İstanbul da bahar ayları konser trafiğini artırmaya başladı. "Caz Takvimi" köşemize baktığınızda her gün birçok etkinlik arasından seçme güçlüğü yaratan konserlerle karşılaşıyorsunuz. Afrikanın dünyaya ulaşan büyük seslerinden Salif Keitada 3 Nisanda (Cumartesi) Cemal Reşit Rey Konser Salonunda sahne almaya hazırlanıyor. Pasion Turca isimli organizasyon şirketinin çabalarıyla ülkemize gelen Salif Keita , Türk dinyecisinin karşısına son albümü "La Difference" ile çıkacak.
Pasion Turca Madrid merkezli bir grup ve önümüzdeki günlerde çok daha yoğun ve etkin konserlerle adından sıkça söz ettirecek. Biraz sonra içeride okuyacağınız b röportajını da onların sayesinde yayınlıyoruz. Pasion Turcanın İstanbul ofisi yöneticisi sevgili Cenk Erdem bizlerin adına Salif Keitaya sorulacak soruların hepsini sordu, içerde Keitanın kendi sözlerinden müziğini ve yaşamını okuyabilirsiniz.
Dün gün boyunca Keitanın son albümünü Cazkolikten yayınladık, gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederiz ama şimdi yapılacak esas iş Cumartesi Cemal Reşit Reyde Keitanın kendisini bu müzikleri canlı olarak söylerken izlemek. Daha önce bir kez İstanbula gelmiş olan Keitayı yeniden İstanbul da izlemek müzikseverler açısından büyük bir zevk olacak.
Kendisi de bir Albino olan Keita, Afrika da kurduğu b ile bu konuda Afrika da sürüp giden korkunç bilgisizliğin yarattığı ve ara ara dünya gündemine yansıyan vahşeti sona erdirmeye çalışan müzisyen bu konuda da sahip olduğu öncü kimliği sosyal alanda da dikkat çekmeye çalışarak çözümler üretmeye çalışıyor.
* English text is below.
Batı Afrika’nın geleneksel şarkılarını 70li yıllar boyunca efsane haline gelen Rail Band ve Ambassadeurs gruplarıyla tüm dünyaya sevdiren, 1987 yılında yayınladığı ilk solo albümü "Soro"dan beri, Mali müzikleriyle Afrikanın en ünlü müzik elçilerinden birine dönüşen Salif Keita, İstanbul’a geliyor.
Yepyeni albümü “La Difference “ ile yine sosyal konulara dokunan ve şarkılarının sözleriyle tüm dünyaya umut ve yaşama sevinci mesajları veren sanatçı, Afrikanın müziklerini ve geleneğini birbirinden yetenekli müzisyenlerle Cemal Reşit Rey Konser Salonunda, 3 Nisan tarihinde İstanbula getiriyor olacak... Sanatçıyla sıra dışı kariyer öyküsü, Afrika, insanlığın geleceği, yeni albüm ve İstanbul hakkında konuştuk…
Cenk Erdem
Salif Keita; "Müziğim kendi kültürümün ve
karşılaştığım diğer kültürlerin karışımıdır..."
CE / Kendi kültürünüzü ve müziğinizi 40 yılı aşkın bir süredir temsil ediyorsunuz, bir sanatçı olarak bütün düşlediklerinizi gerçekleştirebildiniz mi?
SK / Hayır, elbette hayır, bir sanatçı olarak bütün düşlediklerimi gerçekleştirmiş olmak imkansız, çünkü her zaman yepyeni fikirlerim var.
CE / İlk olarak Rail Band grubunun avangard müzikleriyle adınızı duyurdunuz, sonrasında 70’lerin ünlü orkestrası Ambassadeurs ile birlikteydiniz, o günlerde bir solo sanatçı olarak bu kadar ünlü olacağınızı aklınıza getirdiniz mi?
SK / Hayır, aslında koşullar bunu kendiliğinden getirdi, o gruplarla harika bir deneyim kazanıyordum ve kendi solo kariyerim için yavaş adımlar attım.
CE / Nelson Mandela’nın 70. doğum günü onuruna düzenlenen kutlamadaki canlı performansınızla uluslararası bir çıkış yaşadınız, bu performansınızla ilgili en çok neleri hatırlıyorsunuz ?
SK / Harika bir etkinlikti, Wembley’de dünyanın her yerinden farklı kültürleri temsil eden 80.000 kişilik bir kalabalık hatırlıyorum, fantastik bir tecrübeydi.
CE / İlk solo albümünüz “Soro” 1987 yılında yayınlandı ve o günden beri dünya müziği arenasının en ünlü şarkıcılarından birisiniz fakat kendi müziğinizi siz nasıl tanımlıyorsunuz?
SK / Aslında, kendi müziğimi tanımlamak zor, kendi müziğim, kendi müziğimdir. Bütün tecrübelerimin sonucu olan bir müziktir diyebilirim, benim müziğim kendi kültürümün ve karşılaştığım tüm farklı kültürlerin bir karışımı.
CE / Şarkılarınızdaki sözler oldukça umut dolu ve iyimser, özellikle Afrikalılar için bile nasıl bu kadar pozitif olabiliyorsunuz?
SK / Karamsar olmak için hiçbir neden yok.Afrika çok güzel bir kıta, sadece tecrübesizlikleri olan, gelişmeye ihtiyacı olan ancak bir taraftan da güzellikleriyle, insanlarıyla ve enerjisiyle zenginliklerle dolu olan genç bir kıta. Gelecek nesiller için oldukça iyimserim.
CE / Eleştirmenler bugüne kadar yayınladığınız en iyi çalışmanın 2002 yılında çıkan "Moffou" albümünüz olduğunu söylüyorlar ve bu albümle Grammy’lere aday gösterilmiştiniz, bu albümün sihri neydi?
SK / Bu albüm bana çok yakın bir albüm ve daha çok derinlerdeki bana dokunuyor…Benim ilk akustik albümüm, belki de bu yüzden bana böyle geliyor…
CE / Efsanevi şarkıcı Cesaria Evora ile düetiniz “Yamore” uluslar arası büyük bir ilgi gördü ve çok derin duygular hissettiriyor, bu güzel şarkının öyküsü nedir?
SK / Yamore sevdiğin kadının aşkını koruyabilmek üzerine bir şarkı, bana göre bu insanın hayatındaki çok önemli bir mesele. Şarkının melodisi Cesaria’nın şarkılarına çok yakın, bu yüzden aklıma ilk gelen, bu şarkının Cesaria’ya göre olduğuydu.
CE / Son albümünüz “La Difference” daha çok pop etkisinde görünüyor, buna katılıyor musunuz?
SK / Hayır tam olarak değil, ben müziklerimi her zaman kendi müziklerim olarak görüyorum, popla birlikte bir çok farklı müziğin etkileri var diyebiliriz…
CE / Ayrıca Ekolo d’amour ve San Ka Na gibi şarkılarınızda kirlilik ve ekolojik trajediler gibi ciddi konulara da değiniyorsunuz, şarkıların bilinçliliği artırmaya yardımcı olduğuna inanıyor musunuz?
SK / Elbette inanıyorum… İnsanların bu durumu anlayabilmelerine ve daha dikkatli olabilmelerine yardımcı olabilmek için her yolu denemek zorundayız…
CE / Albümün isim şarkısı “La Difference “ albino hastalığınızdan da bahsediyor ve hastalık hakkında bilinçliliği artırmak için hastalığı son derece huzurlu kabulünüzle bu şarkı size neler ifade ediyor?
SK / Bu şarkıyla çok basit sözlerle tüm insanların eşit haklara sahip olması gerektiğini ve dünyamızdaki farklılıkların güzelliklerinden yararlanmamız gerektiğini anlatıyorum. Hiç kimse dış görünüşüyle yargılanmamalı bu çok gülünç…
CE / Her ne kadar albümünüzde ciddi konular yer alıyor olsa da, umudu kaybetmediğinizi söyleyebilir miyiz?
SK / Evet, elbette, daha önce söylediğim gibi ilerisi için oldukça iyimserim ve inanıyorum ki insanlık daha iyiye gidecek ve düzelecek…
CE / Daha önce İstanbul’a gelmiştiniz ancak 3 Nisan’da İstanbul’a tekrar yepyeni şarkılarınızla geliyorsunuz, İstanbul hakkında en çok neler hatırlıyorsunuz?
SK / Çok güzel bir festivalde sahne aldığımı hatırlıyorum ve İstanbul kesinlikle çok hoş bir yer, uzun bir aradan sonra tekrar geleceğim için çok mutluyum.
CE / Dünya müziği arenasında festivallerden ya da konserlerden ötürü herhangi bir Türk müzisyen tanıyor musunuz?
SK / Hayır, maalesef tanımıyorum. Henüz, Türkiye’den herhangi bir sanatçıyla tanışma şansım olmadı, aslında sorun turneler. Çünkü konser için gittiğimiz ülkelerde birileriyle tanışabilecek kadar uzun süre kalmıyoruz.
SALIF KEITA EXCLUSIVE
After the years he’s been through with legendary bands of 70’s, Rail Band and Ambassadeurs, Salif Keita had become an international voice of traditional music of West Africa. Since he released his debut solo album “Soro” in 1987, he has been still rising as an African star of music of Malian roots. Now, he will be performing live in İstanbul.
His latest album ‘La Difference’ touches social issues again and he keeps on giving messages of hope for the whole world with his poetic lyrics and joyful music. Now, he is ready to perform his music of hope due March 3 at Cemal Reşit Rey Concert Hall. Salif Keita talks about his amazing career, his roots and his own music and his hope for future generations in Africa.
Cenk Erdem
Salif Keita; "My music is the mixture of my culture
and the other cultures i discovered."
CE / You have been representing your own culture and music for more than forty years, have you accomplished all of your dreams as an artist?
SK / No, of course not, it’s impossible to accomplish all i have dreamed of, but i always have new ideas.
CE / You made your first appearance in the avant garde music of Rail Band and then you were in the famous orchestra Ambassadeurs of 70’s, did you ever think about being this famous as a solo artist in those days?
SK / No, actually it was the result of all experiences i have been through within years. I was having amazing experiences with those bands so i took my steps slowly for my solo career.
CE / Your live performance in the honour of Nelson Mandela’s 70th birthday was a kind of breakthrough for your international career, what do you remember most abot that performance?
SK / It was an amazing event, i remember a crowd of 80.000 people representing different cultures from all around the world at Wembley, it was a fantastic experience…
CE / Your debut album “Soro” was released in 1987 and since that day you have been one of the most popular singers of world music scene, but how do you describe your own music?
SK / In fact, it is hard to describe my own music, my own music is my music. It’s the result of my all experiences, my music is the mixture of my culture and the other cultures i discovered.
CE / The lyrics in your songs are pretty hopeful and optimistic, how come you are being such positive even about African people?
SK / There’s no need to be pessimistic. Africa is a very beautiful continent, it’s just inexperienced, it needs to be developed but it’s a very young continent with full of beauties with its people and energy. I am pretty optimistic about future generations…
CE / Critics claim that your finest work to date is your album Moffou which was released in 2002, and you were nominated for the Grammy’s with this album, what was the magic about this album?
SK / This album feels so close to me and it touches the deeper side of me. It’s my first acoustic album, maybe just because of this it feels so intimate.
CE / Your duet “Yamore” with legendary Cesaria Evora did fabolous internationaly and it feels pretty deeper in feelings, what’s the story of this beautiful song?
SK / Yamore is a song about keeping your love for a woman, i guess this is the most important issue in a man’s life. The melody of the song is so close to the melodies of Cesaria’s songs, so i felt like this song suits best to her voice from the very first moment.
CE / Your latest album “La Difference” seems to have more pop influence, do you agree?
SK / Not exactly, because i see my music as my own expression but there are some pop influences besides many different styles on my latest album.
CE / You also touch on serious issues like pollution and ecological tragedies in your songs like Ekolo d’amour and San Ka Na, do you believe that songs help to raise conciousness?
SK / Of course , i do believe… We have to try every single way to help people understand and care about the situation.
CE / You also talk about your disease in the song “La Difference”, and your peaceful adaptation to raise awareness about this disease, what does this song mean to you?
SK / I am trying to tell that every one should have equal rights and we have to enjoy the beauty of differences in my song using very simple words in lyrics. We should not judge people because of their appearence, it’s ridiculous..
CE / Although your album deals with some serious issues can we say that it doesn’t give up hope?
SK / Yes , of course, as i mentioned before, i am pretty hopeful about future and i believe that humanity will go better and better…
CE / You have been to İstanbul before and now you are going to perform in İstanbul again with your latest album on April 3rd, what do you remember most about İstanbul?
SK / I remember that was a beautiful festival and İstanbul is certainly a very nice city, i am so happy that i will be there after long long time…
CE / Do you know any Turkish musicians from world music scene through festivals or concerts?
SK / Unfortunately not. I have not had a chance to meet any artist from Turkey yet. The problem is the schedule of tours. We don’t stay enough long to meet people wherever we go for live performances…
Cazkolik.com / 02 Nisan 2010, Cuma
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.