19 yıl aradan sonra Madonna, izleyiciye şovuyla adeta büyüleyen lokumlar tuttu ve 52 bin kişiyi hareket edemez hale getirerek paralize etti. Tribünde coşku az mıydı, çok muydu? diye tartışılamaz bile çünkü sahnede aralıksız bir aksiyon filmi çekiliyordu.
Bir ara gökyüzünde bir bando takımı yürüyordu ve arena ağzı açık izliyordu. Sahnenin her tarafında başka bir aksiyon varken, izleyici 22 dansçı ve Madonna ile nereye bakacağını şaşırmıştı. Konserin açılışında, dev tütsülük, çan sesleri ve kırmızı pelerinli rahiplerle, kilise atmosferi yaşatan Madonna; bir rahibe gibi kilisenin kapısı ardındaki cam kulübede dua eder haldeyken; “Ah Tanrım” diyerek; dilindekine döktü: “Cenneti de yaşadım, cehennemi de; her neyse ben kötü bir kızım; I’m a bad girl anyway!" ve kulübeyi elinde Kalaşnikofla parçalar gibi efektlerle, sahneye çıktığında, rahiplerin pelerinleri düştü ve yarı çıplak kaldılar. Günaha daveti başlamıştı: Girl Gone Wild. Madonna; Open your heart şarkısını söylerken: ”Ben kalbimi size açıyorum, siz de bana açın” dedi. O bize kalbini çoktan açmıştı; Sultanahmet Camii ziyaretinde başörtüsüyle; inanca saygısını öyle güzel gösteriyor ve ülkemize de öyle iyi örnek oluyordu ki. Sahnede şovu gereği, cüretkar davranırken, o sadece harika bir şov yıldızı oluyordu. Oysa sahne arkasında “Sticky and Sweet” turnesinde; oruç tuttuğunu öğrendiği Türk dansçısı Yaman’ın odasına iftar saatinde yemek gönderecek kadar inançlara saygılıydı. Şovlarına at gözlüğüyle bakan bir çok kişinin günahkar ilan etmesini göze alacak kadar da cesur. Daha önce Yaman Okur’la yaptığım sohbette, Fatiha okurken gördüğü Yaman’a, konser öncesinde dua okuttuğunu bildiğim Madonna; elbette popun en büyük zaafı cinselliği fazlasıyla kullandı; ancak günahının bedelini herkes kendi öder ve esas olan aşktır mesajları verdiği yıllar boyunca; bu konudaki samimiyetini Sultanahmet Camii’de bir kez daha görmüş olduk. Şovda günaha yakın olmayı seçiyor ve binlerce seyirciye söyletiyordu: “I’m A Sinner” ve arka fonda ekranlarda alevler varken; Madonna’nın ip üzerinde sırat köprüsünde yürür gibi ilerlediği anlar; aslında şov dünyasını ezip geçiyordu. Konserde en büyük coşku ilk olarak “Papa don’t preach” şarkısının yaylı girişiyle yaşanırken, “Like A Prayer” yeri göğü aşk yaptı ve herkes bir oldu, binlerce kişi bir dua gibi Like A Prayer`ı söylüyordu. Madonna aslında konserde en çok bu en büyük gerçekliğin mesajını veriyordu; elbette anlayana. Hele parlak fütürist Uzakdoğulu imajıyla; sahnede kung fu yapar gibi dans ederken, ışıklarla koca stadyum dev bir diskoya dönüşmüştü. Sahnede uzaylı samuraylar dans ediyormuş havasıyla ve olağanüstü yüksek enerjili bir dans şarkısı olan “I’m Addicted” ile bir ayin yaşanıyordu. Madonna zaten daha konserin başında üçüncü şarkısı “Gang Bang” ile şov dünyasındaki herkesin işini bitirmiş; cinayet işlemişti. Hatta Express yourself ve Born this way mash up şovuyla Lady Gaga’yı da bitirdi ve ekledi: She’s not me. “Like a virgin” ile piyano başında sürprizlerini yapmadan seyirciye “İstanbul’da Tehlikeli işlere hazır mısınız?" derken; aslında ne kadar göze aldığını da gösteriyordu. Madonna’nın sırf eşcinsel oldukları için zorbalığa uğrayan ve canına kıyan gencecik çocukların fotoğraflarıyla ekranlarda “Nobody Knows Me” şarkısında gösterdiği duyarlılık; eşcinsellerin bir ikonu olarak yükselişine gösterdiği sevgiydi. Konserde 10 yaşındaki oğlu Rocco’nun dans ederek eşlik ettiği şarkılardaki sempatisi; benim gibi eski Madonna hayranlarını yeğen görmüş gibi mutlu etmiştir herhalde; anneciğine öyle sevgi dolu bakıyordu ki; konser sonunda “Celebration” ile 52 bin kişilik bir kutlama yaşatan Madonna`yı da oğluna aynen öyle sevgi dolu bakarken yakaladım defalarca. Konser muhteşemdi, organizasyonsa felaket. En önden yerimi aldığım halde az kalsın bizimkiler beni içeri almayacaklardı ama Madonna’nın ekibindeki bir görevli tatsızlığı görüp bileğime altın bileziği taktı ve yamacındaydım. Onlar etrafı gözlemleyip binlerce kişinin mutlu olmasını garantilemek isterken, bizimkiler yine felaketti. Neyse ki konser bir şiir yaşattı; Madonna bu işi geleceğe taşımıştı ve biz organizasyon becerilerimiz açısından Madonna için epey gerideydik; kısacası konseri gerçekleştirebildiklerine şükür. Erken girişler yalan oldu; hizmet bedelleriyle birlikte 1000 lirayı geçen biletler okumadı; kapılarda eziyetler yaşandı, tribünlerde Biletix ekranında çizilen krokilerle izleyicilerin aldıkları yerler arasında kilometrelerce fark vardı, tartışmalar çıktı. Erken giriş parası ödeyenlerin içeriye son dakikada alındıkları yetmezmiş gibi; söz verdikleri hediyeler yok oldu. Bizimkiler bu beceriksizlikleriyle bir Madonna konseri yapabildiler ya; o bile mucize. Ama esas mucize, 53 yaşındaki Madonna’nın hepimize ilham verecek hayat dolu enerjisi; dilerim hoşgörüsü de herkese örnek olsun. Madonna İstanbul’a kalbini açtı ama anlayana ve gece boyunca öyle bir sahne yarattı ki; hepimize müzikle cenneti yaşattı; tıpkı sahnesindeki Cennet Moteli gibi (Paradise Motel).
Cenk Erdem
http://twitter.com/#!/thecenkerdem
Cazkolik.com / 11 Haziran 2012, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.