Size bir şey itiraf etmek istiyoruz, Cazkolik`in yayın hayatına başladığı ilk günden beri ölüm haberini yapmaktan korktuğumuz iki kişi vardı hep; Biri Sonny Rollins (Allah gecinden versin diyelim) diğeri ise Dave Brubeck (ki maalesef hiç istemediğimiz o haberi artık yapmak zorundayız).
* * *
Caz tarihi yaşayan efsaneleriyle kendi mitolojisini sürdüren bir müziktir. Sosyal medyada Dave Brubeck`in öldüğü haberi ışık hızıyla yayılmaya başladığı andan itibaren kafamızı hep karıştıran o fikirler ister istemez geldi birbirine dolandı, böylesi bir efsane hakkında ne anlatacağız, nasıl anlatacağız. Bunu tek bir haberde yapmak mümkün değil elbette ama bu haberi biraz Brubeck hakkında bilgiler ve biraz da ölümü haberi üzerine yabancı basındaki yankılarıyla birlikte popüler bakımdan ele almakta fayda var. Hayatı ve sanatı üzerine farklı içerikleri nasılsa Cazkolik`te ve başka yerlerde zamanla uzun uzun yazılır.
* * *
Yanlış hatırlamıyorsak bundan iki yıl kadar önce yine ciddi bir sağlık sorunu yaşamıştı büyük usta ama onu atlatmayı başardı. Hatta başarmakla kalmayıp adı Brubeck`le birlikte anılan Newport Caz Festivali`nde Wynton Marsalis`le sahne bile aldı. Daha sonra başka resmi davet ve toplantılarda da görür olduk. Hatta bir de albümü yayınlandı (derleme bir albümdü ama olsun). Doksanlı yaşlarını yaşamaya başlayan caz efsanesinden artık konser ya da albüm beklemek elbette hayalcilik olurdu ama yine de elinden geleni yapıyordu. Son fotoğraflarına bakarsanız eğer o yaşına ve onca (yaşına göre) sağlık sorunlarına rağmen hep fit görünen ve hep gülen biri oldu. Ne yalan, onca ciddi sağlık problemini atlatmasının ardından (muhtemelen iyi bakım gördüğünü varsayarsak) 95, 96`lı yaşlarını bulabileceğini sanıyorduk ama vakit ve kader buraya kadarmış.
Cazın altın çağının adamı.... Ne gariptir ki kırklarda Charlie Parker ve arkadaşları cazı dönüştürmeyi başarmasaydı (bir anlamda hayatları pahasına) ellili ve altmışlı yıllarda caz yeniden o eski günlerine dönebilir miydi acaba... Halbuki, bakarsanız eğer Charlie Parker Dave Brubeck`ten bir kaç yaş daha gençtir. The New York Times`da Brubeck`in ölümü üzerine attığı başlıkta ellili yıllarda cazın yeniden popüler müzik olmasına sağlayan neslin en önemli isimlerinden biri olarak tanımlıyor piyano efsanesini. Halbuki kırkların başlarından itibaren bu büyük değişimi başlatan Parker 55 yılında çoktan ölüp gitmişti bile. Oysa 1959 yılı tüm dünyada cazın altın yılı olarak tanımlanır.
NY Times`tan Ben Ratliff haklı olarak Brubeck`in ölümü üzerine yazdığı yazının ikinci paragrafında 1959 yılını ve Take Five`ı anıyor. Caz tarihinin 1 milyonun üzerinde satan ilk single`ı... Brubeck`in sanatındaki güçlü yanlardan biri de onun barok kompozisyonlardan oratoryolara, tiyatro müziklerinden farklı müzikal deneyimlere kadar olan geniş yelpaze içindeki politonaliteyi araştıran keşfedici kimliği ve bunu müziğine aktarmaktaki ısrarcılığı oldu. Ben Ratliff`in de değindiği gibi o yıllarda bir çok eleştirmen onun bu tarzını fazla şematik ve tumturaklı buluyordu. Hatta, dönemin bir çok siyah ünlü müzisyeni benzeri sebeplerle Dave Brubeck`le çalmaya pek de istekli olmuyorlardı. Öyle ki bu durum Time dergisine dahi tersine bir çeşit ırkçılık benzeri yorum altında konu oldu ve tabii ufak çapta bir kıyamet koptu. Çok daha sonraları Miles Davis dahil bir çok caz efsanesi o yıllarda Brubeck`e kasıtlı olmasa da haksızlık yaptıklarını zımnen kabul etmişlerdi.
Dave Brubeck hem çok başarılı olduğu hem de çokca eleştirildiği bu dönemi atlatmadaki en önemli kişi hiç şüphesiz Paul Desmond`dır. Cazkolik`te günün ismi köşesini hazırlayan arkadaşımız sevgili Arto Peştemalcıgil geçen hafta Paul Desmond`un doğum günü nedeniyle köşesinde yazdığı yazıda Brubeck ile Desmond`un nasıl tanıştıklarına dair hikayeye renkli şekilde anlatır, mutlaka okuyun...
Tribune ise Howard Reich imzalı haberinde Dave Brubeck`i cazın derin yollara gitmesini, marjinalleşmesini tersine çeviren adam, dönemin bir pop yıldızı kadar beklenmedik başarılara imza atan adamı olarak tanımlıyor, hatta işi daha ileri götürerek Take Five`ın cazın en tanınan melodisi olduğu yorumunda bulunuyor. Tabii bu yorumları yazarken Desmond`ın da adını yanıbaşında anmayı unutmuyor.
Yazının devamında ise Howard Reich caz müziğini Amerikan üniversitelerinin kampüsüne taşıyan adam olarak tanımlayarak 1953 tarihli Jazz At Oberlin ve bir sonraki yılın albümü Jazz Goes To College albümlerine gönderme yapıyor. Reich yazısında bir de bilgi vererek eğer ölmeseydi Perşembe günü yaş günü onuruna adına verilecek bir konsere katılacaktı diyor ama ekliyor, konser yine yapılacak ama artık onsuz...
Dave Brubeck`in ölümü haberini dünyaya ilk duyuran ajanslardan AP büyük sanatçının 2005 yılındaki mülakatından alıntı yaparak az önce okuduğunuz başlığı hatırlatıyor. Ama Brubeck`in bu sözü söylerken ki bağlamı ilginç, kendisinin de çok yoğun yaşadığı ikinci dünya savaşı dönemini hatırlatarak konuşan Brubeck o yıllarda cazın Almanya ve Rusya gibi ülkelerde çalınması yasaklanan bir müzik olduğunu hatırlatırken sadece Amerika`nın bu müziğe omuz verdiğini söyler. Hatta `disiplin` ve `jazz` kelimelerinin yanyana pek iyi durmayacağını iyi bildiği için açıklamaya devam eder; "Bir çok kişi caz çalmanın içindeki disiplinin nasıl bir şey olduğunu anlamıyordu. Bu gerçekten demorkasi gibi bir şey, anayasa, disiplin ve kurallar içerisinde gelişir. Sadece istediğiniz için içinizden geçen herşeyi dışarı çıkartamazsınız..." Kendi içinde dahi sayısız tartışmalara yol açan bu argümanı iyi ifade etmek gerek aslında. Bu cümleye bakarak dahi free jazz kavramının nasıl bir hisle dolduğunu / doğduğunu anlamak mümkün zira bir çok başka kişi için ise tam tersine içinden geçenin ne olduğu önemli idi ve öyle çalmayı tercih ettiler. Daha az dinlendiler belki ama istedikleri müzikleri çaldılar. (Bakınız; Can Tutuğ ile "Bodrum Kat" programındaki müzikler.)
* * *
Maalesef insanlar ve önemleri, değerleri hakkında öldüklerinden sonra yazmak gibi sadece bizim değil, tüm dünyanın başa çıkamadığı kötü bir huyu var. Galiba yaşamın günlük hayhuyu içinde bunu bir türlü önleyemiyoruz ve işte böyle yazıları ve bundan sonra yapmayı planladığımız yazı ve programları ancak gelen ölüm haberinin ardına ekleyebiliyoruz.
* * *
Bu haberin son sözü; Cazı üniversite kampüslerinden içeri sokarak kimbilir kaç nesle cazı sevdirdiğin, hep kibar ve içten gülümsediğin, hayatımıza unutulmaz müzikler armağan ettiğin ve en önemlisi tüm bunları tüm hayatın boyunca çizgini hiç bozmadan, düyürmeden yapabildiğin için cazseverler olarak sana müteşekkiriz.
Cazkolik.com / 06 Aralık 2012, Perşembe
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.