Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Cazkolik okurları sevgili Cenk Erdem`i yazıları ve röportajlarıyla yakından tanıyor, sadece buradan değil, gazete ve dergi yazılarından, TV programlarından da tanıyorsunuz. Cenk`in hayatında iki büyük tutku var, sıraları yer değiştiriyordur ama AŞK ve MÜZİK. Zaten ikisi birbirine bağlı kavramlar değil mi bunlar... Bir de, bu iki tutkuya ekleyeceğimiz uzman kimliği var, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunu, Cerrahpaşa Çocuk Kliniği Onkoloji servisinde dört yıl psikolog olarak çalıştı, 2004 yılında Texas Children`s Hospital`da `Oyun Terapisi` eğitimi aldı, Adolesan Sağlığı Derneği üyesi ve `Müzik ve Psikoloji` üzerine seminerler verdiği bu konuda yazdığı kitapları da var. Müzik üzerine etkinliklerini zaten yakından biliyorsunuz, şimdi bunlara bir de Cumhuriyet Gazetesi hafta sonu ekinde düzenli yazılar yazmayı ekledi. Bunları niye anlattık, şundan dolayı, sevgili Cenk hem hayatının en önemli iki tutkusundan biri olan `aşk`ı hayatının merkezinde canlı ve anlık olarak yaşayan, hem de bu konuda düşünen, yorumlarda bulunan biri.


Yazının başlığında yazdığımız gibi isterseniz dünyanın en sert, tavizsiz insanlarından biri olun aşk karşısında çaresiz kalır, eliniz ayağınıza dolanır, ister teolojik soruların hepsinin cevaplarını bilin ya da uzayın derinliklerinin sırrı sizde olsun aşık olduğunuz zaman aptal bir çocuk gibi davranmaktan kendinizi alıkoyamazsınız. Aşk üzerine binlerce soru sorulabilir ama sevgili Cenk`e sorulan 10 soruda `Aşkın Halleri`nin cevaplarını aşağıda bulacaksınız. Sizin kendi cevaplarınızla, Cenk`in yanıtları nerelerde kesişir, nerelerde ayrışır bilemeyiz ama bu soruların hepimizin hayatında ortasında, dibinde, her yerinde karşılığı olduğunu inkar edemeyiz.


10 soruda `Aşk Halleri`ne 10 cevap


Aşık olmak için uygun zaman ve mekan var mıdır hakikaten?


Hesapla kitapla aşık olunmaz, hiç beklemediği anda aşık olur insan. Aşık olmak için uygun zaman ve mekan da yoktur, ama aşık olmaya hazır olmak vardır. Aşık olmaya hazır hissetmediğimiz ama buna rağmen kalbimizin birine tutulmaya ihtiyacı olan zamanlar da belki olsa olsa yanlış zamanlar olabilir. Bazen Rihanna’nın şu meşhur şarkısı We Found Love`da söylediği gibi “hiç umut olmayan bir yerde de aşkı bulabiliriz” üstelik, aşk gelecekse hiç sormadan gelir velhasıl.


İnsan aşık olduğunu nasıl anlar? Belirtileri nelerdir?


Aşık olduğunda heyecanlanır insan, keyiflenir. Beynin kimyası değişir, serotonin salgılar, içi içine sığmaz. En kestirme yoldan antidepresan gibidir aşk, kederi alır, hayata katar aşk. Yaşama şevki artar insanın, güzel uyanır, güzel algılar dünyayı. Üstelik bu kişinin güzelliğine de yansır. Aşk güzelleştirir.


Kadın ve erkeğin aşkı yaşama biçimi arasında ki fark nedir?


Kadın ve erkeğin sadece hormonları değil, beyinlerinin yapısı bile farklı. Erkeklerin cinsel iştahları kadınlardan daha yüksek, kadınların romantik değerleri çok daha fazla. Bir erkek ve bir kadının ilişkide değer verdikleri ne varsa , birbirinden temelde çok çok farklı. Erkek sahip olmayı seviyor ama sahip olduktan sonra bir süs gibi kenara koyuyor kimi zaman, kadınsa sahip çıkılmaktan hoşlandığı gibi , daha çok ve tutarlı bir ilgi bekliyor aşkta.


Aşk kaç gün/yıl/ay sürer? Sonsuz mudur yoksa?


Gerçek aşk içimizde, kime aşık olmak istersek, o kişiye o anlamı yüklemek aslında en büyük gücümüz ve canımız ne kadar isterse o kadar aşığız. Ancak bilimsel tarafta beyinde salgılanan oksitosin bile işin içine giriyor. Alıştığımız kişiye bir süre sonra oksitosin salgılamayınca ilgimiz azaldığı gibi, aşık olup ayaklarımızı yerden kesen kişiye hissettiğimiz o coşkular da, serotonin düzeyinin normale dönmesiyle yavaş yavaş kayboluyor. O düzey yaklaşık 1 yıl içinde normale dönüyor hem de. Ama ben aşka inanıyorum, kalbe inanıyorum. İşimiz sadece hormonlara, beyin kimyasallarına kalacaksa, gönlümüze ne düşüyor?. Yeter ki gönlünüz sevmeye açık olsun, aşka inansın aşk hayat demek, uzun yıllar da sürebilir ve çok güzel büyüyebilir.


Kavuşamadığında aşk büyür mü? Neden? Ne oluyor o arada mesela?


Doğu kültüründe kavuşamadığında aşk büyüyor ama o zaman aşk mı sayılır tartışılır. Sana acı veren, seni üzen her neyse bence aşk değil. O zaman işin içine başka patolojiler giriyor. Aşk yükseltir insanı, içine bahar dolar. Kimi zaman zaaflarımız, halledemediğimiz meseleler, ve kendi arızlarımız yüzünden de birilerine tutulabiliyoruz, işte o zaman aşk sağlıksız büyüyor ve kara sevda oluyor.


Aşk için  ‘ten uyumu’ başrol müdür?


Beynin kimyasıydı, ten uyumuydu, bunların hepsi modern zaman bahaneleri. Aşk insanın aklını öyle bir alır götürür ki, kimi zaman , sizin bile daha önce yan yana geleceğinize ihtimal vermeyeceğiniz tarzda birilerine bile aşık olabilirsiniz. Söylediğim gibi aşkın hesabı kitabı olmaz, oluyorsa da o aşk değildir zaten.


Seks aşkı ateşler mi? Hızlı mı tüketir?


Seks elbette işe yarar, en azından yine şu meşhur beyin kimyasalları işin içine girer ve kısa yoldan mutlu olur insan ama tek başına yeterli değildir seks. Gönlü ihmal etmemek en önemlisi, sevgiyi ifade etmenin çiçek gibi yolları var, emek var, kıymet vermek var, paylaşmak var, şefkat var, anlayış var, değer verdiğini hissettirmek var. İşin tuhaf tarafı seks ilkeldir ve aşkın diğer öğeleri şefkat ve sevgi ile uyuşmaz. Sevgi, şefkat ve seks beraberce yaşanabiliyorsa ayrıca harika olur. Ancak sadece tenini arzuladığınız birine sırtınızı dönüp yatarsınız, şefkat ve sevgi duyduğunuz birine sımsıkı sarılır da yatarsınız, hatta belki uyumaz sabaha kadar izlersiniz onu.


Çiftlerin çift olabilmeleri kimyalarının tutmasına mı bağlıdır? Sahi, kimya nedir?


Bahsettiğim gibi elbette bizim farkında olduğumuz ve farkında olmadığımız bir sürü dengeler var işin içinde. Çift olmakla ilgili üreme içgüdüsü ile genetik havuzu en farklı kişiye tutuluyor olmak bile zannettiklerimiz dışında da dengeler olduğunu gösteriyor. Özellikle kendimizde olmayanı seviyoruz, ideal kendimizi seviyoruz ya da bir başkasında. En çok bizden farklı olanı seviyoruz. Geçmişimizle ilgili yaralarımızı saracak birisi olabiliyor farkında olmadan tutulduğumuz. Oksitosin bile aşka çağırıyor ama en önemlisi gönül istiyor, hepsi bu.


Aşk ateşten gömlek midir gerçekten? Neden?


Kişi aşık olduğunda ideal kendine tutuluyor çoğu zaman ve bu yüzden de kişiyi olduğu gibi algılamak yerine, istediği gibi algılıyor. Bu yüzden bir süre sonra o meşhur” büyü bozuluyor “ hikayesi , aslında kişiyi olduğu gibi algılamaya geçince yaşanıyor. Kişi aşık olduğunda karşı taraftaki arızaları da görmeyebiliyor bu yüzden aşka cesaret etmek gerekiyor, en çok aşık olduğunuz kişi en çok güvenebileceğiniz kişi olmayabilir her zaman.


Her şeyi affederse aşk, aşk  olur mu?


Bu kişin yaşına, yaşadıklarına ve ihtiyaçlarına göre değişebilir. Tüm istediği hayatı paylaşmak olan biri, sevgilinin ihanetine bile göz yumabilir. Kimi zaman tutkuyla aşık olduğunuz biri için, kişi kendi değerlerinden vazgeçebilir. Ama gerçek aşkta sevgililer birbirlerine akarlar, birbirlerini güzelleştirirler. Karşılık beklemek elbette yoktur ama sadece bir taraf diğerine akacak olursa, bir süre sonra yatağı kurur, daha fazla veremez ve aşk biter hatta veren taraf tükenir gider. Aşk ne olursa olsun iki kişiliktir, sadece tek tarafın zaafı oluyorsa, artık aşk olmaktan çıkmıştır.


Cenk Erdem

Cazkolik.com / 28 Ağustos 2012, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cenk Erdem

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.