29. İstanbul Caz Festivali’ni 7 Temmuz akşamı iki konserle kapattık. Gece, Cemal Reşit Rey konser salonunda Fransız klarnet ustası Yom'un piyanist Léo Jassef düetiyle başladı.
Yom müziği için; ‘tek amacım insan ruhuna dokunmak‘ derken amacına ulaşıyor. Bu coğrafyanın insanları olarak YOM'un müziğiyle ruhumuza dokunmaması mümkün değil.
Yom, ilham veren virtüöz bir besteci. Farklı müzikal estetikleri keşfetmekten çekinmiyor. Geleneksel klezmer müziğinden elektronik müziğe, rock müzikten, klasik ve çağdaş müziğe geniş yelpazede sınıflandırmaya tabi tutmadığı müziğinde bir mutlaklık arayış halinde olan Yom, müzikal vizyonuyla da insana yaklaşmayı hedeflerken, evrensellik ve spiritualitede kutsal müziklerden ilham almış.
Bu yöndeki birkaç projesi; İlluminations, Prière, Eternal Odyssey gibi çalışmalar. Yom daha sonra, piyanist Léo Jassef ile besteci olarak ortaya çıkışını düet olarak "Celebration" albümüyle geçen sene yayınladı. Konserde de "Celebration" albüm müziğiyle dinleyicilerin ilgisini ve alkışını aldı. Keyif ve merakla dinlediğimi söylemeliyim. Dinlediğiniz müziğin nasıl gelişeceğini kestirebildiğiniz ama coşkuda zirveye çıkarken ne zaman yatışacağını bilmediğiniz; bir yanıyla ağlatacak kadar dokunaklı, diğer yanıyla, tebessüm ettirecek kadar güçlü bir nefesti Yom’un yorumları.
Sıra gecenin ve festivalin ikinci ve son konserine geldi. Neyse ki iki konser arası mesafe uzak değildi. CRR’den bir kaç dakika uzaklıktaki Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi‘ne yetişmek için benim gibi acele edenler vardı ama çok daha öncesinde gelip kapıda uzun kuyruklar oluşturup çaylarını kahvelerini yudumlayıp, dondurmalarla serinleyerek vaktin gelmesini bekleyen kalabalığı görmek güzeldi. Böyle anlarda insan ister istemez eski konserlerin coşkularını hatırlıyor.
İçeriye girdiğimizde büyük kalabalık yerini almış ışıkların kararmasını bekliyordu. Nihayet sahnede müzisyenler belirdi, coşkulu alkışlarla gecenin yıldızı Melody kendini gösterdi.
Her zamanki gibi zarifti, inceliğiyle İstanbulluların kalbini çalmıayı başardı. Konser, gerçek bir yaz akşamı rüyası tadında müzikle gecenin esintisi birbirine karışmıştı. Başını gökyüzüne çevirenler yarım ayın romantizminin Gardot'nun sesine yansıdığını hissediyordu.
Daha önce Melody’i farklı mekanlarda birçok kez dinleme fırsatı bulmuştum. Daha coşkulu ve nabzı yüksek konserlerini hatırlıyorum. Bu defa benim de çok tanımlayamadığım bir şey vardı konserde ki buna baharatı ya da tuzu eksik desem yerinde olur. Ancak müzisyenlerin coşkusu konserin cazibesini arttırmıştı. Jorge Bezerra vurmalı çalgılarda coşturdu, Philippe Powell klavyede zaman zaman vokale eşlik etti ve Melody ile hoş bir düet yaptı. Chris Thomas basta kendi halinde dokunuşlarıyla ve zaman zaman vokaliyle dikkatleri üzerine çekti ve tabii ki, Irwin Hall saksofonda yıllardır Melody'e eşlik ediyordu.
Melody’den biraz daha fazla performans bekleyen bir izleyici olduğunu konserin dağılışındaki konuşmalara kulak misafiri olunca anladım. Dedim ya, bir şeyler eksik gibiydi ama yine de özlemişiz, sesini duymak iyi geldi diyen de‚ Melody Gardo konserindeydik paylaşımlarını heyecanla sosyal medyada paylaşanlar da doluydu.
Seneye, 30. İstanbul Caz Festivali'nde buluşuncaya dek, sevgiyle kalın.
Leyla Diana
Cazkolik.com / 10 Temmuz 2022, Pazar
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.