Piyanist Bill Laurance 18 parçadan oluşan bir yaylı orkestrası ve derin klasik etkiler içeren son albümü BLOOM'u yayımlamasıyla birlikte, geçmişte cazın devleri tarafından çokça kullanılmış bir sınır aşılmış oldu.
Bu yazımızda, Grammy ödüllü Snarky Puppy'nin kurucu üyesi olarak çalışmalarını kendi solo projeleriyle dengeleyen Laurance, caz müzisyenleri tarafından seslendirilen en iyi beş klasik albüme dikkat çekiyor.
Caz ve klasik müziğin kesişimi, modern müzik tarihinin en yaratıcı albümlerinden bazılarını ortaya çıkarttı; eski ve yeni efsaneler cazın doğaçlama becerisini klasik bestelerin yapısal nüanslarıyla birleştirdiler.
Elli yıla yayılan bu beş albüm, klasik müzik türünü kucaklayan caz ikonlarını gözler önüne sererek onların çok yönlülüklerini ve müzikal manzarayı genişletme arzularını ortaya koyuyordu.
Steve Wright, BBC Classical Music Magazine
Herbie Hancock: Concerto for Piano and Orchestra in G, 2nd Movement
1999 yılında Best Jazz Instrumental Performance dalında Grammy ödülü kazanan Herbie Hancock'un, Ravel'in ikonik Piano Concerto in G major'nun Adagio bölümünü yorumlayarak klasik müziğe adım atması kendi sanatsal gelişiminde çok önemli bir anı olduğu kadar pek çok caz müzisyeni için de bir aydınlanma sürecini işaret ediyordu.
Ravel'in sondan bir önceki bestesi olarak bilinen bu eser ilk kez 1932 yılında, cazın etkisinin popüler müziğe çoktan sızdığı Paris'te seslendirilmişti. Hancock'un 60 yıldan uzun bir süre sonraki versiyonu, solo piyano girişinin yaylı ve üflemeli çalgıların hassas uyumuyla giderek zenginleşmesi orijinal esere ek bir karmaşıklık katmanı eklemişti.
Hancock'un geleneksel klasik formu serbest akışlı caz doğaçlamasıyla kusursuz bir şekilde kaynaştırması sadece yeni müzikal olasılıklara kapı açmakla kalmıyor, aynı zamanda onun bitmek bilmeyen yenilik arzusunu da yansıtıyor.
Brad Mehldau: After Bach
Modern piyanonun büyük isimlerinden Brad Mehldau ve After Bach albümünden bahsetmeden caz ve klasik müzik arasındaki geçişten bahsetmek imkansız.
Johann Sebastian Bach'a etkileyici bir saygı duruşu niteliğindeki albümde Mehldau, bir yandan ustaya saygı duruşunda bulunurken bir yandan da eserleri mümkün olan tek yol gibi görünen bir şekilde geliştirmeyi başarıyor.
2017 yılında kaydedilen albüm, Bach'ın Well-Tempered Clavier'inden beş besteyi Mehldau'nun orijinallerinden ilham alan eserleriyle harmanlıyor. Bugün klasik müziği doğaçlama ile daha az ilişkilendiriyor olsak da, Bach'ın yetenekli bir doğaçlamacı olması, yaklaşık üç yüzyıl arayla birbirinden ayrılan iki piyanist arasında ilginç bir çizgi oluşturuyor.
Bach'ın bestelerini genişleterek ve kendi caz esintili yorumlarını iç içe geçiren bu albüm, Bach'ın mirasıyla sohbet ederken müzikal fikirlerinin modern bir evrimini öneriyor gibi görünmektedir.
Floating Points, Pharoah Sanders, Londra Senfoni Orkestrası: Promises
2021 yılında Luaka Bop etiketiyle yayınlanan 'Promises', İngiliz sanatçı Floating Points, caz saksafon efsanesi Pharoah Sanders ve Londra Senfoni Orkestrası'nın yaylılarını minimalizmin özünü keşfeden 46 dakikalık epik bir çalışmada bir araya getirmiş.
Ambiyanslı, ölçülü ve hülyalı müzik dokuz bölüme yayılıyor ancak tek bir tematik ilerlemeye dayanıyor. Cazda 1960'ların avangart akımına yaptığı güçlü katkılarla tanınan Pharoah Sanders solo nefesli korno rolünde ışıldarken, yaylı aranjmanları da esere dramatik bir şekil kazandırmış.
Katılımcıların her birinin en iyi bildiği türlerin ötesine geçen bu kayıt, 2021 Mercury Müzik Ödülü'ne aday gösterilen olağanüstü bir işbirliğini gözler önüne seriyor.
Müzisyenler tek bir progresyonun 46 dakika boyunca ilgi çekmesini sağlamayı başarıyor. Az çoktur ama fazlası ruhani bir şeydir.
Philip Glass / Ravi Shankar: Passages
Oda müziği alanında yer alan 1990 tarihli Passages, Philip Glass'ın kendine özgü meditatif ve minimalist tarzını Ravi Shankar'ın etkileyici Hint klasik müziğiyle buluşturuyor.
Bestecilik açısından bakıldığında da büyüleyici bir durum söz konusu: Her bir sanatçı diğerinin yazdığı temalar etrafında düzenlemeler yapmış.
Sonuçta ortaya çıkan büyüleyici ses ortamı, türler arası işbirliğinin gücünün derin bir göstergesi; her iki sanatçı da kendi benzersiz müzik dillerini katıksız bir aşkınlık lehçesinde konuşturuyor.
Philip Glass'ın yazılarının meditatif, transa benzer niteliği Shankar'ın dünyasıyla birleşerek mükemmel bir kendinden kaçış yaratıyor.
Duke Ellington: Fındıkkıran Süiti
Her zaman öncü bir isim olan efsanevi grup lideri, besteci ve piyanist Duke Ellington, Çaykovski'nin Fındıkkıran Süiti'nin müziğini tüm zamanların en iyi Noel albümlerinden biri için bir big band fantezisine dönüştürmüştü.
Bu listedeki diğer eserlerden farklı olarak Ellington, 1892 tarihli orijinal klasik müziği kendi alametifarikası olan caz hissiyatıyla yeniden yorumlayarak swing ritimleri ve blues tarzı nüanslar eklemiş ve Rus bale müziğinin daima hareketli olması gerektiğini ortaya koymuştur.
Bunun belki de en iyi örneği, sanatçının ikonik “Dance of The Sugar Plum Fairy” (Şeker Eriği Perisinin Dansı) parçasına uyguladığı, sessiz üflemeliler ve hafif bir tenor saksafon ile boğucu bir hava kattığı yorumdur.
Bu albüm sadece eğlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda cazın klasik eserleri yeni bir dinleyici kitlesi için nasıl canlandırıp yeniden yorumlayabileceğini de örnekliyor.
Bu makalenin orijinali 10 Mayıs 2024 günü BBC Classical Music Magazine yazarı Steve Wright tarafından yazılmıştır.
Çeviri Cazkolik.com / 11 Şubat 2025, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.