4 Mart gecesi başlayan Nublu Jazz Festivali`ni, Nublu felsefesini, konserleri, müzikleri yani olanı biteni herşeyi organizasyonun başında bulunan sevgili Reha Öztunalı ile konuştuk...

4 Mart gecesi başlayan Nublu Jazz Festivali`ni, Nublu felsefesini, konserleri, müzikleri yani olanı biteni herşeyi organizasyonun başında bulunan sevgili Reha Öztunalı ile konuştuk...

Dinlemekte olduğunuz müzik İlhan Erşahin`in son albümünden alınma "Bosphorus" isimli çalışmasıdır.


"Şimdinin Müziği" Nublu Jazz Festivali`nde...

Cazkolik: Nublu Jazz Festivalini konuşalım mı biraz, nasıl başladı, nasıl bir projedir, bu detayları öğrenebilir miyiz?

Reha Öztunalı: Evet. İşin esprisi şöyle; İlhan’ların (Erşahin) Nublu’yu kurma hikayesini bilirsiniz, Nublu keşke her gün müzik yapacak bir yerimiz olsa ne güzel olur özleminden yola çıkarak kurulmuş bir yer olduğu için festivali de biraz aynı kafayla yaptılar. Özellikle sonbahar, kışın başları, ekim, kasım, aralık periyodunda New York’ta bir sürü etkinlik oluyor. Zaten malum New York caz müzisyenleri açısından dünyanın en önemli merkezi...

Cazkolik: Ama zor bir pazar bir yandan da...

Reha Öztunalı: Pazar ve müzisyenlerin rekabeti açısından düşünürseniz hakikaten öyle ama dünyada örneği olmayan bir yer. Bana sorarsanız başka hiçbir şehir yanına bile yaklaşamaz. Onlar da şöyle düşündüler: madem böyle bir müzisyen trafiği ve proje dinamizmi var, zaten kulüpte yeni şeyler oluyor, bunu, yani kulübü dünyaya taşıyamayacağımıza göre (İstanbul’da açılan kulüp istisna çünkü neticede orada Pozitif’le işbirliği durumu var vs.) Nublu’nun uluslararası sanatçılarla olan ortak yapısı, bir sanatçı inisiyatifi olarak varlık göstermesi vs. bunu bir platform altında toplayalım, bunun en pratik çözümü de bir festival yapmak. Yani o periyotta kimler turnede, kimler yeni neler yapıyor, kimi çekip hakikaten programlayabiliriz. Normal kulüp programının dışında daha konsantre, daha konsepti olan, belki kulübün haftalık rutininin dışında döngüsü olan iki üç haftalık bir şey yapalım diye düşünmüşler. New York’ta bunu toparlamak hiç zor değil. Çünkü çoğu müzisyen zaten orada yaşıyor...

Cazkolik: Düşünmüşler dedikleriniz kimler?

Reha Öztunalı: Düşünenler derken başta tabiî ki İlhan. Neticede Nublu’nun hem ortağı hem sahibi. Ama neticede sanatçı inisiyatifi durumu olduğu için projeler biraz’ sende ne var, ne getiriyorsun’, ‘hangi proje’ gibi ortak bir akılla oluşuyor ama genel kuratör İlhan (Erşahin). İlhan hem işin liderliğini yapıyor hem de insanlara buluşturan kişi. New York’taki çok ciddi bir geri dönüş alınca bu sefer benzer fikirle bunu New York dışına taşımak gündeme geldi. İlki 2009 Kasım aynda yapıldı. Üç hafta sonra o kadar ciddi geri oldu ki New York Times, Time Out New York hepsi çok ciddi yazılar yazdılar. “Underground bir kulüpte çok ciddi caz müzisyenleri çıktı” diye başlıklar atıldı. Al Foster, Mike Stern’ler falan çaldı. Bu güzel geri dönüşleri alınca dedik ki bu iyi bir fırsat. Nublu felsefesini İstanbul’a da taşıyalım. Pozitif`çilerle de aramız iyi. İstanbul’da hemen 2009 Kasım ayını takip eden 2010 Mart’ında Babylon’da on günlük ilk festivali yaptık.

Cazkolik: Evet, geçen yıl ilk haberi yapmıştık ama kalıcı bir projenin ilk adımı mı gibi sorular için erkendi daha...

Reha Öztunalı: Eee, tabii. Klişeye düşmemek gerekir. Birinci geleneksel demek komik olur yani. Bizim niyetimiz her sene yapmak elbette, bu sene de burada ikincisine başladık. New York’ta ikinciyi geçen Kasım’da yaptık, organik bir şekilde önce New York, İstanbul sonra sonbahar döneminde San Paolo’da bir oluşum gerçekleşti.

Cazkolik: Şu anda üç yer mi?

Reha Öztunalı: Evet üç yer ve bu döngüyle gidiyor.

Cazkolik: New York, İstanbul, San Paulo, öyle mi?

Reha Öztunalı: Evet. Aynı yılın içinde birbirlerine denk gelmiyorlar. New York’taki yılın sonuna denk geliyor ama ikincisi diye düşünürseniz, ikincisi New York’ta yapıldı. Şimdi ikincisi İstanbul’da yapılıyor. İnşallah San Paulo sonbaharda diye böyle devam edecek. Arada Avrupa’da bir yerde yapmayı düşünüyoruz. Paris var aklımızda ama Avrupa ortamı biraz daha zor bir sahne. San Paolo, İstanbul, New York bunlar hakikaten kozmopolitizmin şu an dünyada örneğini en iyi sergileyen şehirler, diğer Avrupa şehirleri yanlış anlaşılma olmasın ama hakikaten biraz demode kaldılar.

Cazkolik: Londra bile mi?

Reha Öztunalı: Şahsen bana Reha olarak sorarsanız Londra kesinlikle Avrupa değil. Yani Londra Londra.

Cazkolik: Ayrı mı değerlendirmek lazım?

Reha Öztunalı: New York nasıl Amerika değilse, Londra da Avrupa değil. İngiltere komple Avrupa değil.

Cazkolik: Berlin filan gayet iyidir ama...

Reha Öztunalı: Berlin çok iyi ama orada da başka bir sahne var. Nublu’yu bir şekilde nasıl implante edebiliriz o estetikle, o renkle? Avrupa’nın hangi şehrine daha iyi uyum sağlıyor. Onu daha tam etüt ettiğimizi söyleyemem. Tam burasıdır diyebileceğimiz bir şey değil. Bir de bu zaten ortak bir platformun oluşması gereken bir şey. Nasıl Pozitif’çilerle iyi bir ilişkimiz var, Brezilya’da bir takım prodüktör arkadaşlarımız var. Onlar zaten çok iyi biliyorlar Nublu’nun neden bahsettiğini ve nasıl bir şey olduğunu. Haliyle o yerel ortaklık durumu da işi çok kolaylaştıran bir şey. Biz içeriği oluşturup önlerine koyuyoruz. Ortaya ortak bir yapım çıkıyor şeklinde düşünmek lazım.

Cazkolik: Ama İstanbul’un bu konuda müthiş bir atılım içinde olduğu kesin değil mi?

Reha Öztunalı: Aynen. Hem mekanların hem sayısı artıyor, hem de müzisyenlerin... Müziğin seviyesi yükseliyor. Daha yeni projeler çıkıyor. Mekan sayısı arttıkça konser sayısı artıyor ve bunların hepsi bir şekilde içerik isteyen durumlar olduğu için sürekli yeni müzisyenler, yeni projeler çıkıyor.

Cazkolik: Talep de olunca...

Reha Öztunalı: O benim açımdan enteresan bir durum. On senedir bu işin içindeyim, son altı yedi senedir İlhan’la çalışıyorum, son birkaç senedeki bu patlama çok ilginç, dikkatle izlenmeye değer... Sarp (Maden) zaten on yıldır çalıyor, Erkan Abi (Oğur) yıllardır çalıyor, Ozan Musluoğlu, Alper Sönmez diğerleri on yıldır çalıyorlar, bu adamların hepsi zaten vardı. İmer Abi (Demirer) keza. Bu adamların hepsi senelerdir çalıyorlar. Genç bir jenerasyon var. Bu doğru. Yeni, farklı müzik türleriyle flört eden müzikler de var. Şu an otuzlarındaki genç cazcı olarak lanse edilenlerin hepsi on yıldır çalan isimler aslında...

Cazkolik: Kesinlikle...

Reha Öztunalı: Elbette, tabii. Babylon on yıldır var. Nardis daha da fazla. Neticede bu iki üç yerin dışına taştı. Bütün mekanlar bir şekilde özellikle yemekli veya daha şık, daha kaliteli müşteri bekleyen mekanların bir çoğu bünyesine cazı katmaya çalışıyor. Burada bir anlamda biraz başıboş bir durum olduğunu dahi söyleyebilirim.

Cazkolik: Bu bir fırsattır anlamında mı?

Reha Öztunalı: Yüzde yüz. Bir kere zaten bana sorarsan ben o konuda hakikaten Darwinistim. yani kastım şu, kuvvetli olan ayakta kalır. Kesinlikle kulüpler için de geçerli bu...

Cazkolik: Yoğun bir rekabet dönemine mi giriyoruz?

Reha Öztunalı: Elbette. Ellilerin, altmışların Amerikasını düşününün. Bütün o şehirleri, bütün o caz kulüplerini filan üst üste koyduğunuzda tamam yüzlerce usta müzisyen sayabiliyoruz. On yirmi tanesi hakikaten süper caz efsanesi. Arkasından biraz detaylı bir araştırmaya girdiğinizde yüze yakın isim sayarsınız ama geride binlerce caz müzisyeni var. Haliyle burası da oranın mikro bir örneği. İstanbul’da on-yirmi isim dönüyor aslında bütün bu mekanlarda ama işin ilginç tarafı İstanbul dışında pek bir şey olmuyor.

Cazkolik: Düşünmek lazım kuşkusuz üzerinde ama bu işin dünya üzerinde olsun, ülke ölçeğinde olsun bazı belli şehirlerde odaklanması kaçınılmaz bir durum belki de...

Reha Öztunalı: Tabi, tabi. Neticede bu kozmopolit bir şehir müziğidir...

Cazkolik: Peki, Nublu’nun İstanbul’un caz festivalleri haritasında nasıl bir yeri olacak?

Reha Öztunalı: Nublu Caz Festivali olarak İstanbul’da ne ifade ediyor diye düşünürsek eğer İstanbul Caz Festivali’nin zaten onaltı onyedi yıldır devam eden çizgisi var, Akbank Caz Festivali başka bir estetik. Daha yeni fikirlerle efsane müzisyenlere yer veren bir oluşum. Nublu Caz Festivali’ni yaparken bir hedefimiz de genç müzisyenlere fırsat yaratmak, ustalarla buluşmalarını sağlamaktı... Bugünün müziğini kim temsil ediyorsa o adamlara sahne açan bir festival.

Cazkolik: Nublu Caz Festivali’ni bugünün müziği başlığı altında değerlendirmek doğru olur mu?

Reha Öztunalı: Doğru. Zaten bizim sloganımız “Şimdinin Müziği”.

Cazkolik: “Şimdinin Müziği” ???

Reha Öztunalı: ‘Music Of Now”. Bu zaten bizim şiarımız bir anlamda. Aslında Butch Morris’in çok güzel bir sözü var. “Charlie Parker ilk deneysel çalışmalara giriştiğinde kimse ne yaptığını anlamadı” diyor Monk için de aynısı geçerli ama seneler sonra insanlar anladı ki bu adamlar müziği alıp bir üst seviyeye taşımışlar. Bu işin dehaları. Şimdi biz de bir anlamda bilemediğimiz için yarın kimlere bugünlere dair deha denecek bilemediğimiz için. Doğru bulduğumuz, yenilikçi gördüğümüz bir şekilde müziği ileriye taşıdığını düşündüğümüz insanlara sahne açmak gibi bir hedefimiz var, niyetimiz var. Ne kadar yapabiliyoruz tarih gösterecek.

Cazkolik: Sponsorunuz Nokia Ovi Müzik değil mi? Onlar sponsorluğu üstendiler. Geçen sene Babylon ve Nublu’daydı. Bu sene bir yer daha ekleyecek misiniz?

Reha Öztunalı: Yok. Aslında geçen sene sadece Babylon’daydı. Nublu yoktu. Kulüp olarak Nublu bu sene açıldı.

Cazkolik: Evet, doğru, sadece Babylon’daydı ama şimdi üç sahne mi?

Reha Öztunalı: Öyle olmuş oldu. Bunu da biraz kasten yapmış olduk. Keşke daha da yapabilsek ama neticede bunların hepsi hem teknik hem bütçesel konular. Festival kapsamında Beyoğlu dışında bir şeyler olsun, normalde Beyoğlu’na gelmeyen insanlar da biz kendi posterimizi gösterelim, kimlerle ilgileniyoruz. İsimlerini görsünler. Belki kalkar gelirler. Biz de orada bir şeyler yapmış oluruz. Şehrin başka noktalarına da dokunmayı hedefledik.

Cazkolik: O üçüncü yer de Lucca.

Reha Öztunalı: Evet. Lucca’nın orada teknik bir durumu var neticede. Orası yemek ağırlıklı bir yer olduğu için canlı müzik yapmak biraz fazla iddialı olur ve oranın çok da ihtiyacı olmayan bir şey. O yüzden festivale programlamayı düşündüğümüz çok iyi iki DJ prodüktör arkadaşımız geliyor. Onları DJ setleriyle Lucca’da değerlendirmeyi düşündük. Oradaki müzikal estetiği uyduğu için arkadaşlarımız da severek kabul ettiler...

Cazkolik: Peki, festivalde kimler var, onlardan biraz söz etsek?

Reha Öztunalı: Festivalin açılış gecesi bayağı hareketli. İlhan Erşahin İstanbul Session ile Babylon’da olacak. İki ayrı konser yapacaklar, Alper Sönmez, Turgut Alpbekoğlu, İzzet Kızıl’la beraber çalıyor İlhan. Bir yandan da yeni albümlerini kaydediyorlar bir yandan, bonbaharda çıkması planlanıyor. Ayrıca Alex az önce bahsettiğimiz Lucca’da DJlik yapacak. Hem Fransa’da, hem New York’ta, hem Tokyo’da ciddi deneyimleri olan bir prodüktör. Lucca’da DJ setini yapacak. Cumartesi akşamı Göteborg’tan Jose Gonzales var, yeni projesi festivalde sahne alacak. Onlardan önce ön grup olarak genç proje 123 olacak Babylon’da. Aynı esnada Nublu tarafında Sarp Maden-Alper Sönmez-Volkan Öktem triosu sahne alacak. Pazar günü plak pazarı yapıyoruz... Hatta İlhan Erşahin o gün DJlik yapacak. Öyle bir hoşluk var. Pazar akşamı Ozan Musluoğlu Beşlisi Nublu’da olacak.

Cazkolik: Son dönem albümleri yayınlanan genç caz müzisyenleri...

Reha Öztunalı: Aynen. Genel felsefe o zaten. Yakın tarihte bir şekilde yeni bir şey getirmiş olan herkese yer vermeye çalıştık. Pazartesi Jam Session olacak. Salı günü 8 Mart kadınlar gününe denk geldiği için set Selen Gülün’e çalıyor, ikinci sette Yeni Zelandalı artist Natalia Man kendi ekibiyle Pasifist projesiyle sahne alacak ve Radio Voyage’dan Neslihan DJlik yapacak. Çarşamba günü festivalin yine lokomotif projesi var. İlhan’ın kulüp olarak Nublu ilk açıldığında kurduğu Love Trio var. Jeff, Keny ve İlhan Erşahin. Bu üçlü Arto Tunçboyacıyan’la beraber sahne alacak. Çarşamba Babylon’da, Perşembe ve Cuma günü Nublu’da sahne alacak bu proje. Bunun dışında Çarşamba günü Nublu tarafında Can Çankaya Trio piyanist ve peşinden Emir Ersoy’un da dahil olduğu Cuban Jazz Project sahne alacak. Perşembe yine yerli cazcılar Babylon tarafında, Sarp Maden Dörtlüsü ve festivalin genç müzisyenlerle ustaları buluşturma misyonu esprisiyle DJ Logic’le buluşturuyoruz. İmer Demirer de olacak çünkü bu konserde, DJ ile atışmalarını izleyeceğiz, orijinal bir konser olacak diye tahmin ediyorum. Cuma sadece Nublu tarafındayız. Dediğim gibi Arto Tunçboyacıyan ile İlhan Erşahin’in Love Trio’su var. Onlardan önce Balkan cazı ve Anadolu soundlarını harmanlayan Kolektif İstanbul ekibi sahne alacak. Cumartesi son gecemiz zaten. Laika Babylon’da olacak. Efsane bir takım var sahnede, Craig Harris trombon, Hamid Drake davul jam session olacak. Biz Laika’yı bir şekilde turnede ve takvimi uyuyor diye hemen aldık. Cumartesi gecesi için biraz hafif kalabilir ama mutlaka değerlendirmek istedik. Bir de bir yandan kapanış Jam Session’ında Hamit Drake, Craig Harris öbür tarafta İlhan ve ekibi hepsi burada olacağı için müthiş bir kapanış olacağını tahmin ediyorum. Zaten festival de bu...

Cazkolik: Harika, tüm detayları öğrendik, çok teşekkür ediyorum. Müzikseverleri güzel, canlı, müthiş konserler bekliyor, kolay gelsin.

Cazkolik.com / 05 Mart 2011, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.