Dostları Durul Gence'yi anıyor, hatıralarını paylaşıyor...

Dostları Durul Gence'yi anıyor, hatıralarını paylaşıyor...

Durul Gence’nin ardından (14 Mart 1940 - 20 Ekim 2021)

 

 

Türkiye önemli bir müzisyenini, usta bir sanatçısı kaybetti. 81 yşında hayata veda eden Durul Gence sadece iyi bir davulcu değil, müziğe ve eğitime önem ve emek veren ve yeniliklere açık bir sanatçıydı.

 

Durul Gence'nin ardından onu anarken beraber çalıştığı arkadaşlarının ağzından birkaç özel cümle ve güzel anı ile yad etmek istedik anmalara geçmeden çok kısa Durul Gence'nin kim olduğunu kısaca özetleyelim.

 

Ne yazık ki basında yeterince bilgiye ulaşamışyorsunuz ve hakkında çıkan haberler de birbirini tekrar eden içeriklerle dolu, ancak Youtube'ta yaşam öyküsünü nispeten detaylı anlatan bir kayıt var, oradan birkaç cümle ile özetlemek mümkün ama dileyen bu linkten daha ayrıntılı öğrenebilir.

 

İlk müzikal deneyimini Muzaffer Arkan yönetimindeki Bahçelievler ilkokul korosunun Ankara Radyosu çocuk kulübünde verilen konserler ve özel piyano dersiyle başlayan Gence 1954 yılında Deniz Harp Okulu Lisesine girer ve okulun trampet takımında şefliğe kadar yükselir. Davul tutkusu ilk defa orkestrada başlar. Somer Soyata ve arkadaşlarıyla tanınan Deniz Harp Okul ve Lise Orkestrası ile vokal grubu Türkiye’nin vokalli ilk rock’n roll topluluğu olarak tarihe geçer.

 

1959 yılında ODTÜ İdari İlimler Fakültesi’nin ilk öğrencilerinden olur. 1960 yılında Ankara’lı müzikseverler Durul Gence’yi TED Ankara Koleji Sweaters (Süveterler) vokal grubunun davulcusu olarak tanır. Somer Soyata ve Sweaters’ın dağılması üzerine Gence, Sweaters'dan Murat Sungar, Burak Gürsel ve Caner Tunaman, Somer Soyata’dan ise Erkut Taçkın ve Güngör Yücel’i bir araya getirerek Sextet SSS’in kurulmasını sağlar. Sanatçı ayrıca Lale Akat ve Türkiye’de bazı Amerikalı müzisyenlerin özellikle Europhonis adlı vokal grubunun katılımı ile Sextet SSS Ankara’nın müzik hayatına renk katar.

 

Erol Pekcan, Durul Gence’nin Selçuk Sun, Süheyl Denizci, Nejat Cendeli, Metin ve Melih Gürel gibi usta cazcılarla birlikte çalmalarına aracılık ederek çağdaş kriterlere uygun deneyimler edinmesini sağlar. Ankara’nın önde gelen gece kulüplerinde çalışan Manny Kelly, Happy Boys, Pier Ivo, Stelio Band gibi yabancı orkestralarda öğrendiklerini uygulama fırsatı bulur. O yıllarda gazeteciliğe heveslenerek MELODİ isimli bir dergi çıkartır. Daha sonra da Müzik Expres gazetesi ile devam eder. Müzik köşesini hazırladığı o yıllarda ünlü olan ÖNCÜ gazetesinde Nilüfer Yalçın, Altan Öymen, Oktay Ekşi, Mete Akyol, Örsan Öymen gibi gazetecilerle aynı ortamda yer almıştır ancak davul aşkı ağır bastığından gazeteciliği bırakır. Murat Sungar, Şanar Yurdatapan ve Amerikalı gitarist Robert Aglin ile "Arkadaşlar" dörtlüsünü kurarak Alpay’ın ilk plâklarına ve ilk konser çalışmalarına önemli katkılarda bulunmuştur.

 

60’larda başlayan ekonomik kriz ailesinin geçimine katkıda bulunmasını zorunlu kılar ve Üstün Poyrazoğlu Orkestrasıyla profesyonelliğe adım atar ve ODTÜ öğrenimi sona erer. 1963-65 yıllarında askerlik görevi esnasında tümen bandosunda trampet çalar. Aynı yıl Münih’te yakın arkadaşı Erkut Taçkın ile buluşur. Altı ay çalışıp hazırlandıktan sonra İstanbul’a dönerler. Üç Alman ve üç Türk müzisyenden oluşan Erkut Taçkın ve Durul Gence 5 müzikseverlere Avrupa’da esen Beat müziğinden unutulmaz örnekler sunarlar. Durul Gence 5, eleman değiştirerek keman, flüt, vibrafon ve trombonda Atilla Özdemiroğlu, orgda Cahit Oben, gitarda Mehmet Şahinbaş, basta Mehmet Horoz ve davulda Durul Gence’den oluşan yeni kadrosuyla Türkiye’nin en gözde topluluklarından biri olmayı uzun yıllar korur. Durul Gence, Erkut Taçkın’ın yanı sıra Ajda Pekkan, Rüçhan Çamay, Gönül Yazar, Tanju Okan, Ertan Anapa, Tayfun Karatekin gibi zamanın ünlü seslerine konser ve plâklarında eşlik eder. Soul rüzgarının esmesiyle Blood, Sweet Tears ve Chicago gibi bol nefesli sazlara yer veren gruplar popüler olunca Durul Gence de grubuna 5 nefesli saz ilave ederek Durul Gence 10 simli grubunu kurar.

 

Durul Gence 10’un 1969’da Emin Fındıkoğlu’nun aranjmanlarıyla verdiği 'İlk Konser'deki başarısı Türkiye’nin ilk canlı müzik plâğı olarak ölümsüzleşir. Bu grup için ilk yaptığı düzenleme olan Şeyh Şamil, Durul Gence’ye büyük başarı katar.

 

ABD kültür ateşesi Kenton Keith, Durul Gence’yi dünya turnesine çıkan Blood, Sweat Tears grubuyla tanıştırmak üzere Belgrad ve  Zagreb’e  davetli olarak götürür ve övgüyle bahseder. Ünlü gitarist Sonny Sharrock ve Air grubuyla çıktığı dünya turnesinde Türkiye’ye de uğrayan flütist Herbie Mann ile jamm sessiona katılır. Durul Gence’nin performansını çok beğenen ve etkilenen Mann, İstanbul konserinde birikte çalmayı teklif eder ve çalarlar.

 

Dönemin devlet adamlarından İsmet İnönü’den de övgü dolu sözler almış, 1971 yılında yılın sanatçısı seçilerek ödülünü Cevdet Sunay’dan alır. Müziğini daha geniş kitlelerin de dinlemesi için 1971 ve 72 yıllarında 2 kez Anadolu turnesine çıkar ve konserler verir. 1973 yılında Asia Minor Mission ile Avrupa’ya açılır. Uğur Dikmen, İrfan Sümer ve Oğuz Durukan’ın Gence’ye eşlik ettikleri bu grubun Norveç, İsveç, ve Hollanda’daki performansı çağdaş Türk müzisyenlerinin başarılı bir yansıması olarak değerlendirilebilir.

 

Count Basie ve Lionel Hampton’ın şarkıcılığını yapmış olan Bertice Reading ile Ankara, İstanbul, Stockholm, Göteborg, Hammerfest ve Amsterdam’da konserler verirler.

 

Danimarka’da yaşayan Mehmet Ozan ve ünlü basçı Mads Vinding ile İstanbul Express adlı plakta çalar, aynı ekibin Danimarka turnelerine katılır. Tiyatro sanatçımız Yıldız Kenter’in ricası üzerine Ben Anadolu oyunu için hazırladığı özgün müzikler yurt içi ve dışında büyük beğeni kazanır. 1986’dan başlayarak önce Hacettepe Üniversitesi’nde daha sonra  ODTÜ’de 'İnsan, Müzik ve Caz' konulu dersler vermeye başlar. Aynı dersi bir süre sonra konservatuarın müzikoloji bölümünde ve Gordion Caz Akademisi’nde de verir. Bu çabaları cazın gelişiminde önemli bir katkı olarak değerlendirildiğinde Arif Mardin’in önerisi üzerine Boston’daki Berklee College of  Music’den  bir bursla ödüllendirilir. Birinci ve ikinci kanalda yayınlanan Geçmişten Günümüze Esintiler adlı TV programı, çeşitli nedenlerle küstürülmüş olan Ajda Pekkan, Gönü Yazar, Özdemir Erdoğan, Timur Selçuk ve Modern Folk Üçlüsü gibi ünlülerin TRT ile barışmalarını sağlar.

 

1995 Houston Uluslararası Festivali'nde aralarında Erden Bilgen trompet, Ertuğrul Bayraktar piano, ve Bilgehan Erten synt. gibi seçkin müzisyenlerin bulunduğu Durul Gence 6 ülkemizi temsil eder. Deniz Harp Okulu vokal grubundan eski arkadaşlarının bir araya gelmesiyle Beş Eski Denizci ekibinde, Erkut Taçkın, Erkan Gürsal, Ersin Yüce ve Güngör Yücel'in yanında Durul Gence de yerini alır ve konserler verirler. Süheyl Denizci, Selçuk Sun, Tuna Ötenel, Nükhet ve Neşet Ruacan, İmer Demirer, Fatih Erkoç, Önder Focan, Sibel Köse, Kerem Görsev, Ümit Eroğlu, Haşim Yedican gibi ünlü müzisyenlerle çeşitli etkinliklerde birlikte çalar. Son olarak DG 4 adlı grubuyla verdiği konserlerde Bilgehan Erten klavye, Atilla Şentin nefesli sazlar ve perküsyon, Murat Ulus bas çalmaktaydı. Daha sonra evlenir, Elvin isminde bir kızı vardır. Eşi ile birlikte Gence Çocuk Yuvasını kurar ve okul öncesi çocuklar için müzik eğitimleri geliştirirler. Bunu uzantısı olarak Mini Trampet Takımını kurar. 
Durul gence sanat kursları kurulur.

 

Ve daima ileriye yönelik müziğin ve müzisyenlerin gelişmesi için çalışmalarda bulunmuş değerli müzisyenimizi dostlarından gelen mesajlar ile anmaya devam ediyoruz.

 

Sevgiyle

 

Leyla Diana Gücük

 

 

 

Emin Fındıkoğlu; Durul ve grupları...

 

 

Amerika'dan döndüğüm 1967'nin ilk günlerinde İstanbul'da fırtına gibi esen bir topluluğun olduğunu gördüm, Durul Gence 5 adlı grupta Atilla Özdemiroğlu'nun renkli kişiliği öne çıkıyordu. Daha sonra tamamen değişik bir kadroyla, Durul Gence 10 olarak sahneye çıkan grubun dinamosu o yılların en iyi ritm üçlüsü olan Onno-Ruli-Cezmi üçlüsüydü (başlangıçta), ben de düzenlemelerimle az biraz katkıda bulunmuştum. Sonra sonra 12 olmuşlardı sanırım. Piyano ve düzenlemelerde Aydın Esen vardı, öyle duymuştum. 1973 yılında Norveç'i turlayan yeni beşlisi için güzel bir ad bulmuştu, Asia Minor Mission. Buluşları ilginçti Durul'un. Bir ara The Rule and The Exceptions adını kafaya takmıştı, ama ne oldu bilemiyorum.

 

 


 

 

Nilüfer Verdi; "Türkiye'de bateristlerin birer ritm makinası değil popüler müzisyen olmalarının önünü açtı"

 

 

Durul Gence 5 efsanevi bir grup idi. Ajda Pekkan’dan caz müzisyenlerine kadar çok geniş bir yelpazede müzik yaptı. Türk pop, caz, batı pop müzikleri anlamında çok çeşitli tarzlarda çaldı. Baterinin Türkiye’de sevilmesine ve bateristlerin -davulcuların- (Durul ağabimiz zamanında çoğunlukla bateri denirdi), evet bateristlerin sadece eşlik eden bir ritim makinası değil, popüler birer müzisyen olabileceklerinin en iyi örneklerinden idi.

 

Durul ağbimizin ayrıca çok iyi bir sesi vardı, arada şarkı da söylerdi, yenilikçi, araştırmacı ve deneysel müziklere açık ve meraklı olması tartışılmaz en önemli özelliklerindendi. Büyük kayıp, ruhu şad olsun. Bu tatlı, konuşkan, esprili, sosyal, sıcak kanlı, milyonların sevgilisi sevgili ağbimizi çok özleyeceğiz.

 

 


 

 

Ergüven Başaran; "Durul konserlerinde Şeyh Şamil isimli parçayı muhakkak çalardı"

 

 

Kıymetli arkadaşım Durul Gence’yi kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Başımız sağ olsun.

 

Yıllar evvel Durul Gence İstanbul’a geldiği bir gün beni aradı, “Ergüven, ben orkestra kuruyorum, gelir misin?” dedi. Kurduğu orkestra Durul Gence 10 orkestrasıydı. O yıllarda Sühely Denizci Orkestrası ile çalışıyor, gündüzleri de İstanbul Belediye Konservatuarı Orkestrası’nda çalıyordum, o yüzden teklifini kabul edemedim ama arkadaşlığımız devam etti. Bazı konserlerde beraber çalıştık. İstanbul’daki son konserlerinden birinde Sühely Denizci TRT Caz Orkestrası’ndan bazı arkadaşlarımızla Durul’a şefimiz Sühely Denizci ile çok güzel bir konser verdik. Durul konserlerinde Şeyh Şamil isimli parçayı muhakkak çalardı ve bunun için senfoni veya opera orkestrasından timpani getirilirdi, o şarkı bittikten sonra solosunu timpani ile yapardı. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.

 

 


 

 

Ömür Göksel; "Durul Gence 5’lisi dillere destandı"

 

 

Durul’u da kaybetmişiz... Yaprak dökümü devam ediyor. 1968-1980 arası ne çok anımız olmuştu onunla. Erkut Taçkın’ın solistliğinde kurduğu orkestra Durul Gence 5’lisi, dillere destandı. Erkut Taçkın rock tipi şarkılar söylerken, birlikte çalıştığımız bir çok kulüpte, sanki o grubun solistiymişim gibi ben de onlarla birlikte gecenin geç saatlerinde romantik şarkılar söylerdim. 2019 da Ankara’daki caz konserimde en ön sıradaydı, 'seni alkışlamaya geldim Ömür’cüğüm'  dedi, daha doğrusu dili konuşmasına müsaade etmiyordu. Gözleri dolu iki sanatçının kucaklaşması etrafımızdakileri de duygulandırmıştı. Geçen hafta Ankara’daki caz konserimde, gözlerim onu aradı, meğer, meğer...

 

Güle güle büyük Durul Gence, bagetlerini yanına almayı unutma, geldiğimde kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

 


 

 

Rüçhan Çamay; "İlk plâklarım hep Durul ile yapılmıştır"

 

 

Sevgili Durul’cuğum öbür hayata geçmiş, vefat etmiş. Çok çok severim, çok beraberliklerimiz olmuştur. Işıklar içinde olsun, güzelliklerle olsun inşallah gittiği yerlerde. Bir çok otelde, gece kulüplerinde beraber olduk, hep Durul Gence Orkestrası refakatıyla programlar yaptım. Çok tatlı şeker, espritüel bir insandır, hatta biraz da spritüel bir insandı. İlk plâklarım hep Durul ile yapılmıştır. Gelirdi bana oturur, konuşur, sohbet ederdik. Huzurlar içinde olsun, duacı olacağım. Benim adıma bu güzel duygularımı nakledin lütfen.

 

 


 

 

Neşet Ruacan; "Durul Gence'nin kurduğu gruplar Türkiye'de birçok standardın değişmesine neden olmuştur"

 

 

Durul Gence 5 ve Durul Gence 10 müzik grupları Türkiye’de hakikaten bir çok standardın değişmesine sebep oldu. Durul Gence mükemmel müziği ile son derece dikkatli seçilmiş repertuvarı ile ve çok candan, samimi şarkıcılığı ile bu grupların özellikle Durul Gence 5’in en iyi lokallerde en rahat ve en havalı bir şekilde  dinlenmesini sağladı. Sesin dinleyiciye ulaşmasındaki ince noktaları çok iyi bilirdi. Onun müziği kimse için aşırı yüksek ya da alçak olamazdı. Her yere eşit dağılım sağlamaya çalışırdı. Teknik bilgisi çok iyiydi  ve çok dikkat ederdi. Daha sonra beraber çalıştığı müzisyenlerde de aynı bu disiplin vardı. Ses kontrolleri, tını armoni son derece iç içe ve bir bütün halinde duyulurdu. Tek tek ayrılmazdı, bunlar o zamanalar için önemli şeylerdi. Durul Gence aynı zamanda çalıştığı lokallerin yönetimiyle baya teferruatlı kontratlar hazırlar ve imzalatırdı. Bu arda orkestranın elemanlarına, çay kahve getiren insanlardan tutun da, repertuvarından kıyafetinden her şeyine kadar çalışma saatleri, çalışma disipliniyle ilgili her şeyiyle maddi tarafıyla ilgili çok güzel kontratlarla çalışırdı. Bu, o zamanlarda Türkiye’de pek yoktu, bu açıdan Durul Gence okur yazar bir insan olduğu için, işin bu tarafına da önem vermiştir. Her şeyini akitle yapardı. Günün sevilen parçalarını çok iyi seçerdi. Kendine uygun parçaları çok iyi seçerdi. Hem davul çalıp hem şarkı söylemek kolay bir şey değildir, bunu da çok iyi yapardı. Durul Gence 10’u kurdu. Bu arada bir Norveç macerası oldu tabi onların. Durul abi o zaman güzel bir grup kurarak Norveç’te sadece prova yapmak için yer kiralayıp, Avrupa’ya çıkış yapmak için orada iki seneye yakın oturdu. Fakat o gruptan dağılmalar oldu, pek netice alamadı. O arada Durul Gence 10’u kurdu. Nefesli sazlar takviyeliydi. Çok güzel yerlerde güzel aranjmanlar çaldılar. Her yaptığı her sahne aldığı yerde bir yenilik ve bir medeniyet getirmiş bir insandı. Kendi yaşamına ve sağlığına son derece dikkat eden bir insandı rahmetli. Alkol, sigara gibi kötü alışkanlığı yoktu, uzak  dururdu. Neşeliydi, yapıcıydı ve caz müziğinin derinlemesine inerek ODTÜ ve Hacettepe’de hocalık yaptı. Her yaşadığı dakikayı faydaya çeviren bir ağbimizdi. Arkasından çok üzüldük, bir kanadımız kopmuş gibi olduk. Sohbetler ederdik, konuşmalar hep ilerisi için, ileriki hayaller için, daha iyisi için plânlar projeler yapma alışkanlığında bir insandı. Hakikaten bir vizyondu. Çok kişiye örnek oldu. Ondan sonraki zamanlarda müzisyenler haklarını daha iyi korudu. Repertuvarını ve sahnelerini daha iyi seçtiler. Çok büyük bir değerimizi kaybettik. Allah rahmet eylesin. 

 

 


 

 

Sibel Köse; "Dinleyiciler konserinde uzun bir davul solosu dinlemeden onu bırakmak istemezdi"

 

 

ODTÜ Mimarlık birinci sınıfta bir öğleden sonra çizim dersindeydik. Değerli hocamız Feyyaz Erpi akşam üzeri teslim edilmek üzere bir çizim ödevi verip sınıftan çıktı. Canım arkadaşım Zeynep Aktüre’yle “ödevi sonra da yaparız” diyerek Mimarlık Amfisi’nde henüz başlayan ve kaçırmak istemediğimiz konseri izlemeye gittik. Karanlık salonda ilk bulduğumuz yere oturduk. Durul Gence’yi ve Şeyh Şamil’i ilk kez o gün orada dinlemiştim. Konser sona erip de salon ışıkları yandığında tam da mest olmuşken, yanına oturduğumuz Feyyaz hocayla göz göze geldik bir anda. “Sizin burada ne işiniz var?” der gibi bakmıştı ama utanarak sınıfa geri döndüğümüzde, minik bir fırçadan sonra “ödevleri haftaya getirirsiniz” demişti diye hatırlıyorum.

 

İlerleyen yıllarda pek çok kez dinleme ve zaman zaman aynı sahneyi paylaşma şansım oldu. Şeyh Şamil’den sonra ikinci sırada gelen istek parçası da Take Five olurdu, dinlemeye gelenler uzun bir davul solosu dinlemeden onu bırakmak istemezlerdi. Sabahtan beri ondan ilham alan müzisyen arkadaşlarımızın, caz tarihi dersleri sayesinde cazı sevdiğini paylaşan dostlarımızın mesajlarını okuyorum. Kalbimizde yaşamaya devam edecek, sevenlerine sabır dilerim.

 

 


 

 

Kerem Görsev; "Şeyh Şamil parçasının teliflerini alamamaktan şikayetçiydi"

 

 

Yirmi-otuz sene kadar önce Durul ağabeyin daveti üzerine 3 konserde yer almıştım. Rahmetli Erkut Taçkın da vokal olarak katılmıştı. Bugüne kadar ara sıra görüştük, telefonlaştık. Genç müzisyenlere ilham kaynağı olmuştur ve Şeyh Şamil parçası ile tanınırdı. Ne yazık ki bu parçanın teliflerini alamamaktan rahatsızlığından bahsetmişti.

 

Leyla Diana Gücük

 

Cazkolik.com / 27 Ekim 2021, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Leyla Diana Gücük

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Mustafa Sâfi BEŞE
    16 Aralık 2021 Perşembe 10:42

    Durul Gence yaşarken dünya daha güzel bir yerdi. Ankara Radyosu'ndaki bir anonsu hiç unutmadım:Durul Gence Beşlisi eşliğnde Ajda Pekkan'dan dinliyoruz:Saklambaç Ve nice benzer anonslar...O olunca müzik,ayrı bir kıvam kazanırdı;yükselirdi. "Gittikçe artıyor yalnızlığımız".

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.