Jazz at Berlin Philharmonic serisini heyecanla takip ediyorum ama yalnızca benim etmem yetmez, bence, her cazseverin heyecan duyacağı bir konser/albüm serisi yaratılmış.
Klasik müziğin mabedi Berliner Philharmonie konser salonunda on üç yıl önce tek konserlik bir tecrübe olması amacıyla ACT plâk firması tarafından gerçekleştirilen ilk konser zincirleme etki yarattı. Bu etki, müzik sektöründen dinleyiciye ulaştı ve Avrupa'yı sardı.
Projenin fikir babası, caz tarihinin önemli emprezaryolarından Norman Granz idi. Granz'ın 1944 ile 83 arası kırk yıl süreyle caz tarihine geçen Jazz at the Philharmonic konserleri sona erdikten otuz yıl sonra bayrağı ACT firması/sahibi Siggi Loch devralarak bu olağanüstü seriyi yeniden yarattı.
Serinin ilk konseri 2012 yılında gerçekleşti. Bu ilk konserde Avrupalı üç piyano virtüözünü aynı sahnede buluşturmak vizyoner bir fikirdi. Sahnede iki piyaniste sık rastlanır ama aynı anda üç, dört piyanisti izlemek pek mümkün olmuyor.
Almanya'dan Michael Wollny, Polonya'dan Leszek Możdżer ve Finli Iiro Rantala Bach'tan Corea'ya, klasik müzikten avangard dokunuşlara varan üçlü performanslar sergiledi. 2012 tarihli ilk konser o kadar başarılı oldu ki, aynı üçlü dört sene sonra benzer konseri yeniden yapmak istedi ama formatı genişleterek yanlarına Martinik asıllı Fransız piyanist Grégory Privat'yı kattılar (bu sanatçıyı daha yeni İstanbul Caz Festivali'nde izledik).
Üç piyanist yerine dört piyanist olması sahne açısından hem daha büyük risk, hem daha katmanlı müzik zevki demek idi ve elbette daha maceralı bir yolculuk anlamına geliyordu.
Dörtlünün albümü ACT firmasından bu yıl "Jazz at Berlin Philharmonic XVI: Piano Night II" adıyla çıktı
Albüm bilgilerinde tüm parçalar dört piyanist tarafından bestelenmiş görünüyor ama dinleyince farkediyorsunuz ki çoğu melodi bildiğimiz klasiklerden alınma fakat bu 'ilhamlar' dört piyanistin ellerinde melodilerin kısa riff'lerini tanısak da performans esnasında doğaçlamaların anlık katkısı, bazen piyanistlerin ikili-üçlü oyunları ve zeki virtüöz katkılar derken parçalar kaynağından bambaşka icralara dönüşüyor.
Bir örnek vereyim;
Albümün son parçası "Caravan" biliyoruz ki bir Duke Ellington klasiği ama sekiz dakikalık dört el piyano ile öyle inanılmaz bir değişime uğruyor ki, küçük andırmalar dışında hiç bir yeri o bildiğimiz "Caravan"a benzemiyor, bu da çok normal. O dört sanatçıyı bugün sahneye çıkartın bambaşka bir "Caravan" ortaya çıkacaktır. O "Caravan", o anki "Caravan"dı ve izleyici bu performansa müthiş bayılmış, muhtemelen salonda ben de olsaydım çıldırırdım. Dakikalarca bitmeyen alkış, bilhassa parçanın finalinde dört el piyanonun aynı anda finale özgü çıldırması, Berlin Filarmoni salonunun tavanını çatlatan dört piyano benzersiz bir caz gümbürtüsüne dönüşmüştü.
Caz dinleyicilerinin bu tarz anları yaşaması nadirdir, ben orda değildim, bu satırları okuyanlar arasında orda olan var mıydı bilemem ama varsa eğer kendilerini şanslı hissetsinler.
Öte yandan;
Bütün konser elbet böyle değil. Parçaların çoğu bazen solo, bazen ikili çalımlarla ilerliyor. Açılış parçasını üçlüye yeni katılan Privat'a ayırmaları nezaketen hoş olmuş, Privat da “L’Horloge Créole” isimli kendi bestesini çalmış. Możdżer mesela vatandaşı Chopin'e saygı sunarak "Étude in C Minor"ü yorumlamış. Bu şekilde, yanlış saymadımsa albümde beş kadar parça var yani solo esaslı icralar bunlar.
Rantala hep muzip ve eğlenceli, önceki albümlerinden biliyorum, çok zeki bir adam ve zekâsını muziğine eğlenceyle yerleştirmeyi iyi biliyor. Meşhur "Singing in the Rain" şarkısından ürettiği müzikle salon pek bir eğleniyor, Charlie Chaplin'e ait olduğu söylenen caz klasiği "Smile" üzerinden gerçekleştirdiği performans da öyle.
Eğer bana sorarsanız 'sen hangi parçaları çok sevdin' diye?
Bu soruyu elbet önce kendime sordum ve aslında Rantala bestesi "July"ı hemen ayırdım, parçayı Możdżer/Rantala ikilisi çalıyor. Ben bu icrayı zekice buldum. Parçada hem Rantala'nın eğlenceli duygusal gel-gitleri var, hem iki piyanist karşılıklı icra esnasında belli ki birbirlerini gözeterek/kollayarak çalıyor (iki piyanistten birinden çıkan memnuniyet inlemesi durumu iyi anlatıyordu). İkili inanılmaz performans sergilemiş.
ve albümün sonundaki "Caravan" parçasını seçtim şüphesiz. Bu parça konser finali miydi bilmiyorum ama dört virtüöz elin aynı anda katıldığı (ki albüm boyunca dert elin aynı anda çaldığı anlar fazla değil aslında), ikili-üçlü dönüşlere hızla geçildiği, anlık kararların dört virtüöz arasındaki milisaniyelik iletişimin nasıl gereçekleştiği birer muamma olsa da dinleyiciye benzersiz bir tecrübenin yaşatıldığı kesin.
İyi ki albümler var da bu konser kayıtlarını -salonda bulunmak gibi olmasa da- dinleyebiliyoruz.
Albüm: Jazz at Berlin Philharmonic XVI; Piano Night II
Müzisyenler:
Michael Wollny piyano
Iiro Rantala piyano
Leszek Możdżer piyano
Grégory Privat piyano
Firma: ACT
Çıkış Tarihi: 27 Haziran 2025
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 19 Temmuz 2025, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.