"Evde Çalamadıklarım"ın bu hafta konuğu Türk pop ve caz müziğinin yaşayan en etkili ve güçlü seslerinden sevgili Ömür Göksel..

"Evde Çalamadıklarım"ın bu hafta konuğu Türk pop ve caz müziğinin yaşayan en etkili ve güçlü seslerinden sevgili Ömür Göksel..

Sevgili müzik dostlarım,

Geçen hafta söze girerken “değişim, gene değişim derken asırlar gelip geçmiş, hala değişmeye devam ediyoruz” demişim. Bu hafta başka bir soru sormak istiyorum; acaba Türkiye gerçekten değişiyor mu?

Tüketim kalıpları açısından çok büyük bir değişim içerisinde olduğumuz muhakkak ama geleceğe yönelik vizyonumuz, üretim kalıpları ve insani değerler açısından olumlu bir değişim yaşadığımıza dair ciddi şüphelerim var.

Geçen hafta yaşadığımız sel felaketi hakkında gazeteler, köşe yazarları bir hafta boyunca yazdılar çizdiler, içinde olduğumuz saçma sapan durumu tüm ayrıntılarıyla ortaya koydular. Benim en çok ilgimi çeken şey bir Karadeniz kentimizden minibüs tutup sele kapılmış malları yağmalamaya İstanbul’a gelen vatandaşın sözleri oldu:

“Ziyan olmasın dedik”

Ben vizyon diye işte buna derim, “olağanüstü” bir dayanışma örneği ve bence söylenebilecek sözler de bu sözün ardından bitti.
 
Dün akşam gittiğim David Helfgott piyano konserinde aklım için bir teselli aradım. Konserden önce Helfgott’un yaşamını anlatan “Shine” filmini evde izlemiştim. Ama tabi ki konser farklı bir şey, şizofren bir piyanistin olağanüstü müzikal dehasını Aya İrini kilisesinin muhteşem atmosferinde iliklerimize kadar hissettik.

Orada başlayan ruhsal değişimim konserin sonunda bana ülkemin geleceği için arzu ettiğim güzellikleri tekrar hatırlattı ve ne yapabiliriz diye kendime sormaya devam ettim, hala da sormaya devam ediyorum. Olaya bir koç açısından bakınca şunu görüyorum:
 
Türkiye şu an olduğu yerde ilerlemeden ama devinim içerisinde, dönüp duruyor. Ülke olarak kim olduğumuzu, hangi değerlerin ardında durduğumuzu sorguluyoruz. Bu ağır bir süreç ve kaçınılmaz olarak değişmemiz gerekiyor, değişimin bir bedeli de olacak, üstelik sadece maddi olmayan bir bedel bu. Sevsek de sevmesek de geçmişimiz de bizim, şimdi inşa edeceğimiz yeni gelecek de bizim. Akıl ve sabır gerektiren bir süreçteyiz. Ben her şeye rağmen aklın ve sağduyunun ön plana çıkıp Türkiye’nin daha iyi, güçlü ve aydınlık bir noktaya geleceğine inanıyorum. Yarın Ayamama deresi acı intikamlar almak zorunda kalmayacak. Çetin Altan ustanın deyimiyle “enseyi karartmaya gerek yok”. Zaten yağmur da bir sonraki randevuya kadar bizden uzaklaştı ve gitti.
 
www.cazkolik.com’da Evde Çalamadıklarım programı bu hafta da keyif dolu bir enerji ile sizlere güzel saatler geçirtmeye devam edecek.

373. programımızda Evde Çalamadıklarım’ın konuğu ülkemizin en sevilen müzik insanlarından birisi olan Ömür Göksel olacak. Onunla hayranlarının kendisini tanıdığı dünyasının ötesinde farklı bir dünyaya girerek kendisinin jazz albümleri üzerine derin bir sohbete gireceğiz, bir çok ünlü jazz standartını onun olağanüstü güzel sesinden dinleyeceğiz. Parçaları Ömür Bey ile birlikte seçtik:
 
1- My Way
2- What is this thing called love
3- Something Stupid (Meltem Taşkıran ile)
4- Dance met to the end of the world
5- Fly me to the moon
6- I wish you love
7- New York New York
8- Abrazahme
 
Bu program stüdyo sponsorumuz olan MARŞANDİZ stüdyolarında canlı olarak kaydedildi.
 
Hepinize iyi haftalar dilerim.
 
Sevgiyle ve Güzelliklerle kalın,
 
Tunçel Gülsoy
tuncelgulsoy2@gmail.com

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tunçel Gülsoy

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Erden Koral
    18 Eylül 2009 Cuma 01:50

    Yazilarinizdaki coğu zaman kendi fikirlerimi buluyorum kendi goruslerimin bir tur saglamasini yaptiginiz icin hosuma gidiyor. tesekkurler. erden koral.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.