Kaybolan bir estetiğin son ustalarından Freddy Cole 88 yaşında hayatını kaybetti

Kaybolan bir estetiğin son ustalarından Freddy Cole 88 yaşında hayatını kaybetti

Eski nesil caz müzisyenleri her ölüm haberiyle bir bir eksiliyor. Geçen aylar salgın nedeniyle arka arkaya üzücü kayıp haberleri gelmişti. Salgın nedeniyle mi sebebini tam olarak bilmiyoruz ama Freddy Cole da 88 yaşında hayata veda edenler kervanına dahil oldu.

 

Freddy Cole muhtemelen ağabeyi Nat 'King' Cole soyadından dolayı hayatı boyunca hep gölgede kalmanın sıkıntılarını yaşamış olsa da uzaktan izlediğimiz kadarıyla bu durumu nezaketle taşımayı bildi. Zaten sakin ve gölgede olmayı seven bir kişiliği vardı.

 

Türkiye'de de birçok kez konser veren sanatçıya dair sanırım yine de az şey biliyoruz. Mesela, ezberinde tuttuğu en az 5 bin şarkı olduğu söylenir. Caz yazarı ve tarihçi Todd Barkan onunla çalışan genç müzisyenlerin uzun yıllar caz okuluna gitmiş gibi hissettiklerinden bahsetmişti.

 

İnanılmaz bir konser trafiği vardı ve bu trafik hayatının son dönemine kadar devam etti. Dünyada dolaşmadığı şehir kalmamıştır desek yeridir. Cole'a eşlik eden bir müzisyen onunla beraber çalışmak için repertuvarının önemli kısmını bilmeniz gerekir diyordu. Konser öncesi herhangi bir liste yapmaz, vakti gelince sahneye adımını atar, salona şöyle bir bakar ve şaşmaz tartısıyla hangi şarkıyla başlayacağına o an karar verirmiş, bu hiç değişmemiş. Bu konuda milim şaşmayan bir ustalığı varmış ve müzisyenlerin çoğu bir kere bile yanıldığını görmedik diyorlar. Hatta, Freddy Cole için müzisyenler kendi aralarında ‘adam tıpkı GPS cihazı gibi’ esprisi dahi üretmiş.

 

Bu nesilde hayatın içinde çalarak pişen caz müzisyenlerinin farklı bir yanı var. Bu durum Cole da daha da farklıydı. Sakin ve olgun kişiliğiyle, iddiasız icrasıyla sahnede az konuşması ama ağırlığını hissettiren kişiliğiyle, en basit olanı bulmaya yönelik ustalığıyla, icradaki dürüstlüğü ve samimiyetiyle 'sen önce doğru olanı yap' düsturunu haklı çıkaran bir müzisyendi.

 

İyi bir piyanist, kendine has bir ses

 

Birçok caz tarihçisi Cole'un çok iyi bir hikâye anlatıcısı olduğunda hem fikir. Dört kardeşin en küçüğüydü. Ağabeylerin hepsi müzisyendi, tabii başta Nat ‘King’ Cole. Kendi odasında Lionel Hampton Duke Ellington, Count Basie dinlermiş. Dinlerken hayalimde onlarla konuşurdum diyor. Çocukluk ve gençlik yıllarında futbola yatkınlığı elinden yaralanmasa profesyonel futbolcu olabileceği kadar iyiymiş. Futbolu hep sevdim ve her sezon Falcons’ların sezonluk biletini alırım diyor. Futbol yerine kardeşler arasında üniversiteye giden ilk çocuk oldu. Roosvelt Enstitüsü’nde müzik dersleri aldı ve Juillard’a katılmak için New York’a taşıdı. O dönemi takiben Earl Bostic ile bir ay yollarda tecrübe kazandı. Johnny Coles, Benny Golson ve George Tucker’dan oluşan harika bir gruptuk diye hatırlıyor.

 

İlk kaydını Şikago’lu yerel bir şirket olan Topper için yaptı. “Joke’s on Me” sevilen bir R&B şarkısı oldu.  Şarkı Columbia Records’un yan kuruluşu OKeH firmasının dikkatini çekti ve tam bu sıralar Tony Bennett ile hayat boyu sürecek bir dostluk başlamış oldu.

 

Uzun zor bir tırmanış

 

Eleştirmenler Cole’un kariyerini uzun zor bir tırmanışa benzetiyor. Elliler ve altmışlarda muazzam dönemler geçirdi çok meşguldü ama o aynı insandı. Sonraki yıllarda daha sakin ve sessiz bir kariyeri oldu. Doksanlarda mesela New York’ta son derece küçük bir barda çalıyor ve bunu hiç dert etmiyordu. Eski bir müzisyen arkadaşı yardım etmese yeniden gündeme geleceği yoktu. Sonra yeniden keşfedilen eşsiz yetenekler arasına katıldı. 2005 yılında HighNote firmasıyla uzun süreli anlaşma sağladı. New York Times eleştirmeni hakkında ‘kaybolan bir estetiği bünyesinde barındırıyor’ diye yazınca yeniden gündeme gelmeyi başardı. Ünlü caz klüplerinin sahnelerine davetler almaya başladı. Sahnede artık Bill Charlap, Cyrus Chestnut, Houston Person, Kenny Washington, Arturo O’Farrill gibi birinci sınıf müzisyenler eşlik ediyordu.

 

Ama şu önemli ki, mekânda oturan birkaç kişiye de, salonu dolduran sayısız dinleyiciye ya da en ünlü mekânların dinleyicisine de aynı özeni göstermeye devam etti. Tıpkı NY Times eleştirmeninin yazdığı gibi o kaybolan bir estetiğin sanatçısıydı.

 

Cazkolik.com / 29 Haziran 2020, Pazartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.