Portico Quartet Türkiye'de sevilen bir grup, bir çok kez farklı sahnelerde konser verdi. Cazkolik olarak 2010 yılından itibaren takibe aldığımız bu gruba dair zaman içinde farklı haberler yaptık ve 2017 yılında ilk röportajı yapmıştık. Aradan koca bir pandemi geçti, dünya yeniden ayakları üzerinde durmaya çalışırken Portico Quartet bu kez Ankara CSO ADA'da konsere geliyor. Eski dost diyeceğimiz bu grupla yeniden röportaj imkanı bulmak önceki bilgilerimizin tazelenmesi anlamına geliyor. İngiliz caz sahnesini yakından takip eden arkadaşımız Zekeriya Şen Portico Quartet ile Cazkolik için kapsamlı bir söyleşi yaptı ve akla gelebilecek tüm soruları yöneltti. Konser öncesi bu popüler topluluğa dair bilgilerinizi gözden geçireceğimiz söyleşiyi mutlaka okuyun hatta beraberinde müziklerini dinleyin.
Cazkolik.com
Zekeriya Şen: Grup fikri nasıl oluştu biraz bahseder misiniz?
Portico Quartet: Üniversitede arkadaş olduk ve müzik yapmaya başladık. Nick ve Duncan davul satın almış birlikte çalıyorlardı. Milo ve ben de onlarla çalmaya başladık, süreç doğal şekilde gelişti. Farklı yerlerden rezervasyonlar aldık ve oralarda CD'lerimizi sattık.
ZŞ: Portico Quartet elektronik, ambiyans ve dünya müziği unsurlarını içermesine rağmen genellikle deneysel caz veya modern caz olarak sınıflandırılıyor. Hang davul, doğaçlama ve ritme odaklanma gibi gelenek dışı enstrümanların benzersiz seslerini karakterize ediyor ve Londra caz sahnesiyle ilişkilendiriliyorsunuz. Grubu caz çatısı altında buluşan ama farklı türlerle katmanlı bir müzik grubu olarak nitelendirmek doğru olur mu?
PQ: Evet, sanırım öyle bir şey! Muhtemelen insanların düşündüğünden daha az caz grubuyuz, daha ziyade, bestelenmiş işleri çalan progresif bir rock topluluğu gibi.
ZŞ: Müzik; sanat, edebiyat, film, doğa gibi faktörlerden ilham alır, peki, sizin bu eşsiz sesinize ilham veren nedir?
PQ: Evet, tam dediğiniz gibi, gerçekten tam bir kombinasyon.
ZŞ: Müziğinizde doğaçlama ile besteyi nasıl dengeliyorsunuz?
PQ: Ne yaptığımıza bağlı. Doğaçlamalar genellikle canlı performanslarda gelişir. Sahnede karşılıklı tepki verdikçe parçalar yavaş yavaş değişir ve doğaçlama alanları açılmaya başlar. Parçalarımızın hep bir çekirdek yapısı vardır, evet, bazıları diğerlerinden daha esnektir ancak bunları canlı bağlamda genişletebilir ve açabiliriz, bu da, performanslarımızın değiştiği ve diğer müzisyenlere o an yanıt verebileceğimiz anlamına gelir. Ancak kayıtta iken daha bazı saksafon bölümleri dışında genellikle besteler üzerinden, yazılar üzerinden gideriz.
Hangi müzisyenlerden ilham alıyorlar?
ZŞ: Grubun müzikal etkilerini anlatır mısınız?
PQ: Çok fazla ama bence temel etkiler Amerikan minimalizmi (Steve Reich, Phillip Glass, John Adams, Terry Riley vb.), caz (Phareo Sanders, Alice ve John Coltrane, John Surman, Jan Garbarek), ve Apex Twin, Authecher gibi elektronik şeyler ama bunlar sanırım öne çıkan isimlerden sadece birkaçı!
ZŞ: Bence sizi diğer caz müzisyenlerinden ayıran en önemli özelliğiniz, günün trendlerini takip etmekle kalmıyor, kendi özgün tarzınızı oluşturuyorsunuz. Bu tür bir müzikal yeniliği başarmak kolay değildir, ancak bunu hızlı bir şekilde yapıyor gibisiniz. Müziğiniz taze ve heyecan verici, beni her zaman tetikte tutuyor. Bu yüzden, güncel cazın ilerisinde olduğunuzu hissediyorum, güncel eğrinin önünde ama aynı zamanda bu eğriyi kendi imkanlarınızla yarattığınızı da hissediyorum. Bu görüşüme katılır mısın?
PQ: Çok naziksiniz, teşekkürler. Sanırım yaptığımız iş üzerinde düşünmek hoşuma gidiyor. Oluşturduğumuz sesle yeni bir şey yaparak heyecan verici bir denge kurmak ve bu dengeyi hem biz hem dinleyicilerimiz için heyecan verici yeni bir yöne doğru taşımaya çalışıyoruz.
Yirmili yaşların başında ne yaptığımıza dair pek fikrimiz yoktu
ZŞ: "Terrain"deki müzik ile "Knee-Deep in the North Sea"ye ilk başladığınızdaki sesleri nasıl kıyaslarsınız?
PQ: NKITNS'in büyüleyici bir saflık duygusu vardı. 20'li yaşların başındaydık ve gerçekten eğleniyorduk. Ne yaptığımıza dair pek bir fikrimiz yoktu, bence bu durum o kayda gerçek bir çekicilik katmıştı. O zamandan itibaren kendimiz ve yaptığımız müzik hakkında daha büyük farkındalığa sahibiz. Bence bunun artıları ve eksileri var. Yaptığımız şey hakkında daha bilinçli olabiliriz, aynı zamanda artık daha iyi müzisyenleriz ama öte yandan, müzik yaparken özgürlüğünüzü de bir yerde kaybetmiş olursunuz.
ZŞ: Hang * ve Glockenspiel ** gibi sıra dışı enstrümanların grubun soundundaki önemi nedir?
PQ: Aslında sadece yeni sesler bulmak ve onları müziğimizle harmanlamanın yollarını bulmakla ilgiliyiz diyebilirim.
ZŞ: Besteleri birlikte mi yazıyorsunuz yoksa masaya ayrı ayrı fikirler getirip oradan mı yazmaya devam ediyorsunuz?
PQ: Genellikle ayrı fikirleri birlikte oluşturmakla başlıyoruz diyebilirim.
Pandemi döneminde nasıl geçindik?
ZŞ: Peki, pandemi sürecinde neler yaşadınız?
PQ: "Terrain" (2021) ve "Monument" (2021) albümlerini yaptık. Müzik yazmaktan başka bir şey yapmadık diyebilirim. Telif hakları gelirleri ve hükümetin desteklerinden faydalanarak geçirdik o günleri.
Dünya müziği terimi modası geçmiş bir laf ama ...
ZŞ: Dünya müziği ile ilgili duygularınız neler? Gelecekte herhangi bir işbirliği görebilir miyiz?
PQ: Bence 'dünya müziği' terimi modası geçmiş bir laf ama biz kesinlikle dünyanın her yerinden müzikle ilgileniyoruz. Senegal'deki insanlarla işbirliği yaptım. Bir noktada, bir tür 'dünya müziği' işbirliğine açığız ve dünya müziği olarak sınıflandırılabilecek remiks sanatçılarımız var.
ZŞ: Müziğin geleceğinde yer alacağınızı hissediyorum. Kendinizi orada görüyor musunuz?
PQ: Çok naziksiniz, teşekkürler. Evet, muhtemelen uzun süre müzik yapacağız ve umarım insanları etkilemeye devam ederiz.
ZŞ: Bir müzik parçasının ne zaman tamamlandığını nasıl belirliyorsunuz? Yaratıcı sürecin sonunu belirlemek ve bir sonraki üretim aşamasına geçmek için hangi kriterleri kullanıyorsunuz?
PQ: Aslında, bittiğini sanmıyorum, müzik parçası kaydedildikten sonra bile değişmeye devam ediyor. Kayıt sadece o andaki müziği yakalıyor. Canlı çalarken ise müziğimiz hâlâ değişiyor!
ZŞ: Bitmiş bir müzik parçasını değerlendirme ve iyileştirme sürecini anlatabilir misiniz? Bir parçanın yayınlanmaya hazır olduğunu nasıl anlarsınız?
PQ: Plâk şirketine son teslim tarihimiz var. Bir albüm için gitgide daha uzun süre harcayabilir ve onu asla gerçekten bitiremeyebilirsiniz. Geçmişte bir B-Side albüm yayınlamıştık, AITAOA. Albümde yer almayan parçalar vardı içinde ama dinleyicilere fazladan bir şeyler vermek güzel gelmişti.
ZŞ: Turnelerden öğrendiğiniz en önemli şey ne oldu?
PQ: Şöyle özetleyebilirim; Deneyin, ardından birkaç gün ara verin ve kendinize zaman ayırın.
ZŞ: Dinleyicilerinize gelecek performanslar ve projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?
PQ: Şu ara izindeyiz. Arada birkaç konser yapıyoruz, yıl sonu da yeni albüme çalışmaya başlayacağız.
ZŞ: Gogo Penguin'i ilk dinlediğimde kendime, bu adamlar Portico Quartet'e biraz benziyor ama farklı bakış açıları var dedim ve sonra Don't Go'da işbirliği yaptınız. Bunun sizin açınızdan nasıl geliştiğini açar mısınız?
PQ: Menajerlerimiz aynı ve onları uzun zamandır tanıyoruz. Benzerliklerimiz olsa da caz ve elektronik müziğin karışımının yanı sıra doygunluk ve minimalizme odaklanma konusunda farklılıklarımız var. Yaptıkları remiksten keyif aldım. Üç enstrümanın sesini temel alarak yeni bir melodi oluşturduk.
CHATGPT gruba hangi ismi önerdi?
ZŞ: "Portico", genellikle sütunlarla desteklenen bir binanın sundurması veya girişi gibi bir anlama sahipken, "quartet" dört müzisyenden oluşan bir grup demek. Portico Quartet adını seviyorum, bu isim nasıl ortaya çıktı? İsminizden memnun musunuz veya pişmanlık duyuyor musunuz? Ve... sizi kızdırmak için CHATGPT'ye adınıza dair alternatif sordum, bana Archway Ensemble, Column Collective, Pavilion Players, Foyer Four ve Rotunda Rhythms gibi cevaplar geldi; İsim olarak ikinci seçeneğiniz hangisi olurdu?
PQ: Haha... Sohbet GPT'sinden bazı şarkı adı önerileri de istemiştim! Bence adımız güzel. Sevip sevmediğimi düşünmesi zor çünkü artık çok alıştım! Evet, bazen kayıtlarda daha kalabalık oluyoruz, bu yüzden adımız 4 kişiyi ima ettiği için kafa karıştırıcı olabilir vee, önerdiğin isimler arasından herhalde Pavilion Players'ı seçerdim!
ZŞ: Babel, Real World, Ninja Tunes ve şimdi de Gondwana, şirketler arası yolculuk bugüne kadar nasıl geldi?
PQ: Evet, ilginç bir süreçti. Gondwana kayıtlarına girdiğimiz için gerçekten mutluyum, harika bir ekip ve birlikte bir şeyler inşa ediyormuşuz gibi hissediyorum.
ZeŞ: "Terrain" (2021) ve "Monument" albümleri rafine bir yolculuk. Bunun nedeni, anlaşmak için yeni bir sınır aramanız mı, yoksa buna bir sonraki seviye, belki de olgunluğa ilk adım diyebilir miyiz?
PQ: Evet, bence muhtemelen yeni bir şeye ilk adım.
Türkiye'den hangi sanatçıyı seviyorlar?
ZŞ: Aranızda Türk müziğinden hoşlanan var mı?
PQ: Selda Bağcan'ı çok seviyorum.
Cazkolik'te önceki yıllarda yayınlanan Portico Quartet ile ilgili içeriklere bu linkten erişebilirsiniz.
Zekeriya Şen
Cazkolik.com / 23 Mayıs 2023, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.