ya da oralarda mı yaşıyordum. Aradan elli yıla yakın bir zaman geçti hala aynı duyguları taşıyorum.
Justin Tedaldi: İlk gidişiniz savaş sonrasıydı, herhangi bir tereddüde kapıldınız mı, yani savaş sonrası, ters bir tepki alırım filan gibi... Böyle bir şey oldu mu
Sony Rollins: Senin de bildiğin gibi müzik evrensel bir dildir ve huzur veren bir gücü vardır üstelik bu dil dünyanın her yerinde olumlu karşılık alır. Japonya’da insanlar cazla çok yakından ilgilendiler ve sandığımızdan daha bilgiliydiler, bu nedenle ilk gittiğimde bir Amerikalı olarak değil, bir müzisyen olarak gittim, şimdi elbette bir Amerikalıyım, yani öyle gidiyorum. Sonradan arkadaşım olan Mr. Oki liderliğinde bir grupla birlikte içinde yoganın da olduğu bir takım spiritüel egzersizler, meditasyon falan yapıyorduk, Mishima’da bir yeri vardı, bir kez oraya gittim, atom bombasının düştüğü yere yakın bir yerdi.
Justin Tedaldi: Barış parkıyla anıt müzenin olduğu yer.
Sony Rollins: Evet, Mr. Oki’nin orada bir grupla birlikte anıta gittik ve orada saksofonumu çıkarıp dünyanın hiç bir yerinde bir daha böyle bir şey olmaması umuduyla çaldım. Elbette bu dileğimin ne kadar gerçekçi olduğunun farkındayım ama biz insanların birbirleriyle sorunları olduğunu düşünmüyorum, devletlerin birbirleriyle sorunları var, bu mücadeleyi onlar yürütüyorlar. Tüm bu şeyler bana çok üzücü geliyor. 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi olayı olduğunda ben uçakların girdiği binadan sadece altı blok uzaktaki apartmanın kırkıncı katında yaşıyordum, görüyor musun, insanlar gerçekten aslında hiç bir şey öğrenmiyorlar, insan doğası yıkım ve mahvetme üzerine, bir yanımız maalesef böyle.
Dönelim Japonya’ya, evet, orada çok yakın karşılandım, bir çok yakın arkadaş edindim, halen görüştüğüm arkadaşlarım. Savaş, en cahil insanların başvurduğu yöntemdir, bizim gibi düşünen insanlar nefreti ortadan kaldırmayı istiyoruz ama kabul etmek zorundayım ki bir yanımız bencil ve aç gözlü, bu yüzden ben kendim daha aydın bir insan olmaya çalışıyorum.
Justin Tedaldi: Böylesi yerlere bizzat kendiniz gelip yakından görürseniz çok daha etkileyici oluyor, öbür türlü televizyonlardan ya da haberlerden gördüğünüzde aynı etkiyi yaratmıyor.
Sony Rollins: Kesinlikle doğru!
Justin Tedaldi: Siz Ekim ayında Avrupada da turneye çıktınız, sizin yaşınızda biri için bu zor olmuyor mu?
Sony Rollins: Evet ama ben caz müzisyeniyim, caz ise canlı bir sanat dalıdır, hep böyle açıklamışımdır, her zaman ifade edilmeye ihtiyacı vardır, her zaman yenidir ve her zaman taze bir müziktir. Canlı performanslar hep kişisel tercihim olmuştur, elbette bu benim için büyük bir sorumluluk, çünkü mükemmelliyetçi biriyim, mükemmel performansın peşinde koşarım, bu yüzden bazen zor gelmiyor değil ama izleyicilerim beni izlemeyi, dinlemeyi tercih ettiği sürece gitmeyi arzu ederim, çünkü bilirim ki canlı sahnede çalmak beni dinleyen insanlarımla bir arada olmam için mükemmel bir fırsattır.
Justin Tedaldi: Caz ve blues müzisyenleri emekli olmama ve performanslarını yettiğince sürdürme eğilimindedirler, elbette para kazanmak bir faktördür ama bunun yanısıra başka hangi etik faktörleri katabiliriz ilerlemiş yaşlarda dahi çalmak isteme sebebi olarak?
Sony Rollins: Başka müzisyenler adına konuşamam ancak eminim ki bir çok müzisyen varlıklı ve bağımsız durumda değil, bu önemli bir neden, ayrıca benim durumumda ben aslına bakarsan hâlâ müzikal sesimi ve mükemmeliği aramakla meşgulüm. Hâlâ çalmayı sürdürme nedenim bu ama diğer yandan hayranlarımın hâlâ beni sahnede görmeyi istiyor olması bana gurur vermiyor değil, onların beni izlemeyi istiyor olması arayışım için ayrı bir neden oluşturyor. Bu ikisinin yanısıra mükemmel bir evliliğim var, bu da bana güç veriyor.
Elbette hepimiz ihtiyaçlarımızın çok olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve müzisyenler zengin insanlar değildir, bu ihtiyaçları yeterince karşılamak için sürekli çalışmak zorunda olan insanlarız, hayatta kalmak için paraya ihtiyacımız var, bunu yadsıyamam, benim de var, hepimizin var ama şahsen ilk nedenim bu değil, müziğimi ve kendimi daha yüksek bir noktaya çekme uğraşısı, daha üst seviyelere gelebilme isteği, daha mükemmel sololar, konserler, performanslar gösterebilme isteği diyebilirim. Bu uğraşımı bilinçli olarak daha yükseklere çekebilmenin peşinde olduğumu biliyorum. Bütün bu elementleri bir arada tutmayı başardığımda benim için daha çok müziğin varolacağını biliyorum.
"Caz, durağan bir sanat dalı değildir"
Justin Tedaldi: Peki, hep daha mükemmel konser ve performans uğraşısı içinde olmayı istediğinize göre, geçmişte yaptığınız çalışmalar şimdi size nasıl geliyor?
Sonny Rollins: Hepsi bir devamlılığın parçasıdır. Caz, durağan bir sanat dalı değildir, sürekli hareket halinde olan, mütemadiyen içine farklı unsurların ve müzisyenlerin girdiği bir müzik türüdür. Bu yüzden bugünden geriye dönüp baktığımızda 1957 yılının önemli bir yıl olduğunu görebiliyoruz, ama bugün 2010 yılındayız, açıklamamız gereken bir çok yeni etken ve durum var ve eminim caz bunlara kendi cevabını verecektir / veriyordur. Bence bu durum, cazın doğrudan doğasıdır yani günün gelişen durumuna cazın kendi cevabını veriyor olması. Şimdi ne oluyor? Bugün ne oluyor? Tüm bu olan bitene ilişkin kendi cevaplarını verebildiği için caz yaşayan, nefes alıp veren bir sanat formudur. Bugün yaptığımız müzik güncel olan müziktir, tıpkı geçmiştekinin de güncel müzik olması gibi. Müzenin duvarında asılı kalmış müzelik parça değildir, bir klübe ya da konsere gider, oturur ve 50 yıl önceki müziği rahatlıkla dinleyebilirsin, çünkü bilirsin ki o güncel bir müziktir, halen nefes alıp veren bir sanattır. Yaşayan bir form olduğu için de hayattaysan ve çalabiliyorsan bunu bir şekilde göstermek zorundasın.
Justin Tedaldi: Eski kayıtlarınızı dinlediğiniz oluyor mu hiç ya da mukayese eder misiniz, dışarıdan gelen görüşleri dikkate alır mısınız?
Sonny Rollins: (Gülerek) Demek istiyorsun ki seni eleştirenleri vurmak istiyor muyum, öyle mi?
Justin Tedaldi: Elbette ki hayır, ben sadece bu tarz yüksek sanat tanımlamalarınızla varacağınız noktayı merak ediyorum?
Sonny Rollins: Cevap olarak diyebilirim ki, evet! Bazen eleştirmenleri vurmak istiyorum, ama bu dediğim elbette bir şakadır, umarım anlatabildim!
Justin Tedaldi: Kesinlikle.
Sonny Rollins: Şiddete eğilimli biri değilimdir, silahlardan da nefret ederim, kimseyi vuramam. Caz tarihine dönüp bakarsan eğer, eleştirmenlerin bir çoğunun aslında başarısız birer müzisyen olduğunu görürsün, bunların çoğu da söz sahibi eleştirmenlerdir. Yani, pek çok eleştirmen illa ki benim neyi yanlış yapıp neyi doğru yaptığımı tespit edecek olursa dikkate alınacak değeri olup olmadığını da gözönünde tutmak zorundadır. Sorunuzun önceki bölümü için; hayır, kendimi dinlemem gerekmez. Çünkü genel olarak performansımı beğenmişsem bunu kendime söylerim, çünkü kendimi anlarım, kendimi en iyi kendim eleştiririm, benim kendim hakkında söyleyebileceklerimden daha fazla söylenebilecek bir eleştiri olduğunu sanmıyorum. Yani, kendi şeylerimi dinlemem ama hep dediğim gibi, gelecekte bazen dinlemek isteyebileceğim için kendimi kaydederim. Eğer gerçekten iyi bir konser olmuşsa ilerde onu dinlemeyi aklımın bir köşesine yazarım.
Justin Tedaldi: Japonların caza neden yakınlıkları var sizce?
Sonny Rollins: Sanırım Japonlar dünyanın tüm kültürlerine çok açık insanlar. Biliyorsun, klasik müzikte Japonların sevdiği bir müziktir. Bir zamanlar country western tarzında bir Japon grubu da görmüştüm. Japonların bu özelliği benim saygı duyduğum bir özellik.
Justin Tedaldi: Günümüz cazına ait izlenimleriniz nelerdir?
Sonny Rollins: Cazın her zaman çok güçlü bir müzik olduğunu düşünmüşümdür. Bu ülkede cazı başınızdan savamazsınız çünkü bu ülkenin kökeninde olan bir müziktir. Caz halen hayatta ve yaşıyor, böyle hissediyorum. Caz çalmak isteyen yetenekli genç müzisyenler her zaman olacaktır. Tek şey, yerleri olması gerekir ki onlar caz çalarken onları görüp dinleyebilesiniz. Caz çalmak genetik bir şeydir, anlıyor musun, her zaman caz çalmak isteyen birileri olacaktır ve onların içinden de fenomen olan birileri çıkacaktır. Bugün belki biraz düşük bir dönemini yaşıyor olabilir ama her zaman hayatta kalmayı başaracaktır. Bu açıdan bakıyorum ve fazla bir problem görmüyorum.
"Karım sıkı bir Rolling Stones hayranıdır"
Justin Tedaldi: Bu soru annemden; Rolling Stones’un hit şarkısı "Waiting on a Friend"de çaldığın solo hakkında ne düşünüyorsun?
Sonny Rollins: O soloyu kaydetmemin nedeni karımdır çünkü kendisi sıkı bir Rolling Stones hayranıdır. Onlardan bana böyle bir öneri gelince önce sıcak bakmadım ama karım sakın ha hayır deme dedi bana ve sonunda yapmış oldum. Neyse, bu albüm ilk çıktığı günlerde müzik mağazasında geziyordum, albüm yeni çıkmış olduğu için her yerde çalıyordu, vaay dedim her yerde çalıyor, hey dedim bu benim çaldığım şarkı, sonradan önemli bir hit oldu hakikaten.
Justin Tedaldi: Buradaki ya da Japonyada ki hayranlarınız için vereceğiniz bir mesaj var mı son olarak?
Sonny Rollins: Müziğimi böylesine etkiledikleri ve derinliğini artırdıkları için onlara gerçekten saygım var. Benim kendimi iyi hissetmemi sağladılar ve daha iyisini yapabilmem için desteklerini gördüm.
Cazkolik.com / 20 Kasım 2010, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.
burak alkut
yersiz ve sorunlu soruların yanıtlarını ve söyleşinin devamını burada bulabilirsiniz : http://www.examiner.com/japanese-culture-in-new-york/interview-with-jazz-legend-sonny-rollins-part-1-of-3
Bu Yoruma Cevap Yazın »