Geçen haftanın en çok tıklanan konser haberlerinden biriydi Carmen Souza`nın mini Türkiye turnesi. İstanbul, Ankara ve İzmir`de birer konser veren Cape Verde`nin yeni dünya yüzü genç ve sempatik bir kadın.16, 17 ve 19 Mart akşamları üç şehrimizde müzikseverlerle buluşan Souza`nın İstanbul`un yeni konser mekanlarından Romeo & Juliet Performance Hall`deki konserinde arkadaşımız sevgili Beliz Hazan`da vardı ve konser öncesi Souza`nın kendisiyle de mini bir söyleşi gerçekleştirdi.
İstanbul, 17 Mart 2011 Perşembe akşamı Romeo ve Juliet Performance Hall Sahnesi’nde Cape Verde asıllı Portekizli şarkıcı Carmen Souza’yı ağırladı. Biz de bu sıcacık konser öncesinde onunla bir söyleşi gerçekleştirme imkanı bulduk.
Carmen Souza samimi gülümsemesiyle Cape Verde’nin sıcak hayatını içtenlikle karşısındaki insana aktarabilen bir sanatçının ailesi Portekiz’de ufak bir Cape Verde yaşamını oluşturmuşlardı. Böylece bu müzikal ve ruhsal havada büyümüştü küçük Souza.
Lusophone Gospel Korosu, onun 17 yaşında ilk profesyonel olarak şarkı söylemeye başladığı koroydu. Carmen Souza, başlangıç noktası olarak kabul edilen koro zamanından beri de çeşitli projelerde yer alıp turnelere katılmaya devam ediyor. Ruhsal bir kişiliğe sahip olan Carmen Souza, kendini ifade etme biçimi olarak müziği seçmiş ve seçtiği bu yolda ilerlemek için de tüm gücüyle uğraşmaya devam etmekte.
Müzik kimliğinizi oluştururken hangi müzisyenlerin onu etkilediğini sorduğumuzda, onu en çok etkileyen isimlerin hayli geniş bir yelpazede buluştuğunu anlıyorsunuz; Theo Pas`cal, Ella Fitzgerald, Horace Silver, Luis Morais, Cesaria Evora, Joe Zawinul, Bill Evans, Nina Simone, Billie Holiday, Joni Mitchell, Keith Jarrett ve Diana Krall gibi isimleri severek dinlediğini söylüyor. Yaptığı müzikte cazla Afrika esintilerinin hoş bir etkileşiminin oluşmasında yetiştiği toprakların, ailesinden gelen kalıtımsal özelliklerin ve içinde bulunduğu kültürün müzikal yansımalarının etkili olduğunu içtenlikle bizimle paylaşıyor.
Onu ilk keşfeden kişi ise Portekiz’in sayılı iyi basçılarından Theo Pas’cal oluyor. Carmen, ilk albümünü Theo ile birlikte çıkarıyor. İlk kez 2005 yılında ve daha sonra 2006`da özel versiyonu çıkan "Ess e nha Cabo Verde" albümü Cape Verde müziğindeki gelişimin bir sembolü olarak yer alıyor. Carmen`in uluslararası ilk canlı performansı, BBC3`ün "World on your street" programı çerçevesinde 2005 Temmuz`unda, Birleşik Krallık, Reading`teki Womad Festivali`nde gerÁekleşiyor. 2008 yılında çıkardığı Verdade albümünün isminin nereden geldiğini merak ediyoruz. Creole (soyu hem Avrupa’dan hem de Afrika’dan gelen kimse) dilinde GERÇEK anlamına geliyor. Polonyalılar, İtalyanlar, Yahudiler ve diğerleri Creole’e etkileyenler arasında yer alıyor. O yüzden Creole biraz İtalyan biraz Fransız esintileri taşıyordu. 2010 yılında Afrika ve Cape Verde geleneksel ritimlerini Çağdaş Caz ve Afro-Latin ritimleri ile sentezleyerek ortaya Protegid (Korunan) isimli gizemli ve etkileyici bir albüm çıkıyor. Protegid ne demek diye sorduğumuzda ise ‘’Korunan’’ anlamına geldiğini ve neden ‘’Korunan’’ anlamına gelen bir albüm çıkardığını sorduğumuzda ise Cape Verde kültüründe korunarak büyüdüğünden bahsediyordu. Aynı zamanda Hristyan bir backgrounda sahip olduğunu dile getiriyordu. Kendini korunan ve kendisinin insanları müziğiyle koruyan bir tarafının olduğuna inandığı için insanlık adına böyle bir isim koymak istediğini ifade ediyor. Çocukların büyümeleri, onların nasıl daha iyi yaşanacağını, stressiz bir yaşam için neler yapılabileceğini anlatmak için böyle bir isim koyduğundan bahsediyor. Kendisinin spiritual tarafıyla ilgili sorularımızda ise yaşadığı kültürde hep müzik ve spiritual bir kısmın olduğunu belirtiyor. Gospel korosunda yer alırken bunun başladığını, Gospel müziğine bire bir devam etmese de kendi cümleleriyle bu yolda devam ettiğini ekliyor. Sevgi ve tutkunun onu bu konuda ileri taşıdığını ifade ediyor. Din çok pratiğe dönüştürülmüş bir durum ve insanlığa yardım ederek, farklı birşeyler yaparak bunu yaşatmak istediğinin altını çiziyor. Her yaşadığı spiritual noktayı da müziğine yansıtmak istiyordu.
LOVE (Sevgi), PEACE (Huzur, barış) ve HARMONY (armoni) nedir diye sorduğumuzda ise sevginin bazen tutku ile karışabildiğini söylüyor. Sevgi bazen bir kişiyi tanımış olsak bile onunla birşeyler paylaşarak arttırılması gereken bir kavram olduğunu ifade ediyor. Sevgiden bahsettiğinde daha evrensel bir kavramdan bahsediyor. İnsanların birbirlerini hayalkırıklığına uğrattığı zaman bir insana o sevgi bitmemeli diye ekliyor. Ona karşı ikiden fazla şans tanınması gerektiğinden, daha fazla tolerans ihtiyacı olduğundan, daha affedici olmaktan bahsediyor. Koşulsuz sevginin altını çiziyor. ‘’Huzur ise ihtiyaç duyulan bir kavram bu hayatta’’ diye devam ediyor. Huzurlu olduğumuz zaman hayattaki seçenekleri daha rahat görebildiğimizden bahsederek armoniye geçiyor. Sevgi ve huzur olduğu zaman kendinizle bir armoni oluşturmuş olduğumuzu, önce kendimizden başlayan armoni daha sonrasında her yere yayıldığını ifade ederek son günlerdeki enerji değişimlerinde bizimle bu güzel söyleşiyi gerçekleştirdiği için ona teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Beliz Hazan
belizhazan@cazkolik.com
Cazkolik.com / 30 Mart 2011, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.