Ramazanda Caz beşinci kez cazseverlerle buluştu... Buluştu demek daha doğru çünkü bu geceki konserle bu yılın konserleri tamamlanıyor. Organizasyonunu Hakan Erdoğan Productions`ın yaptığı, Kültür Bakanlığı`ndan da kısmi destek alan konsept yola ilk çıktığı günden itibaren kendine yoğun ve sadık bir dinleyici kitlesi yaratmayı başardı. Önceki yıllarda Ramazanda Caz konsepti kapsamında Ahmad Jamal, McCoy Tyner ve Anouar Brahem gibi ünlü sanatçıları Topkapı Sarayı avlusuyla Yıldız Sarayı Has Bahçe gibi birçok özel mekanda izlemiştik ve gerçekten Ramazanda Caz kavramları için çok uygun yerlerdi.
Dünyada ilk kez "Ramazan" ve "Caz" kavramlarını buluşturan ve Le Monde, CNN International, New York Times gibi dev medya organlarına haber olan "Ramazan Caz" bu yılda cazseverleri cazla buluşturdu.
* * *
5 Temmuz akşamı son dönem isminden sıkça söz ettiren genç müzisyen Karsu‘nun startını yaptığı konserlerin ikincisinde Beyoğlu`ndaki Fransız Sarayı`nın kapıları, Ramazanda Caz kapsamında Pierre Blanchard Gipsy Jazz Quintet konseri nedeniyle 12 Temmuz akşamı bu özel mekan ilk kez müzikseverlerle buluştu. Konserler, 15 Temmuz gecesi Zorlu Center`da Omar Sosa Quarteto Afro Cubano konseriyle devam etti. Ramazanda Caz`ın 17 Temmuz akşamı konuğu ise geleceği açıklandığında büyük heyecanla beklemeye başladığımız Omar Hakim Trio of Oz idi. Geçen sene de izlediğimiz Omar Hakim ve triosu Sabancı Müzesi bahçesinde gerçekten etkileyici bir konser gecesine imza atmışlardı. Bu harika üçlü bu kez de nefis bir konserle İstanbul`dan ayrıldı.
* * *
Bu yıl Ramazanda Caz`da, Kuzey Avrupa, Norveç cazına yoğun ilgi duyan benim gibi müzikseverlerin bilhassa ilgisini çekecek isimlerse Norveç cazına yakınlık duyduğunu bildiğim, bilgi ve beğenisine güvendiğim Viktor Bensusan’ın teşvikiyle Hakon Kornstad (saksafon), Ingebrigt Haker Flaten (kontrabas) ve Jon Christensen (davul) konseri olacak... Olacak dediğim de bu yazının yayına girme tarihine göre bu akşam. Konser öncesi kendisiyle konuşma imkanı bulduğum Hakon Kornstad, ”İstanbul`da olmak her zaman çok özel, İstanbul nesiller boyu farklı dünyalar arasında kelimenin tam anlamıyla bir köprü olmuştur. Benim için caz budur ve özellikle Ramazanda Norveç ilahilerini sunuyor olmak benim için çok güzel bir deneyim olacak” şeklinde konuştu.
Ingebrigt Haker Flaten`in bir projesi olarak ülkemize gelecek ekip için kontrbasçı Flaten sosyal medya hesabından bir mesajla şunları paylaşmış, "efsanevi Norveçli davulcu Jon Christensen ve kardeşim super-tenor Kornstad ile birlikte çalacağız. 2010`da kaydettiğimiz “Mitt hjerte alltid vanker” kaydına geri döneceğiz. Birkere daha evim olan Oppdal, Norveç’ten dini ilahilere temel alarak müzik yapacağız, büyükannem Elise’in çocukken kendi annesinden duyduğu ve nesilden nesile taşıdığı şarkıları eski arkadaşlarımla birlikte çıktığı yolculukta eski anıları tekrar hatırlayarak konserde birlikte çalıyor olacağız” derken favori şehirlerinden birinde çalıyor olacağı için çok heyecanlı olduğundan bahsediyordu.
* * *
Birlikte çalıştıkları Elise albümünde Ingebrigt Haker Flaten ve Hakon Kornstad`ın saksafon ve davul ile kaydettiklerinde bu yolculuğu nasıl daha derine yapabiliriz diye düşünürlerken cevap Jon Christensen olarak gelmiş. Duo formatlı müziklerine eklendiğinden beri müziğe bir açıklık getirmiş ve gelişmiş varlığı ile müzikal mükemmellik hissini daha da vurgulamış. Yeri gelmişken, aslında sahnenin en önemli ismi Jon Christensen’in kim olduğundan kısaca bahsedeyim. Christensen Norveç ve Avrupa müziğinin tartışmasız en tecrübeli, en iyi davulcularından. Birlikte çalıştığı isimler arasında 1962-1965 yılları arasında Metropol Jazz Club`da yarımcı müzisyenken tanıştığı uluslararası yıldızlar Bud Powell, Don Ellis ve Dexter Gordon olmak üzere Arild Andersen, Keith Jarret, Jan Garbarek, Bobo Stenson, Eberhard Weber, Ralph Towner, Barre Phillips, Charles Lloyd, Tomasz Stanko, John Abercrombie, Lars Danielsson, Stan Getz, Sonny Rollins, Terje Rypdal gibi birçok efsane var. Alman plak şirketi ECM’in köşetaşı isimlerinden ve cazın canlı tarihi. Müziklerinde Norveç müziğinin olmazsa olmazı çekici bir lirizim ve baskın bir sessizlik vardır. Aynı albümleri birbirinden farklı iki mekanda kaydedilmiş, kayıtlarda aynı besteler, aynı ellerde icra edildiğinde bile bulundukları mekanın akustik değerleri, artistik moodları ve farklı dinleyiciler gibi değişkenlerin etikisinde doğaçlama yönünde nasıl farklılıklar oluştuğu gözlemlenmiştir. Bakalım aynı ekip ülkemizde karşımızda olduğunda bize seslendirecekleri kültürel mirasları bizim dinleyicimizin ve ülkemizin etkisiyle acaba nasıl bir ses veriyor olacak.
Burak Sülünbaz
Cazkolik.com / 19 Temmuz 2014, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.