`Hard Swing`li tekniği, `soulful` çalımı kadar renkli kişiliğiyle sevilen usta sanatçı Harold Mabern 83 yaşında öldü

`Hard Swing`li tekniği, `soulful` çalımı kadar renkli kişiliğiyle sevilen usta sanatçı Harold Mabern 83 yaşında öldü

“Ne zaman çalsam elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.” Böyle diyordu bir İngiliz caz gazetecisine verdiğim demeçte Harold Mabern. Dün onu 83 yaşında kalp krizinden kaybettiğimiz haberi geldi. 1960’lar ve sonrasına damgasını vuran hard pop cazın önde gelen piyanistlerinden Mabern kişilik olarak da renkli bir insandı. Muzip, renkli, eğlenceli, takılmaya seven, bir dolu hikâyenin kahramanı ve bu hikâyeleri anlatmayı seven rengârenk bir sanatçıydı.


Kendi neslinde çok sayıda ünlü müzisyende gördüğümüz ‘kendi kendini yetiştirme’ özelliği Harold Mabern’de de vardı. Tarzında, içinden çıktığı Memphis’li piyanistlerin -en azından başlangıçta- özelliklerini taşıyordu. Çok güçlü müzik kulağı vardı ve Phineas Newborn gibi isimleri taklit etmekte üstüne yoktu. Lise sıralarındaki arkadaşları Frank Strozier, George Coleman, Booker Little ve ekim ayında Akbank Caz Festivali’nde izleyeceğimiz Charles Lloyd gibi büyük ustalardı, zaten, ilk onların kurduğu gruba katıldı. Hardbop ile soul arasında stili zamanla oturdu.


Hayatı boyunca kendi liderliği altında 30 kadar albüm kaydetmişti ki hiç az rakam değildir ama çok daha fazlasını ‘sideman’ olarak kaydetti ki bu da onu daha çok eşlikçi olarak tanınmasına yol açtı. Harry “Sweet” Edison, Lionel Hampton, Miles Davis, J.J. Johnson, Lee Morgan, Jackie McLean, Wes Montgomery, Sarah Vaughan gibi büyüklerin piyanistliğini yaptı.


Tarzı ve tekniği konusunda mütevazıydı. Kendisi gibi piyanist olan ünlü isimleri kastederek “doğru insanları dinledim, tannrının yeteneklerine kulak verdim” diyordu. 15 yaşındayken piyano çalan bir kız dikkatini çekti ama esas piyano dikkatini çekmiş olmalı ki kereste işinde çalışan babasını 60 dolar gibi zamanın önemli sayılayibilecek bir tutarda parasını biriktirerek piyano almaya ikna etmiş demek ki... Ama onu piyanoya kazandıran esas kişinin Dee Dee Bridgewater’ın babası olduğu söylenir. İlk çalmaya başladığı günlerde gecede 1 dolara çalışıyordu.


Hem doğaçlamada, hem blueslu çalımda dikkat çeken kalın ve iri bir tekniği vardı sanatçının. Birçok piyanist tekniğini bileği ve parmakları üzerinden geliştirirken Mabern omuzlarından aldığı güçle çalıyordu, çalarken vücudunun tamamını kullandığı için ‘Big Hands’ lakabıyla da bilinir. Çoğu arkadaşı onu böyle çağırırdı. Beş yıl Chicago’da çalıştıktan sonra New York’a taşındığı günlerde onu Chicago’dan tanıyan Cannonball Adderley ile karşılaştı, Cannonball ona ‘hey, Big hands, bir konser ister misin’ diye sorunca kendini Birdland de Harry ‘Sweet’ Edison ile Tommy Flanagan’ı dinlerken buldu. Tommy ayrılacağı için onun yerini alacaktı.


Mabern’in az bilinen yanı ise hard swingli tarzına ara ara vokali de eklemesidir. Altmışların ortalarında 18 ay dönemin önemli grubu Jazztet’le çaldı. Ardından, Miles Davis’le beş hafta beraber çaldı. Trompetçi Lee Morgan ile uzun süreli işbirliği oldu ki bu işbirliği1972 yılında Morgan öldürülene kadar sürdü, hatta, öldürüldüğü gece Mabern de o bardaydı.


Doksanlı yıllarından itibaren özellikle albüm yayınlama konusunda ölümüne kadar verimli bir dönem geçiren ünlü sanatçı genç ama önemli isimler olan davulcu Joe Farnsworth, saksofoncu Eric Alexander, basçı Nat Reeves gibi sanatçıların yetişmesinde mentor rolü üstlendi ve albüm kariyerini onlarla ilerletti. Türkiye’de de izlediğimiz sanatçı artık albümlerde ve anılarda müziğini çalmaya devam edecek.


Cazkolik.com / 21 Eylül 2019, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.