Leyla-Diana: On yaşında ilk trompetinizi aldığınızda, müzikle hayatınızı sürdürebileceğiniz fikri doğmuş ama peki neden trompet oldu ve hangi hislerle bu enstrümanı seçmiştiniz, caza ilginiz nasıl oldu? Etkilendiğiniz müzisyenler kimlerdi acaba?
Chris Botti: Beni müziğe iten annem olmuştur. Piyano aldığı için, benim de piyano çalmamı istiyordu ama birçok çocuğun verdiği tepki gibi ben de isyan emiştim. Ben daha farklı bir şey yapmak istiyordum. Televizyonda Doc Severinsen izledim ve trompeti çalmanın daha havalı olacağını düşündüm. Bir tane aldım ve bir kaç yıl sonra 12 yaşıma geldiğimde, Miles Davis’in My Funny Valentine parçasının ilk bir kaç notasını duyduğum an bir caz müzisyeni olmak istediğimi biliyordum.
Arif Mardin etkisi
Leyla-Diana: 80’li yıllarda cazla iyice haşır neşir olduktan sonra New York’a gidişinizde Arif Mardin ile tanıştınız. Biraz o anı ve olayların gelişimini anlatır mısınız? Çünkü sonrasında popüler olma yolunda ilk adımlar atılmış olacaktı bu süreci de merak ediyoruz doğrusu.
Chris Botti: Arif ile o kadar çok çalıştım ki. Böylesine büyük, efsanevi bir prodüktörün bu denli çalıştığını görmek, kayıtların nasıl yapıldığı anlamamda çok yardımcı oldu. Sanırım popüler, klasik ya da caz müziğinde nasıl iyi kayıtlar yapmam gerektiği konusunda bana büyük fikirler verdi. İşle ilgili bir çok şeyi, mikrofonun yerleşimi, nasıl bir reverb kullanılacağını, nereye kayıt yapılacağını, sanatçıların nasıl yerleşmeleri gerektiğini, bu tür şeyler. İş dünyasında en iyilerin arasında yer almayı öğrendim?
Paul Simon`a hayran
Leyla-Diana: Paul Simon ile uzun bir turne birlikteliğiniz oldu ve ondan çok şey öğrendiğinizi belirtiyorsunuz. Sting ile de Brand New Tour’a çıktınız. Görebildiğim kadarıyla (çeşitli yazılardan edindiğim bilgilere göre) çok iyi bir gözlemcisiniz. Birlikte yol aldığınız ya da sizin için değerli olduğuna inandığınız müzisyenlerin de size bir şeyler kattığınızı söylüyorsunuz. Sonunda öyle bir şey çıkıyor ki ortaya; “Chris Botti ruhu”. Sizi etkileyen bu önemli iki isimden neler aldığınızı ve sizde iz bırakan bir kaç ismi ve kattıklarını paylaşır mısınız?
Chris Botti: Paul Simon beni turne bağımlısı yaptı. 28 yaşındayken, New York`ta yaşamaktan stüdyo sahnesinde çalmaya çalışırken, aniden kendimi dünya sahnelerinde Michael Brecker’in yanında bulmak büyük bir hayaldi. Bu bana bir trompetçi olarak büyük güvenilirlik verdi, sektörde de öyle. Kendi grubumla çalmamda, Paul’ün günlük çalışmasını izlemek bana çok büyük öğrenme deneyimi kazandırdı. Onun her gün detaylarla ilgilenmesi inanılmazdı. Onun bütün gün şovuna odaklanması, ben de bu yolda o özelliğini edinmiş oldum. Muhteşem bir sanatçı, onunla turneden çok zevk aldım.
Sting hakkında niye güzel şeyler söyleyemiyor?
Sting için yeterince güzel şeyler söyleyemeyeceğim. Ondan öğrendiğim en büyük şey, rutinlikte tutkuyu bulmaktı: ayağa kalkmak, pratik yapmak, yoga yapmak, grupla seyahat etmek. Sting ile Brand New Way turnesinde yanında kalarak kendi yolumu nasıl şekillendireceğimi öğrendim. O benim büyük destekçim ve ağabeyim olmuştur. J oni Mitchell ile çalışmamız her ne kadar Paul veya Sting`den çok daha kısa olsa da, sadece altı haftalık bir turdu, ancak o sahnede olup, Brian Blade ve Larry Klein ile çalmak; Joni`nin müziğini görmek, dinlemek benim için büyük bir öğrenme deneyimi oldu. Onun sesine, işine ve yeteneğine hayranım, inanılmaz biri o.
Botti`ye göre müziği nasıl dinlenmeli?
Leyla-Diana: İyi müzisyenlerle çalışmak bir artı değer elbette ki ama solo albümleriniz de çok başarılı. Solo albümlerinizde kendinizi nasıl tarif ederdiniz? Sonsuz bir okyanusta yüzmek mi, uzayda bir yerde olmak gibi mi? Kendinizi nasıl ifade ediyorsunuz?
Chris Botti: Müziğim, Miles Davis geleneğinde derinlemesine kök salmış olsa da, dünya çapında popülerliği kabul gördü. Trompetimin sesiyle gurur duyuyorum ve müziğimle belirli bir atmosfer yaratmaya çalışıyorum. Müziğim, en iyi gece geç vakitlerde; romatik bir ışıkta, belki biraz melankoli ve bir şişe şarapla iyi gider.
Klasikle cazın birlikteliği?
Leyla-Diana: Klasikle cazın birlikteliği ayrı bir güzellik. Doğru biçimlerde buluştuklarında inanılmaz etkiler çıkıyor ortaya. Albümlerinizde bu yaklaşımlarınızı çok naif şekilde “Botti ruhu” olarak adlandırdığım bir tarzda ortaya koyuyorsunuz. Bu iki turun birleşimi sizde nasıl bir etki bırakıyor. Size neler kattığını düşünüyorsunuz? İtalia albümünde Caruso ile çaldınız , J. S. Bach - A Windham Hill Sampler’de yorumladığınız Andante From Sonata #2 İn A Minör For Unaccompanied Violin eseri, Yoy Yo Ma, Charoline Campbel ve daha bir çok müzisyen bunlara örnek verilebilir.
Chris Botti: Wow, Bach kayıdı ilk kayıdım olmalı. Evet kesinlikle ilklerden biri. Ancak klasik müzik çalmayı seçtiğimde amacım bu değildi. Müziğin bu türünü sevmiştim ve klasik muziğin trompetin tınısına uyacağını düşünmüştüm. Her zaman bu lirik klasik tarzın müziğime etkisi olmuştur. Daha sonra hayatım boyunca Josh Groban ve Andrea Bocelli gibi büyük opera şarkıcılarıyla çalışma fırsatım oldu ve bu da şovumda klasik eserlerin kaydedilmesinin kapısını açtı.
Teknik açıdan, grubum klasik müziğin ve cazın çevresinde hareket ediyor. Ancak eğer iyi bir doğaçlamadan ya da birinin enstrümanını iyi çalmasından bahsedeceksek, o zaman enstrümanın temel prensiplerinin klasik müziğe dayandığını ifade etmek gerekir. Önce klasik müziği öğreniyorsunuz sonra branşlaşıp, “ben klasik çalmayacağım, caz çalacağım” diyebilirsiniz. Ama enstrümanın mimarisi çok benzer. Bütün skalalar arpejler ve klasikte ne varsa, hepsini tüm hayatımda yaptım.
İstanbul seyircisini nasıl buluyor?
Leyla-Diana: Türkiye’ye birkaç defa geldiniz. İstanbul izleyicisini nasıl buluyorsunuz? Farklı şehirlere gittiniz mi?
Chris Botti: İstanbul çok güzel bir şehir ve biz her zaman orada harika zaman geçiriyoruz. Ne yazık ki, gezmeye hiç zamanımız kalmadı ve yalnızca İstanbul`da çaldık, bu yüzden Türkiye`deki deneyimim biraz sınırlı. Ama yemeklerin her zaman harika olduğunu ve insanların her zaman çok misafirperver olduklarını biliyorum.
Çalmayı en çok istediği yer, çalmayı en çok istediği kişi?
Leyla-Diana: Çok turnelere çıktığınızı ve programınızın çok yoğun olduğunu biliyoruz. Gitmeyi istediğiniz ama henüz gitmediğiniz bir yer var mı? Benzer bir şekilde, birlikte henüz çalışmadığınız ama birlikte müzik yapmak istediğiniz sanatçı var mı?
Chris Botti: Vietnam’da ve Hindistan’da çalmayı çok isteriz. Peter Gabriel ile bir iş birliği içerisinde olmayı çok isterim.
Leyla-Diana: Yeni projelerinizden İstanbul dinleyicilerine ve Cazkolik okurlarına müjde verebileceğiniz bir haber var mı?
Chris Botti: Şu anda çok fazla bilgi veremiyorum, ancak bir sonraki albümün gelecek yıl yayınlanmasını umuyoruz.
Leyla-Diana: İçten cevaplarınız için çok teşekkür ederiz ve konserde buluşmak dileği ile.
Chris Botti: Ben de size çok teşekkür ederim.
Leyla-Diana Gücük
Cazkolik.com / 16 Mayıs 2019, Perşembe
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.
Nihal Kerkova
Harika bir röportaj olmuş. Konser öncesi hayli bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim. iyi geldi. Sevgilerimle,
Bu Yoruma Cevap Yazın »Ragıp Yahya Tandoğan
Cuma gecesi çok güzel bir konser izledik. Uzun zamandır böyle güzel bir konser izlememiştim. Merak ediyorum kendisini izleme fırsatı buldum. Sonra interneti araştırdım sizin sitenizi gördüm. Röportaj olmuş. Çok güzel oldu benim için. Konser ve röportaj. Kaleminize sağlık. Dolu dolu geçen hir konser. Çok keyif aldim doğrusu. Tekrar teşekkür ediyorum.
Bu Yoruma Cevap Yazın »