Geçtiğimiz hafta Feridun ağabey bana ‘Cenk tam senlik bir albüm yayınlanmış hemen aklıma geldin’ diye telefon açtı. Brian Auger`in 1965-1969 yıllarındaki Trinity grubu ve Julie Driscoll ile yaptığı kayıtları içeren Mod Years toplamasından bahsediyordu. Bu sene yeniden basılmış olsa da albüm, 24 bit dijital mastering içeren haliyle 2003`te yayınlanan bir toplamaydı. Bu yanlış alarmı ataletimi yenmek için çalınan bir zil telakki edip klavyenin başına geçmeye karar verdim.
* * *
Hammond org bahsi geçtiğinde bir kuşak Jimmy Smith`i belki de Booker T Jones`u hatırlasa da benim nesle öğretenler Keith Emerson ve Jon Lord olsa gerek. Enstrümanın büyüsünü bulaştıranlar bu vahşiler ama bana bu çok tuşlu canavarı sevdiren, altmışlardaki hali, kravatı ve ceketi ile filinta gibi Brian Auger. Şimdi tam 72 yaşındaki bu ayaklı müzikholü yeni nesle duyurmak da bana uygun bir ödev olsa gerek.
* * *
Bu virtüoz klavyecinin özgeçmişinin bir yerlerinde beni etkileyen neredeyse bütün İngiliz stüdyo müzisyenleri gizli. Web sitesine bakarsanız çaldığı onlarca efsane ismi görebilirsiniz. 1961`den bugüne geçen elli senedeki kayıtları, konserleri ve turneleri ile rock ve caz-rock müziğin yaşayan, yürüyen, soluyan arşiverinden biri Brian Auger. Hammond bana hemen onu anımsatıyor, onu da düşündüğümde ise aklıma hemen Wes Montgomery`nin Bumpin On Sunset`ine yetmişlerdeki grubu Oblivion Express ile yaptığı eşsiz yorum geliyor. Bana Hammond`u sevdiren Brian Auger ise Brian Auger`i de sevdiren bu muhteşem performansı... Vokalde yine çok sevdiğim Glaskow kökenli, lakin San Fransisco Bay Area ahalisinden, göçebe vokalist Alex Ligertwood ki kendisi Jeff Beck ve Carlos Santana, Steve Morse gibi gitar ilahlarının göz bebeği bir “blue eyed soul” olup, bir diğer yazı konusu bir zanaatkardır. Bas gitarda Barry Dean, davulda bir “Average White Man” Steve Ferrone (şimdilerde Tom Petty`nin arkasında çalıyor) ile benim müzikal zevkime bir fon müziği inşa etmişlerdi 1974`deki Live Oblivion vol. 1 albümünde adeta.
* * *
Şimdilerde kızı Savannah ve oğlu Karma ile hem Oblivion Express`i hem de Trinity`i sürdürmeye çalışan Brian Auger altmışların ortasında davulcu basçı Rick Laird (Phil Collins`ten hatırlayabileceğiniz Gandalf sakallı basçı) ile birlikte ilk üçlüsünü kurdu. 1965`de çok kısa ömürlü de olsa ismini ilk kez duyurduğu ve belki de bugünlerde de hala hatırlanmasını sağlayacağı bir kadro ile çalıştı. Steampacket grubu vokallerde Julie Driscoll (Sonradan Keith Tippett ile evlenerek Julie Tippett ismini aldı) Long John Baldry ve Rod Stewart, davulda Micky Waller (sonradan Rod Stewart ile Jeff Beck Group`un ilk kadrosunu oluşturdular) gitarda Vic Briggs (Animals) ve Brian Auger`den oluşmaktaydı. Kısa ömürlü bu gruptan ayrılan Long John Baldry solo albümler yayınladı (ki kendisi de Elton John`a Elton Dean ile ismini veren 2 kişiden biri).
* * *
Driscoll, Briggs ve Waller ile birlikte Trinity`i kuran Auger, Donovan`ın Season Of The Witch ve Dylan`ın This Wheel`s on fire`ı ile grubu tam anlamı ile patlattı. Beat döneminin sonunda yakalanan bu liste başarısını Yetmişlerin başındaki caz-rock fırtınası izledi. Tabii bunun için grubu tamamen yeniledi. 1970`de kurduğu Oblivion Express bana bu yazıyı yazdıran müzikal şehveti içeriyordu. Bu grupla yetmişlerin ortasına kadar yaptığı her albüm caz rock tarihinde ıskalanmayacak kayıtlar yapan Auger`in aslında 1970`de Trinity ile Befour adı ile yayınladığı albümündeki kadro olacakların habercisiydi ve Oblivion Express`in gelişinin ipuçlarını eleveriyordu. Sonradan Isotope ve Stomu Yamashta ile ünlenecek efsane gitarist Gary Boyle ve Ian Carr`ın Nucleus`unda çalan bas gitarist Roger Sutton beat grubunu caz-rock`a evirmişti bile.
* * *
Ama yetmişlerdeki Oblivion Express ile denilebilir ki gönüllerde taht kurdu. Aynı sene kaydettikleri kendi isimlerinde yayınlanan Brian Auger & The Oblivion Express`in açılışındaki John MacLaughlin bestesi Dragon Song`u bugün bile çok yenilikçi sayılabilecek bir aranje ve klavye tonu ile yorumlayan Brian Auger davulda sonradan Average White Band ile tanınacak (Alex Ligertwood ve Jim Mullen da sonradan AWB ile ünlendiler) harika davulcu, gencecik, o tarihte 20 yaşındaki Robbie McIntosh ile bu free caz esintili parçayı caz-rock klasiklerinden biri haline getirdiler. Robbie McIntosh ise grup ile 3 albüm, AWB ile 2 albüm sıkıştırıp, 24 yaşında aşırı dozdan muhtemel çok büyük kariyerinin başında göçtü bu dünyadan.
* * *
Aslına bakarsanız bazı çetrefilli grupları veya dönemleri anlatırken soy ağacı benzeri açıklamaları da vermek gerekiyor. Pete Frame`in bu meşhur Rock Family Tree (Sonradan John Peel`in sunduğu bir BBC programı haline de getirildi, sanal dünyadan bulup, izleyin!) çalışmasında yeralabilecek bir çevre esasında İngiltere`nin bu caz rock camiası. Keşke buraya da el atsaymış. Brian Auger`den bahsedildiğinde, Average White Band, Morrisey & Mullen, If, Nucleus, Centipede, Colosseum, Soft Machine, Mark & Almond, Isotope gibi neredeyse adanın tüm bu caz-rock güruhundan bahsetmek, ilişkilendirmek gerekir.
* * *
Memleketindeki bu hararetli çalışmalarının yanında. Okyanusun öteki yanındakilerle de çok mesaisi var bu Hammond öğütücüsünün. Ligertwood aracılığı ile San Fransisco camiası, Buddy Miles aracılığı ile Hendrix, Herbie Hancock, Tony Williams gibi Miles talebeleri, Jimmy Smith gibi bir ağabey, “Purdie” gibi funky akranlar, yanında Don Ellis gibi Fransız bağlantıları*, Klaus Doldinger gibi Alman pasaport*lular (Bu kadar kelime oyunu yeter) Pino Daniele, Mina, Zucchero gibi makarnacılar da dedemizin beraber sahne paylaştığı kalabalığın içinde.
* * *
Compared to What (Gene McDaniels), Inner City Blues (Marvin Gaye), Maiden Voyage (Herbie Hancock), Freedom Jazz Dance (Eddie Harris) gibi kendi neslinin favorisi siyahi melodileri onlardan ödünç alıp sahnede paylaşması icracılığının düzeyini zirveye taşırken, Kendisinden sonraki Beastie Boys, James Taylor Quartet, Brand New Heavies, gibi bir çok farklı türdeki müzisyeni de etkiledi. Besteciliğini ise Happiness Is Just Around The Bend ile yoklayabilirsiniz.
* * *
Doksanlarda Bunny Brunel, Dennis Chambers, Frank Gambale, Robben Ford gibi usta enstrümancılarla o dönemde tekrar yükselişe geçen fusion janrında albümler yapan üstad artık kızı ve oğlu ile beraber yaşadığı Los Angeles`daki klüplerde eşi, dostu harika müzisyen konukları eşliğinde küçük ve şanslı topluluklara soul, funk ritüelleri düzenliyor. Los Angeles`a gidenleriniz olursa caz rock mabedi The Baked Potato`nun programı`na bir göz atın. Belki de siz de şansınızı yanınıza almış olabilirsiniz. O kadar şanslı değilseniz onu değil de oğlu Karma`yı, Larry Coryell`in kızı Julian ve Joe Sample`ın oğlu Nick ile kurdukları Coryell Auger Sample Trio ile ailelerarası müzikal geleneği yakalayabilirsiniz.
Cenk Akyol
cenkakyol@cazkolik.com
Cazkolik.com / 25 Aralık 2011, Pazar
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.