Eğlenmek ve eğlendirmek için 60 yılda 26 stüdyo albümü, 4 canlı konser, 19 toplama albüm ve 68 tekliden oluşan muazzam bir diskografi. 5 Amerikan Müzik Ödülü, 1 Grammy ve milyonlarca satılan/indirilen albüm ve tekli...
Yaklaşık 60 yıldır dünyada milyonlarca müzikseveri büyüleyen Kool and the Gang'in tutkusu ve yeteneğinin hâlâ taze ve güçlü olduğunu görmek ve hissetmek şâhâne bir duygu. Geçen yılın yaz aylarında, bu müzikal serüvende kararlılıkla öne çıkan grup, “eğlence” kodlu öz misyonlarına sadık kalarak “People Just Wanna Have Fun” albümünü grubun 60. yılını işaret ederek piyasaya sürmüştü.
Bu albüm, sadece kendi geçmişlerini değil, aynı zamanda müzik dünyasındaki değişen dinamiklere de saygı duruşu niteliği taşıyordu. Her şarkıda, geçmişe bir gönderme yapılıyor ve aynı zamanda geleceğe doğru bir adım atılıyor. Bu, onların salt bir müzik grubu olmaktan daha fazlası olduğunu gösteriyor; geçmişte olduğu gibi, bugün de müzikal yenilikçilik ve ilham kaynağı olarak varlıklarını sürdürüyorlar.
Ruhumu neşelendiren topluluk
Kool and the Gang'in müzikal serüveni benim için her zaman bir kurtarıcı gibi olmuştur. Çocukluğumdan beri, ruhum sıkıldığında, onlar her zaman hızır gibi yetişmiştir. Grubun 80'li yıllarda popüler müzik listelerinde parladığı döneme denk gelmiştim. Kâh “Fresh” ve “Ladies Night” ile coşturuyorlar, kâh “Cherish” ile aşkı kutluyorlar, zaman zaman da “Too Hot” ile ayrılık acısını paylaşıyorlardı. İşte o dönemde Robert “Kool” Bell ve müzisyen arkadaşları, soul ve funk temelli pop müziğinin ne kadar da keyifli, eğlenceli ve bulaşıcı olduğunu göstermişlerdi. “Celebration”, “Get Down On It”, “Fresh”, “Joanna” gibi hit parçalar, popüler müzik dünyasını bir gökkuşağı renginde aydınlatıyordu.
Fakat, bu grup sadece popüler müzikle sınırlı değildi; bunu ancak sonraki yıllarda keşfetme şansı yakaladım. Anlayacağınız; birçok yaşıtım gibi ben de “filmin başlangıcını kaçırmıştım”!
Grubun 70'lerdeki altın dönemiyle tanışmak, onların müzikal evrimini keşfetmek, sanki yeni bir müzisyen veya grup keşfetmek gibi hissettirdi bana. Zira Kool and the Gang 1964’te kurulduğunda caz ve funk tınılarını bir araya getiriyordu ancak sonraları ticari kaygılar ve dönemin dinamikleri nedeniyle pop müziğe yönelmişti.
Müzikal yolculuk başlıyor: Kool and the Gang'in ilk adımları
Aslında her şey Jersey City'deki Lincoln Lisesi'nde başlamıştı. 1964 yılında bas gitarda Robert “Kool” Bell ve klavyede kardeşi Ronald Bell dahil olmak üzere aynı lisede okuyan yedi arkadaş, Jazziacs adında bir enstrümantal caz ve soul grubu olarak bir araya geldi. Grubun diğer orijinal üyeleri arasında Robert Mickens (trompet), Dennis “D.T.” Thomas (saksafon), Ricky West (klavye), George Brown (davul) ve Charles Smith (gitar) bulunuyordu. Müzik, özellikle caz tutkusu ekseninde kurulmuş bir dostluktu onlarınki.
Robert Bell
Robert Bell, kendine 'Kool' demişti... Bu takma adı, babası profesyonel bir boksörken Ohio'dan New Jersey'e taşındıklarında, çevreye uyum sağlamaya çalışırken almıştı. Grubun adını kararlaştırmak biraz güçtü.
Şöyle ki başlangıçta Jazziacs adını alan grup, The New Dimensions, The Soul Town Band, Kool and the Flames gibi çeşitli isimleri denedikten sonra şu anki adlarını seçtiler. Bunların arasından özellikle Kool and the Flames ismi hoşlarına gitmiş olsa da aynı dönemde şöhreti yakalamış olan James Brown and the Flames (sonradan Famous Flames) önlerinde koskoca bir engeldi. Bir numaralı soul biraderin gazabından çekindikleri için “Kool and the Gang” adını seçtiler.
Birkaç yıl içinde müzikteki uyum ve duruşlarını sağlamlaştırdılar ve zorlu müzik sahnesinde bugün süperstar dediğimiz Bill Cosby, Ritchie Havens ve Richard Pryor gibi sanatçılara destek vererek deneyim kazandılar. Ana vokalistleri olmamasına rağmen, gerektiğinde şarkılarını çoklu vokal, misafir vokal, dönemim moda nidaları ve konuşmalarla süslüyorlardı.
Uygun adımlarla “Funk Efsanesi” mertebesine doğru
1969'da De-Lite Records'a imza atan Kool and the Gang, aynı sene içerisinde kendi isimlerini taşıyan ilk albümlerini yayınladı. Grup, profesyonel müzik yaşamlarındaki ilk adımını atmıştı. Bu enstrümantal çalışma, sadece müziğe duydukları derin tutkunun bir ifadesi olmakla kalmayıp aynı zamanda Khalis, Dee Tee ve Spike tarafından oluşturulan dinamik üflemeli düzenlemelerle karakterize edilen özgün bir sese de tanıklık etti. Albümdeki “Kool and the Gang” parçası ise Billboard R'n'B listelerine giren ilk single olma özelliğini taşıyordu.
Aynı dönemde, Willie Feaster and the Mighty Magnificents'ın sahne performansını izledikten sonra grup, sahne performanslarını geliştirmeye başladı. Kool etrafında birleşen “çete” üyeleri kendilerini canlı performans sevdasına öylesine kaptırmışlardı ki 1971 yılında üst üste “Live at the Sex Machine” ve “Live at PJ’s” adlı iki yeni canlı albüm çıkardılar. Enteresan ve cesur bir kariyer planlamasıydı gerçekten!
1972'de piyasaya sürülen “Music is the Message” R'n'B listesinde 25. sıraya ulaşarak gruba daha fazla popülerlik kazandırdı. Bir sonraki albümleri “Good Times”ta, grup bir yaylılar bölümü tarafından desteklendi. Caz, rock ve enstrümantal tarzların öğelerini kullanan grup, eleştirmenlerin onları belirli bir türle etiketlemesini zorlaştırdı.
1973 yılında çıkan “Wild and Peaceful” albümüyle ticari açıdan ilk önemli başarı geldi. Şeytanın bacağı kırılmıştı. Bu kilit ve kült sayılan albüm, “Funky Stuff”, “Jungle Boogie” ve “Hollywood Swinging” gibi hit teklileri içeriyordu; hepsi de Rhythm'n Blues Top Ten listesinde üst sıralarda yer aldı.
Grubun geniş külliyatında yer alan ve beni de en çok etkileyen albüm ise 1975 yapımı “Spirit of the Boogie”dir. Enstrümantal funk üzerine yapılan en kıymetli çalışmalardan biri olan bu uzunçalar, efsanevi çalma listesiyle, ön ve arka kapak görselleri ve kartonetiyle göz kamaştırıyor. Albümle aynı ismi taşıyan “Spirit of the Boogie”, “Jungle Jazz” (Jungle Boogie’nin farklı bir yorumu) ve “Ride the Rhythm” birer mücevher gibi ışıl ışıl parıldıyorlar adeta.
Grubun yedinci ve sekizinci stüdyo albümleri “Love and Understanding” ve “Open Sesame” barındırdıkları hit parçalarla 70’li yılların çok önemli funk çalışmaları olarak müzik tarihine geçti. “Open Sesame” şarkısı ise tüm zamanların en çok satan film müziklerinden biri olan “Saturday Night Fever”da yer alarak gruba ikinci Grammy ödülünü getirdi ve pop/disko odaklı bir yöne doğru bir evrimin işaretini verdi.
Enstrümantal gruplar arasında, Booker T. and the M.G.'s, The J.B.’s, Average White Band, The Meters ve MFSB gibi kendine özgü bir 70’ler funk sounduna kavuşmuş olan Kool and the Gang, zamana yenik düşmeye başlamıştı. Çünkü dünya genelinde olduğu gibi önce disko, ardından pop müziği trend olmuştu. Ancak, 80'lere girilmeden önce imdada Brezilyalı pop/caz müzisyeni Eumir Deodato adlı bir yapımcı yetişti ve Kool and the Gang'in kararsızlığına dur demeyi başardı. Ayrıca pop/caz müzisyeni olan Deodato ile dört albümlük bir anlaşma sağlandı ve 70’lerde başlayan eğlenceye 80’lerde de tam gaz devam edildi.
Seksenlerdeki parıltı ve hit albümler
1979'da Kool and the Gang, “Ladies Night” ile yeni bir döneme geçtiklerini müjdeleyen ilk adımı attı. Bu albüm, onlara ilk platin plak ödülü kazandırdı. R'n'B listelerinde bir numaraya ulaşan “Ladies Night” şarkısı aynı zamanda pop listelerinde de sekizinci sıraya yükseldi.
Evet, o güne kadar ana vokalistleri yoktu. Ne var ki icra ettikleri müzikte böyle birine de ihtiyaçları yoktu. Ancak tarz değişikliği ve yapımcının önerisiyle gruba kadife sesli James 'JT' Taylor katıldı. Bu hamlelerle artık funk, soul ve pop müziğin etkisi altına giren grubun soundu ana akım popüler müziği temsil etmeye başladı. Kool and the Gang, yeni vokalistleri JT’nin katılımıyla popüler müziğin önemli bir figürü haline gelmeye başladı. 70’li yıllarda soyundukları salt funk misyonu sona ermiş, “Ladies Night” albümüyle birlikte pop-soul alanında önemli söz sahibi olmuşlardı. Kool and the Gang böylece seksenli yılları başarı ile karşılamıştı. Ve bu başarı da 80’ler boyunca sürdü.
1980 çıkışlı “Celebrate” albümü iki platin plâk ödülü kazandı. Albümdeki “Celebration” şarkısı, aynı yıl Amerikalı rehinelerin İran dönüşünde çalınmasıyla birlikte dünya genelinde tanınmaya başlandı. Parça, birçok etkinlikte hala vazgeçilmez bir neşe kaynağı olarak boy göstermeye devam ediyor.
“Get Down On It,” “Take My Heart,” “Let’s Go Dancing,” “Joanna,” “Tonight,” “Misled,” “Cherish” ve “Fresh” gibi hit parçalar, grubun uluslararası ününü pekiştirdi ve 80'li yıllarda, MTV'nin de hayatımıza girmesiyle birlikte küresel düzeyde tanındılar ve sevildiler. “Sonsuz Eğlence” misyonu tam gaz devam ediyordu.
Grubun Hip-Hop ve Sample kültüründeki rolü
Hip-Hop kültürünün 90'larda teknolojiyle birleşerek yükselişiyle birlikte, Kool and the Gang'in muazzam müzik kataloğu DJ'ler tarafından keşfedilerek büyük favori haline geldi. James Brown'un ardından, sample'leri en çok tercih edilen bu grup günümüzde sosyal medya imkanlarının da inanılmaz çeşitliliğiyle nesiller arası geniş bir takipçi kitlesi ve küresel bir bilinirliğe ulaştı.
1974 yılında “Light of Worlds” uzunçalarından çıkan “Summer Madness” bu sample çılgınlığının bir örneği olarak gösterilebilir. Özellikle grup üyesi Ricky West tarafından çalınan klavyeler müzik tarihine altın harflerle geçmiştir. İlk “Rocky” filminde de karşımıza çıkan “Summer Madness” halihazırda, 90’lı yıllardan başlayarak hip-hop ve popüler müzikte en çok sample alınan parçalardan biri unvanını taşıyor.
Kool and the Gang'in davul ritimleri, bas, gitar ve klavye rifleri, aynı zamanda dinamik üflemelileri, DJ Jazzy Jeff and the Fresh Prince, Beastie Boys, Jay-Z, Madonna, Janet Jackson, Cypress Hill ve P. Diddy gibi birçok sanatçının eserlerini süsledi ve süslemeye devam ediyor. Kool and the Gang, hip-hop dünyasında en çok sample’lenen grup olma unvanını elinde bulunduruyor.
Hollywood Walk of Fame ve diğer onurlandırmalar
Bu sene, 60. kuruluş yıl dönümü yaklaştıkça grubun müzik endüstrisindeki başarı ve katkıları birçok kurum ve kuruluş tarafından ödüllendirilip takdir görmeye devam ediyor. Grup son olarak bu yılın başlarında “Rock'n Roll Hall of Fame” şöhretler kulübüne aday olarak seçildi. İşin aslına bakıldığında grup yıllar önce bu kulübün adayı değil, üyesi olması gerekiyordu, ancak müzik endüstrisinde, hatta başka sektör ödüllendirmelerin dinamiklerinin de farklı işlediğini hepimiz biliyoruz.
An itibarıyla sayısız ödüllerden bazıları şöyledir:
- 2014 yılında, BET Soul Train Ömür Boyu Başarı Ödülü (BET Soul Train Lifetime Achievement Award)
- 2015'te, Hollywood Bulvarı (The Hollywood Walk of Fame) üzerinde Amerikan müzik ikonları yıldızı
- New Jersey Şöhretler Kulübü’ne (New Jersey Hall of Fame) kabul edilişi
- Jersey City’de bir sokağa “Kool The Gang Sokağı” (Kool and the Gang Way) adının verilişi
- “Celebration” şarkısının Grammy Şöhretler Kulübü’ne (Grammy Hall Of Fame) kabul edilişi
- Şarkı Yazarları Şöhretler Kulübü'ne (Songwriter's Hall of Fame) kabul edilişi
- 5 tane Amerikan Müzik Ödülü (American Music Awards)
- 1 Grammy ödülü
Hareketli bir müzikal miras
Robert “Kool” Bell ilerleyen yaşına rağmen sosyal medyada boy göstermeye devam ediyor. Grubun lideri olarak tanıtımı önemsiyor ve kadrosu yıllar içinde bir hayli değişmiş olsa da grubuyla birlikte festivalden festivale koşuyor.
Değişen müzik dinamiklerine ayak uydurarak grup, zaman içinde tarzında dönüşümler yaşasa da bu değişimler, dinleyiciler üzerinde derin ve olumlu etkiler bıraktı. Ne var ki tüm bu değişimlere rağmen, Kool and the Gang'in müziğindeki enerji, neşe ve coşku hiçbir zaman azalmadı. 60 yıllık kariyerleri boyunca, grup dinleyicilerini dans ettiren, gülümseten ve unutulmaz anılar biriktiren bir müzikal yolculuğa çıkardı.
Bugün, Kool and the Gang'in 60. yılında, müzikseverler grubun benzersiz ve etkileyici müziğini kutluyor ve geleceğe olan heyecanlarını paylaşıyorlar.
Kool and the Gang dinlemek isteyenler için Spotify karekod:
Aykut Öger
Cazkolik.com / 16 Mart 2024, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.