İstanbul Caz Festivali konserleri mekânlarla eşleştirmeyi seviyor. Sadece caz konserine bilet almıyorsunuz, İstanbul'un tarihi özellikli mekânlarında güzel bir gece geçirmeyi konsere dahil ediyorsunuz. Bir önceki festival günlüğü yazısı Haliç kıyısında Rahmi Koç Müzesi'ndeki konserle ilgiliydi, şimdi okuduğunuz Beyoğlu'ndaki Fransız Sarayı bahçesinde çift triolu gece hakkında.
Konserden bahsetmeden önce mekânlar üzerinde kısaca durmak gerek. Festival yıllarca Arkeoloji Müzesi bahçesinde konserler düzenledi, şehrin açıkhavada caz konseri izlenecek en güzel sahnesiydi. Vasat bir konser dahi o büyülü bahçede inanılmaz olurdu. Bakanlık artık orada konsere izin vermiyor ama festival her sene İstanbulla özdeşleşmiş güzellikte böylesi mekânları programa dahil ediyor. Bir diğeri Eminönü'ndeki Sepetçiler kasrıydı, manzarası hakikaten inanılmazdı, artık orası da yok.
İstanbul'un az bilinen saklı güzellikteki mekânları arasında yabancı elçiliklerin gösterişli tarihi binaları ile gizli bahçeleri de sokaktan geçen İstanbullunun ancak bu konserler sayesinde görebildiği yerlerdir.
31. İstanbul Caz Festivali bu sene programına Fransız caz piyanisti Baptiste Trotignon konserini dahil etmişti, konserin Fransız elçiliği bahçesinde -uygulanan abartılı güvenlik önlemlerine rağmen- düzenlenme nedeni Fransız piyanist olsa gerek. Trotignon etkileyici bir piyanisttir, Cuma gecesi bir kez daha ispat etti.
Nilüfer Verdi Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nü trio konseriyle taçlandırdı
Festivalden Yaşam Boyu Başarı Ödülü alan Nilüfer Verdi gecenin ilk konserinde caz klasiklerinden kendi bestelerine uzanan bir repertuvarla sahnedeydi.
Verdi'ye, kontrbasta Kağan Yıldız, davulda Burak Cihangirli'nin eşlik ettiği üçlü caz standartlarıyla başladığı geceye kuş cıvıltıları, Boğaz'dan gelen sesler ve ısrarlı bir helikopter sesiyle devam etti ama bahçenin büyüsünden midir nedir [helikopter hariç] dış seslerin hepsi kendini müziğe katmayı bildi.
Baptiste Trotignon ve arkadaşları tüm sempatik sıfatları hak eden bir konser verdi
Özgüven kusurları örter... Bunu en iyi bilen Miles Davis idi, zaten bu sebeple müzisyenlere hata yapmaktan korkmayın derdi, hata da konsere dahildir! Kaldı ki, Trotignon üçlüsü hata yapmadı, diyeceğim o ki, üç müzisyenin sahip olduğu haklı özgüveni müziklerine kıymetli bir unsur olarak katmaları oldu.
Trotignon iyi bir piyanist, eklektik bir stili var, tarzlar arasında sorunsuz ve hızlı geçişler yapabiliyor. Doğaçlamacı yanına güveniyor ki programı nerdeyse tümüyle bağımsız sürdürdü. Gregory Hutchinson ve Joe Sanders gibi iki zehir müzisyen varken bu karışım yerinde rahat durmaz. Nitekim öyle oldu.
Esas motivasyon kaynakları cazla dolu güzel bir gece geçirirken hem biz eğlenelim, hem seyirciyi/dinleyiciyi eğlendirelim ve herkes mutlu olsun. Aynen öyle oldu!
Trotignon hızlı ve reflektif zekâsını cümleleri tamamlamadan değiştirebilen, ritmi ters yüz edebilen bir piyanist, diğer iki müzisyenin kendisine rahat uyum sağlayacağının farkında. O anda aklına gelen bir cümleyi derhal aktarabiliyor. Hiperaktif caz zekâsına sahip. Geçen sene yayınladığı "Brexit Music" isimli albümünden malzemeleri konserde çalsalar da hınzırlıkları onları nereye götürürse gitmekten çekinmediler ve gittikleri yer de hep eğlenceli oldu.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 08 Temmuz 2024, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.