Eleştirmenlerce tıpkı Amalia Rodrigues`in bir şarkısının sözlerinde olduğu gibi "Fado`yu yaşıyor ve fado ile nefes alıyor" diye tanımlanan, Fado`nun prensesi Cristina Branco, Portekiz geleneksel müziğini hem kendi ülkesinin hem dünyaca ünlü şairlerin sözleriyle buluşturarak fadoya yepyeni kapılar açarken, son albümü “Fado Tango” ile bu kez Buenos Aires ve Lizbon limanlarından çıkan müzikleri buluşturuyor.
Son albümüne ayrıca Paris’in romantizmini de katan Branco, hem eski geleneksel Fado şarkılarıyla, hem de tango ile süslenmiş fado müzikleriyle, 22 Şubat`ta Cemal Reşit Rey`de sahne alacak. Portekiz’in ünlü yıldızıyla, son albümünü, bir şarkıcı olarak üzerindeki etkilerini her zaman itiraf ettiği efsane şarkıcı Amalia Rodrigues’i, Fado geleneğini ve en son 2 yıl önce ziyaret ettiği İstanbul’u konuştuk.
Cenk Erdem
http://twitter.com/#!/thecenkerdem
Cenk Erdem: Son albümünüzde Fado ve Tango’yu buluşturma fikri nerden çıktı?
Cristina Branco: Bunun yeni bir fikir olduğunu sanmıyorum. Aslında Portekiz ve Arjantin’in çok fazla ortak yönü var. Sadece fado ve tango üzerinden bile izledikleri yollara baktığınızda her ikisi de kentli müzikler, yabancı kültürlerin etkisinde bohem müzikler, denizcilerin dillerinde, biri Lizbon’un diğeri Buenos Aires’in limanlarından çıkan müzikler, hikayeleri de aynı ve hikayeleri ayıran sadece okyanus.
Cenk Erdem: Albümünüzü anılarla ve yolculuklarla dolu bir albüm olarak tarif ediyorsunuz, peki albümünüzde kişisel anılarınızla ilgi ipuçları da var mı?
Cristina Branco: Bu kez yok. Sadece hayal gücüm üzerinden sosyal, tarihi, kişisel duygular ve anılar bir film gibi canlanıyormuşcasına hikayeler yarattım. Kadınların ve erkeklerin şahit olduğu , eski bir hayatın geride kalarak, yepyeni bir hayatın başladığı, bir yolculuk anını yaratmaya çalıştım. Atlantik Okyanusunu geçen bir transatlantik imajı ya da sahnesi düşünün, nereye gittiğinin önemi yok, sadece gemideki herkes farklı nedenlerden hayatını değiştirmek üzere yolculuk ediyor. Albüm değiştiğimiz anlara bakıyor.
Cenk Erdem: Albüm kitapçığınızdaki fotoğrafların çok melankolik bir havası var, sizce albümün şarkıları da öyle sayılabilir mi?
Cristina Branco: Anlattıkları "la Saudade"! AnIattıkları kader, fado hayat demek, kader demek. Şarkılar da öyle, illa ki melankolik değiller, ama oldukça yoğun ve duygusal. Ayrıca hayatın, melankolinin ve mutluluğun ince ve görünmeyen bir iple birbirine bağlı olduğu gibi. Kaçınılmaz olarak kimi zaman hepimiz öyleyiz, yoğun ve tutkulu.
Cenk Erdem: Fado’nun bir zamanlar ayrıca bir dansı olduğu söylenir, bu anlamda da özlerinde Fado ve Tango’nun yine ortak bir yönü daha var diyebilir miyiz?
Cristina Branco: Herkesin bahsettiği o efsanevi dans “Lundum” ve kökleri Kongo’dan gelen kölelere uzanıyor ancak Fado ve tangonun sosyal açıdan asıl önemi limanlardan çıkan müzikler olmaları, Lizbon ve Buenos Aires’in denizle olan güçlü ilişkisi ve dünyaya, yeniliklere açık olmaları, doğal olarak büyük bir keyifle yabancı etkilerine de açık olmalarını beraberinde getiriyor...yeni kültürlere, yeni dillere, tavırlara...fado ve tango temaları da basit anlamda aynı: hasret, deniz, aşk ve nefret!
Cenk Erdem: Çağdaş birçok Fado şarkıcısı hep efsanevi şarkıcı Amalia Rodrigues ile kıyaslanır, ancak siz daha kimse sormadan Rodrigues’e göndermeler yapıyorsunuz, peki bir şarkıcı olarak üzerinizdeki etkilerini nasıl tarif edersiniz?
Cristina Branco: Amália benim için harika bir ses olmanın ötesinde aynı zamanda çok güzel hikayeler anlatan biri, bu yetmezmiş gibi, eğer onu hiç duymamış olsaydım ki bence bu mümkün değildi, şarkıcı da olmazdım. Duyguların derinliklerine indiğimde de ona daha da yakın hissediyorum.
Cenk Erdem: Müziklerinizde şarkı sözleri olarak çok güzel şiirler kullanıyorsunuz ve bu kez aynı zamanda bir şair olarak bilinen, ünlü şarkı yazarı ve şarkıcı Jacques Brel’den de bir şarkınız var, o şarkıyı seçerken en çok nesini sevdiniz?
Cristina Branco: Tıpkı Amália gibi, Brel harika hikayeler anlatıyor. Sanki oradaymışsınız, anlattıklarını görmüşsünüz, dinliyormuşsunuz gibi çok canlı. Özellikle o şarkıda, "les desesperés", ile Brel insan duygularının derinlerine iniyor.
Cenk Erdem: Albümünüzde Buenos Aires, Paris ve Lizbon gibi birbirinden güzel şehirlerin müzikleri var, peki sizce bu şehirlerden hangisi aşık olmak için en ideal yer?
Cristina Branco: Bu zor bir soru...Sanırım üçü de. Çok yoğun duygular veren şehirler.
Cenk Erdem: Albümünüz çaresizlikten, aşka kadar uzun bir liste çıkarılabilecek birçok hikaye anlatıyor, ancak Fado’nun özü olarak tarif edilen “saudade” duygusunu taşıyan, bir anlamda hasret duygusunu en iyi veren şarkı hangisi?
Cristina Branco: Kesinlikle, "Não é desgraça ser pobre " - Fado Menor do Porto. Bu şarkıda herpsi var! Pek çok insanın açığa çıkarmaktan çekindiği tüm gizemli duygular.
Cenk Erdem: Yaklaşık 2 yıl önce “Kronos” albümünüzün şarkılarıyla İstanbul’a gelmiştiniz, son ziyaretinizden aklınızda en çok kalan?
Cristina Branco: Şehrinizin sakladığı ve aynı zamanda ortaya döktüğü tüm gizemler. İnsanlarınızın gözündeki sempati ve egzotiklik. Vapurlar ve İstanbul’un suyla ilişkisi, geçmişi... Galata ve Pera’nın harika çevresi...
Cenk Erdem: “Fado Tango” adlı yepyeni albümünüzün şarkılarını ilk kez 22 Şubat’ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda söylüyor olacaksınız; peki sahneden şarkılarınızla izleyicilere en çok yaşatacağınız duygular hangileri olacak?
Cristina Branco: Hepsi! Ya da en azından birçoğu, çok çeşitli duygular olacak; sahnede eski geleneksel Fado ve çağdaş çeşitlemeleri olacak, tango temasıyla fado olacak ve en önemlisi aranızda olmak çok eğlenceli olacak. Hepimiz insanız, ve hayatımıza aşk hükmediyor!
Cenk Erdem
http://twitter.com/#!/thecenkerdem
Cazkolik.com / 10 Şubat 2012, Cuma
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.