Bize hiç yazmayan dünyaya mektup

Bize hiç yazmayan dünyaya mektup

Photo Credit: Harun Güler

 

 

Defne Şahin "Hope" adını verdiği yeni albümünü yayınladı

 

 

Defne Şahin'i "Unravel" isimli albümüyle tanıdık. Yaklaşık yedi yıl önceydi. Şarkıları kadar birlikte çaldığı uluslararası müzisyenler de dikkat çekiyordu.

 

Sonra, galiba bir sessizlik dönemi oldu, ya da bize, buralara yansıyan pek bir şey olmadı.

 

Derken, önce "Hope" isimli single çalışma, ardından albüm çıkıp geldi.

 

'Bize hiç yazmayan dünyaya mektup' başlığı da Şahin'in yeni albümünden ilham. Daha doğrusu, sanatçının dünyaya yazdığı bir mektup bu. 'Bu mektup, bana hiç yazmayan dünyaya mektubumdur' diyor Şahin.

 

Şahin'i daha sonra Nazım Hikmet'in dizelerini cazla yorumladığı bir konserle konuşmuştuk. Nazım'ın şiirleri ve cazla ilişkisi akla gelen ama pek kimsenin değinmediği bir alan olmuştu, Defne Şahin "Yaşamak" isimli albümüyle Nazım'ın şiirlerini caza taşıyarak gayet iyi yapmıştı. Galiba konseri de Babylon'da olmuştu.

 

Defne Şahin Türk kökenli bir Berlinli. Hayatını Berlin'de sürdürüyor ve yeni albümüyle İstanbul ya da Berlin'de ya da başka yerde, farketmez, hayatın inişli çıkışlı yollarına dair samimiyet getirmeye gayret ediyor.

 

Ve Şahin bu samimi bakış açısını Amerikalı ünlü şair Emily Dickinson'ın şiirleri üzerinden anlatıyor, tıpkı daha önce Nazım'ın şiirleri üzerinden yaptığını bu kez Dickinson ile yapıyor.

 

İster "Hope" deyin, ister "Umut" veya başka bir şey farketmez, bu anlam haznesi çok geniş ve insan varlığının ta içinden çıkan bir kelimedir. Hele dünyanın şu döneminde umut çok ihtiyacımız olan ama kırıntılarını görmek, hissetmek istediğimiz bir kelime. Hâlâ ümidin var olduğunu bilmek istiyoruz.

 

 

 

Defne Şahin'in albümü ve şarkıları hepimizi ümitlendiriyor

 

 

İki yıl boyunca yeni albümü üzerine çalışan Şahin pandemi zamanı izole halde iken Dickinson'ın da şiirlerini toplumdan uzakta nasıl yazdığıyla ilgili yeni ve samimi bir empati geliştirmeyi öğrendi.

 

Şahin'in şiirler üzerinden giriştiği yolculuk eski usul caz standartları gibi değil, zaten olması da beklenemez. Şahin, sözlerin melodilerle buluşması sürecini caz ve pop, bazen Türk müziği unsurlarına uzanan karma bir disiplin ile dile getiriyor.

 

Emily Dickinson hayatı boyunca şiirleri yayınlanmış biri değildi, tersine, toplumdan uzak, defterlerin içinde saklı kalan şiirler yazdı ama yazmaktan geri durmadı, şiirlerinin önemi çok sonra farkedildi, özellikle, günümüzün kadın sanatçıları tarafından bu şiirler müzikal veya edebî malzeme olarak sıklıkla kullanıldı.

 

Şahin'in, Nazım Hikmet'ten gelen tecrübesi Dickinson duyarlığına olan yatkınlığıyla iyi bir buluşmaya dönüştü. Şahin her ne kadar Dickinson ile arasındaki ilişkiyi 'hayali bir işbirliği' olarak tarif etse de geride daha fazlası var.

 

Defne Şahin aynı zamanda vokal tekniği bakımından sözsüz söylemeyi seven bir sanatçı. Sesinin derinliği ve genişliğini dikkatle kullanıyor. Tonlamaları ve kelimeler üzerindeki hassas dil/telaffuz kabiliyeti dikkat çekiyor. Piyano-vokal ilişkisi bakımından iyi bir ikili izlenimi veren sanatçı ritm enstrümanlarıyla sözlerin ağırlığını yüklenerek dramatik anlam öğelerini titizlik ve sabırla işliyor.

 

Bunları yaparken, Defne şahin'in arasındaki tecrübe birikimi de ona yardımcı oluyor. Çok sayıda festivalde sahne alması, Guillermo Klein, Anthony Braxton, Jay Clayton ve Shai Maestro gibi isimlerle çalışması, akıl hocası Becca Stevens ile ilişkisi bu tecrübe birikiminin önemli yapıtaşlarına sahip olduğunu gösteriyor.

 

Bu albümün hızla dolaşıma girip dinleyiciyle buluşması lazım, arkadan gelecek konserler ile Nazım Hikmet gibi Emily Dickinson'ın şiirleri de Defne Şahin'in sanatı üzerinden tanık olmamız gereken bir sahne tecrübesi olacak hepimiz için.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 22 Ekim 2023, Pazar

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.