Cazın en iyi albümleri hala eskilerde saklı. Son yıllarda gözle görülür, elle tutulur bir hızla tüm firmalar ellerindeki hazinenin farkına vardı ve cazın 60, 70 yıla dayanan kayıt arşivi hızla digital ortama aktarılıyor ve bu albümler raflarda süratle yerini alıyor. Hatta diyebiliriz ki son yıllarda müzik firmalarını mali açıdan kurtaran en önemli unsurlardan biri haline gelmeye başladı.
1990’lı yıllardan bu yana caz dünyası plak firmalarının, muhtelif kurumların tozlu arşivlerinde kalmış eski kayıtları, gün yüzü görmemiş bantları, makaraları, plakları, taşplakları adeta yeniden keşfetti desek yeridir. Bu bize de yabancı bir konu değil, çünkü biz de kendi müzik tarihimizi, özellikle pop müzik tarihimizi son yıllarda yeniden keşfediyoruz.Gerçi özellikle Amerikan caz piyasası bunu yaklaşık 10 yıldan fazladır yapıyor, hem de düzenli olarak. Tabii oradaki plak firmaları ve kurumlar yerleşik ve kurumsal yapıları daha güçlü ve gelenekleri olan yapılar oldukları için bu işi belirli bir özen ve plan dahilinde yürütüyorlar. Özellikle digital ortama aktarma işlemleri gerçekten parmak ısırtacak özende ve duyarlılıkta. Batı piyasasının yıl içi performansları değerlendiren ve kamuoyunda gerçek birer kanaat niteliğinde olan Grammy gibi yarışmaları ödül listeleri içine yeniden yayınlanan eski albümleri de sokmaya başladıklarından beri bu iş gerçek bir sektör haline dönüşmeye başladı.
Bu işi ilk başlatanın son 50 yılın neredeyse önemli tüm albümlerini tek başına kaydetmiş olan gerçek bir kayıt dehası ve tarihi bir kişilik Rudy Van Gelder başlattı dersek hiç de abartmış sayılmayız. Halen dimdik hayatta olan ve çalışan Van Gelder cazın tüm bilinen köşe başı albümlerini kendine has kayıt teknikleri ve zamanın teknik olanaklarını zorlayarak geliştirdiği akustik çözümlerle bugüne taşımış olan ve şimdi de kendi emeği olan bu albümleri geleceğe taşıyan kişidir. "Rudy Van Gelder Remasters Series" adı altında başladığı süreç ilk günlerde neredeyse sadece 8, 10 albüm çıkarırken aradan çok da geçmeden bugün bu serinin albümlerinin sayısı yüzlerle ifade edilmektedir. Özellikle Blue Note firmasının da burada firma olarak öncü bir rol oynadığını da belirmemiz lazım. Tüm bu kayıt tarihinin önemli bir bölümünü kendi firması arşivinde bulundurmanın da verdiği bir avantajı gerçekten çok iyi değerlendirmiştir Blue Note.
Bu albümlerin gördüğü büyük ilgiyi farketmekte geç kalmayan sektörün diğer büyük oyuncuları ve bağımsız firmalar da sıraya girmekte ve kendi arşivlerini gözden geçirmekte fazla zaman kaybetmediler. Gelder’ın serisinin hemen ardından hatta aynı sıralarda dönemin büyük prodüktörlerinden Orrin Keepnews’un prodüktörlüğünde gerçekleştirilen yüzlerce albümlük serisi de "Keepnews Collection" adı altında müzik piyasasına sunulmaya başlandı ve birden bire son 40, 50 yıldır varlıklarını bile unuttuğumuz, sadece koleksiyonerlerde eski LP’leri olan albümleri raflarda görmeye başladık. Bu ünlü isimleri, firmaların kendi adlarını taşıyan seriler takip etmeye başladı; Concord gibi, Prestige gibi, Fantasy gibi büyük firmalar ve ellerinde nisbeten daha küçük kataloglar olan ufak ve bağımsız firmalar da bu dalganın içinde kendilerini buldular. Son yıllarda bu kervana katılan Monterey Caz Festivali gibi kökleri 50 yıllara varan festivaller de ellerindeki konser kayıtlarını bu furyanın içine katarak caz dünyasını hiç duymadıkarı konserlerin içine dahil ediverdiler birdenbire. Bu aslında çok daha büyük bir olanağın kapısını açmakta hiç şüphesiz. Çok da uzak olmayan bir gelecekte dünyanın dört bir yanından kimbilir ne kadar güçlü ve güzel konserlerin kayıtlarına kavuşacağımızı düşündükçe gerçekten cazseverleri mutlu günler ve albümler bekliyor demektir.
Aslında daha ayrıntılı ve derinlemesine incelememiz gereken bu konuda kısa bir ara verip, son günlerini yaşadığımız 2008 yılının içinde yayınlanan onlarca ’reissue’ albümün en dikkat çekici olan 15 adedine göz gezdirmekte fayda var. 15 aslında önemi olan bir rakam değil, bunu 50’de yapabilirsiniz, 100’de önemli olan böylesi zengin bir konuyu ve albümleri burada cazseverlere aktarabilmek.
Gelin isterseniz bu albümleri birlikte inceleyelim, yalnız bu listeyi bir sıralama olarak görmeyiniz;
JOHN COLTRANE: BLACK PEARLS (RVG SERIES)
Rud Van Gelder serisinden olağanüstü bir albüm. 1957-58 yıllarında yayınlanmış olan Prestige albümünün yeni basımı. Trompette büyük Donald Byrd, piyanoda Red Garland, basta Paul Chambers ve davulda Art Taylor. "Lover Come Back To Me"yi Byrd’ün trompetinden, bu albümden dinlemediyseniz hiç dinlememişsiniz demektir.
ANTHONY BRAXTON: THE COMPLETE ARISTA RECORDINGS OF ANTHONY BRAXTON
Braxton ile ilgili bu çalışma aslında bir koleksiyon, box set. 1968 tarihinde yayınlanan "For Alto" isimli albümü ile başlayıp, 1974 tarihli "New York Fall", 1975 tarihli "Five Pieces", 1976 "Creative Orchestra Music", yine 1976 tarihli "Duets", 1977 tarihli "For Trio; The Montreux, Berlin Concerts, Alto Saxophone Improvisations" ve son olarak 1979 tarihli "For Four Orchestras, For Two Pianos" isimli albümlerden oluşan bir box set.
DIZZY GILLESPIE: THE COOL WORLD
Bu albüm 30 yıldır tek bir nüshası bile bulunmayan bir soundtracktir aslında. Shirley Clarke’ın 1964 tarihli cesur filmi "Cool World"un müziği olarak yazılmış bir albüm. Müzik esasen Mal Waldron tarafından bestelenip yazılmış ama Dizzy’nin o zamanın beşlisiyle seslendirilip kaydedilmiş. Clarke’ın filmi 60’ların başlarında Harlem’li bir grup gencin büyüme çağları ve sorunlarını anlatıyor. Dizzy’nin beşlisi o tarihte tenorda James Moody, piyanoda çok genç bir Kenny Barron, basta Chris White ve davulda Rudy Collins’ten oluşuyordu.
MILES DAVIS AND THE MODERN JAZZ GIANTS (RVG SERIES)
Tüm zamanların en muhteşem kadrosu bu albümde mi yoksa? 1954 tarihli albümde Miles’ın yanında Milt Jackson, Thelonious Monk, Percy Heath, Kenny Clarke, John Coltrane, Red Garland, Paul Chambers ve Philly Joe Jones var. Hiç şüphesiz ki buradaki 15 albümlük listenin en tepesinde yer alması gereken albüm.
ERIC DOLPHY: AT THE FIVE SPOT, VOL.1 (RVG SERIES)
Eric Dolphy ve arkadaşları Five Spot kulübüyle iki haftalık program anlaşması yaparlar, bu iki haftalık programdan da 3 albüm çıkar. Rudy Van Gelder’ın portatif kayıt ekipmanları ile 16 Temmuz 1961’de kaydettiği albümün CD versiyonu geçtiğimiz Ekim ayının başında yayınlandı. Albümde Dolphy’e Booker Little, Mal Waldron, Richard Davis ve Ed Blackwell eşlik ederler..
BROTHER JACK McDUFF: GIN AND ORANGE
Hammond B3 Orgun büyük ustası Jack McDuff’ın "Gin and Orange" ustanın 60’lar ve 70’lerin başlarında Cadet Records firması için kaydettiği bir kaç albümden biridir. Albümde McDuff’ın yanısıra saksafolarda Gene Barge ve Ben Branch, gitarda Cash McCall ve basta Phil Upchurch.
LOUIS SMITH: HERE COMES LOUIS SMITH (RVG SERIES)
Ünlü Rudy Van Gelder (RVG) serisinden yayınlanmış bir albüm "Here Comes". Louis Smith’in çıkış yaptığı albüm olarak da bilinir. Albümün kadrosuna bakınca fazla bir şey söylemenin anlamı olmayacak, kadroya bakar mısınız: alto saksafonda Cannonball Adderley, piyanoda Tommy Flanagan ve Duke Jordan, basta Doug Watkins ve davulda Art Taylor.
CHARLES TOLLIVER: MOSAIC SELECT
1970’li yılların ünlü müzisyenlerinden trompetçi Charles Tolliver’ın 2 CD’lik box seti sanatçının en iyi derlemesi. 70’lerin ortalarından itibaren düşük profilli bir müzisyen olarak hayatına devam eden Tolliver 1971’de piyanist Stanley Cowell ile kurdukları Strata East isimli firmasında çalışıyor. Bu koleksiyonda zaten kendi firmasının ürünü.
GROVER WASHINGTON JR: SOUL BOX
"Soul Box" ünlü tenor saksafoncunun 1973 tarihinde çift LP olarak kaydedilmiş albümü. "Inner City Blues", "Mister Magic", "All The King’s Horses" gibi albümlerle aynı dönemin ürünü. Smooth Jazz, Funk albümlerini sevenlerin kaçırmaması gereken bir koleksiyon albümü.
ENRICO RAVA: THE PILGRIM AND THE STARS
İsminden de anlayacağınız gibi Enrico Rava Avrupalı, İtalyan bir müzisyen. Albüm de zaten Alman Manfred Eicher’in caz firması ECM’in ürünü. 1975 tarihli albüm İtalyan trompetçinin progressive caz dönemi kaydı.
ARİF MARDİN: JOURNEY
Bu albüm bizden biri, Arif Mardin’in "Journey" isimli 1975 tarihli albümü. İkinci solo albüm çalışması olan bu kaydı Mardin’in kendi egosunu tatmin etmek için yaptığını düşünmeyin kesinlikle. Soul, funk, fusion etkili albümün sinematik bir yanı da var.
GEORGE DUKE: FACES IN RECLECTION
1974 tarihli Verve kaydı bir albüm. Duke’ün kendi adına kaydettiği üçüncü albüm aynı zamanda. İlk ikisi "Solus" ve "The Inner Source" idi. Bu albümde dönemin funk etkileriyle örülü. Müzisyenin geçtiğimiz günlerde yeni bir albüm çıkardığını da hatırlatalım.
THE CRUSADERS: PASS THE PLATE
Bir dönemin güçlü ekibi Crusaders Houston’lu piyanist Joe Sample’ın okul arkadaşları olan davulcu Six Hooper, tenorcu Wilton Felder ile birlikte ilk başta "The Swingsters" adıyla kuruldular, daha sonra aralarına tromboncu Wayne Henderson, flütçü Hubert Laws, basçı Henry Wilson katılınca "Modern Jazz Sextet" ismini aldılar. 1960’ların başında Laws ve Wilson hariç diğerleri Los Angeles’a taşınınca ekip adını bu sefer tanıdığımız "The Crusaders" olarak değiştirdiler. "Haçlılar"ın 71 tarihli albümünün yeni basımı grubu hiç tanımayanları memnun edecektir.
DAVID AXELROD: SERIOUSLY DEEP
Kendisi tanınmış bir prodüktör, aranjör, besteci olan David Axelrod’un ne ilginçtir ki bu albümünün prodüktörü Jimmy Bowen ve Cannonball Adderley. 1975 tarihli albüm funky bir müziğe sahip.
GENE HARRIS: TONE TANTRUM
Jazz-funk dalgasına binen bir diğer müzisyende Gene Harris olmuş belli ki 1977 yılında. Stevie Wonder’ın underground disco etkisi de güçlü albümde.
Cazkolik.com
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.
jak Özel
Jazz albümlerinden oluşan kolleksyonlarımı satmak istiyorum
Bu Yoruma Cevap Yazın »