82 yaşında hayata veda eden Foster'ın dikkatimi çeken ilk özelliği, -ki bu insanları fotoğrafları üzerinden tanıdığımız için- her daim yüzündeki gülümseme olmuştur. Sıcak, samimi bir gülümseme. Albüm kapakları da gülümseyen fotoğraflarıyla doluydu.
2022 tarihli albümü "Reflections"da da gülümseyen kocaman bir yüz, iri elmacık kemikleri, geniş kare bir çene, uzun bir yüz. Zaman içindeki fotoğraflarına bakınca, gülümsemesi adeta gençlikten yaşlılığa zaman makinası sanki.
Doğrusu, en sevdiğim davulcular arasında değildi ama hep sempatik gelirdi. Mesela, bir Elvin Jones değildi gözümde ama okuduğum yazılarda caz tarihine damga vuran davulcular konusunda engin birikime sahip olduğunu yazarlardı. Sanırım en fazla sevdikleri arasında Joe Chambers ile Art Taylor geliyor imiş.
Bir de öğrenme merakı.
Bir defasında, zil/fırça kullanımını çok sevdiğim davulcu Joe Farnsworth'e "Bildiğim şeyi çalmaya devam edersem bundan nefret ederim. Bana bilmediğim bir şey göster. Farklı bir şey istiyorum" demiş. Bu hasletleri caz müzisyenlerinin önemli özelliklerinin başında gelir bence. Bir anda bildiklerini unutup yeni şeylerin peşinde koşmaktan çekinmezler, en azından bir kısmı böyledir ki bu da onları farklı kılar. Foster herhalde bu merak silsilesinin sonucu olarak 'ters hi-hat' adını verdiği bir teknik üzerinde çalışmış uzun süre. Belki onun imzasıyla davulcular arasında nam salmıştır hatta.
Aloysius Tyrone Foster, ismin uzun kısmını çıkarın, kısaca Al Foster, 18 Ocak 1943'te Richmond'da, terzi yamağı John Foster ile ev hanımı Thelma Foster'ın oğlu olarak doğmuş. Mütevazı bir aile ama o küçükken Harlem'e taşınmışlar. Foster'ın kuşağının çoğu müzisyeni gibi onun da ailesi müzikle iç içe imiş. Baba Foster bas gitar, abi konga. Al ise davulu seçmiş.
Foster'ın hayatından ve müziğinden söz ederken Miles Davis'den bahsetmemek olmaz
Kariyerinin önemli yılları Miles Davis ile anılır. Miles'ın elektrikli dönemine denk gelen sanatçı Jack DeJohnette'in yerine işe alınmış. Kritikler öyle yazıyor. Ama bu dönem kısa olmalı çünkü Miles'ın 75-80 arası içe kapanma döneminin öncesidir, nitekim, Miles'ın beş-altı sene sonra geri dönmesiyle, yani seksenlerin başında Al Foster'ın da gruba katılması sürecin devamıdır.
Seksenler Foster'ın aktif olduğu yıllar. Hem Miles ile ölümüne kadar süren işbirliği devam etmiş, hem Tommy Flanagan, Joe Henderson gibi büyüklerle albümler kaydetmiş. Bu yılları iki şekilde yorumlamak mümkün; ilki, Miles ile başladığı elektrik/füzyon dönemin devamı, ki Miles'ın seksenlerde neler yaptığını biliyoruz, ikincisi Flanagan, Henderson gibi isimlerle akustik gelenekte ısrarlı devamlılığı.
Doksanlar da Foster'ın kendini göstermeye devam ettiği senelerdir. O yıllarda çaldığı isimler günümüzün en önemli müzisyenleri arasında ustalar olarak anılır. İkibinler de sanatçının devamlılığı dikkat çekici biçimde ilerler. Bu yılları diskografilere dalıp incelediğinizde Smoke Jazz Club ve klübün firması Smoke Sessions'tan çıkan albümlerle tanırız. Gülümseyen fotoğrafları bu albümlerin kapaklarını süslemeye devam etmektedir.
Al Foster gülümseyerek başladığı kariyerini gülümseyerek tamamladı. Gülümsemek ona yakışıyordu, hayata da öyle veda etti.
Önerilen albümler:
- In Concert (1972)
- Mixed Roots (1978)
- Mr. Foster (1979)
- An Evening w/ Joe Henderson, Al Foster, Charlie Haden (Bu albümde Joe Henderson'ın tenor 'numaralarını' çok sevebilirsiniz -veya tam tersi!-)
- Oh! (2003)
- Inspirations and Dedications (2019)
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 31 Mayıs 2025, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.
Levent Öget
Ne güzel bu büyük ustayı anarak uğurlamak. Onu unutulmayacakların arasına koyacak bu satırlara teşekkürler...
Bu Yoruma Cevap Yazın »