Dünyada Saat Kaç? ... Yeni bir ses geliyor, belki uhrevî, belki apokaliptik, belki de değil

Dünyada Saat Kaç? ... Yeni bir ses geliyor, belki uhrevî, belki apokaliptik, belki de değil

Şevket Akıncı'nın yeni albümü "Dünyada Saat Kaç?"ı dinlemeye başladığımda albüme adını veren ilk parçanın titreşimleri benzetmek gerekirse dünya dışı temasın ilk anlarına tanık olmak gibiydi.

 

Yeni bir ses geliyor, belki uhrevî belki değil...

 

Önce büyük bir gong, ardından oturduğun yeri sarsan korkunç bir titreşim ve yine büyük bir gong. Elektrik gitarın geçmiş ile gelecek arasına müdahil olan cayırtısını orgun semavî uyarısı ve davulun manifest vuruşları takip ederken titreşimler yer yer sarsmaya devam ediyordu.

 

Son on yılda iki albüm beni hayli etkiledi. İlki, Kamasi Washington'ın on yıl önceki "The Epic" albümü. İstanbul konserinin introsunda Kamasi'nin muazzam tenor tonu dinleyicinin üzerine gökgürültüsü gibi yağmıştı.

 

Ve şimdi de Şevket Akıncı'nın yeni yayınladığı "Dünyada Saat Kaç?" albümü.

 

Akıncı, rutinin güvenli alanını terketmekten çekinmeyen bir sanatçı ve eminim ilerde "Dünyada Saat Kaç?" albümünün yayınlandığı gün Akıncı'nın müzikal birikimi ve anlatım gücünün zirvesi, Türkiye'nin kayıtlı müzik tarihi adına heyecan veren günlerden biri olarak anılacaktır.

 

Prodüktörlüğünü Mehmet Korkmaz ile beraber üstlendiği albümde farklı isimler de Akıncı'ya eşlik etmiş.

 

Enstrümanların atmosferik sesleri albümdeki müzikal tabloların peyzajlarını oluşturuyor. Alt doku olarak peyzajların üzerine nakış gibi işlenen seslerin örgüsü dinleyiciyi bir an dahi bırakmıyor.

 

Türkiye'nin temelde ya geleneksel caz, ya folk füzyon iki yaklaşımın hakim olduğu caz ortamında Akıncı'nın "Dünyada Saat Kaç?" albümü farklı bir perspektife sahip olması nedeniyle ilham veren bir albüm.

 

Ayrıca...

 

Akıncı'nın elektronik/beat/doku/enstrümantal rif/ritmlerin vokal seslerle örgüsünü dünyadaki nadir örneklerden de etkili kaydetmesi bir müziksever olarak beni hayli etkiledi.

 

Progresif rock müziğin şanlı geçmişini andıran seslerin vokalle bütünleşen anlatımı (misal bakınız Grandgousier), vokal/ses dokularının işlenişi ilham verici.

 

Parça isimleri üzerinden gönderilen mesajların alegorik anlatımı ("Dünyada Saat Kaç?" sorusu ya da "Gökyüzüne İndim" ya da "Beşinci Mevsim" gibi) zamanın tükenmekte olduğunu söyleyen apokaliptik filmlerin görselliğini hatırlatırken müzikal olarak işlenişi ise bana Ortaçağ tablolarının kaotik duygu ve kaygı fırtınalarını hatırlattı (misal El Greco'nun "The Fifth Seal of the Apocalypse" tablosu).

 

Şevket Akıncı'nın Tarla Records'tan çıkan albümü geçen yaz yayınlanan Tolga Tüzün'ün "Phoenix" albümü ile birlikte ümidimi çoğalttı. Ayrıca, Akıncı'nın müziğindeki detay işçiliği yanında kişisel kaygılarını da yansıtmasını (ya da benim öyle düşünmem/düşündürtmesi) önemli buluyorum.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 03 Aralık 2021, Cuma

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.