Leyla Diana Gücük: 30 Haziran'da dinleyicilerle buluşan yeni albümünüzü tebrik ederim. Harika besteler var. Albümü dinlediğimde etkilendim ve sizinle konuşmak istedim. Türkiye'nin en önemli caz platformu Cazkolik'in dinleyicilerine seni ve grubunu tanıtmak amacıyla röportajıma katıldığınız için öncelikle teşekkür ederim. Ailenizin müzikal bir geçmişi olduğunu ve sonunda bas gitara karar verene kadar farklı enstrümanlar çaldığınızı okudum. Blok flüt, piyano ve klarinet çaldın ve hatta, genç yaşlarda kendi bestelerinizi yaptığınızı öğrendim. Bu enstrümanları seçme nedeniniz neydi?
Nils Kugelmann: Evet, o zamanlar birçok çocuk gibi blok flütle başladım ve ilkokulun sonuna kadar çalmaya devam ettim. Sonra müzik eğitimi verilen bir liseye gittim, buradaki müzik dersleri iyi idi ve birçok şeyi deneyebiliyordum. Klasik klarinet o zamanlar ana enstrümanımdı. Özellikle güzel, yumuşak ve karakterli sesi beni etkiledi. Piyano daha sonra ikinci enstrümanım oldu ve burada özellikle piyanoda nasıl hoş bir şekilde doğaçlama ve besteler yapabileceğimi görmek beni etkiledi, çünkü tuşları (ve notaları) önümde görebiliyor ve gelecek melodilere iyi bir şekilde eşlik edebiliyordum. O zamanlar orkestrada da çalıyordum (klarinetle), kontrbaslar orada beni o kadar etkiledi ki, kontrbas öğrenmek için istekliydim. Yıllar içinde bu heyecan, özellikle caz bağlamında o kadar arttı ki sonunda 6 yıl kontrbas eğitimi aldım ve geçen yıl yüksek lisansımı tamamladım.
Leyla Diana Gücük: Neden caz müziğini seçmeye karar verdiniz ve caz müziği size ne ifade ediyor?
Nils Kugelmann: Klasik müziği ve pop müziği seviyorum ancak caz müziğindeki bu özgürlük ve çalma hissi benim cazı tercih etmeme sebep oldu. Her an beklenmedik veya enerjik bir şeyin olabileceği ve diğer müzisyenlerle iletişim kurmanın çok önemli olduğu bir his.
Leyla Diana Gücük: Caz dünyasında seni etkileyen isimler oldu mu? Kimlerdir? Alman caz tarihinde favori bir müzisyenin var mı?
Nils Kugelmann: Esbjörn Svensson Trio, Shai Maestro, Mark Guiliana ve Avishai Cohen gibi gruplar kesinlikle bana ilham verdi ve muhtemelen bir şekilde etkilediler. Alman caz tarihinde benim için tek bir favori müzisyen yok fakat eğer bir örnek vermem gerekirse, eski bas hocam Henning Sieverts'i olağanüstü takdir ettiğimi söylemeliyim.
Müziğimin İskandinav cazıyla benzer olduğunu düşünüyorum
Leyla Diana Gücük: Caz birçok farklı müzik tarzıyla etkileşime girer ve coğrafi konumundan da etkilenir. Avrupa cazından bahsederken, kuzey etkileri olduğunu biliyor ve albümünde biraz hissediyoruz. Bu konuda ne düşünüyorsunuç?
Nils Kugelmann: Heyecan verici bir soru. Çocukken sık sık Kuzey Denizi ve Baltık Denizi'ne giderdim, annem Kuzey Almanya'dan geldiği için Almanya'nın ve Avrupa'nın kuzeyiyle bir şekilde bağlantılıydım. Bu ilişkilerin bir kaynağı bu konu olabilir. Dediğim gibi, Esbjörn Svensson ve diğer İskandinav gruplarını da dinledim ancak "İskandinav" yazmaya ilham verdiğini söyleyemem. Benim için güzel melodiler ve armoniler yazmak eğlenceli ve bu, "İskandinav caz" türünde de benzer olduğunu düşünüyorum.
Üç önemli ödüle layık görüldüm
Leyla Diana Gücük: Çok sayıda ödül aldın. Bu ödüller hakkında bilgi verebilir misin?ödülleri kimlere veriyorlar?
Nils Kugelmann: Önek olarak üç ödül:
- European Young Artist Jazz Award Burghausen: Avrupa'nın dört bir yanından 5 grup arasında yapılan finalde üç kişilik bir uzman jüri tarafından belirlenir.
- BMW Young Artist Jazz Award: Başvuruda bulunamazsınız, büyük bir uzman jürisi tarafından seçilirsiniz.
- Münih Şehri Müzik Bursu: Belirli bir projeye başvurursunuz ve ardından büyük bir uzman jüri tarafından seçilirsiniz. Genel olarak, bu ödüller ve yarışmalar genç müzisyenler için gerçekten harika birer fırsattır. Ben, bu fırsatlar için çok minnettarım.
Leyla Diana Gücük: Trio'nun özellikleri nedir ve nasıl bir araya geldiniz, ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
Nils Kugelmann: Sebastian Wolfgruber ve Luca Zambito'yu uzun zamandır tanıyorum, özellikle üniversite yıllarım sırasında, Luca'yı ise Landesjugendjazzorchester'den (Bölgesel Gençlik Caz Orkestrası) tanıyorum. Albümümü onlarla beraber kaydetmek istediğim bir şekilde açıktı. Müzikal ve kişisel olarak gayet iyi anlaşıyoruz. Kişisel uyum benim için önemli ve albümde bunun farkedildiğini düşünüyorum, özel olarak iyi anlaşıyoruz zaten.
Leyla Diana Gücük: Albüme geçelim. Trio olarak, bu kadar yetenek ve ödül biriktiren bir grubun ACT ile işbirliği nasıl gerçekleşti? Sizi mi aradılar yoksa siz mi teklifte bulundunuz?
Nils Kugelmann: Bu güzel bir hikâye oldu çünkü neredeyse aynı anda birbirimize yaklaştık. ACT birkaç gün önce davrandı, ama ben de aynı hafta başvurmuş olacaktım.
Beste sürecim her an tetiklenebilecek özelliklere sahip
Leyla Diana Gücük: Beste çalışmaların hakkında bilgi verebilir misin? Belirli bir besteleme süreci, motivasyonun ve vurgulamak istediğin bir felsefen var mı?
Nils Kugelmann: Beste sürecim farklı durumlarda tetikleniyor: Tramvayda duruyor olabilirim, zihnimde bir melodi veya ritm belirir, ya da, dışarıda özel bir atmosfer varsa, onu müziğe dökmek isteyebilirim. Tabii ki, stüdyo kaydı yapmam gerektiğini bildiğim zaman da sadece piyanonun başına geçtiğim de olur.
Size bir kaç parça ile ilgili bazı bilgiler verebilirim;
Moment of Beginnig: Bu parça, bir şeyin başladığı ânın o özel hissini anlatıyor. Örneğin, bir konserde sahnede kurulumun yapıldığını gördüğünüzde, zillerin nasıl parladığını ve 10 dakika sonra sahnede neler olacağını bildiğinizde yaşanan bir his gibi veya dizilerde, video oyunlarında, filmlerde, ortamın yavaşça açıldığı ve her şeyin önünüzde olduğu anlar. Bu özel açıklık ve heyecan hissini ifade etmeye çalışan bir parça. Bu yüzden, albümdeki ilk şarkı ve aynı zamanda canlı performanslarda da çalınan bir parça.
Unexpected Love: Bu parça, adından da anlaşılacağı gibi beklenmedik veya sürpriz bir aşk hissiyle ilgileniyor. Ancak sadece ilişki bağlamında değil, günlük hayatta da, iki insanın birbirine sevgiyle yaklaşmasını veya birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarını gördüğünüzde. Örneğin, bebeklerin yabancı yaşlı insanlarla teması. Çoğu zaman hemen bir köprü ve bağlantı gözlemleyebilirsiniz. Bu tabii ki sadece bir örnek ve oldukça açıklayıcı bir örnek, ancak bu tarzda bir şeyler.
Golden Blossom: Bu parça ise kız arkadaşım için bir aşk şarkısı. O zamanlar uzak ilişki yaşıyorduk ve o hafta sonu görüşmek için planımız vardı. Aynı zamanda, 4 gün içinde stüdyoya gireceğim ve bir şarkı eksikti. Her ikisi de tabii ki önemliydi ve benim için en mantıklı çözüm, ona bu şarkıyı adayarak bu "çatışmayı" çözmekti ve albümdeki son parça bu oldu.
Stormy Beauty: Gerçekten biraz benim felsefem. Güzellik ve enerji/gerilim genellikle ayrılır. Benim için gerçekten heyecan verici olmaya başladığı yer orası. Amacım, benim için güzel müzik yazmak, ancak yine de pürüzsüz olmayan ve bu nedenle bizim için heyecan verici ve coşkulu kalan bir müzik olarak kalması.
Şu an tek düşündüğüm sürekli canlı çalarak grubumuzun müziğinin büyümesi
Leyla Diana Gücük: Sonrası için neler planlıyorsun? Birçok konser plânladığınızı ve hızlı bir tempoya sahip olduğunuzu okudum. Tüm bunların ardından geleceği nasıl görüyorsun?
Nils Kugelmann: Kesinlikle, şu anda plânım bu grupla çokça canlı çalmak ve grupla daha da büyümek. Sonraki projeleri dört gözle bekliyorum, belki daha geniş bir kadro olabilir ama bence trio her şeyin özü olacak.
Türkiye'den özellikle İlhan Erşahin ve Tuluğ tırpan'ı tanıyorum
Leyla Diana Gücük: Son olarak, Türkiye'ye ile ilgili şeyler sormak isterim. Türkiye’den bildiğin veya dinlediğin caz müzisyenleri var mı? Türkiye'deki caz sahnesini nasıl hayal ediyorsunuz? Ortak bir projede yer almak ilginizi çeker mi? Türkiye'de konser vermek nasıl olurdu?
Nils Kugelmann: Elbette var, mesela İlhan Erşahin veya Sabri Tuluğ Tırpan. Ne yazık ki Türkiye'de o kadar uzun süre bulunmadım, bu yüzden oradaki caz sahnesi hakkında somut fikrim olduğunu söyleyemem ama tabii ki ortak projelerle ilgilenirim ve performanslar elbette özellikle güzel olur.
Leyla Diana Gücük: Vermiş olduğunuz içten cevaplar için çok teşekkür ederim.
Nils Kugelmann: Ben de size, müziğimize duyduğunuz ilgi ve röportaj fırsatı için çok teşekkür ederim.
Leyla Diana Gücük: I have read that you come from a musical family and have played various instruments until you decided on the bass. You played recorder, piano, and clarinet, and even created your own compositions at a young age. What was the reason for choosing these instruments?
Nils Kugelmann: Exactly, back then - like many children - I started with the recorder until the end of elementary school. After that, I went to a music high school where it was easy to get music lessons and try out different things. The classical clarinet was my main instrument at that time. I was especially fascinated by its beautiful, soft, and at the same time characterful sound. Piano came as a second instrument, and besides the sound, I was particularly fascinated by the fact that you can improvise and compose so comfortably on the piano, as you can see all the keys (and tones) in front of you and can accompany upcoming melodies well. I also played in the orchestra (with the clarinet) and there I was so fascinated by the double basses that I really wanted to learn double bass. Over the years, this enthusiasm for double bass, especially in the jazz context, has grown so much that I eventually studied double bass for 6 years and completed my studies with a master's degree last year.
Leyla Diana Gücük: What was the reason for choosing jazz music, and what does jazz mean to you?
Nils Kugelmann: I like classical music and pop music as well, but it was this freedom and a certain sense of playfulness in jazz that made me decide on jazz. This feeling that something (unexpected) or energetic can happen at any time and that you can communicate a lot with your fellow musicians, that's what jazz means to me.
Leyla Diana Gücük: Were there any names in the jazz world that influenced you? Who are they? Is there a favorite musician in German jazz history for you?
Nils Kugelmann: Bands like the "Esbjörn Svensson Trio", Shai Maestro, Mark Guiliana, and Avishai Cohen have definitely inspired and probably influenced me in some way. In German jazz history, there isn't that one favorite musician for me. For example, someone I greatly admire is my former bass teacher Henning Sieverts. Jazz interacts with many different music styles and is also influenced by geographical location.
Leyla Diana Gücük: When we talk about European jazz, there are also Nordic influences. We can feel these influences a little in your album. What do you think about that?
Nils Kugelmann: Interesting question. As a child, I often visited the North and Baltic Sea, and through my mother, who is from Northern Germany, I have always had a connection to the north of Germany and Europe in some way. This could be a source of these associations. And as I mentioned, I have also listened to a lot of Esbjörn Svensson and other Scandinavian bands. But I wouldn't say that it inspired me to write something "Scandinavian". I simply enjoy writing beautiful melodies and harmonies. And I think that is quite similar in the genre of "Scandinavian jazz".
Leyla Diana Gücük: You have received many awards. Could you tell us something about these prizes? Who awards these honors?
Nils Kugelmann: Yes, here are three exemplary awards:
• European Young Artist Jazz Award Burghausen: decided by a three-member expert jury during the final, consisting of 5 bands from all over Europe.
• BMW Young Artist Jazz Award: You cannot apply there, but you are selected by a large expert jury.
• Music Scholarship of the City of Munich: You apply for a specific project and then receive the prize, selected by a large expert jury. In general, the awards and competitions are a really great opportunity for young musicians. I am very grateful for some opportunities that have arisen.
Leyla Diana Gücük: Could you tell us about the special features of your trio and how you found each other?
Nils Kugelmann: I have known Sebastian Wolfgruber and Luca Zambito for a long time through studying and the State Youth Jazz Orchestra. And it was somehow clear to me that I wanted to record my album with the two of them. We get along very well, musically and personally. The latter is particularly important to me, and I have the feeling that you can also feel that on the album, that we get along very well personally.
Leyla Diana Gücük: Let's talk about the album. How did the collaboration between your trio, which combines so much talent and awards, and ACT come about? Did they contact you or did you make them an offer?
Nils Kugelmann: It was a very nice story because we approached each other almost at the same time. ACT was a few days ahead, but it was exactly the week when I would have applied as well.
Leyla Diana Gücük: Could you tell us about your compositions? Is there a specific composition process, your motivation, and a musical philosophy that you want to implement?
Nils Kugelmann: My composition process starts in different situations: for example, when I'm on the tram and a melody or groove comes to my mind. Or when there is a special atmosphere outside and I want to capture it in music. Or of course, when I just sit down at the piano because I know that I "have" to compose something because the studio recording is coming up.
Here are some background stories for 3 pieces:
Moment of Beginning: Describes exactly that feeling when something starts. This can be, for example, the setup on stage at a concert when you see the cymbals shimmer and you know that in 10 minutes it's going to be amazing on stage. Or in series, video games, movies when the setting slowly unfolds and everything lies ahead. This special feeling of openness and anticipation tries to describe the piece. Accordingly, it is the first track on the album and also live.
Unexpected Love: This piece deals, as the title suggests, with the feeling of unexpected or surprising love. But not only in a romantic context, but also in everyday life when you see how two people lovingly interact with each other. For example, the contact between babies and older strangers. You can often immediately observe a bridge and connection. This is, of course, just one example, and a very obvious one, but something in that direction.
Golden Blossom: This, on the other hand, is a love song for my girlfriend. We were in a long-distance relationship at that time, and we had already made plans to see each other for that one weekend. And at the same time, it was clear that I would go to the studio in 4 days and that a song was still missing. Both were important, and for me, it was most obvious to resolve this "conflict" by dedicating this song to her, and it has now become the last track on the album, which is always an important position.
Stormy Beauty: is really a bit of my philosophy. Beauty and energy/tension are often separated. For me, it starts to get really exciting there. My goal would be to write beautiful music for myself that is not smooth and polished, and thus remains exciting and thrilling for us as a band.
Leyla Diana Gücük: What's next? I read that you have many concerts planned and a fast pace. How do you see the future after all this?
Nils Kugelmann: Exactly, the plan with this band is to play live a lot and to grow even more. I am very excited about the next projects, maybe there could also be a larger lineup. But I think the trio will remain the core of it all.
Leyla Diana Gücük: Finally, let's focus on Turkey. Are there any jazz musicians you know or have heard of who are connected to Turkey? How do you imagine the jazz scene in Turkey? Would you be interested in a joint project? And how about performing in Turkey?
Nils Kugelmann: Sure, there are İlhan Erşahin and Sabri Tuluğ Tırpan, for example. Unfortunately, I haven't been in Turkey for a long time, so I can't say that I have a concrete idea of the jazz scene there. But I would of course be interested in joint projects and performances would be particularly nice.
Leyla Diana Gücük
Cazkolik.com / 02 Ağustos 2023, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.