Günümüz Avrupa cazının son kırk yılını şekillendiren müzisyenlerin arasında ön sıralarda yer vereceğimiz John Surman Avrupalı caz müzisyenlerin sınırlı ufkunu uluslararası boyuta taşıyan isimlerden biri olarak tanımlanır. Yaptığı müziğin caz repertuvarının neresinde olduğu sıklıkla sorulan sorulardan biri olmasına rağmen, altmışlarda başladığı yolculuğuna bugün bir fenomen olarak devam ediyorsa bunu ölçüsüzlüğe ulaşan ustalığını dramatik ve karmaşa içindeki hayalgücü ile sahip olduğu tutkuyu birleştirebilmesinde yatar. Müzisyenin dahilik sınırlarında gezindiği çizgidir bu!
1944 yılında dünyaya gelen müzisyenin altmışların hemen başlarında başladığı kariyeri aslında o sıralarda nitelikli İngiliz caz müzisyenleri yetiştirme projesi gibi çalışıyordu. Müziğe birlikte başladığı ve kendisinden on yaş kadar büyük olan Mike Westbrook ile kendisinin yarattığı işbirliğinde o döneme eşlik eden başka isimlerde kendi müziklerini yapıyordu; Alexis Korner bluesun hüznüne kendini kaptırırken, Ronnie Scot sekizlisiyle hardbop çalıyordu, Humphrey Lyyleton mainstream caz çalarken, Güney Afrikalı müzisyenler Londra’nın altını üstüne getirmeye başlamıştı. Bu dönemde besteci John Warren, piyanist John Taylor ve basçı Dave Holland ile kurduğu yakın ilişki Surman’a ilk albümünün kapilarını da açmıştı. The Trio olarak Amerikalı müzisyenler basçı Barre Phillips ve davulcu Stu Martin ile kurduğu üçlü o sıralarda Avrupanın en çok çalışan triosu olarak dört bir tarafı dolanıyordu. Uluslararası ününü artıran etkenlerden biri de şarkıcı Karin Krog ile çıktığı Japonya turnesi Avrupanın çok uzağındaki coğrafyalarda da tanınmasını sağladı.
John Surman, 1970’lerin ortalarında kariyeri açısından önemli bir çift albüm kaydetti; solo projesi olarak yayınladığı "Westering Home" ile Terje Rypdal, John Marshal, John Taylor ve Karin Krog gibi müzisyenlerle kaydettiği "Morning Glory" (ki bu albümü bugün Cazkolik’te dinleyebilirsiniz).
Seksenler ve doksanlarda bir dizi yüksek profilli, kaliteli kayıtlara imza atan Surman bu albümlerinde Jack DeJohnette, Albert Mangelsdorf, Karin Krog, Barre Phillips gibi önemli isimlerle çalıştı. Ardından Kenny Wheeler, Dave Holland, Elvin Jones gibi farklı müzisyenlerle yaptığı işler geldi. Paul Bley, Bill Frisell, Paul Motian gibi önemli isimleri de bu seriye dahil edelim.
Çok yönlü bir müzisyen olan John Surman cazın dışındaki bir çok sanat dalına duyduğu ilgi ile de bilinir. Besteci olarak yaratıcı yanını dans müzikleri içinde yaptığı bestelerle gösteren Surman bu çarpıcı işlerinde Carolyn Carson, Sadlers Wells Royal Ballet gibi Avrupalı isimlere müzikler üretti.
Raphael Nadjari’nin "The Shade" ve "Apartment 5c" isimli filmlerinin müziklerini yaptı. İkibinli yılların başından bu yana Jack DeJohnette ile ikili olarak iki albüm kaydeden Surman uzun yıllardır ECM ile birlikte yaptığı kayıtlarına festivallerde verdiği konserleri de ekleyelim.
Surman ile ilgili geçen uzun yıllar boyunca eklenecek ve belirtilecek öyle uzun bir liste oluşturmak mümkün ki, bunu uzun bir liste halinde vermek belki daha akıllıca olabilir ama bu listenin Surman’ın müziğinin yaratıcı sınırlarını satırlara dökerek ne kadar başarılı olabiliriz kestirmek güç doğrusu.
Caz müziğinin geleneklerine duyduğu sevgiyi Avrupalı müzik gelenekleriyle bir arada yürütmeyi başaran Surman İngiliz folk müziğini ve kilise müziklerini melodik akıcılıklarıyla aktararak yaratıcı doğaçlamalarla içiçe eritmeyi şaşırtıcı derecede başarıyla yapmış yüzyılın en etkileyici isimlerinden biridir.
Sanırız bu son cümle Surman’ı ve müziğinin olabilecek en genel anlamda tanımlamak için ipuçları vermeye yeter, gerisine Aya İrini’de Türk müzikseverler olarak bizzat şahit olacağız.
Cazkolik.com / 24 Eylül 2010, Cuma
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.