Değişen iletişim çağında Amerikan müzik endüstrisinde albüm promosyonları nasıl yapılıyor?

Değişen iletişim çağında Amerikan müzik endüstrisinde albüm promosyonları nasıl yapılıyor?

2017 yılında Amerika’da yalnızca kayıtlı müzik üzerinden (albüm satışları, download, YouTube, Spotify, Apple Music gibi streaming servisleri) kazanılan gelir 8.7 milyar dolara ulaştı (tıklayın). Amerika, dünyadaki en büyük müzik endüstrisine sahip, Birleşik Devletler’in ardından ise Japonya ve İngiltere geliyor (tıklayın). Gelir dağılımında ise büyük plak şirketleri başı çekiyor. Spotify gibi müzik dinleme platformları sayesinde üretilen ve piyasaya sürülen müzik miktarı o kadar yükseldi ki, rekabet de aynı oranda artmış durumda. Bir albüm veya sanatçının gördüğü ilgi, bazı nadir isimler dışında, birkaç haftayı geçmiyor. Dünyanın beşinci en büyük müzik şirketi Concord Music Group (tıklayın) bünyesinde pazarlama departmanında çalışan Gülce Türek, konuyla ilgili şöyle yorum yapıyor: “bir albüm veya single’ı piyasaya sürmeden önce, diğer büyük plak şirketlerinin ‘satışa çıkarma takvimi’ne bakıp, ona göre stratejik tarihler seçmeye çalışıyoruz, çünkü, piyasaya çıkış tarihini belirlediğimiz bir albüm, eğer aynı genre kapsamında daha tanınmış bir sanatçının albümüyle çakışırsa, bu Billboard 200 listesinde sıralamamızın düşeceği anlamına gelir. Dolayısıyla, hiçbir şey birbirinden bağımsız ilerlemiyor.”


Müzik pazarlama alanında özellikle turne, lifestyle, branding, reklam gibi alanlarda proje bazlı işler yapan Gülce Türek, şu sıralar ekip olarak üzerinde çalıştıkları Nathaniel Rateliff & The Night Sweats’in Tearing at the Seams albümüyle ilgili olarak Spotify benzeri müzik dinleme platformlarının önemine vurgu yapıyor ve “turne sırasında radyonun etkin olarak projemizi desteklediği marketlerde, Spotify üzerinden geo-targeted sesli reklamlar yayınlayarak, dinleyicilerimize pek yakında şehirlerinde bir konser vereceğimiz haberini veriyoruz. Yani, artık eskisi gibi dergilere ilan vermek, sokaklara poster asmak, TV reklamları, bir projenin promosyonunda yeterli olmuyor. Sürekli yeni platformlar arıyoruz.” diyor.


Nathaniel Rateliff & The Night Sweats, ilk albümlerini çıkarttıktan iki yıl sonra Gold Record olup, yani en az 500,000 kopya satmış olup, Tearing at the Seams bu albümün ardından gelmiş ve ilk albümün bu başarıya ulaşması, yeni promosyon turunda en önemli kozlardan biri olarak rol oynuyor. Bu tür başarıların bütün ekibi ne kadar gururlandırıp mutlu ettiğinden bahseden Gülce, “bu tip olaylar artık büyük Rap ve ana akım Pop yıldızları dışında çok nadir görülüyor” diyor, “yine de bu işle ilgili en sevdiğim iki anım kuşkusuz Rick Rubin’in (AC/DC, Jay-Z, Lana Del Rey, Kanye West ve nice ismin prodüktörü) stüdyosunda Neil Young’ın şarkı kaydı sırasında bulunup, ekibinden Lukas Nelson’a (Willie Nelson’un oğlu) promosyon amaçlı kullanmak üzere yüzlerce plak imzalattığım gün ve de Tom Morello’yla sahne arkasında politika hakkında sohbet ettiğimiz gündü.” Fiziksel albüm satışlarının ilerleyen yıllarda da düşmeye devam etmesi bekleniyor. 2017 yılındaki müzik gelirinin %80’i dijital platformlardan gelmiş durumda (tıklayın).


Cazkolik.com / 18 Mayıs 2018, Cuma



Gülce Türek

Kaydet

Kaydet

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.