Korona salgını caz dünyasını derinden etkiliyor. Bu kaçıncı ölüm haberi oldu. Türkiye'de iyi tanınan bir sanatçıydı trompetçi Wallace Roney. Kimbilir kaç kez izlemişizdir. 59 yaşındaki sanatçının Covid 19 nedeniyle öldüğünü açıkladı nişanlısı Dawn Jones. Bu salgın Amerika'yı yeni etkilemeye başladı ve giderek ağır yıkıcı etkileri olacağı söyleniyor ki bu satırları yazarken Marsalis ailesinin reisi, baba Ellis Marsalis'in de aynı salgından hayatını kaybettiği açıklandı.
Wallece Roney deyince onu yakından tanıyan çoğu cazsever hemen yanına Miles Davis ismini de ekler mutlaka. Hatta, uzun zaman Amerikan caz basını Roney hakkında biraz da eleştirel ifadelerle 'Miles Davis klonu' gibi ifadeler kullanmıştır. Oysa, Roney'in amacı Miles'ın sesini dönemin kendisi gibi genç müzisyenleriyle daha iletişimli hale getirmekti. Zamanla bu eleştirileri aşacak şekilde bunu başardığını biliyoruz.
Roney'in inanılmaz bir yeteneği vardı. Seksenlerden itibaren Amerikan caz sahnesinde Young Lions olarak adlandırılan bugün çoğu ellili, altmışlı yaşlara ulaşmış 1960'lar ve sonrası yıllarda dünyaya gelmiş müzisyen kuşağının en çekici yeteneklerinden biriydi. Hayatı boyunca 20 civarında albüm kaydeden sanatçı hızlı tempolarla da, melodik pasajlarla da rahatlıkla baş edebiliyordu. Seksenlerin başında Miles ile, ortasında Art Blakey's Jazz Messengers ve Tony Willams'ın kurduğu gruplarda hızlı, sıcak, kıvrak ve doğaçlamaya açık tarzıyla adını duyurdu.
1960 yılında dünyaya gelen Roney'nin kardeşi de tenor saksofon çalıyordu. Trompeti eline aldığında henüz dört yaşındaki Roney'i babası Dizzy Gillespie ve Clifford Brown gibi büyüklerin sololarını çalışmaya teşvik ediyordu. Liseden sonra Berklee ve Howard Üniversitesine gitti. Sıcak ve sade tonuyla dikkat çekiyordu, tüm caz çevresi Roney’i Miles’ın modal varisi olarak görüyordu. Buna karşı Clifford Brown ve Woody Shaw gibi ustaların da etkisiyle bir süre boğuşmak zorunda kaldı, böylesi baskın sanatçıların tarzları genç sanatçıların yönünü bulmasında yardımcı olduğu gibi tarzının oturmasında geciktirici de olabiliyor. Aynı eleştirmenler bu dönemi davulcu Tony Willams’ın 1985 "Foreign Intrigue" ve 1986 “Civilization” albümleri arası ‘iki Williams albümü arası’ kendini bulmaya yakın olduğu dönem olarak tarif eder. Bu dönem ile devamında modal post bop müziklerle meşguldür, yaptığı her kayıt sofistike birer vitrin gibidir.
Roney’nin Miles ile yolu ise 1983 yılı Carnegie Hall konserinde kesişir. Rehberi gibi gördüğü adama hayranlık beslemektedir. Montreux Caz Festivalindeki konserde sahneye Quincy Jones tarafından davet edilir, Miles’ın yanına oturur ve yakınlığı Miles'ın ölümüne kadar sürer. Doksanların sonundan itibaren ikibinli yıllarda müziğine funk ve hip hop unsurlarını kattığını görürüz. Daha deneysel bir tarzın peşinde 2004 yılında “Prototype” ve bir yıl sonra “Mystical” albümlerini yayınlar. Bu dönemi eklektik bir yaklaşımla geçirse de esasen ‘straight’ caz yaklaşımını tamamen hiç terketmemiş, sadece deneysel olarak diğer tarzları müziğine eklemiştir. 2010 sonrası zamanın çoğunu turneler, festivaller ve konserlerle geçiren sanatçı 2013 yılında Wayne Shorter’ın “Universe” albümünde görünür, Miles müzikleriyle ilgili projelerin içinde yer alır. 2015 yılında “in a Ambient Way” albümünde yer alır. Bu albüm için Bob Belden tarafından oluşturulan güçlü beşliyle turnelere çıkar ve geçen sene piyanist Oscar Williams II, basçı Paul Cuffari, tenor Emilio Modeste ve yeğeni davulcu Kojo Odu Roney ile “Blue Dawn - Blue Nights” ile son solo çalışmasını tamamlar ta ki iki gün önce korona virüsünden erken yaşta ölümü haberi gelene kadar.
Cazkolik.com / 02 Nisan 2020, Perşembe
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.