Arkadaşımız Alper Kaliber'in yazısı çok yakında başlayacak 35. Akbank Caz Festival programına dair dikkat çeken notlarla dolu

Arkadaşımız Alper Kaliber'in yazısı çok yakında başlayacak 35. Akbank Caz Festival programına dair dikkat çeken notlarla dolu

 

35. Akbank Caz Festivali başlarken

 

 

İstanbullu cazseverler için sonbahar bir başkadır. Son 35 yıldır eylül bitip ekime girilirken Akbank Caz Festivali dinleyiciyle buluşur. Daha yaz başında o yılın festival kadrosu merak edilir ve meraklar giderildikçe heyecan artar. Yurt dışında olduğum 2024’te öyle güçlü bir festival vardı ki doğrusu kaçırdığıma çok üzülmüştüm. Bu yılki festivalde de çok özel konserler olmakla birlikte cazır cazır caz dinlemek isteyenlerin seçenekleri sınırlı görünüyor. 

 

Son yıllarda Türkiye’de hızla çoğalan caz festivalleriyle birlikte cazın merkezde değil daha çok “marjinal” bir yerde konumlandırıldığını gözlemliyoruz. Oysa Akbank Caz Festivali bugüne dek iyi caza sadık, ödünsüz programıyla hepimizde saygı uyandırmıştı. Bu yılki festivalde ise belki de cazseverlerin ötesine ulaşmak ve genç kuşakları da çekmek amacıyla elektronik tınıların ve etnik füzyonların belirgin biçimde öne çıktığı bir seçkiyle karşı karşıyayız. Mekân tercihleri de bu yönelimin ipuçlarını veriyor. Bununla birlikte festival programı hâlâ pek çok caz tutkunu için cazip etkinliklerle dolu. Ben de kendi gözümden öne çıkan bazı konserleri Cazkolik okurlarıyla paylaşmak istiyorum. 

 

Bu yılın beni en fazla heyecanlandıran etkinliklerinden biri, 27 Eylül Cumartesi akşamı festivali açan İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions konseri. İlhan Erşahin 1990’lardan bu yana takip ederim. Yaptığı her müziğin, her projesinin bana hitap ettiğini söyleyemem. Ancak yer kürenin dört bir yanında çok farklı müzisyenlerle çalan Erşahin, kendini tekrarlamadan hep yeni bir şeyler denedi. Özellikle de konserlerinde çok hakim olduğu tenor saksafonuyla tabir yerindeyse uçtuğuna çok şahit oldum. Güzel bir İstanbul sonbahar akşamında ve Müze Gazhane’nin o güzel ortamında yapılacak bu konser çok şey vaat ediyor. Üstelik Erşahin’e eşlik eden kadro da konserin cazibesini artırıyor: bas gitarda Alp Ersönmez, davulda Turgut Alp Bekoğlu ve perküsyonda İzzet Kızıl. Daha önce de birlikte sahneye çıkmış bu dörtlünün, festivalin açılışına çok güçlü bir enerji katacağı kesin.

 

 

Bu seneki festivalin en yüksek profilli ismi, 1960 Sao Paulo doğumlu piyanist, vokalist ve besteci Eliane Elias hiç kuşkusuz. 10 Ekim’de Zorlu’da vereceği konserde ona bas gitarda Marc Johnson, gitarda Leandro Pellegrino ve davulda Mauricio Zottarelli eşlik edecek. Çok küçük yaşlardan itibaren piyano çalmaya başlayan Elias her zaman Bossa Nova müziğinin de içinde oldu. Daha 17 yaşındayken Antônio Carlos Jobim ve Toquinho gibi en üst düzey Bossa Nova müzisyenleriyle birlikte turnelere çıktı. 1981’de taşındığı ABD’de müzikal kariyerini sürdürse de ülkesinden ve Bossa Nova’dan hiç kopmadı. Jobim şarkılarını yorumladığı albümler yaptı ve 2008’de bu müziğin doğumunun 50. yılını kutlamak amacıyla Bossa Nova Stories’i kaydetti. Çok başarılı bir ana akım caz müzisyeni olarak Grammy dahil birçok ödül aldı. Onu ağırlıklı olarak geçen yıl çıkardığı ve birçok önemli Brezilyalı ve Amerikalı müzisyenle kaydettiği "Time and Again" albümünün şarkılarında dinleyeceğiz. Brezilya köklerinden beslenen bu caz albümünde ona Bill Frisell, Mike Maineiri ve Peter Erskine gibi müzisyenler eşlik etmişlerdi. Konser kadrosunda da yer alan Marc Johnson ise bu albümdeki bazı şarkıların bestecisi aynı zamanda. İlk olarak Johnson’ın 2012 tarihli ECM etiketli “Swept Away” albümünde seslendirilen “It’s Time” bu kez Elias’ın vokalleriyle müthiş bir şarkıya dönüşmüş. Albümde ayrıca Elias, Brezilya müziğinin en önde gelen ustalarından Djavan için yazdığı şarkıyı onunla birlikte seslendiriyor. Konsere gelecekleri, Elias’ın çekici vokalleri ve ritmik ve perkasif piyanosuyla bir su gibi akıp giden, tropikal esintili bir caz dinletisi bekliyor.

 

 

Festivalin merakla beklediğim bir başka etkinliği de piyanist Ali Perret liderliğindeki Octopus Band konseri. Ali Perret, pek kayıt yapmasa da bilhassa Akbank Caz Festivalleri'nde hep farklı ve yaratıcı projelerle karşımıza çıkıyor. Aslında genel olarak Türk caz sahnesinin büyük bir kayıt yahut kayıtsızlık sorunu var dense yeridir. Son zamanlarda bir kıpırdanma olsa da mesela 1980-2000 yılları arasında bir iki istisna dışında hemen hiç caz albümüne rastlayamazsınız. Konser kaydı albümler de yoktur bizde. Ne mutlu ki 4 Ekim günü Akatlar Kültür Merkezi’nde dünya prömiyerini yapacak olan Octopus Band’in Mayıs 2025'te Hayyam Stüdyoları’nda kaydettiği "Isonomy" albümü yakında dinleyicisiyle buluşacak. Perret’in beş nefesli çalgı ve ritim sazları için yazdığı besteleri seslendirecek olan Octopus Band Türkiye caz sahnesinin en seçkin müzisyenlerinden oluşuyor. Piyanodaki Ali Perret’e trompette İmer Demirer, alto saksafonda Meriç Demirkol, tenor saksafonda Tamer Temel, bariton saksafonda Barış Ertürk, trombonda Bulut Gülen, kontrbasta Erdal Akyol ve davulda Can Kozlu eşlik edecek.

 

 

Kimilerine göre artık kendisini tekrarlamaktan ileri gidemeyen caz müziğinin geleceği pek parlak değil. Ne var ki Britanya’dan Güney Afrika’ya, ABD’den Brezilya’ya, dünyanın her köşesinden seslenen yeni caz müzisyenleri, yetenekleri ve yaratıcılıklarıyla bu müziğe taze kan taşımaya devam ediyorlar. Üstelik bunu köklerle ilişki kurarak yapanlar belki de daha başarılı oluyorlar. Bu müzisyenlerden biri olan Brandee Younger, Dorothy Ashby ve Alice Coltrane ile özdeşleşen caz arp geleneğini tekrara düşmeden günümüze taşıyor. Younger’ın ağırlıklı olarak Dorothy Ashby’nin bestelerini yorumladığı 2024 tarihli ve Impulse etiketli "Brand New Life" albümü, kanımca şu ana değin yayımladığı en iyi kaydı. 11 ekimdeki konserinde Brandee Younger, triosuyla son albümü "Gadabout Season"dan şarkılar çalacak. Ona kontrbasta Rashaan Carter ve davulda Allan Mednard eşlik edecekler. Doğrusu bu son albümün özellikle de flütlü pasajları kayda bir New Age havası getiriyordu. Konsere bir trio olarak çıkmaları, caza daha yakın tınılar duyacağımız konusunda beni umutlandırıyor. 

 

Tüm bunların dışında iki konseri de ilgi çekici buluyorum. Bunlardan ilki, caz kulüpleri gecesi etkinlikleri kapsamında 1 ekimde Pera 77’nin ev sahipliğindeki Batu Şallıel and İstanbul Swing Cats konseri. Gene birçok önemli müzisyenin sahne alacağı bu gecede West Coast cazın ve 1950’lerin New York cazının neşeli havasını soluyacağız. Bu tür etkinliklerle şehrin caz kulüplerinin ön plana çıkarılması son derece anlamlı. Ayrıca bir Hammond B3 org sevdalısı olarak usta gitarist Önder Focan’ın Yavuz Darıdere “Legendary Hammond Trio” ve Konukları tarafından 5 ekim pazar günü Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde yapılacak konserine de gitmek isterim. 

 

Akbank Caz Festivali, her yıl olduğu gibi bu yıl da farklı kuşaklardan dinleyicileri cazın çok sesliliğinde buluşturmayı başaracak gibi gözüküyor. Dünya caz sahnesi Chip Wickham, Joel Ross, Yussef Dayes, Johnathan Blake gibi belki onlarca yeni yeteneği ağırlarken ülkemizdeki caz festivali organizasyonlarının bunları daha yakından takip etmelerini diliyorum.

 

Alper Kaliber

 

Cazkolik.com / 25 Eylül 2025, Perşembe

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Alper Kaliber

  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.