Fotoğraf: Salih Üstündağ
Yenikapı istasyonundan bindiğim metro hep olduğu gibi, yarısı turist, yarısı biz Türklerden oluşan, herkesin istediği yere varma arzusunda olduğu bir yolculuk olması lazımdı ama Şişhane ile Taksim'de durmayıp pas geçince başta yabancılar herkes şaşkın bakakaldı, azı Şişhane, çoğu Taksim'de inecekti ama, inemediler! Şişhane'de inecekler yaz sıcağında o yolu geri mi yürüdü? Çoğu yol iz bilmez bir çok insan! Yetkililerden ricamdır, İstanbul dinamik bir şehir, her an milyonlarca insan oradan oraya koşturuyor, önlem adı altında engellemeler yaratıp bizleri mağdur edip turistlerin yüzünde alaycı gülümsemeler yaratmayın lütfen!
Harbiye istasyonundan çıkıp kalabalık caddeye karışınca Temmuz olmasına rağmen hafif rüzgarın ferahlatan hissi iyi geldi. İlerleyen saatlerde serinlik daha arttı. Açıkhava Tiyatrosu'nun önü zaman içinde ne kadar değişti! Bir dönem en çok şikayet ettiğimiz şey konserin bitmeden dışarda dolmuşçuların bağırışlarının konseri bastırmasıydı, Onlar yüzünden B.B. King konserininin son kısmını hatırlamıyorum mesela. O bölgenin yayalaşması iyi oldu. Uzun bankolar koymaları da iyi. Seyyar satıcı da yok.
Bu yıl ödül alan iki önemli usta isim; solda, Yalçın Ateş, sağda İzzet Öz
32. İstanbul Caz Festivali Yaşam Boyu Başarı Ödülü ödül töreni konser öncesi sahnede yapılacak sanıyordum, hata bende, meğer Hilton'un bahçesinde olacakmış, geç kaldım, Hülya ablayı (Tunçağ) görünce 'nerdesin seni arıyordum' dedi, ondan öğrendim, kaçırmışım. İstanbul Caz Festivali Danışma Kurulu üyeliği görevim bu sene sona eriyor. On yılı aşkın zaman oldu, Hülya abla ile artık 'veteran üyeler' olacağız.
Aramızda bunları konuşurken Harun'un (İzer) anonsuyla konser başladı. Küba cazının dört önemli ismi sahnede göründü. Her birine ıslıklı tezahüratlar eşlik etti, nihayet Chucho Valdes de çıkınca bağırışlar doruğa vardı. Valdes uzun boyuyla hepimizi selamladı. Yaşı seksenin üstünde, bacakları uzun gövdesini taşımakta zorlanıyor ama neşesinde eksik yoktu!
Festival birinci sınıf virtüözlerin performanslarıyla açıldı
Valdes, festival açılışı için klasikten caza, tangodan salsaya bazen potpori yapan, bazen müzisyenlerin solo fırtınalarına yol veren ama her dakika nabzı elinde tutan muazzam bir konser basıncı ustası.
Seyircinin dinamik müzik dağarcığını yoklayan melodiler başlar başlamaz herkesin gülümsemeler eşliğinde tanıdığı unutulmaz klasikler serin Temmuz gecesinde İstanbul'un ışıltısına karışıp gitti.
Valdes'in parmakları karmaşık arpejleri kutsal döngülere çevirebilen sihirli parmaklar
Klavye üzerinde melodiyi eğlenceli karmaşık icralara dönüştürme becerisi Oscar Peterson kadar iyi, ikisi karşılıklı çaldı mı acaba?
Chucho Valdes Küba stillerini de, tangoyu da, cazı da aynı parçada birbirine katabiliyor.
Bir potrori esnasında mesela, Valdes, Arjantin tangosuyla başladığı uzun bölümü caz piyano triosuna dönüştürünce arkamda oturan dinleyici sesindeki mutluluğa engel olmadan 'şimdi caza geçti' diye mırıldandı. Gerçekten kısa bir ara müthiş bir caz yaptılar ama ardından salsaya, rumbaya geçtiler. Tüm bunları bir kaç dakika içinde soluk soluğa birbirine geçirebiliyor olmaları benzersiz ustalıkları sayesinde oluyor.
Mozart potporisi neydi öyle!
Kübalılar Mozart'ı seviyor. Geçmişten beri sayısız Mozart yorumu yaptı birçok müzisyen. Dün akşam Valdes'in potporisi en iyiler arasında yer almış olabilir mi? İstanbul'a hürmeten Mozart'ın Türk marşı potporinin başında yolculuğun anahtarı gibiydi.
Kübalı perküsyon fırtına ikilisi
Konserin mutlaka ama mutlaka altı çizilmesi gereken iki müzisyeni davulcu Horacio 'El Negro' Hernandez ile perküsyoncu Roberto Vizcaino olmalı. Hernandez'i tanırız, hem Türkiye'ye defalarca geldi, hem Fahir Atakoğlu'nun da vazgeçemediği bir isimdir ama perküsyoncuyu galiba ilk defa izledim. İkisinin bir arada çaldığı anlar 'fırtınalar koparsa kopsun' gibiydi. Basçı Jose Gola'nın bazen kontrbasın, bazen elektrik basın tınılarını kullanması parçaların tamamlayıcı unsuruydu.
32. İstanbul Caz Festivali açılış konseri yazısını iki dilekle tamamlıyorum;
İlki, festivalde, eski yıllardaki gibi daha fazla sayıda konser olması,
İkincisi, ana akım caz ve türevlerinin merkezde kalmaya devam etmesi.
Metro isterse Harbiye'de de durmasın, Şişli'den, Gayrettep'den festival nerde ise oraya yürürüz sorun değil ama festivaller yaşasın, devam etsin.
Fotoğraflar: Sedal Antay
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 02 Temmuz 2025, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.