Üç nesil dinleyici, bir salon gözyaşı

Üç nesil dinleyici, bir salon gözyaşı

84 yaşında bir delikanlı, elli seneyi aşan bir kariyer, üç nesil dinleyici, dört duble bol buzlu viski, bir salon gözyaşı, kucaklarca sevgi


Alpay yarım asırdan fazladır sahnelerde. Çok uzun zamandır içimde ukde kalmış bir şeydi Alpay`ı sahnede izlemek. Kadıköy yakasına taşındığımız senelerde, 90`ların başında, kabaca 30 sene önce Bağdat Caddesi`nde Pizza Pino isimli mekanda çıkardı Alpay. Eskiden çok garip gelirdi pizzacıda canlı müzik mi olurmuş derdim. Dünyada, Londra`da, Chicago`da bir çok örneği olduğunu seneler sonra öğrendiğimde Pizza Pino`yu ve Alpay`ı hatırlamıştım hemen. Uzun seneler her hafta orada sahne aldı ben de her hafta öteledim ne yazık ki. Alpay`ı en çok üniversite yıllarımda dinledim. Özellikle 80`lerin başında gitarist Müjdat Akgün ile çıkardığı Alpay 82 (1982) ve Sevgilerle (1984) kasetleri uzun süre teybi meşgul etmişti. Müziklerini Selim Atakan`ın yaptığı Attila İlhan şiirinden kotarılan Üçüncü Şahsın Şiiri çok etkilemiştir beni. Artık 3-4 neslin ezbere bildiği Eylülde Gel, Ayrılık Rüzgarı, Fabrika Kızı, Norma Mia, Hayalimdeki Resim, Dağların Ardında Yar gibi klasiklerinin yanında Güven Parkı gibi efsane bir albüm onu gözümde daha da değerli yaptı. 10 küsur dakikalık Güven Parkı`nın emsallerine ancak Barış Manço`nun Cem Karaca`nın cesur plaklarında rastlanabilir bu ülkede. Cem Karaca`nın 1979`da çıkardığı Safinaz`dan 4 yıl önce 1975`te çıkan plakta Güven Parkı`ndaki Fatma Kız İstanbul`daki kapıcı kızı Safinaz`ın öncülüdür.



Alpay kariyerinin her dönemde kendini hatırlatmayı bildi. 50 seneyi aşkın bir kariyer için bunun kolay bir şey olmadığı aşikar. 1990`lardaki “Eylülde Gel Demiştim”, ve özellikle çok kaliteli bir yapım olan 2000`lerin başındaki Tango & Latin ile hep buradayım dedi. Seneler önce 68 kuşağında yitirilen fidanlara Gezi Parkı`nda katledilen yenileri eklenince tekrar belli etti tarafını bundan 5-6 sene önce. Haykırdı kimin yanında olduğunu Alpay. Yine dün gece gururla, korkusuzca yaptığı gibi.



Cuma gecesi Zorlu PSM`de çok özel bir konser vardı. Alpay, o gece bazen “crooner” oldu, bazen avaz avaz kederli İspanyol şarkıları söyledi. Ama her şarkıya kendi meşrebini kattı. Bazen kemanın etkisi ile Tindersticks gibi tınladı orkestrası ile, bazen küçük bir düğün orkestrası oldular bir Makedon ezgisinde. Çaldıkları iki potporide Barış Manço, Metin Ersoy, Manos Loizos, Tanju Okan, Dean Martin, Tom Jones referansları vardı. Beklenebileceği gibi tüm orkestra kendine çizilen alanın dışına çıkmadan ama tertemiz çaldı. Kemancı biraz elinin ayarını kaçırıp emprovizasyonu uzatınca uyarmayı da ihmal etmedi. Bas gitarist sınırlarını genişletmek isteyen yegâne müzisyendi sanırım. Mümkün olduğunca küçük ama yerinde cümlelerle müziği “dolgunlaştırdı”, eline sağlık. Ülkede davulcu denilince akla gelen 3-5 müzisyenden biri olan adaşı davulcu Alpay Şalt ağabeyinin uzun zamandır yanında. Büyük Alpay yıllar öncesinde bir başka marka davulcu Volkan Öktem`i de müzik piyasasına kazandırmıştı Ankara günlerinde. Flütçü Doğan Kospançalı bir çok seyirci gibi ölümsüzleştiriyordu bu tarihi konseri telefonu ile. Anonim Makedon parçası ise tabii ki klarnetçi Emre Kaya`nın oyun alanıydı.



Tamamen dolu salonda yaş ortalaması 65 civarları olmalı. Konsere başlarken karşılıklı seyirciler ve icracılar olarak sorumluluklarımızı hatırlattı Alpay. Sahnedekilerin seyircilere güzel bir akşam yaşatma sorumlulukları ve bizim de eğer hakederlerse buna karşılık verme sorumluluğumuzu. Açık yürekli, gerçekçi ve aynı zamanda hoş bir tespitti. Gitar, klavye, keman, klarnet, flüt, davul ve bas gitardan oluşan orkestrası ve iki kadın vokal Norma Mia ile başladılar vazifelerine. Konser boyunca seyirci kelimenin tam anlamıyla bağrına bastı bu müthiş sesi. Onbeş dakika ara ile üç saat sahnede kaldı dört kere tecrübeli delikanlı. Bir küçük viski şişesini halletti, flamenco tap dans yaptı. Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Yunanca, Makedonca, İngilizce söyledi. Bol bol kahkahalı anekdotlar sıkıştırdı. Fecri Ebcioğlu`nu, Müzeyyen Senar`ı, Tanju Okan`ı yad etti minnetle. Mustafa Sağyaşar`ın kulaklarını çınlattı ülkede en beğendiği erkek yorumcu olarak. Ajda, Zeki Müren ve Serdar Ortaç da paylarına düşeni aldılar bu müspet örneklerin aksine. Ağzına sağlık Alpay.


Gözlerin, Hayalimdeki Resim, Fabrika Kızı, Dağların Arkasında Yar, Gitme konserde seyircinin hep bir ağızdan söylediği şarkılardı tahmin edilebileceği gibi.


2 vokalistine de solo vokal imkanı tanıdı, Bir İspanyol dansçı ve iki bale sanatçısı ile konserini görsel ve içerik olarak zenginleştirdi. Elli seneyi aşkın repertuarı üç saate sığmadı tabi ki. Gösterinin sonuna doğru sahneden inip seyirci ile kucaklaştığı anlarda tansiyon ve duygu yükü elle tutulacak hale gelmişti. Hepimizin gözlerinde yaş, dudaklarında tebessümle taçlandırdı geceyi. Her iki taraf olarak sorumluluklarımızı ifa etmenin mutluluğu ile ayrıldık bu tarihi geceden. Taraflardan biri olduğum için çok çok mutluyum


Her birimiz ölmeden önce yaşanacaklar listemize bir çentik daha attık. Çok yaşa Alpay.


Cenk Akyol


Cazkolik.com / 23 Mart 2019, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cenk Akyol

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • Erkan Acar
    26 Mart 2019 Salı 05:57

    Elinize, kaleminize sağlık. Yazınızı okurken; büyük ustayı, hayranı olduğum Alpay"ı sahnede izliyormuşum gibi bir his kapladı tüm benliğimi. 64 yaşında birisi olarak yıllar öncesine gittim sayenizde. Emekleriniz için çok teşekkürler, sağolun varolun... Selam ve Saygılarımla, Erkan ACAR

    Bu Yoruma Cevap Yazın »
  • Cenk Akyol
    26 Mart 2019 Salı 08:09

    Erkan bey bey çok teşekkür ederim. Yapılan işin karşılık bulması ne kadar güzel bir şey. Eksik olmayın.

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.