ünlü sesin babasıyla olan birlikteliğinin 16 yaşındayken ölümüyle sonuçlandığı. Bundan sonrası annesi ve büyükannesi ile olan bağlarla örülü.
Aşağıda sevgili Cenk Erdem tarafından yapılmış olan harika bir söyleşi okuyacaksınız. Cenk Erdem aslında bir çok açıdan bizim insanımız için çok cazip özelliklere sahip biri olan Lila Downsa sorulabilecek her şeyi sormuş. Kariyer süreci, çocukluğu, müziği, cazla olan bağı, hatta biz Türkler... Hepsi... Cenk Erdeme bu harika söyleşi için cazseverler adına teşekkür ediyoruz.
Cazkolik
"Ruhuyla bana en çok ilham veren
müzisyen John Coltranedir..."
Latin caz şarkılarıyla kulüplerde başladığı kariyerini, Meksika’nın geleneksel şarkılarıyla bir dünya müziği yıldızı statüsüne yükselten, unutulmaz filminin FridaOscar adayı şarkısı "Burn it Blue" ile yakaladığı uluslararası çıkışını, Zapotekler, Mikstekler, Mayalar ve Nahualar gibi uygarlıkların zengin şarkılarıyla renklendiren, Meksikalı diva Lila Downs dünya turnesi kapsamında 16 Mayısta Cemal Reşit Reyde konser vermek üzere İstanbul’daydı.
Latin Grammy ödüllü Lila Downs, sosyal konulardaki duyarlılığı ve köklerine olan bağlılığıyla dikkat çekerken, son stüdyo albümü Shake Away’de düet yaptığı, yakınlarda kaybettiğimiz Arjantinli ünlü şarkıcı Mercedes Sosa ile olduğu gibi, birbirinden ünlü isimlerle yaptığı ortak çalışmalarıyla da büyük ilgi görüyor. New York’ta yepyeni bir Broadway müzikali için şarkılar hazırlayan Downs ile kariyerini, geleneksel müzikleri, yepyeni projesini, İstanbul’u ve Meksika yerlilerinin ilginç inançlarını konuştuk…
Cenk Erdem
CE / Son stüdyo albümünüz “Shake away” göçmenler, işçiler, asgari ücret gibi başlıca sosyal meselelerle ilgileniyor, peki bu sosyal bilinçlilik dışında sanatçı ifadenizi nasıl tanımlarsınız?
LD / Bir sanatçı olarak şarkıların gücünü kullanabildiğime inanıyorum ve insanların anlattıklarımı hissetmelerini istiyorum. Tüm sorunların ve dertlerin ortasında yine de güzellikler bulmaya, insanların bu sorunlarla baş ederken hayatın keyfini çıkarmaları için şarkıların hafifletici yönüyle güç vermeye çalışıyorum.
CE / Albümünüzde geleneksel şaman kültürüne ve kendi köklerinize göndermeler yapıyorsunuz, size eski Meksika yerli kültüründe en çok neler cazip geliyor?
LD / Geleneksel şarkılarda aşk ve nefret çok güçlü anlatılıyor. Tarih nefretle dolmuş ama bir yandan yerli kültüründe bu nefret açıkça anlatılsa bile, yaşanılan zorluklarla şarkılar yoluyla alay etmişler, sorunlarla başa çıkmaya çalışırken, eğlenceli yollar bulmuşlar. Duygularını bu kadar açık seçik ifade etmeleri ve coşkuyla yaşamaları bana çok çekici geliyor.
CE / Şarkınız “Ojo De culebra”, “Yılanın gözü” anlamına geliyor, bu şarkıda bir şekilde tarih öncesi Aztek uygarlığının meşhur yılan sembolüne bir gönderme yapıyor musunuz?
LD / Evet, şarkım Aztek uygarlığının bu kutsal sembolüne gönderme yapıyor. Çok az kültürde yılan için yüklenen güzel anlamlar var. Oysa ki Aztek uygarlığında yılan hayat ve ölüm ilişkisini temsil ediyor ve bereket ve yenilik getiriyor. Birçok kültürde şeytani algılanan yılan bizim kültürümüzde iyileştirici gücü sembolize ediyor. Ben de hem Amerikan toplumunun, hem Meksika’da yaşayanların bir süredir yaşadığı korkuları, şiddeti ve politik sıkıntıları geride bırakarak yenilenmesini dileyerek, korkuyu ve öfkeyi pozitife dönüştüren bir yılan göndermesi yapıyorum.
CE / Albümünüz “Shake away”’de kaybettiğimiz ünlü Arjantinli şarkıcı Mercedes Sosa ile düet yapmıştınız, onunla yakınlaşabildiniz mi?
LD / Mercedes Sosa ile hiç konuşmaya gerek duymayan bir bağımız oluştu çünkü Mercedes Sosa’nın politik tavrı ve benzer konulardaki hassasiyetlerimiz bizi çok yakınlaştırdı. Bir dönem şarkı söylemesi yasaklanmış, kendini insan haklarına adamış ve politik mücadelesinden vazgeçmemiş çok özel bir sanatçıydı.
CE / Kariyerinizin ilk dönemlerinde sadece geleneksel Meksika şarkılarını değil ayrıca eski caz parçalarını yorumluyordunuz, peki caz müziğinde idolleriniz kimler?
LD / Zor bir soru ama sesine ve yorumuna hayran olduğum hala fırsat buldukça özellikle dinlediğim olağanüstü isimler var. Billie Holiday en çok sevdiğim caz şarkıcısı diyebilirim. Ella Fitzgerald, Sarah Vaughan dinlemekten büyük zevk aldığım idollerim. Ama bana ruhuyla en çok ilham veren müzisyen John Coltrane.
CE / Minnesota Üniversitesi’nde ses ve antropoloji üzerine eğitiminizi tamamladıktan sonra Meksika’ya geri dönmeye nasıl karar verdiniz?
LD / Meksika’yı hiçbir zaman terk etmemiştim. Gençliğim Meksika ve Amerika arasında gidip gelmekle geçti. Çocukluğumun büyük bir kısmı Oaxaca’da geçtiği halde, gençliğimin ilk yıllarında Amerika’daydım, üniversite için Minnesota’da okurken de yine Meksika’ya bol bol gidiyordum. Ama bir çocuk olarak Meksika’nın yerlileri arasında büyüdüğüm için üniversite bittikten sonra tekrar Meksika’da olmak istedim.
CE / Bir süre annenizin araba parçaları satan dükkanında çalıştıktan sonra sizi şarkı söylemeye motive eden ne oldu?
LD / Dürüst olmam gerekirse, annemin araba parçaları satan dükkanından bir süre sonra nefret ettim. Şarkı söylemek bana yaşam enerjisi veriyordu. En çok zevk aldığım işin peşine düştüm. Çeşitli orkestralarla kulüplerde popüler şarkılar söylemeye başladım.
CE / 2002 yılının ünlü filmi “Frida” için söylediğiniz şarkılarla uluslararası bir çıkış yakaladınız, siz bu projeye nasıl dahil oldunuz?
LD / Filmin yönetmeni Julie Taymor ve filmin bestelerini yapan Elliot Goldenthal benim albümlerimi dinlemişler ve canlı performansımı izlemek için Meksika’ya geldiler. Beni izledikten sonra filmin sound track albümü için ve film için beni davet ettiler…
CE / Şarkılarınızdaki göndermelerde olduğu gibi, günlük hayatınızda da tarih öncesi Meksika mitolojisine ilgi duyuyor musunuz?
LD / Hem de çok. Özellikle büyükannem ve annem yerli kültürünün spiritüel inançlarına çok ilgi duyardı. Çocukluğumda ailemdeki inançlar sadece Katolik inancıyla ilgili değildi. Meksika mitolojisinde, mesela rüzgar bir Tanrı’dır. Doğanın yeni bir niyeti var anlamına gelir. Rüzgar olduğu zamanlar hareketlerimize dikkat ederdik. Mitolojinin doğayla ilişkisi beni çok etkiler…
CE / Peki günlük hayatınızda geleneksel şarkılar dışında neler dinliyorsunuz?
LD / Meksika’da sadece benim bulunduğum eyalette 16 farklı dil var. Bu yüzden birbirinden çok farklı eski Meksika yerlileri hakkında her gün yeni şarkılar yeni hikayeler öğrenmeye devam ediyorum. Geleneksel şarkılar arasında keşfedeceğim çok fazla şarkı var. Tarihte birbirinden çok farklı kültürler ve gelenekler bir araya gelmiş ve özellikle yerel bazı grupları ve orkestraları gidip dinlemeye bayılıyorum.
CE / İlk video klibinizi 7. stüdyo albümünüz “La Cantina” için , ilk albümünüzü yayınladıktan neredeyse 12 yıl sonra çektiniz, peki bu bir tavır mıydı?
LD / Bunun bir tavırla ilgisi yok ancak tek derdimiz iyi bir prodüksiyonla ortaya çıkmak ve özellikle canlı performanslarımız olduğu için ilk başta yaptığımız işin tanıtımı için çaba sarf etmedik. Konserlerimizde nasıl bir reaksiyon aldığımız ve performanslarımız sayesinde izleyici ile kurduğumuz bağ bizim için daha önemliydi. Belki de bağımsız müzik yapmanın en güzel taraflarından biri bu çünkü albümlerimizin satışı konusunda hiç kaygımız olmadı.
CE / Son stüdyo albümünüzden sonra en iyi şarkılarınızı bir araya getirdiğiniz bir toplama albüm ve ayrıca canlı konser kayıtlarından oluşan bir albüm yayınladınız, şimdi sırada neler var?
LD / Sırada bir Broadway müzikali var. New York’ta eşimle birlikte çok özel bir müzikal hazırlığındayız. Bilirsiniz, Meksika’lı yazar Laura Esquivel’in meşhur “Like water for chocolate” romanının müzikal uyarlaması için orijinal yepyeni besteler hazırlıyoruz. 10 tane şarkımız hazır bile.
CE / İstanbul’a daha önce de gelmiştiniz, önceki ziyaretinizden İstanbul hakkında en çok neler hatırlıyorsunuz?
LD / İstanbul çok güzel bir şehir ama benim ilgimi çeken insanlarınızın müziğe olan aşırı ilgisiydi. İnsanlarınız müzikle fazlasıyla ilgili. Otel odasında televizyon kanallarına baktığımı hatırlıyorum, hangi tarz program olursa olsun, programın bir yerinde elinde bir mikrofon bir şarkıcı çıkıyordu. Konserde de çok güzel zaman geçireceğimizi düşünüyorum…
CE / Latin Grammy ödüllü bir yıldızsınız ancak sosyal meseleleri çok daha fazla önemsediğinize göre verilen bu ödülleri anlamlı buluyor musunuz?
LD / Ben hep içimden gelerek şarkı söyledim ancak bu işi yapmaya başladığımda tanıtımı için hiç uğraşmadım. Kişisel olarak çok önemsediğim ve şarkılarımda aktardığım hassas konuları herkesin gerçekten hissetmesi benim için çok önemli. Bu yüzden sanırım ödüller daha çok ciddiye alınmanıza yardımcı oluyor. Emek harcadığınız işi meşrulaştırmış oluyorsunuz ve işin tuhaf tarafı kendi ülkemdeki insanlar tarafından da daha çok ciddiye alınmaya başladım.
Cenk Erdem
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.