David Bowie`nin son albümüne ilişkin arkadaşımız Burak Sülünbaz`ın kaleme aldığı bu yazıyı yayına girdiğimizde Bowie henüz hayattaydı ve bizim böyle bir son olacağına dair hiç bir bilgimiz yoktu, sanıyorduk ki, büyük sanatçı yeni albümüyle konserlere çıkacak, etkinliklere katılacak vs. ama bir kaç gün sonra müzik dünyasını yasa boğan haber geldi. Meğer, hayata veda etmeden albümünü yayınlamaya çalışıyormuş. Bu albüm müzik dünyası için bir veda ve miras olmuş. Huzur içinde uyusun...
David Robert Jones hepimizin bildiği ismiyle David Bowie yaşayan en büyük rock ikonlarından. Altmışlardan beri rock dünyasının kült karakterlerinden ve yetmişli yıllarda androjen görünümü, abartılı ve dejeneratif süslü kostümleriyle `Glam Rock’ın kralı` olmuş, popüler müziğin tam kırk yılına damgasını vurmuş bir müzik titanı...
* * *
Bu dehşet müzik insanının 69uncu yaşgününde müzikseverlere bir hediyesi var. Yrimisekizinci stüdyo albümü 8 Ocak`da raflarda yerini alacak. İşbu albümün biz Cazkolik’lerin hoşuna gideceğini düşündüğüm kısmına gelince, albümün muğlak bir caz albümü olması ihtimali bile caz dünyasını heyecanlandırmaya yetebilir. Tabii bildiğimiz türden `Old School` caz değil albümde bizi bekleyen, bunu da belirtmiş olalım ve New York Times`ın sorduğu haklı sorulara bir soru da biz ekleyelim; "Bu albüm bir caz albümü mü yoksa Bowie`nin caz müzisyenleriyle kaydettiği bir `Bowie albümü` mü?". Sorunun cevabını elbette dinleyenler kendisi verecek.
* * *
Amerikalı caz müzisyeni, tenor saksofoncu Donny McCaslin’in çaldığı tutkulu sololar albümün sanki caz albümü hissini arttıran en büyük etmen. McCaslin’in 2015 kaydı Fast Future’da görev almış olan ekip, synth ve piyanolarda Jason Lindner, elektrik basta Tim Lefebvre ve davulda Mark Guliana çarpıcı ton değerleri ve müziği taşıdıkları modern ufuklarıyla yeni albümünde Bowie’ye yol arkadaşlığı ediyorlar.
* * *
New York Times’da yer alan habere göre Blackstar Bowie’nin elli yıllık kariyerinde yeni bir sayfa açacak albümlerden. 1969`dan beri birlikte çalıştıkları prodüktörü Tony Visconti Bowie’nin Kendrick Lamar’ın “To Pimp a Butterfly”da Hip-Hop’la içli-dışlı, daha ziyade cazla ilişkisinden hoşlandığı yapısını takdir ettiğinden bahsetmesi albüme olan merakımın dozunu yükseltti. Bowie ve prodüktörü Visconti ayrıca Stan Kenton ve Gil Evans’ın cazibesine kapıldıklarından bahsediyordu. Visconti 20. yüzyılın ortalarından iki büyük kompozitörü referans gösterirken. “Altmışların başında ilk tanıştığımız dönemlerden konuştuk. Her zaman pop ve rock öğeleri bakımından neler yapabileceğimizi görmeye çalışırken caz tanrıları her zaman bulunduğumuz yerin üzerindeki kaidede olurdu” diye bahsetmişti.
* * *
2014 sonlarında filizlenmeye başlayan bu yeni yönelim Bowie’nin üç disk olarak yayınlanan “Nothing Has Changed” albümünde yeralan Sue (or in a Season of Crime) parçasında McCaslin’in de solocu olarak yer aldığı Maria Schneider orkestrasında çalıştığı dönemde ortaya çıkmıştı. Bowie, Schneider’a birlikte çalışmak için teklif götürdüğünde Schneider kendi albümüne odaklanmak istediğini söyleyip çalışması için McCaslin’i önermişti.
Albüme, dünya üzerinde henüz yayınlanmadan önce ulaşmış ve dinlemiş bir müziksever olarak 49 yaşında ve 20 yıldır New York Caz sahnesinde boy gösteren McCaslin’in kontrollü bir doğaçlamacı olarak çoğunlukla yırtıcı sololarıyla tatmin edici bir katkı sağladığını düşünüyorum.
* * *
McCaslin’in şansının dönüm noktası dört yıl önce Greenleaf Music etiketiyle bandleader olarak yayınladığı “Casting for Gravity” ve ardından “Fast Future” albümleridir. Herşeyin değiştiği olaysa geçtiğimiz yılın başlarında uğrak mekanlarından 55 Bar’daki performanslarına Bowie’nin sürpriz ziyareti olmuştu. Davulcu Mark Guiliana için Bowie’nin kendilerini rahat hissettikleri sahnede izlemesi ve ardından gerçekleşen bu buluşma yıldızların birleşmesi kadar mucizevi olmuştu. Bowie McCaslin’in “Casting for Gravity” albümüne ve Guiliana’nın “Beat Music: Los Angeles Improvisations” albümlerine çok sıkı kulak vermiş anlaşılan, sonuç, iki albümün birleşimine Bowie’nin etkileyici dokunuşuyla “David Bowie karizmasında” bir albüm olmuş.
* * *
Albüm, yoğun bir hazırlık sürecinden sonra meydana gelmiş. Yalnızca “Dollar Days” parçası demo referans olmadan hazırlanmış. Bu parçada Bowie akustik gitarla parçayı çalmış ve müzisyenler kendi partisyonlarını kulaktan çıkarmışlar. Çoğu parça bir veya ikinci seferde kaydedilmiş. Sadece ritm kısımları değil bazı sololar da dahil ilk seferlerindeki saflıklarını korumuşlar. Albümün kapanışındaki “I Can’t Give Everything Away” parçasında yükselen Ben Monder solosu da sonradan eklenmiş.
* * *
Otuz dokuzuncu dakika gelip albümü tamamladığınızda caz-rock-fusion ve elektronik örgüsüyle kurgulanmış bir albümden sesler kalıyor kulaklarımızda. Belki kimi zaman yorucu, çoğunlukla Bowie’nin eski günlerini de anımsatan ve parlak fikirlerin yorumlandığı bir iş. Hem sound hem de melodik nicelik bakımından zengin bir ses paletine sahip rafine bir albüm olduğunu görüyoruz. Bakalım, bizim neslimiz için çok kıymetli olan “Space Oddity” veya “The Rise and Fall of Ziggy Stardust and the Spiders from Mars” albümlerinin yanına çocuklarımız bu albümü de ekleyecek mi?
Burak Sülünbaz
twitter.com/buraksulunbaz
buraksulunbaz@cazkolik.com
Cazkolik.com / 07 Ocak 2016, Perşembe
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.