Cenk Akyol İtalyan grup "Link Quartet"ten Paola "Apollo" Negri ile yaptığı "Cazkolik?e Özel" röportajını okurlarımız için kaleme aldı.

Cenk Akyol İtalyan grup "Link Quartet"ten Paola "Apollo" Negri ile yaptığı "Cazkolik?e Özel" röportajını okurlarımız için kaleme aldı.

(Bu yazıya ait okunma rakamları 14 Şubat 2011 tarihinden sonrasına aittir.)


"Un uomo con un hammond" (*)

"Bir adam ve bir Hammond"

(*) Yazının başlığını Ennio Moricone’nin Sergio Leone filmi "Once Upon A Time In The West" için yaptığı "Man With A Harmonica"dan uyarlayarak yaptım. C.A.

(Resim bozuk)

Herkese merhaba, bir baktım ki en son yazının üzerinen uzuuuun bir zaman geçmiş, Feridun ağabey bu köşeyi önerdiğinde 15 günde bir yazı gönderirim diye düşünmüştüm ilk önce, ama sonra bir de baktım ki ayda bir yazı gönderirsem ne ala (Russell’ın izniyle aylaklığa övgü!!) Geçen seferki konser biletleri kolajından bu yana bir aylık arayı da aşmışım. O zaman size güzel bir yazı borçluyum demektir. İşte size "CAZKOLİK’E ÖZEL" bir röportaj içeren sihirbaz!! Paolo “Apollo” Negri yazısı... Kendisini İstanbul’da seyretmek çok keyifli olur benim için. Bu sebeple Açık Radyo’daki programımda çaldım bu harika funky grubu şimdi de size tanıtmak istiyorum. Belki klüp sahiplerinden biri veya bu işlere bakan ajansların ilgisini çekebilir diye.

Link Quartet yeni neslin hammond org virtüozü Paolo “Apollo” Negri’nin önderliğindeki bir “hammond beat” grubu. Bu tür kadroların 60’lardaki öncüleri özellikle İngiltere’de Brian Auger’in Julie Driscoll eşliğindeki küçük dans müziği komboları olan Steampacket ve Trinity projeleri ile Mick Weaver’in Wynder K Frog adıyla yine aynı tarzda yayınladığı albümlerdi.

Yine 60’larda Atlantiğin karşı yakasında Booker T Jones efsanevi Stax kadrosu MG’s ile yeni kıtadan bir diğer kulvardan soul geleneğinden Hammond tarzını çeşitlendiriyordu. Hammond caz’dan rock’a seğirtiyordu yavaş yavaş...

Günümüzde 60’ların retro tarzını başarıyla icra eden Paolo “Apollo” Negri ve grubu Link Quartet 90larda yine ingiltere’den James Taylor Quartet ile dirilen bu tarzı bir adım öteye geçiriyor. Grubun sitesinde ve Myspace sayfasında etkilendiği isimler arasında biraz önce sözünü ettiğimiz Brian Auger, Jack Mc Duff, Charles Earland, Ken Hensley gibi eskinin klavye ataları var.

1979 doğumlu Paolo “Apollo” Negri’nin ajandasını dolduran bir çok yan grup ve proje var. Bunlar gitarist Lucio Calegari ile Uriah Heep, Deep Purple, Birth Control gibi hammond orgun sürüklediği klasik rock gruplarının izinden giden Wicked Minds, DJ Dave Masoch ile beraber kotardıkları Low Fidelity Jet Set Orchestra ve Modulo 5 isimli bossanova soslu, sinematik temalı (tabii ki Sean Connery zamanı James Bond!!, Kaygısızlar (Persuaders!) zamanı Roger Moore!!)  nujazz dans projeleri ve bunlardan arta kalan zamanlarda da kendi solo albümleri ve diğer Hammondbeat sanatçıları ile diğer yan projeler. 

Benzersiz Hammond tonları yanında yine kendine has ses dokusu ve tavrı ile Fender Rhodes, Wurlitzer, elektrik piyanoları, ARP gibi analog sintizayzırlar (müzikal terimler hakkında kararsızım işte... bazan synth, bazan sinti), moog, melletron gibi sample teknolojilerinin ataları olan bir çok tuşlu çalgıyı parçalardaki aranjeleri çeşitlendirecek ve renklendirecek şekilde, hakkını vererek icra ediyor.

1992 yılında henüz 13 yaşında Nice Price isimli progressive rock üçlüsü bir grup ile başlayan ve diskografisine yaklaşık 20 yıla 50 kadar albüm sığdıran müzisyeni önümüzdeki yıllarda da sıkça duyacağımızı düşünüyor ve kendi adıma seviniyorum.

Link Quartet;

PAOLO "APOLLO" NEGRI; Hammond org, diğer klavyeler,
RENZO BASSI;
bas gitar?,
MARCO "MAJO" MURTAS; gitar,
ALBERTO "PATO" MAFFI; drums.

Şimdi size e-mail, facebook marifeti ile tanıştığım Paolo ile yine internet usulü e-posta ile gerçekleştirdiğimiz bir röportaj, bir sohbet (verdiği cevaplara yine güzel sorularım vardı ama o zaman en az bir hafta daha ileri sarkardı bu yazı). Röportajın ingilizce aslını da çıkarmadım, belki yabancı okuyucularımıza faydası olur. Çünkü biliyorum ki ülke dışından da ziyaretçilerimiz var. (En azından göz gezdiren ve Google çeviri hizmeti ile hatta okuyan.)

(Resim bozuk)

Cenk Akyol’un Link Quartet röportajı...

- Cenk Akyol: Sevgili Paolo, yoksa Apollo’mu demeliyim? Öncelikle bir Hammond delisi biri olarak o eski altın çağlardan kalma klavye seslerini tekrar ortalığa saçtığın için çok teşekkürler. Senin hem retro-rock grubun Wicked Minds’ı hem de Hammond beat grubun Link Quartet’i beğeniyorum. Görece uzun (yaşına göre) bir profesyonel müzik hayatın var. 1992’de bir üçlü olan Nice Price grubu ilk grubun, Grubun tarzı nasıldı? ELP tarzı bir progressive rock grubumuydunuz ? yoksa Jimmy Smith’in eski usul org caz kombo tarzı gibi mi ? Ve ilk etkilendiğin müzisyenler kimlerdi?

- Paolo "Apollo" Negri: Ah ah... Paolo harika olur, Apollo sadece bir mahlas. Pekala, 6 yaşında trompet ile müzik eğitimine başladım, Ama 1992’de (13 yaşında) yönümü klavye’ye çevirdim ve bahsettiğin Nice Price isimli üçlü bir grupta çalmaya başladım. O sıralar hepimiz 13-14 yaşlarındaydık ve Pink Floyd, ELP, Brian Auger (O’nun rock dönemi Oblivion Express zamanları) Santana ve diğer bir çok 70’lerin rock ve prog (Progressive Rock) gruplarını dinlerdik, bu yüzden bas, davul, klavye’den oluşan prog/psych rock tarzı müzikler yapıyorduk. Bas gitarist aynı zamanda vokalistimizdi. Çok özel şeyler değildi yaptıklarımız ama çok zevk almıştık o zamanlar. Birkaç yıl önce Hammond beat 1996 yılında kaydedilen EP’mizi dijital olarak tekrar yayınladı. İlgilenen olursa internetten satın alıp indirebilir.

- Cenk Akyol: Sende beğendiğim bir başka şey de bir çok farklı müzikten hoşlanman ve etkilenmen, Uriah Heep tarzı bir rock grubu, 60’ların hammond beat soundunu sunan bir grup, hayli modern elektronika – dans ikilisi ve daha bir çoğu... Rock, Soul, RnB, Electronica, Salsa... Hangisi senin gerçek yüzün? Ve bir de şunu eklemek isterim, ticari olarak bir akıl hocan veya plak şirketinde bir danışmanın var mı? Tüm bu projeleri sen mi planlıyorsun? Albümlerde ve projelerinde nasıl bir ortaklığa giriyorsun?

- Paolo "Apollo" Negri: Bak şimdi biraz afalladım ah ah !! ;-) Gerçekten sevdiğim bir çok tür var; 60’ların caz, funk va soul müziği, progressive rock ve psychedelia... Bunlar sadece başlıca ilgi alanlarım diyebilirim. Ayrıca modern tarzda lounge, nu-jazz ve funk’ta seviyorum ve bunları birbirine katmayı seviyorum. Farklı tarzda müzik yapan gruplarla çalmak benim için büyük bir lütuftu. Nice Price ile olan prog/psych döneminden sonra 1997’de Link Quartet’e girdim, ve bir anda soul, lounge, beat ve boogaloo, caz ve diğerlerini keşfetmeye başladım ki o zamana kadar bu tarz şeyler konusunda cahildim.

2000 yılında Wicked Minds’a girince gitarist Lucio bana dünya çapında bir çok underground prog ve rock grubu ile tanıştırdı. (Arzachel, Waterloo, 2066 & Then, Birth Control ve bir çok başka grup) Bu da beni tonlarca yeni fikirle buluşturdu. Sonrasında surf, beat, nu-jazz, rock, caz , italyan prog gibi bir çok projede yeraldım, yani neredeyse her tarz çaldım. Ve her seferinde farklı bir şeyler öğrenip, müziğime yeni bir şeyler ekledim. Sanırım bu sürecin son aşaması 2007 yılında Hammondbeat tarafından yayınlanan ilk solo albümüm "A Bigger Bang" oldu. Albümde daha önceden çaldığım projelerden ve gruplardan tanıdığım otuzdan fazla konuk müzisyen vardı. Albüm gerçek bir eritme potasıydı daha önce çaldığım bir çok müzik türü için. Belki biraz kaotik denilebilir ama daha önce yaptığım şeylerin bir özeti oldu.

Sorunun ikinci kısmına gelirsek, Herhangi bir danışmanım yok, Hammond beat’teki Khalil ile beraber ve yakından çalışsak bile ne istersem, ne hoşuma giderse onu çalıyorum. Bazıları iyi sonuç veriyor ve yayınlanıyor, bazıları da prova odasında doğmadan ölüyor. Ama tüm bu deneyimler tarzımı ve müzik zevkimi geliştiriyor. Her bir projenin ve grubun kalbimde ayrı bir yeri var.

(Resim bozuk)

- Cenk Akyol: Hammond, Moog, Mellotron, Rhodes, ARP 2600, Farfisa, Solina String Ensemble gibi döneminin tarzını belirleyen gerçek klavyelerin seslerini çıkaran bilgisayar yazılımları veya günümüz ses sentezleyicileri kullanıyor musun? Eski aletleri bulmak zor oluyor mu konserlerde çalmak için ? Sahnedeki çözümün ne oluyor? Biraz canlı performanlardan bahseder misin?

- Paolo "Apollo" Negri: Hem orijinal enstrümanları hem de sanal taklitlerini kullanıyorum. Hammond soundu (ki benim müziğimin özünü oluşturur) Miss Cherry adını koyduğum “hanım”dan geliyor. 1961 model bir Hammond A-102.  Hiçbir taklit (emulator) orijinal canavarların yerini tutamaz. Hiç şakası yok ki bu böyle. (Orijinal klavyeler düşkünleri arasında “beast” canavar diye isimlendiriliyor). Yıllar boyunca bir çok enstrüman kullandım, aldım, sattım. ARP ve Moog‘da gerçekti fakat onları da sattım. Şimdi onların yerine hayran olduğum, 90’ların ortalarından kalma Waldorf mono synth kullanıyorum. Her ne kadar yazılımları da albümlerde kullansam da, hala polifonik partisyonlar için kullandığım Solina String Ensemble ve Korg Poly 800’üm var. Bazı yazılımlar var ki gerçekten çok etkileyiciler. Mellotronum keza bir yazılım. Gerçek mellotronu hem bulmak zor hem de iyi biçimde kullanabilmek, tamir etmek çok zor. Ayrıca bunun da bir sampler olduğunu düşününce niye mellotron sesleri için yazılım kullandığım anlaşılabilir. (ses örnekleyici, mellotron sampler’ların atası teyp tabanlı bir aletti).

Büyük bir stüdyoda ses mühendisi olarak çalışmanın şansı ile stüdyodaki bir çok şeyi de kullanabiliyorum. Kuyruklu piyano, elektrikli piyano olarak Fender Rhodes veya Wurlitzer, bir çok synth. Söylemem lazım ki bunlara ulaşmak için benim için zor olmuyor. Temel olarak her zaman gerçek şeyleri kullanmaya çalışıyorum, çok özel bir şey istiyorsam yazılımlardan yardım alıyorum.

Canlı performanslar tamamen farklı; Seyahatlerde “hafif” olmayı seviyorum. Gerçek Leslie kabin içeren 2 Hammond Suzuki kullanıyorum (kullanmasını bilirseniz çok iyi ses çıkarırlar) Bir de gerekince bir mono bir de polifonik synth kullanıyorum. Bunlardan başka bir şey de kullanmam. Canlı performanslar çok daha zor ve enerji istiyor. Albümde aynı parçada yaylı sesler veya piyano kullanmış olsamda, konserde ampliyi köküne kadar açıp tuşları dövmeye başlarım. Bu kadar insan oraya eğlenmek için geliyorlar öyle değil mi? ;-)

- Cenk Akyol: Ben 70’lere ait Goblin, Le Orme, PFM, Banco ve bir çok diğer İtalyan rock grubunun hayranıyım. Bu gruplara aşina mısın ? Eğer sende ülkendeki gruplara düşkünsen, hiç onlarla tanıştınmı ? Özellikle Goblin’in klavyecisi Claudio Simonetti ile? (Umarım onun Roller albümündeki “Goblin” parçasındaki performansını biliyorsundur.)

- Paolo "Apollo" Negri: Bu soru harika bir zamanlama ile geldi!! Wicked Minds ile İtalian Progressive rock müziğine bir saygı albümünü bitirmek üzereyiz. 2 yıldır üzerinde çalıştığımız bir albüm. Orijinal kadrolardan bir çok konuk var albümde. Lupo Galifi (Museo Rosenbach), Aldo Tagliapietra (Le Orme), Lino Vairetti (Osanna), Antonio Bartoccetti (Antonius Rex) ve yeni gruplardan bir çok kişi daha. Yani soruna gelecek olursak, favorilerim Trip, Flea, I Teoremi, Museo Rosenbach, Balletto di Bronzo, Area, Goblin, Uovo di Colombo, Osanna ve bir çok grup daha !! Aklıma bir çok grup geliyor ve bunların bir çoğu hayranlık verici.

(Resim bozuk)

- Cenk Akyol: Gelelim Hammondbeat plak firmasına, plak firması için harika bir ismi var. Dolaysız ve dürüst ! Diğer sanatçılar nasıl? Diğer gruplarla klüblerde veya festivallerde aynı sahneyi paylaşıyormusunuz ? Sanırım İngiltere kökenli bir firma. Websitesine baktım, bir çeşit buluşma noktası gibi gözüküyor. Öyle midir? Biraz Hammondbeat’ten söz etsene.

- Paolo "Apollo" Negri: Hammondbeat Portland Oregon kökenli bir ABD firması. Bir firmadan çok bir aile gibi olduğunu düşünmeyi seviyorum. Tüm sanatçılar beraber çalışmaya alışık ve birbirlerini tanıyorlar. Birkaç isim vermek gerekirse, İsviçre’de Men From Spectre Link Quartet ile bir çok kez çaldı ve onlar iyi arkadaşlarımız. Orgçuları Mario ile moog müzik üzerine yeni bir projede çalışıyoruz. (Cucumber ve Stereoscope Jerk’ten Cyril Jean ile beraber) Paso!! synth davul ve ne olursa... İsmi “Futuro 7” albüm neredeyse hazır, gelecek yıl günışığına çıkacak.

Leslie Overdrive ve Phat Fred gibi projeler ile de bir çeşit yıldızlar bandosu oluşturduk. (Fred Leslie’s Missing Link) Bu albüm geçen sene yayınlandı. Albüm BBC tarafından 6 ay boyunca çalındı ve Avrupa’da gerçekten çok iyi konserler verdik. 2003 ve 2004 yıllarında  The Yards ve The Diplomats of Solid Sound gibi gruplarla ABD turnemizi paylaştık. Sahnede ve albümlerde beraber çaldık. Yeni albümü yayınlanacak gruplar bile şimdiden aileye katıldılar. Jab’o (Evet ! James Brown’ın davulcusu!!) ile beraber kaydettiği çıkış albümü ile Austin-Texas’lı bir funk kombo olan Flyjack ile 2009 başında SXSW (South by Southwest Conferences and Festivals) festivalinde harika bir deneyim yaşadım. Gitaristleri Buck ve Hellfire Horns’un (grubun nefesli sazlarını oluşturan grup) Ocak 2010’da çıkacak albümüm The Great Anything’de büyük rolleri var. Hammondbeat komününde olmak demek, aynı müzik zevklerini paylaştığın bir çok kişi ile temasta olmak demek ki bu da çok heyecanlı bir paylaşım. Firma sanatçılarını ve yeni yayınladığı albümleri (ve bir çok 45’likleri) çok iyi destekliyor. Hem dinliyicilerden hem de eleştirmenlerden dozu gittikçe yükselen iyi tepkiler alıyoruz.

Daha da fazlası, Khalil, Patron, benim çok iyi bir arkadaşım. Manevi babam, Diyebilirim ki ona çok şey borçluyum. Yıllar boyunca beni hep destekledi. Bunu hiçbir zaman unutmayacağım.

- Cenk Akyol: Son sorum müzik endüstrisi hakkında. Neredeyse son 10 yıldır müzik endüstrisindeki (ve hatta dışındaki) herkes mp3 olayını konuşuyor. Bu bir devrim mi? (Müzik tekelleri ve tröstlerine karşı bir devrim).

- Paolo "Apollo" Negri: Evet dijital devrim her nereden bakarsanız bakın olumlu bir şey. Büyük firmalar, büyük oyuncular kendi dinleyicilerine direk olarak ulaşan bağımsız firmaları zayıflıkları ile yüzleştirmeye zorluyorlardı. Evet büyük firmalar artık daha az satıyor. Eeee? Bu kimin umrunda? Bugün bilgisayarınızı açıp interneti turladığınızda sevdiğiniz grubun elemanlarına ulaşıp tanışabiliyorsunuz. Neyi dinleyip, neyi satın alacağınızı söyleyecek kimseler yok. Bu bana HAAARİKA geliyor. Üzerinizde hiçbir kontrol yok. İşte bu yüzden birileri bundan huzursuzluk duyuyor. Fakat müzik endüstrisinin problemlerinin gerçek sebebinin bu  olduğunu düşünmüyorum. Bu ilk yönüydü,

İkincisi; Devamlı korsan müzik hakkında konuşup duruyorlar. Haydi bir de bunu düşünelim, Müzik seven ve bir çok müzik dinleyen insanlar ellerinde o müziğin orijinal plağını tutmak, bilemedin orijinal CDsini almak isterler. Ben de plakları büyük albüm kapaklarını plaktaki notları, şarkı sözlerini, plağın her şeyini seviyorum. Neyse bütün bunlardan sonra diyeceğim şudur ki; Müzik aşıkları hala albüm almaya devam ediyorlar. Büyük kayıp esas arada sırada alan insanlardan gelen kayıp. Radyoda son çıkan bir hit’i dinlediğimde ipod’uma atmak istiyorum. Niye bedava indirmek varken satın almak zorunda olayım ki? Buna kanunsuz diyebilirsin ama o zaman müzik hakkında değil ticaret ve ticaret hakları hakkında konuşmuş oluruz. Domates satmak gibi bir şey bana göre. Haklı ya da haksız değerlendirilebilir ama Mariah Carey veya Britney Spears’ın para kaybetmesi hiç umrumda değil.

Üçüncüsü; Müzik koleksiyonu yapıp, gözden uzaktaki, eski jam session’ları bulmaktan hoşlanıyorsan ki eminim sen böylesin ! ;-) duyman gereken bir çok kayıt var. Funk müzikten hoşlanıp, zor bulunan orijinalleri arıyorsan yeni basılan eski bir plağı aldığında hoşuna gitmeme ihtimali olduğunu bilmelisin. 2000 tane funk albümü indirip hangisinin senin paranı hakettiğini hangisinin beş kuruş etmeyeceğini bulabilirsin. Bu bana büyük bir suç gibi gelmiyor, bir daha belirteyim, bu büyük bir problem değil!

Bağımsız plak firmaları hala çalışıyor ve dinleyicilerin yayınladıkları müzikleri satın almaları için çok çalışmaları gerektiğini biliyorlar. Bunun da satışları gözle görülür biçimde arttırdığını duyuyoruz. Kahretsin! Bu çok güzel bir şey işte!

Tabii ki yaptığım müziklerin telifleri var ve bunlar sayesinde para kazanıyorum. Fakat dediğim gibi, insanların müziğimi indirmelerinden hiç gocunmuyorum. Bu sayede eminim geleneksel yolla ulaşamayacağım bir çok kişi ile temas kurabiliyorum. Müziğimi indirip, bedavaya dinliyorlar. Bunda hiçbir sorun yok. Şayet severlerse eninde sonunda satın alacaklardır. Zaten sonuçta beğenmedilerse satın almayacaklardı. Bunda ne fark var peki?

Peki daha fazla vaktini almayayım. Röportaj için çok teşekkürler. İlerde daha çok haber umuduyla. Hoşça kal.

Paolo "Apollo" Negri
http://www.myspace.com/hammondfunk
http://www.myspace.com/linkquartet
http://www.hammondbeat.com

Gelecek ay buluşmak üzere... Bol Hammond... Üstüne Leslie... Biraz Rhodes... Yanına da bol köpüklü moog....

Cenk Akyol, 16 Kasım 2009, Pazartesi
cenkakyol@yahoo.com
http://www.terraborboletta.blogspot.com/
http://www.facebook.com/group.php?gid=39047366924&ref=ts


(Resim bozuk)

- Cenk Akyol: Dear Paolo, (or I have to say Apollo?) first of all I like to thank you as a hammond sound freak for your effort to spreading good ol’ sound of golden age of keyboard sound. I like both of your retro-rock band Wicked Minds and also your “hammond beat” band Link Quartet. Your musical history is relatively long that begins in 1992 with trio “Nice Price”.

How was the band’s style ? was it a progressive rock trio as ELP ? or Jazz combo Organ, Drums and guitar ? (like Jimmy Smith old style organ jazz trio?)  And What artists was your first influences? I guess you were nearly kid when you started music these days.

- Paolo "Apollo" Negri: Ah, Paolo is perfect, Apollo is just a nickname! ;-) Well, I started playing trumpet when I was 6 and studied music but then I switched to keyboards in 1992 and started playing with this trio called "Nice Price". At that time we wehre all 13 - 14 years old and we listened to bands like Pink Floyd, ELP, Brian Auger (in his rock period), Santana and a lot of other 70s rock and prog bands. So the trio was a kind of prog-psych one with bass/drum/keys, me and the bass player were the singers too... It was nothing special but we have had fun. A couple of years ago Hammonbeat re-released our EP (it was recorded in 1996) as a digital EP so who is interested could buy it online and download.

- Cenk Akyol: Another thing is which I like with you. You have many different musical tastes and roots. A la Heep rock band, 60’s hammond beat sound band, Very modern electronica dance duo... etc etc... Rock , Soul , R&B, Salsa, Electronica, Which face is your real face? And I would like to add this, “Have you got a commercial mentor or record label’s supervisor?” or Are you planning all of these projects ? What kind of collaborations you have in your projects and albums?

- Paolo "Apollo" Negri:  Well, maybe I’m just confused, ah ah!!! ;-)

There’s a variety of things which I really love: 60 jazz, funk and soul, progressive and psychedelia... these are only the main interests. Then I also like the modern sound of lounge, nu-jazz and funk so I always try to merge all these thigs together. I have had the great fortune of playing with several bands and each one of these bands were playing a different kind of music. After the prog-psych period with Nice Price I joined the Link Quartet in 1997 and I discovered soul music, lounge, beat, boogaloo, jazz and a lot of other 60s and 70s sounds that I have ignored till that moment. When I joined Wicked Minds in the year 2000 Lucio, the guitar player, introduced me to the wide world of underground prog and rock music (bands like Arzachel, Waterloo, 2066 & Then, Birth Control and many others) and this put me in contact with tons of new ideas! Then I played in several other projects, surf, beat, nu-jazz, rock, jazz, psychedelia, italian-prog, almost everything! Each time I learned something different and I brought something new into my music. I think that the final result of this process is my first solo album, "A bibberg tomorrow" which has been released by Hammondbeat in 2007: there are more than 30 guests on this album, coming from bands where I’ve been playing and bands I met during the years and it’s a real melting pot of styles. A little Chaothic maybe but it’s a summary of what I have done till that release.

About the second part of your question: I don’t have a supervisor - even if Kahlil at Hammondbeat can be considered like this thought we always try to work closely together on the new projects - I just play what I like or what is interesting to me. Some projects have had a good following and different releases, other just died in the rehearsal room... but all of these experiences have enriched my style and taste so every band and every project has a particoular place in my heart.

- Cenk Akyol: Do you use emulators or softwares which are emulating vintage sound of the original instruments such as Hammond, Moog, Mellotron, Rhodes, ARP 2600, Farfisa, Solina String Ensemble etc etc..? Is hard to find old instruments to play in venues ? What is your solve in your stage? Tell me about live venues...

- Paolo "Apollo" Negri: Well, I use both original stuff and virtual emulations. Hammond sound (which of course is always the core of my music) is comes from a 1961 Hammond A-102 which is my lady, she’s called "Miss Cherry". There is NO emulation that sounds like the original beast, no jokes! Then, during the years, I have owned, used, sold and bought tons of stuff. ARP and Moog are real but now I’ve sold them and I simply use my mid 90s Waldorf mono synth which is simply amazing to me! I still have a Solina string ensemble and a Korg Poly 800 for the polyphonic parts even if I also use software synthesizers on the albums. Some of them are really impressive! The Mellotron is a software one: the real one is hard to find and harder to maintain in good working order and, if you think that basically it’s a sampler, it’s easy to understand why I switched to software for this kind of sound.

I also have the fortune of working in a big studio as a sound engeneer and so I can use some of the studio stuff too: grand piano, Fender rhodes or Wurlitzer, different synths... well, quite easy I must say! ;-) Basically I always try to use the real stuff when I can and just add something "special" with the software...

The live gigs are completely different: I like to travel "light" and so I use two Hammond Suzuki in a real Leslie (this sounds good enough if you know how to make it!) and a mono or poly synth if needed, nothing more. The live performance is more rough and energy is what I’m focused on when I’m on the stage. So I don’t care if I used a piano or a string machine on the album, I just turn the amp to it’s max and start hammering the keys... well, after all people come to the show to have fun, right? ;-)

- Cenk Akyol: I am fan of 70s Italian Progressive rock bands such as Goblin, Le Orme, PFM, Banco, and many others. Are you familiar with these ones or not ? If you are into your countrymen, have you ever meet one of them ? Especially Claudio Simonetti?? (I hope you know his performance his “Goblin” title in Roller Album.)

- Paolo "Apollo" Negri: Ah, this question is perfect in time! We are finishing a tribute to the italian progressive rock with Wicked Minds, an album we are working on since 2 years. There are a lot of guests from the original line ups like Lupo Galifi (Museo Rosenbach), Tagliapietra (Le Orme), Vairetti (Osanna), Bartoccetti (Antonius Rex) together with guest from modern bands. So, coming to your question, I love italian progressive music! My favourites are Trip, Flea, I Teoremi, Museo Rosenbach, Balletto di Bronzo, Area, Goblin, Uovo di Colombo, Osanna and many many others!! There’s a lot of stuff coming form that period and most of it is simply amazing!!

I don’t know Simonetti personally but I love his records! I think Goblin recorded some of the best music ever, they were great players and they wrote impressive themes!

- Cenk Akyol: And Hammondbeat record label. Great label name, straight and honest !! What about other artists ? Do you share your stage with other bands in any festival or clubs? I think its UK based record label. I checked its website, It looks like some kind of meeting point. Is it? tell me some about Hammonbeat.

- Paolo "Apollo" Negri: Hammondbeat is a USA based label (Portland - Oregon) and I like to think at it more as a family rather than a label. All the artists involved use to work together and know each others. To name a few: Men From Spectre (Switzerland) have played several times together with The Link Quartet and we are good friends. Me and Mario (their organ player) are working together on a new project (together with Cyril Jean from Cucumber/Stereoscope Jerk Explosion) based on Moog music, all synthesizers and drum and anything else. It’s called "Futuro 7" and we have an album almost ready which will see the light next year. With other bands like Leslie Overdrive and Phat Fred we have done a kind of all-star band (Fred Leslie’s Missing Link) which has released an album last year. The album has been played by BBC for 6 months and we have had some real good gigs around Europe. Other bands like The Yards and The Diplomats of Solid Sound has shared the USA tours we had with the Link Quartet in 2003 and 2004 and I kept meeting and collaborating with them on albums and stage. The new bands due to be released on Hammondbeat are already inside the family. "Flyjack", a funk combo from Austin - Texas which is recording the debut album together with Jab’o (yes, James Brown’s drummer) have shared with me the amazing experience of the SXSW at the beginning of 2009 and Buck, the guitar player, and Hellfire Horns (their horn section) have had a great role in my new forthcoming album "The Great Anything" which will be out in January 2010... so, being in the HB community means you are in contact with a lot of other people and bands playing your kind of music and this is so exciting! The label is working great supporting its artists and the new releases (and the series of 45) have raised a very good response both from people and critics.

More than this, Khalil, the boss, is a great friend of mine, a step-father I can say, and I owe a lot of things to him, professionally and personally. He always suppoerted me during these years and this is something I’ll never forget!

- Cenk Akyol: And last one is about to music industry. Everybody talking about mp3 case in music business last ten years nearly. Is it revolution (revolution against musical trusts) or new kind of stealing , pirate things ? How about earning money from music these days actually?

- Paolo "Apollo" Negri: Well I think that the digital revolution has been positive under EVERY point of view! The big companies, the majors, have been forced to face their weaknesses while the indipendent labels have had the occasion of facing their audience directly! The big names are selling less records than before, well, who cares? Now you can turn on your PC and browse the web and meet in first person the bands and the music you like more, no one to tell you what to listen or what to buy. It seems a GREAT thing to me!!! There’s no control on it and probably this is why some people is worried of it but I don’t think this is the real motive of the music industry’s problems. This is the first aspect.

Second: they keep talking about pirates, let’s think of this. People who love music, who listen to a lot of music, who collect music want to have the vynil in their hands or an original CD at least. I love vynil and I love to have the big cover and cover notes and everything else. So, after all, people who listen to music still buy records. The loss comes from people who buy music occasionally. I hear the last hit on the radio and want it on my iPod, why I should buy it if I can find for free? You can call it illegal but we are no more talking about music we are talking about commercial, like selling tomatoes. I don’t know if this can be considered right or wrong but I just don’t care if Mariah Carrey or Britney Spears are loosing some money!

Third: if you collect music and you like to find out obscure jams (and I’m sure you do! ;-) you know that there’s a LOT of stuff you should hear. If collect funk music it’s hard to find original or new press records and - it happens - when you bring home your new record... you find it’s quite disappointing! If you download 2000 records of funk you can listen to it and then decide what to buy and what to avoid. It doesn’t seem a great crime to me and, once again, I don’t think it’s a great problem!

The indipendent labels keep on working and they know they must work hard if they want the people to listen to their releases. This has brought to a dramatic raise of the medium level of the releases we hear and once again this is a damn good thing!

Of course, I have copyright of my music and I earn my money from it but, as I told you, I can see no problem in people downloading my music. In this way I’m sure I can get in contact with people that probably would have ignored me in the traditional way. They download my music and listen to it for free, no problem at all. If they like the music they will come and buy the record finally, if they don’t like it (or they think it does not worth the expense) they would have not bought it anyway, so what’s the difference?

Ok, don’t want to steal your time! Thank you very much for the interview, I really hope to have more news to come soon! cheers!!

Paolo

Cazkolik.com / 16 Kasım 2009

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cenk Akyol

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.