İş Sanat'ta izlediğimiz Jan Garbarek ve Trilok Gurtu konserinden ekspres notlar ve izlenimler

İş Sanat'ta izlediğimiz Jan Garbarek ve Trilok Gurtu konserinden ekspres notlar ve izlenimler

Türk cazseverin Jan Garbarek ile on yıllardır süren sevgi ve hayranlık ilişkisi var. Kolay büyümedi bu ilişki, yıllar boyu sürdü, geçmişten bu güne her konserle Garbarek sevgisi genç nesillere aktarıldı ve dün akşama kadar geldik.

 

Uzun zamandır İş Sanat'a gitme fırsatım olmamıştı. Pandemi uzun bir boşluğa sebep oldu. Son sandalyesine kadar dolu salonda giderek yaşlanan ama hiç belli etmeyen (dile kolay 76 yaşına geldi Garbarek, diğer müzisyenler de genç değil) fakat peformansından hiç bir şey kaybetmeyen Garbarek, zaten 'doğuştan cool' adamdı, hâlâ öyle.

 

 

 

İnsansız hikâyeler anlatır gibi

 

 

Yıllar önce Cazkolik'ten sevgili Cenk Erdem'e verdiği röportajda İstanbul'a ilk kez kırk yıl önce geldiğini söylüyordu. 'O zamanlar oldukça egzotik bir havası vardı İstanbul'un' diyordu. Yaşadığı yerde sık sık uzun gezilere çıkarmış, yalnız doğa yürüyüşleri. Garbarek'in 'sound'unda Kuzey Avrupa'nın sert doğası, müziğindeki atmosferik etkiler ve folk tınıları ilk yıllardan beri belirgindir. Üç ayaklı bir müzikal kurgu geliştirdi sanatçı. Yalın ve büyük bir doğa soyutlaması, geleneksel tınılar ve cazın çağdaş dili. Bu üç etkiyi belirgin kılan şey ise piccolo saksofonu oldu. Çoğumuz bu enstrümanı ilk onda gördük. Güçlü, çiğ bir çığlığı var bu ufak ve çılgın enstrümanın.

 

Dün akşam Garbarek'i tenor ve piccolo saksofonları pedalla birlikte kullanırken ilk kez gördüm. Özellikle piccolo saksofonun yabanî çığlığı iki dağ arası vadide yankılanırken pedalların etkisi sesi katlayarak ve yankılayarak artırıyordu. Garbarek bu tür efektleri -atmosferik elektronik efektler dahil- müzikal dokuyu pastoral bir anlatıya dönüştürmek için kullanıyor. İnsansız bir hikâye anlatır gibi.

 

 

 

Gecenin gizli yıldızı Trilok Gurtu

 

 

Garbarek'in baş döndüren müzikal özelliklerine rağmen gecenin yıldızı Trilok Gurtu idi. Yıldız sıralaması yapmıyorum ama Gurtu'nun sahnedeki müziğe katkısı olağanüstüydü. Bu dörtlüyü bir kaç sene önce Zorlu PSM sahnesinde izlemiştik ama o konserde Gurtu'yu bu kadar efektif hatırlamıyorum. Sayısız perküsif oyuncakla çevrili tezgahındaki her enstrümanı kullandı ama çıkan sesler birbirini tamamlayarak ilerledi. Bunları yaparken sadece ellerini/parmaklarını değil, kollarını, bacaklarını, her yerini kullandı (cajun'da yaptığı numaraları kastediyorum). Gurtu'yu ilk kez vurmalı haricinde tam bir rock davulcusu gibi çalarken de gördüm. Ritmik aralıkları sert ve sıkıydı. Garbarek'in saksofonu ile Gabriel'in beş telli elektrik bası o esnada enfes trio müziğine dönmüştü, kısa ama olağanüstü bir bölümdü.

 

Garbarek ve arkadaşları, her nasıl yaptıysa, ara ara, müzikal bağlamdan ayrı gibi görünen, bazen birlikte, bazen solo icralar yaptı ama müzikal doku kesinlikle dağınık ve kopuk değil ve her enstrümanın solo bölümleri çarpıcıydı. Konser boyunca tuşlu arka plân sesleri çıkarmakla meşgul olan Bruninghaus sadece bir kez soloya çıktı, dağınık görünümlü a tipik stilsiz çalımı hayret verici şekilde enfes bir ses bulutuna dönüştü.

 

İstanbul'un bu köklü ve gözde konser salonu İş Sanat'a böyle bir konserle geri dönmek iyi geldi. Her konseri tıklım dıklım dolan salonun dinleyicisine de bir alkış gönderiyorum. Garbarek ve arkadaşlarının geçmişini bilen, önceki konserleri izledikleri belli, dikkatli ve alkışını, ilgisini, sevgisini esirgemeyen bir dinleyici vardı. Sahnedeki müzisyenler, salondaki dinleyiciler ve İş Sanat salonu cazla güzel bir bütünleşme yaşadı.

 

Fotoraflar: Sedal Antay

 

İş Sanat konser salonunda 2009 yılından itibaren gerçekleşmiş tüm etkinliklere ilişkin Cazkolik arşivini bu linkten takip edebilirsiniz.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 28 Nisan 2023, Cuma

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.