Boston’u sakinleştiren adam; Bir James Brown hikâyesi

Boston’u sakinleştiren adam; Bir James Brown hikâyesi

Fotoğrafta James Brown, Boston Belediye Başkanı White ve Meclis Üyesi Atkins ile birlikte görülüyor.

 

Ellili yıllarda soul müzik, Afrikalı-Amerikalıların özgürlük haykırışlarıyla birleşince popüler müzik daha coşkulu, daha bir tutkulu hale geldi. Ancak hiç kimse James Brown kadar tutkulu değildi.

 

Brown, "Please, Please, Please" ile listelerde ilk kez zirveye çıktığı 1956 yılından başlayarak tüm rakiplerini geride bıraktı, hepsinden daha uzun ömürlü oldu. O, soul’un babası, funk müziğin mucidi ve seksenli yıllarda hip-hop kültürünün itici gücü haline geldi.

 

 

Soul Brother Number One

 

"Mr. Dynamite, Minister of the New New Super Heavy Funk, The Man With The Cape, Soul Brother Number One, Godfather of Soul" gibi pek çok lakapla anılan James Brown eşsiz müziği ve nefes kesen sahne şovlarıyla efsaneleşti. 1960'larda siyah sivil haklar hareketinin de aktif bir parçası olmuştu, zira "Soul Brother Number One" lakabındaki "Soul" kelimesi o zamanlar müziğin içinde ve dışında pek çok anlam taşıyordu. "Soul”, siyah müziğin kökenlerine işaret ediyor ve aynı zamanda saygınlığın bir ifadesiydi. James Brown'a göre "Soul Brother Number One" olmak, müzik aracılığıyla Afro-Amerikalıların saygınlık ve fazilet hareketinin lideri olmak demekti.

 

Altmışlı yıllarda tanınan ve tanınmayan birçok şiddet karşıtı sembol isimlerin arasında bir de baptist papaz vardı. Bu gencin adı Martin Luther King, Jr. idi. 1964 yılında Nobel Barış Ödülüne layık görüldüğünde sadece 35 yaşındaydı.

 

Afrikalı-Amerikalı ve Amerikan yurttaş hakları hareketi önderi King şiddetsizlik eylemleri ve ırk eşitliğine dair rasyonel düşüncelerinden ötürü sevilip sayılan bir aktivist haline gelmişti. Ancak birçok da düşman edinmişti.

 

 

Martin Luther King Suikastı ve Ayaklanmalar

 

Martin Luther King, 4 Nisan 1968 tarihinde Memphis'te bir silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünde tüm ülke, ama özellikle ülkenin Afrikalı-Amerikalı kesimi şoke oldu. Bu şok üzüntüye, üzüntü öfkeye, öfke de ayaklanma ve vandalizme dönüştü. Yaklaşık 130 kentte başlayan şiddet olayları Ulusal Muhafızların devreye girmesine sebep oldu. ABD yanıyordu, adeta savaş halindeydi.

 

James Brown, Martin Luther King suikastı gerçekleştiğinde ertesi gün Boston’da çıkacağı bir konser ve iki TV programı hazırlığı yapıyordu. Ölüm haberini aldığında kendi radyo istasyonuna ve birçok farklı istasyona sükunet çağrısı içeren mesajlar yayınlamasını istedi. Şimdilik elinden gelen buydu.

 

Boston şehri diğer kentler gibi kırmızı alarma geçmiş, askerler olası ayaklanma ve çatışma için hazırda bekliyordu. James Brown, Boston'a intikal ettikten sonra kendi ekibi ve belediye başkanı Kevin White dahil meclis üyeleriyle konserin (maddi ve manevi) hangi şartlarda gerçekleşebileceğine dair hararetli görüşmeler yaparken ilginç bir fikir ortaya atıldı. Konserin yapılması yönünde karar alan taraflar, konserin aynı zamanda canlı olarak yerel bir televizyon kanalından yayınlanmasında hemfikir oldular. Amaç, afroamerikalı kesime "Soul Brother" olarak bağrına bastıkları James Brown'u canlı izlettirip şiddet olaylarını asgari seviyeye düşürmekti.

 

 

Konser ve canlı yayının etkisi

 

5 Nisan 1968, cuma akşamı Boston Garden'deki konser, meclis üyesi Tom Atkins’in sunumu ve belediye başkanı White'in konuşmasıyla başladı. 15.000 kişilik salonda sadece 1.500 kişinin toplanması bir James Brown konseri için oldukça düşük bir sayıydı, ancak durumu düşününce çok doğal karşılamak gerekiyor. Bazı gençlerin sahneye çıkıp James Brown'a dokunmak ve onunla karşılıklı dans etmek istemeleri güvenliği sağlayan polisleri zaman zaman harekete geçirmiş olsa da bunlar sevgi gösterisinden başka şey değildi. Onlara sürekli sakinleşme çağrısında bulunan Brown güvenliği de kontrol altına almaya başarıyordu.

 

James, her şarkıyı teker teker anons ettiği sırada Martin Luther King'in barışçıl kişiliğini ve fikirlerini empoze etmeye gayret ediyordu. Brown, otobiyografisinde King'i kendisinin ve ülkenin "en iyi arkadaşı" olarak görüyor, değerinin bilinmediğini ifade ediyordu. Konser esnasında kendi başarı hikâyesini de paylaşan Brown oldukça verimli bir konser veriyordu.

 

Neden verimli, çünkü konser devam ederken aynı anda WGBH-TV kanalından televizyon yayını da gerçekleşiyordu. Yaşanan bu saatlerde Boston sokaklarında tek bir şiddet ve hırsızlık olayı dahi rapor edilmemişti!

 

 

Konser ve canlı yayın sona erdikten sonra aynı konser banttan tekrar yayınlandı. İşini böylece sağlama alan belediye başkanı ve barışçıl atmosferin muhafaza edilmesindeki başrol oyuncusu James Brown amaçlarına ulaşmışlardı.

 

Hafta sonunu da olaysız geçiren Boston şehri James Brown konserinin gerçekleştiği gece ABD'de şiddet olaylarının yaşanmadığı kent olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı.

 

Aynı yılın Ağustos ayında Brown, konser gecesinde sahneye koşup sevgisini göstermeye çalışan o gençlere seslendiği sözlerini bir plâk haline getirdi:

 

Say It Loud, I'm Black I'm Proud

 

 

Aykut Öğer

 

Cazkolik.com / 10 Mart 2021, Çarşamba

 

Kaynaklar:
- James Brown - The Godfather Of Soul, die Autobiographie, Brown/Tucker/Boas, Hannibal Verlag
- The Night James Brown Saved Boston, Freemantle Media, David Leaf

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Aykut Öger

Soul, R&B ve Blues yazılarıyla Aykut Öger Cazkolik'te.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.