Güzel bir konser gecesi olacağı baştan belliydi

Güzel bir konser gecesi olacağı baştan belliydi

Cuma gecesinin güzel olacağı baştan belliydi. Önce, Zorlu amfide müzik filmleri gösterimine uğrayıp bakıyım dedim, 74 yaşına basan Detroit`li besteci-şarkıcı Rodriguez`i anlatan belgesel vardı, Amerika gibi tutucu bir ülke için epey radikal şarkı sözleri nedeniyle mi bilmem Amerika`da hakettiği üne kavuşamamış. Merak eden bence araştırsın.

 

 

Filmi biraz izledikten sonra içeri gireyim derken yanımda çok tanıdık bir adam, allah allah, bu o mu hakikaten, evet ya, ta kendisi, Cat Stevens! Buraya çok geldi gitti ama ben hiç görmemiştim, çok da severim, hiç adetim değildir ama fotoğrafını çekeyim diye elimi cep telefonuma atana kadar çevresindekilerle uzaklaştı, Cumartesi kitabının imza günü varmış. Onu görünce aklıma Chick Corea konseri geldi, haber verseler adam belki konseri izler diye düşündüm sanki sadece benim aklıma gelmiş gibi, zaten Corea da konserin başında Stevens`tan bahsetti. Meğer kuliste buluşmuşlar, konseri izlemiş.

 

 

ve geldik konsere

 

 

İzlemediğim bir-iki konser olduysa da festivalin en iyi konseriydi diye baştan şerhimi düşeyim, sonra geçelim nedenlere. Üçlüyü öğrendiğimde aklıma Corea`nın "Further Explorations" albümü geldi, acaba benzer bir iş miydi? Evet, tahmin ettiğim gibi, dün akşam dinlediğimiz bazı parçalar o albümde de vardı. Corea ve Gomez banko, yalnız o projenin davulcusu Brian Blade değil artık hayatta olmayan Paul Motian`dı. Corea triolarının geçmişi yetmişlere uzanır. Şimdi düşünüyorum da, Corea ve özellikle Jarrett`ın triosu mihenk taşı gibi sonradan Brad Mehldau, E.S.T gibi üçlülere ilham kaynağı olmuştu, bir anlamda, müzikleriyle trio formatının öneminin altını kalınca çizmişti usta sanatçılar.

 

 

Eddie Gomez ilk kez İstanbul`da

 

 

Dün akşam Corea kadar, hatta bazı bakımlardan ondan da önemli basçı Eddie Gomez`in varlığıydı. Efsanevi Bill Evans Trio`nun basçısını İstanbul`da (yanılmıyorsam) ilk kez izlemek caz hafızamız için eşi bulunmaz fırsattı. Özellikle Gomez`in meşhur slap`lerini görmek, melodisine kulak vermek eşsiz bir deneyim olacaktı. Dinlediği ilk basçının Milt Hinton olduğunu okumuştum, slap`ler ilk Hinton`da dikkatini çekmiş. Gomez ayrıca iyi bir arşe virtüözüdür, dün konserde en az iki kez arşesini dinlemek iyi geldi. Biste Corea`nın Aranjuez`in adagiosunu dinleyiciyi de işin içine katarak hoş bir şova dönüştürmesi, bu esnada Gomez`in melodiyi arşeyle çalması, dinleyici olarak bizim işimizi başarıyla ve gönülden yapmamız konsere ilişkin anılarda yerini çoktan aldı.

 

 

 

Bill Evans`ın gölgesi

 

 

Nasıl olmasın ki. Eddie Gomez Evans`la ilk çalmaya başladığı zamandan bahsederken "enstrümanı çalabilirim ama öğrenmem gereken müziğin alt yapısı ve sanattır" demiş, "Bill Evans`la çalmanın ilk kuralı swingi tutturabilmekti, bizimki gibi triolarda en sevdiklerim davulculardır, müziği iter ve tutarlar, kendimi eşit bir üçüncü ses olarak görmeyi hissettiğim noktaya kadar olgunlaştım" diyerek tamamlamıştı cümlesini. Konserde canlı izahını gördük. Brian Blade`in tüm boşlukları dolduran yoğunlaşmış sıvı icrası, Corea`nın Evans pozisyonu ve ikisinin arasında sık sık öne çıkan bas cazseverler için mükemmel dinleme tecrübesi oldu.

 

 

Corea`nın tecrübesi

 

 

Chick Corea eskilerin tabiriyle fenafillah mertebesinde çalan bir adam. Çok iyi çalıyor, mükemmelin üstünde anlamında değil, olayların gidişini değiştirebilen, icra kabiliyetini iletişimdeki doğallığıyla renkli ve tarafların tatmin olduğu sonuca ulaştırabilen bir kült olma anlamında söylüyorum. Nitekim, konserin içinde Gomez ve Blade zaman zaman öne çıksa da tüm kontrol Corea`daydı. "Alice in Wonderland"le başlayan konser 1976 tarihli, kapağında Corea`nın Meksika soylusu pozundaki "My Spanish Heart" albümünden "My Spanish Song" ve kalabalık kadrosunda Gomez`in de olduğu 1978 tarihli "The Mad Hatter"dan "Humpty Dumpty"i çalarak devam ettiler. Albümde saksofon soloyu Joe Farrell geçiyordu. Bu parçanın albüm kaydındaki basta Stanley Clarke`a aitti.

 

 

Ardından Irvin Berlin`in ölümsüz standardı "How Deep is the Ocean", benim 2001 albümün The Chick Corea New Trio albümünden hatırladığım "Anna`s Tango", yine bir diğer ölümsüz standart "But Beautiful" ve yine yetmişlerden, 1978 tarihli "Friends" albümünde kayıtlı "Sicily" ile bis öncesi konser tamamlanmıştı, bisteyse yukarda bahsi geçen final şovuyla ustalan sahneden alkışlar araında ayrıldı.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 13 Mayıs 2017, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.