Şarkıcı, besteci ve piyanist Nina Simone`un dinleyeni, izleyeni etkisi altına alan imkansız elektriğiyle Emmy ödüllü bu belgesel büyük sanatçının şöhretiyle birlikte yükselişi, açık ırkçılığa maruz kalan içinde yetiştiği topluma karşı keskin bir kontrast oluşturuyor ve bu durum Simone`u medeni haklarını açıkça savunmak için seçtiği müzik ortamını kullanmaya yönlendiriyor. 2015 Sundance Film Festivali`nde gösterildikten sonra belgesel birden fazla dalda Academy Ödülleri`ne aday gösterildi ve Emmy ödülünü kazandı.
Hindistan`ın güneyinde yeralan beş genç Dalit kızı (Hindistan`ın geleneksel toplum yapısı kast sisteminin en alt sınıfında yeralan, çöpçülükten cesetleri yakmaya, insan atıklarının yol edilmesine kadar ne kadar kötü iş varsa bu insanlara yaptırılan toplum kesimi) kendini bir anda belgeselci Vanessa Roth`u bol övgü alan filminde buluyor. Toplumun hiçbir ayrıcalığından yararlanamayan bu genç kızların ordu emeklisi Abraham George tarafından kurulan, alt kastlardan gelen çocukları eğitmek ve onları ailelerine gelir getiren istikrarlı insanlara dönüştürmeye çalışan Shanti Bhavan okulana yolculuklarını izliyor. Şarkıcı olmaktan insan hakları avukatı veya gazeteci olmaya varan rüyalar gören bu kızların gözlerindeki parlak umut izleyenleri hayli duygulandırabilir.
Birleşik Amerika`nın ilk siyah kadın yönetmeni olarak da bilinen yazar, şair, dansçı, oyuncu ve şarkıcı Maya Angelou ile ilgili bu belgesel sanatçı 2014 yılında 86 yaşında ölmesine rağmen ırkçılık karşıtı hareketlerdeki varlığı ve simgeselliği onu "And Still I Rise" belgeselinde öne çıkaran, hâlâ güçlü ve etkili olduğunu gösteren güçlü bir figüre dönüştürüyor.
Okçu Deepika Kumari`nin adını Rio Olimpiyatları`ndan duymuş olabilirsiniz. 2016`da ülkesi Hindistan`da Padma Shri ödülü verilen bu olağanüstü kadının Hindistan`da yoksulluğun göbeğinde yaşarken yiyecek için avlanmayı keşfetmesi ardından yeteneğinin kendisini olimpiyatlara götürmesine giden yola dair belgesel Londra Bağımsız Film Festivali`nde "Ladies First"e "En İyi Kısa Film Ödülü" kazandırdı.
Bu film bir belgesel değil de aynı isimli kitaptan alınan bir biyografik çalışma olsa da yetmişli yıllarda Kamboçya`da uygulanan soykırım günleri hayatta kalma mücadelesi veren 7 yaşındaki kızın öyküsü çarpıcı bir çalışma. Kızıl Kmerler kamplarından, mülteci mayın tarlalarından geçerek sonunda kardeşlerine kavuşan bir kızın hikayesi.
104 dakikalık bu belgesel geçirdiği ani felç sonrası bilişsel tüm yeteneklerini kaybeden 34 yaşındaki genç kadının bedeninin, beyninin adeta yeniden kabilre edilmesini, temel kelimeleri telaffuz etmekten günlük işlere kadar herşeyi yeniden öğrenmesini anlatırken beynin sırlarına da hayret etmemizi sağlıyor.
Her ne kadar 20. yüzyılla sınırlanamazsa da feminist hareket bu yüzyılda ortaya çıkan ve kahramanlarını yaratan bir hareketti. Bu isimlerin önde geleni Gloria Steinem ise en saygıdeğer isimlerden biri olarak anılır. Belgesel, kürtaj yasalarından cinsel tacize kadar düzelmesini bırakın giderek daha can yakıcı hale gelen konular hakkında samimi bir bakış açısı getiriyor ve şu sözü öne çıkarıyor; "The primary thing is not that they know who I am, but that they know who they are."
Tanıtımlarını izlediğiniz belgesellerin tamamı Netflix`te mevcuttur. Derleme Vogue dergisinde yayınlanmıştır.
Cazkolik.com / 07 Mart 2018, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.