Damar damar aşktan canımız yanarken fena tuz basan Sezen tek kurşun vuruyor yine

Damar damar aşktan canımız yanarken fena tuz basan Sezen tek kurşun vuruyor yine

Sezen bizden


Tam da üstümüze kâbus gibi çöken bir dönemin içinden sıyrılmak isterken, “birlikte çok güzeliz” yalanına değil de, birlikte şimdi olduğundan daha güzel zamanlara duyulan özlemle ruhumuz ülkenin politik ikliminden can çekişirken; önce kar yağdı. İlk kez hangi tv kanalının haber bülteni olursa olsun ortak duygularla bakabildiğimiz kar görüntüleri ve bembeyaz sokaklarda sessizlik ama sanki ihtiyaç duyduğumuz bir saflık ve beyaz. Arada meclis dövüşmeleri sürüyor ama kar yağıyordu. Bir temiz olun, bir susun der gibi.


Kışın soğuğuna, merhametsizliğine rağmen… Sonra “Biraz pop Biraz Sezen“ haberleri, ufak ufak şarkı isimleri dökülmeye başladı. Hani, karla beyaza çekmiştik ya içimizi; bir de Sezen’le şarkılar ufak ufak yağıyordu gökyüzünden hediye gibi. Isınmaya öyle ihtiyacımız varken, bir gece önce itunes satışına çıktı ve o gece her yer Sezen oldu. İlk olarak iki şarkı yetti bana. “İhanetten Geri Kalan” ve “Canımsın Sen”. “İhanetten Geri Kalan” şarkısında o bildiğimiz damar damar ve aşktan canımız yanarken fena tuz basan Sezen tek kurşun vuruyordu yine: “İstemem artık geriye dönme / Dönersen bile bu evde sönme.” diyordu. Ben nakaratta önce bir bittim, sizi bilemem kimi getirdi kalbinize ama şarkı derinden işliyordu o unutmayan kalbe.


Arada gitar ve Erkin Koray duygusu veren düzenlemedeki nostalji. Daha ne isteyelim ki... Bırakın 15 yıl geriye gitmeyi aynı anda hem eski Sezen’lere, hem Erkin Baba’ya gittik. Ertesi gün albüm kitapçığında, Sezen’in Erkin Baba selamı beni benden aldı. Ama hani aşık olduğumuz zamanlar bizi uçuran Sezen şarkıları da vardı ya hep. Onu da bulmuşum ya: “Canımsın Sen” Sezen... Ozan Bayraşa’nın o `80 sonları Sezen havasını veren düzenlemesi ve ah yine Sezen’den o delici sözler: “Boşuna mı yaprak gibi rüzgarına kapıldım ben...” hele hele “Sığmıyorsun ele avuca, delisin sen” diyor ya. Deli aşık oldum orada ben. Deli aşık olduğum halleri duygusal hafıza tüm bedenime bir anda salgılıyordu ilk kez dinlerken.



Sezen’in o esprili, hafif muzır şarkılarından da vardır belki derken, “Koca Kıçlı” isminden heyecanlandım ama şarkı öyle fazla kesmedi beni ama olsundu; ismi ne tatlı duruyor şarkı listende canım Sezen. İzninizle “Sezen” diyoruz. O kadar yakınız işte duygudan, anılardan, koca bir ortak geçmişten, toplum hafızamızdan ve aşkımıza, acımıza dokunan şarkılarından. Yine de nereden “Sezen” oluyor, sanki 40 yıllık arkadaşın, ne iş? diyecek olursanız, valla yıllardır gördüğüm kadarıyla öncelikle aşka inananlar, duygularıyla hareket edenler, hatta koca bir LGBT kalabalığı, ne olursa olsun aşka, melankoliye, duygularına yakın ne kadar memleketli varsa hepimize Sezen ülkede. Hele hele iki kez ayaküstü sohbet edene, gazetecisi, yazarı, müzisyeni kim varsa herkese Sezuş ve daha neler neler. Misal ben bir vakit küsenlerdenim. Tavşan daha küsmüş dağın haberi olmamış. Öyle seviyorum yani. Fırtınalı. Ama “o kırlangıç da küs mü bana?" diye sorup geri döndüğünde yeniden ince ayarlı muhalefet kucaklamasıyla koşa koşa geldik Sezen. Yeni albümde de bekledik azıcık öyle bir karşı duruş. Olana bitene, ses çıkar, laf et ya Sezen. “Manifesto” sert değil eğlenceli ama öyle bir cevap beklentimize işte... Şehrazat’ın İngilizce yazdığı eğlenceli bestesine, Türkçe sözler. Şarkı olarak başka zamanlara çok da kalmaz, evet belki eğlenceli ama eğlenmiş Sezen de belli. Hem hiç değilse sözlerde, “ben sizi anlıyorum, şu kabusun farkındayım” mesajı var gizliden. O mesaja daha çok eğleniyoruz. Hani şöyle aslan Şehrazat’ın sosyal medya hesaplarında olduğu gibi sert bir muhalefet yok ama Minik Serçe, kimseyi hırpalamadan da olsa güzel sarılmış az kalan bizlere.


Ne kaldı peki geriye? Şöyle bir de dert sofrasına, rakı muhabbetine iki şarkı da koymuşsa tamamdır Sezen. Sezen’in yanında yıllardır hiç arsız olmadan duran güzel insan Sibel Algan’ın sözleri olur da içimize, hikayelerimize dokunan şarkı çıkmaz mı? Yakmış yine Algan, 16 şarkı arasında “Köz” fena içine çekiyor orada, yapmış yine yapacağını Sibel. O da Sibel oldu artık bana. “Hakkımda Konuşmuşsun” söz ve müzik Algan’dan yine. Sanki bir Luz Casal şarkısı gibi hikayesini dinliyoruz ama hikayemizi de anlatıyor. Valla neler yaşamış bilemem ama “Pardon” hikayesinden beri sırlarımız ortak gibi geliyor hep, güzel dilinden Sibel’in. Bir de jilet Sezen varsa, Allah Allah... Onu da buyurmuş derininden: “Kördüğüm".


Daha ne yapsın kadın? Özellikle albüm “hakkında konuşan” açık LGBT ya da saklı olduğunu sanan LGBT yazar, medya kimliği vesaire iki türe ses edesim var. Ya 16 şarkıyı da ölüp biterek öven içtenliksiz tür ya da Sezen köpürtülüyor diyen kıllar. Valla cancağızlarım, Sezen bizim dertlerimize eşlik etmek dışında 40 yılda bir oturmuş bir pencere kenarına, derdini dökmüş. Bir adam olun, güzelce dinleyin. Onlarca yıl derdimize, aşkımıza, duygumuza şarkılar veren Sezen, içini dökmüş diyorum, hu hu. Albüm “İsyancı” ile açılıyor üstelik. İsyan ediyor kadın işte, anlayana. Sezen bizden, Denizli doğumlu anladık da ruhu öyle ya da böyle bizim gavur İzmir’den.


Cenk Erdem


Cazkolik.com / 23 Şubat 2017, Perşembe


BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cenk Erdem

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.