Ressamlar resimlerini anlatamaz, şairler şiirlerini açıklayamaz, müzisyenler bestelerini anlatamaz... Sadece yaptıklarını söylerler, anlamlandırmak sanki sanatın büyüsünü bozacakmış gibidir... Ya da ne söyleseler sanki eksik kalacak. Belki de kendi eserlerine duygusal olarak ihanet etmiş olacaklar.
O zaman iş, biz dinleyicilere/izleyicilere/okuyuculara kalıyor...
Ne anladığımıza... Ne hissettiğimize...
Anladıklarımız doğru olan olmak zorunda değil... Zaten doğrusu hangisi?
Sonuçta sanat yapıtı dediğiniz şey duygusal bir karşılıktır... Müziği kalbinizle dinlersiniz, aklınızla açıklamaya çalışması bu yüzden zordur.
Colin Valon`un müziği hayatın imâsı gibidir, karşılığı nefes... Sadece şiirsel değil, yavaş yavaş soluklanmak gibi, sessizliğin bir başka tarifi. Notalar akıp gittikçe giderek berraklaşan anlamlar kümesi bulmayacaksınız karşınızda, koşarken sadece kendi ayak sesinizi duymak gibi, bu yaptığınızın tanığı olmayacak. Kimsenin size bakmadığını bileceksiniz. Görülmenin bencilliği ruhunuzu germeyecek. Kendi kendinize olmanın baskısı giderek daha ağır gelecek.
Bu müzik bu yazdıklarımızın karşılığı mı? Bilmesi zor, ama imâsı var. Zaten Collin Vallon da imâ ediyor. Biz de sadece bu imâdan kendi anlamlarımızı çıkarıyoruz.
Cazkolik.com / 11 Şubat 2015, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.