Sevgili müzik dostlarım merhaba,
Türkiye’nin değerlerinin ne olduğu konusunda kafam karışık. Geçtiğimiz hafta Pazartesi günü 29 general amiral ve üst düzey subayın tutuklandığı gün televizyonların baş gündemi Fenerbahçe’nin aldığı mağlubiyet oldu. Saatlerce Guiza’ya sövüldü duruldu. Perşembe günü Cumhurbaşkanının ofisinde toplantı yapılırken hem Galatasaray hem de Fenerbahçe Avrupa kupalarına veda ettiler.
Bana sen siyasi yazılar yazma diyorlar, ben yazılarımı siyasi değil insani yazılar olarak görüyorum. Kimseyi kırmamak için görüşlerimi bir kere de futbol üzerinden aktarmak istiyorum.
Ben Galatasaray taraftarıyım ama Fenerbahçelileri düşmanım değil birlikte çatışarak düzeyimizi yükselttiğimiz rakiplerimiz olarak görüyorum. Onlar olmasaydı bizim, biz olmasaydık onların hiç bir değeri olmazdı. GalatasarayBeşiktaşa yenildiği zaman ağlayan tek bir taraftarımızı görmedim ama hepimiz Fenerbahçeyi kendi sahasında yenebilmenin hayallerini görüyoruz. Onların statları daha güzel, temiz. Bir kısım Galatasaraylı dostlarımız "perşembe gecesi biz kaybettik ama o gece Fenerbahçe de elendi" diye sevindi. Ben ise üzüldüm, keşke onlar kupada kalsaydı ve biz de bir Türk takımının UEFA heyecanını hep birlikte destekleseydik. Böyle bir davranış rekabeti bozmaz, bize bir şey kaybettirmezdi. Ayrıca Fenerbahçe bugün art arda maç kaybediyor diye Daum’u asmak üzere sıraya girenlere hatırlatıyorum, Fenerbahçe bu yıl ligin başında üst üste seri galibiyet rekorları kırdı, hiç sesiniz çıkmıyordu. Bunları söyleyince Galatasaray’lı dostlarım bana çok kızıyorlar. Peki bizim yeni sahamızın ilhamı nereden geliyor, kimin sahasından dag iyisini yapmak istiyoruz, lütfen bunu bir düşünün.
Peki şimdi de gelelim madalyonun diğer yüzüne. Ben Fenerbahçe yönetiminin son derece totaliter, anti demokratik ve kötü olduğunu düşünüyorum. Takımı berbat yönetiyorlar, üstlerine vazife olmayan şeylere karşıyorlar, antrenöre müdahale ederek onu zıvanadan çıkartıyorlar. Stadın üstüne yatırım yapıp zeminin tarla gibi bırakılmasını ağır bir şekilde eleştiriyorum. Stadın yerinin şehir tarfiği açısından çok kötü bir yerde olduğunu düşünüyorum. Bunu söylediğim zaman Fenerbahçeli dostlarım bana kızıyorlar ve sen bizim düşmanımızsın diyorlar.
Sonuçta ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamıyorum. Ama aklı ve vicdanı olan aydın bir birey olmaya çalışırken her zaman doğrudan, iyiden, güzelden ve haktan yana olmaya çalışıyorum. Bu beni çoğu zaman yanlız da bırakıyor ama bu yalnızlığın maddi manevi bedelini de sızlanmadan yakınmadan ödüyorum.
Siyasete bakış açım da böyle, partiler üstü, akıl ve hikmetle yönlenen bir bakış açısı. Demokratik, geleceğe umutla bakan, insanlarını kollayan onlara bireysel gelişim imkanları sunan bir devletin vatandaşı olmak istiyorum. Geçen hafta Saadet Partisi başkanının sözlerini beğendiğimi belirttiğim için bir çok kişi beni mesajla ve telefonla arayarak eleştirdi. Ben diyorum ki beni eleştirmeden önce o başkanın sözlerini dinleyin ve düşünün, gene de eleştirecekseniz eleştirin ben bundan dolayı gocunmam. Ben diyorum ki siyaset bu ülkede ilkeler üzerinden yapılsın, rant üzerinden değil, böyle olmazsa ortaya çıkan sonuç rantı yiyenin de yanında bırakmayacak. Gelir uçurumları ülkenin bütünlüğünü kemirecek, kimse rahat ve huzurlu olmayacak. Korunaklı sitelerin koruma görevlerini yapan insanlar gecekondulardan gelip sizi ve ailelerinizi korumayacaklar.
Bu hafta Radyo Cazkolik’te “Evde Çalamadıklarım” 397. defa da karşınızda olacak. Konuğum günümüz Türk caz müziğinin genç aslanlarından, jazz davulcusu Ferit Odman olacak. Ferit son derece iyi yetişmiş bir müzik insanı, henüz 27 yaşında, bir çok değerli müzisyenle birlikte çalışmış. Engin bir bilgisi var. Birlikte siyaset konuşmayacağız ama müzik üzerine esaslı bir sohbet açacağız. Müzikleri Ferit seçti. Bu hafta tüm müziklerimiz Türk jazz müzisyenlerinden. (Jef Giansily de bizden, o da damat olduğu için Türk sayılıyor) Umarız sizlere güzel bir zaman geçirtebiliriz.
1-Ferit Odman / CD: Nommo / Sampler
2-Kerem Görsev / CD: Diversion / Back Home
3-Jef Giansily / CD: Sketches / Round about twelve
4-Ozan Musluoğlu / CD: Coincidence / Dimensions
5-Önder Focan / CD: Swing A La Turc / Kaçsam Bırakıp
6-SPIN / CD: İlk / Had to do
7-Donovan Mixon / CD: The Dance of Life / Summer of 78
8-Kerem Görsev / CD: Diversion / Tiramusu
Geçmiş radyo programlarımızın sayısı da 30 a ulaştı, hepsi arşivde sizi bekliyor.
Değerli bir insanı, Prof. Dr. İhsan Doğramacı’yı kaybettik. Cenazesinde onun ardından hükümet de muhalefet de ordu da birlikte yürüdü. Türkiye’ye bir şeyler verebilen insanlar milletin yüreğine gömülüyor. Siyasi mücadele içinde yolunu kaybeden insanların İhsan beyden öğrenecekleri çok şey var. Geçmişte onu tanıma ve konuşma fırsatı bulabildiğim için kendimi şanslı addediyorum, Nur içinde yatsın.
Hepinize iyi haftalar dilerim, sevgiyle kalın.
Tunçel Gülsoy
1 Mart 2010, Pazartesi
tuncelgulsoy@cazkolik.com
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.