Ozan Musluoğlu ile oldukça coşkulu bir söyleşi gerçekleştirdik. Hem Ozan`ın anlatacağı çok şey vardı hem de bizim soracaklarımız ama öncelikle kendisine bizi böylesine başarılı bir albümle buluşturduğu için teşekkür ediyoruz.
Cazkolik: Sevgili Ozan, albümün hayırlı olsun, çok hoş bir albüm, hemen övgülerimizi baştan sıralayalım sonra daha detaylı sorulara geçeriz, istersen bir önceki albümün, Coincidence`ta kaldığımız yerden başlayalım, hem de bir önceki albümle ilişki içinde oluruz, ilk albümün Coincidence`ı yayınladığında başta caz çevreleri olmak üzere müzik dünyasında çok güzel bir ilgi gördü.
Ozan Musluoğlu: Ocak 2009
Cazkolik: Evet... Yeni albümünle, ilk albümün arasını bize anlatsana nasıl bir süreç yaşadın.
Ozan Musluoğlu: Şöyle bir hikaye var, ilk albümüme girmeyen parçalar vardı, daha doğrusu şöyle söyliyim, aslında benim iki albümüm arasında süre olarak çok fazla zaman yok, yeni albümü ilki çıktıktan sadece bir ay sonra kaydettim.
Cazkolik: Anladım... Coincidence çıktığında bu albümü bitirmiştin zaten öyle mi?
Ozan Musluoğlu: Tabii... Parçalar zaten hazırdı. İkinci albümü niye hemen bir ay sonra kaydettim, çünkü Danny Grisset benim çok beğendiğim, sevdiğim piyanist arkadaşım, 2005 yılında tanışmıştık, İstanbul Jazz Center`da birlikte Vanessa Rubin`le çalmıştık. Grisset`nin Türkiye`ye geleceğini haber alınca hemen ona bir mail yazdım, zaten sık sık mailleşiyorduk, dedim "Buraya geliyormuşsunuz, dört gözle bekliyorum. Kaydetmek istediğim bir albümüm var, senin ve grubun durumu uygun olursa burada kayda girmeye ne dersin?" Grisset`de sağolsun "Seve seve, hatta çok isterim ama arkadaşlara da sormam lazım" dedi. Ardından, Jeremy Pelt`le konuşup bana hemen geri döndüler, Grisset`in de referansıyla fiyatta karşılıklı anlaştık, stüdyo randevularını ayarladım, hemen kayda girdik... Hatta, her şey beklediğimden hızlı geliştiği için gerekli masrafları karşılamak adına bankadan kredi çekmek zorunda kaldım. Neyse, hemen her şey hızla yoluna girdi ve 18 Şubat 2009`da albümü MIAM stüdyolarında kaydettik.
Cazkolik: Ama yayınlaman zaman aldı.
Ozan Musluoğlu: Şöyle, zaten Coincidence çok yeni çıkmıştı.
Cazkolik: Doğru, haklısın.
Ozan Musluoğlu: Benim stüdyo ile anlaşmamda sabah ondan akşam altıya kadar stüdyoya girip albümün kaydı karşılığında konuştuğumuz bedeli onlara ödeyecektim, sabah girdik ama bizim ülkede maalesef aksaklıklar peşimizi hiç bırakmaz ya bilirsin, saat onda stüdyoya girip, onikide kayda başlamayı planlarken saat üçtü ve hala kayda girememiştik. Neyse, öyle böyle kayda girip üç saatte ikişer `take` ile kayıtları bitirmeyi başardık.
Cazkolik: Grisset ve diğerleri parçaları önceden çalışmışlar mıydı?
Ozan Musluoğlu: Yok, hayır, bilmiyorlardı ama onlar bunu daha çok seviyorlar.
Cazkolik: Öyle mi?
Ozan Musluoğlu: Evet, benim Ron Carter`la da defalarca hep sohbetlerim oldu, merak ederdim, o inanılmaz kayıtlar nasıl yapıldı, ne kadar prova olurdu, Miles provalarda nasıldı, neler olurdu diye... `Ne provası yaa` dedi, Miles parçayı getirir, doğrudan çalmaya girerdik, iki `take` alırdık sonra devam ederdik dedi. Galiba böyle bir şey var, yani, parçayla ilk tanışıklıktaki duyguyu kaydetmek istiyor adamlar...
Cazkolik: Çok ilginç.
Ozan Musluoğlu: Çünkü ilk anda her şey tamamen natürel, o ilk reaksiyon onlara özel geliyor belki, gerçekten doğrusu da bu olabilir.
Cazkolik: Peki yorumları nasıldı?
Ozan Musluoğlu: Onların da çok hoşuna gitti, parçaları çok beğendiler, şimdi ise sonbaharda üçüncü albümü kaydetmeyi planlıyorum. Şimdiye kadar iki albüm yaptım ama caz standartlarını hiç kaydetmedim, çok da çalmak istiyorum, böyle bir proje geliştirdim kafamda, bunu yapmak istiyorum. Remembering Ray Brown albümü olacak çünkü çok etkilendiğim, sevdiğim bir kontrbasçı o ve zamanında böyle bir albüm yapmıştı "My Best Friends Are Piano Player" diye bende aynı şekilde on kadar sevdiğim piyanist arkadaşımla on caz standardını trio olarak ve tamamen piyanistlerin parçaları ele alış şekliyle kaydedeceğiz.
Cazkolik: Yeni albümün konseptini de buradan duyurmuş olalım.
Ozan Musluoğlu: Evet, işte şimdi kendime böyle bir hedef koydum. Hep böyle hedeflerle ilerlemeye çalıştığım için bana güzel motivasyon kaynağı oluyor bir yandan. Danny`e de onu söyledim, şimdi kaydedeceğim bu albümden sonra hemen önümüzdeki sene yine kendi bestelerimden oluşan dördüncü albümümün de kaydına gireceğim, yine bu grupla istiyorum çünkü onlarla çok güzel bir etkileşimimiz oldu, ne güzel ki onlar da biz de keyif alırız dediler... Bakalım, inşallah.
Cazkolik: Bir anda bir sürü yeni haber vermiş oldun, peki sonbaharda kaydedeceğin albümde kimlerle çalacaksın?
Ozan Musluoğlu: Davulda Ferit (Odman) var basta ben, piyanistler değişecek... Aklımda 13 kadar piyanist var, zaten hepsi arkadaşlarım ama zamanlamalarını ayarlamak sorun olabilir, kimin zamanı ne zaman uygun filan gibi, hepsiyle yapabilir miyim bilmiyorum ama en az dokuz, on kadar piyanistle kayıt yapmayı istiyorum. Şimdi isim olarak ilan etmem doğru olmaz, söylemiyim en iyisi.
Cazkolik: Tamam... Biz yine yeni albümüne dönelim istersen, 40th Day`e... Katıldığın radyo programlarını da dinledim, albümdeki ilk parçanın senin için özel yanını biliyorum.
Ozan Musluoğlu: Evet... Babaanneme ithaf parçası hatta albümü oldu. Kasım 2008 sonu aramızdan ayrıldı, benim için özel bir insandır, zaten albüme resmini koydum. İlk bas gitarımı bana babaannem almıştı, müzikle başlayan yolculuğumda ilk fitili ateşleyen de babaannem olmuştur.
Cazkolik: Bu noktada merak ettiğim şey şu, böyle bir besteyi yaparken senin için ortada tarifi imkansız bir sevgi var, bu sevgiyi, bu sevgi ilişkisini müziğe nasıl yansıtıyorsun?
Ozan Musluoğlu: Bu parça belirli bir hissin, bir yoğunlun sonrasında ortaya çıktı benim için. Babaannem yirmi gün kadar hastanede kalmıştı, kana ihtiyacı olduğunda kan gruplarımız aynı olduğu için gidip kan vermiştim, kanı verdikten sonra eve geldim ama içimde çok değişik bir his vardı, hem hayatımda ilk kez, hem de babaannem için kan vermiştim, tam bilmiyorum ama parçanın melodileri ilk o an ortaya çıkmıştı.
Cazkolik: Etkileyici bir duygu olmalı.
Ozan Musluoğlu: İstem dışıydı zaten.
Cazkolik: Evet, haklısın.
Ozan Musluoğlu: Hemen melodileri kaydettim, adını koymamıştım, ardından babaannemi kaybedince adı da konmuş oldu; Requiem K.C. yani Kamuran Cindi.
Cazkolik: Peki, albümün adı 40th Day (Kırkıncı Gün) bu bağlantı nedir?
Ozan Musluoğlu: Albümde babaannemle ilgili iki parça var, ilki bu konuştuğumuz, diğeri de vefatının kırkında dua okunmuştu ama ben gidememiştim, o günde benim için özel bir gündü, bu parça da tam bu gün çıktı içimde. Adı oradan geliyor, hem parçanın hem albümün adı.
Cazkolik: Babaannenli ilgili sana ait özel duygularını müziğin sonsuzluğuna emanet etmiş oldun. Peki, birlikte çaldığın müzisyenlere anlattın mı bunları?
Ozan Musluoğlu: Tabii, bilmez olurlar mı, hepsi biliyorlar ve seviyorlar da o parçaları.
Cazkolik: Peki gelelim albümün ikinci parçasına, Coincidence... İlk albümün.
Ozan Musluoğlu: Coincidence ilk albümün kapanışındaydı, bu parçanın da bende özel bir duygusu vardır, özel bir müzisyen olan John Coltrane`i nedense hep hissederim bu kayıtta, ilk albümde kaydetmiştim ama bu yeni beşli ile ayrıca kaydetmeyi çok istedim bu parçayı, onların sesiyle duymayı çok istedim. Yeni bir versiyon oldu.
Cazkolik: Peki, bu isimlerle çalışmanın sana olan katkılarından söz edelim, üstelik çok kısa sürede kaydetmek zorunda kaldınız, stüdyoda sorunlar çıktı ama yine de girip üç saat içinde kaydedip çıktınız, müzisyen olarak şimdiye kadar edindiklerinin üstüne bir de bu isimlerle çalmanın sendeki izlenimleri neler?
Ozan Musluoğlu: Çok büyük bir tecrübe oldu. Adamlar zaten o kadar tecrübeli ki inan bu kadar olumsuz giden bir süreçten bu kadar güzel bir kayıt çıkartmayı başarmaları onlara olan saygımı çok üst düzeye çıkardı. Hatta öyle oldu ki ben içimden kesin bunlar birazdan stüdyoyu bırakıp terkedip gidecekler diyordum.
Cazkolik: Başka bir durum olsa o gün o kaydı bitiremezdiniz sanki di mi, vazgeçip başka bir güne bırakırdınız?
Ozan Musluoğlu: Öyle bir şansımızda yoktu zaten, ertesi sabaha karşı yola çıkacaklardı, ya şimdi kaydedecektik ya da etmeyecektik. Böyle bir psikoloji düşün, üstelik bir de akşam klüpte konserleri var... I`m sorry deyip vazgeçebilirlerdi ama bunu yapmadılar, bu kayıt için sonsuz efor sarfettiler, kesinlikle vazgeçmediler.
Cazkolik: bu noktada müzisyenin profesyonelliği kavramını vurgulasak.
Ozan Musluoğlu: Kesinlikle, hatta ultra vurgulamamız lazım. Kayıt konusunda çok çok tecrübeliler. ben şahsen o kayıttan o kadar çok şey öğrendim ki, hayatımın en önemli okul tecrübesi oldu diyebilirim.
Cazkolik: Peki Ozan, bu durumdan bizim için ders olacak bir mukayese çıkarabilir miyiz?
Ozan Musluoğlu: Sadece şunu söyleyebilirim, onlar her gün kayıt yapıyorlar, New York gibi bir şehirde yaşıyorlar ve her gün birinin albümünde çalıyorlar. Bu durumun ve tecrübenin verdiği büyük bir rahatlık, profesyonellik ve özgüvenleri var. Bir kayıt esnasında olabilecek her durumu çok önceden yaşamışlar ve biliyorlar. Biz öyle değiliz, her gün kayıt yapabilecek durumda değiliz ama inşallah o günleri de göreceğiz, o kadar kayıt yapacak ortamımız da yok zaten. Jeremy Pelt Quintet olarak sürekli birlikteler ve çok fazla beraber çalıyorlar, onların böyle önemli bir avantajları var.
Cazkolik: Albüm çıkalı ne kadar oluyor?
Ozan Musluoğlu: Lansmanını 14 Mayısta yaptık. Albüm uzun zamandır tüm müzik marketlerde mevcut.
Cazkolik: Peki bu kadroylo konser verme imkanın olacak mı?
Ozan Musluoğlu: Çok isterim aslında ama çok önceden organize etmek lazım, kolay bir şey değil ama olmayacak da diyemem... Ama burada birlikte uzun süredir çaldığım arkadaşlarım var onlarla birlikte zaten albümü her fırsatta çalıyoruz.
Cazkolik: Kimler?
Ozan Musluoğlu: Davulda ik albümümde de çalan Ferit (Odman) var, yine ilk albümden Engin (Recepoğulları) saksofonda, piyanoda Uraz var (Kıvaner) ve bazı konserlerde de İmer Abi (Demirer) bizi kırmayıp eşlik ediyor sağolsun. Geçen sezon Nublu, Nardis, İstanbul Jazz Center olsun ayda iki, üç ne kadar denk gelirse hep çalmaya gayret ettik.
Cazkolik: Harika... Albümdeki ilk üç parçadan detaylı söz ettik diğerlerinden biraz bahsedelim istersen. Fake Promises ve diğerleri nasıl oldu, isimleri nasıl verdin, Fake Promises (Sahte Sözler) mesela?
Ozan Musluoğlu: Aslında bu parçaların isimleri kendiliğinden çıkıyor zaten. Bazen arkadaşlar birbirini kırabiliyor, tutamayacağı sözler verebiliyor, yapamayacağı şeyler söyleyebiliyor, Fake Promises biraz bu durumu anlatan bir parça oldu.
Cazkolik: Wizar Lizard?
Ozan Musluoğlu: İsmiyle müsemma oldu :)
Cazkolik: Enjoy Disappointment?
Ozan Musluoğlu: Bu parça aslında kayıt gününü en iyi anlatan parça oldu. Hani bazen önünde duran sorunu görürsün de yapacak bir şeyin yoktur ve ya katlanacaksındır ya da bu sorunla barışık yaşamaya çalışacaksındır, biraz öyle bir parça bu.
Cazkolik: Panic? Bu da ismiyle müsemma mı?
Ozan Musluoğlu: Aslında bu parçanın adı 17:55 olacaktı?
Cazkolik: Aaa... Niye?
Ozan Musluoğlu: Son parça, adamlar 18:00`de gidiyorlardı, son `take`, tek parçamız kalmıştı, buna girdik, çaldık ve bitti... Bir alternatifi daha olmadı. İşte o paniği, o heyecanı vurgulamak istediğim için adını Panic koydum. 17:55`de başladık, çaldık ve bitti... Bir alternatifi daha olmayacaktı, ya olacaktı ya da olmayacaktı, aslında buna can havliyle demek belki daha doğru olurdu. Hani son ümit, oldu oldu, olmadı olmadı gibi.
Cazkolik: Son kısma geldik, son olarak aklıma geldi Jeremy Pelt buraya quintet olarak gelmişti, basçısı kimdi?
Ozan Musluoğlu: Dwayne Burno. Müthiş bir basçıdır.
Cazkolik: Sevgili Ozan, bu albümle Türk cazına özel bir kayıt armağan etmiş oldun, sana öncelikle bir cazsever olarak teşekkür ediyorum. Bu dünya vizyonunu bırakmamanı, hep daha iyisi için içindeki arzunun kalıcı olmasını rica ediyorum, Çok teşekkürler.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 29 Ağustos 2011, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.