Açıklığa kavuşmamış bir gizem; Mozart’ın ölümü

Açıklığa kavuşmamış bir gizem; Mozart’ın ölümü

Mozart’ın hayatını kaybettikten birkaç hafta sonra 26 Aralık’ta bir Alman gazetesi onun zehirlenerek öldürüldüğünü yazdı. Milos Forman’ın bir tiyatro oyununu sinemaya aktarmasıyla da Mozart’ın Salieri tarafından öldürülmesi günümüze doğrulanmamış bir iddia olarak geldi. Salieri meselesinin sanatta yer bulmasına Puşkin’in yazdığı “Mozart ve Salieri” adlı oyun neden olmuştu. İlhan Mimaroğlu’na göre, günümüzde kolaya kaçan insanlık; besteleri arasında şaşırtıcı benzerlik içermeyen Mozart’ı daha çok dinleyecek. Mozart’ın ölümü de onunla beraber ilgi görecektir. Mezarının yeri dahi tam belirlenemeyen bestecinin otopsisi de yapılmadığı için ölümü kanıtlanamayacak birçok iddiayı beraberinde getirdi.

 

Tulane Üniversitesinden araştırmacılar Viyana’daki arşivlerden 1790-1793 arasında gerçekleşen ölümleri incelediler. 5011 vakanın hepsi on sekiz yaşından büyüktü ve çoğu erkeklerden oluşuyordu. Bu araştırmanın sonucunda erkeklerin ortalama 45.5, kadınların 54.5 yıl yaşadığını buldular. Ölenler arasından askerler çıkarıldığında erkeklerin ortalama ölüm yaşı 49.8’e çıkıyordu. Ölümlerin en büyük kısmını tüberküloz ve benzeri hastalıklar oluşturuyordu ve bunları takip eden sebepler arasında gastrointesinal hastalıklar ve beslenme bozuklukları vardı. Yine de bu verilerden çıkarabileceğimiz sonuçlardan biri de Mozart’ın ölümünün erken bir ölüm olduğu. Mozart’ın resmi olarak ölüm nedeni Hitziges Frieselfieber (Yüksek Miliyer Ateş) adında diğer dillere de çevrilmesi zor tam tanımlanmamış bir hastalık. Darı benzeri döküntü eşlik ettiği için “miliyer” deniliyordu. Ayrıca kayıtlardaki 5011 ölüm arasında sadece dört kişiye bu tanı konmuştu.

 

Eylül 1791’de Prag’daki ziyareti sırasında hasta olduğu ileri sürülmesine rağmen; Mozart’ın yaşamının son aylarında oldukça üretken olduğu görülüyor. Prag’dan döndüğünde Sihirli Flüt’ü tamamladı ve prömiyerini yaptı. Daha sonrasında, Kasım 1791’de Mason locasının açılışında Mason Kantat’ını sundu. Aynı dönemde Klarnet Konçertosu (K622) ve Requiem (K626) üzerine de çalıştığı biliniyor. Baldızı Sophie Weber, Mozart’ın ölümünden 33 yıl sonra, Wolfgang’ın vücudunun çok şiştiğini hatta bu yüzden yatakta dahi dönmekte zorlandığını; son güne kadar bilincinin açık olduğunu ve kafasındaki yanma hissi yüzünden sürekli başına soğuk kompres yapıldığını açıkladı. "Son hareketi, Requiem'deki davul pasajlarını ağzıyla ifade etme girişimiydi" diye ekledi. Son hastalığının semptomları 18 Kasım’da Mason Locası toplantısında başladığı düşünülüyor.

 

D vitamini teorisi

 

Mozart yaşamının sonlarına doğru tamamen gece uyanık kalıp çalışıyor; bunun sonucunda da güneşin olduğu saat aralıklarında da uyuyordu. Viyana’nın 48 Kuzey enleminde yer alması sebebiyle güneşten yararlanmak oldukça zor. 5 Aralık’ta ölen Mozart zaten son zamanlarını yarı ömrü 4-6 hafta arası olan D vitamini açısından en verimsiz aylarda geçirmesi de iddiaları güçlendiren etkenlerden biri. Bu bilgilere dayanan araştırmacılar, doğrudan D vitamini eksikliği nedeniyle ölmese de onu diğer rahatsızlıklara açık hale getirdiğini düşündüler.

 

Zehirlenme teorisi

 

İlk defa Mayıs 1825’te Antonio Salieri’nin ölmeden önce Mozart’ı öldürdüğünü itiraf ettiği iddia edildi. Salieri’nin başarısız intihar girişimleri dedikoduyu daha da arttırdı. Fakat Salieri böyle bir şeyi yanlışlıkla da söyleyecek şekilde bilincini kaybetmemişti. Ayrıca dostane bir ilişkileri vardı. Üstelik, Mozart’ın cenazesine de katıldığı biliniyor. Bu iddiayı en çok besleyen şeyin bir edebi ürün olması da olayın gerçekliğini sorgulatan en büyük neden. Salieri, Viyana Mahkemesinde önemli bir adamdı. Beethoven, Schubert ve Listz’in aralarında bulunduğu birçok dikkate değer öğrenci yetiştirdi. Bunlara bakılırsa, Viyana’da kimseninin saygınlığını, onun uğrunda cinayet işleyecek kadar kıskanmayacağı oldukça açık.

 

Masonluk, 18. yüzyılın sonlarında Avusturya’da da en az Avrupa ve Amerika’da olduğu kadar yaygındı. Mozart’ın da Masonlarla ilişkisi iyi bilinen bir gerçek. Loca tarafından zehirlendiği teorisi ilk olarak 1891 yılında Otto Jahn tarafından yazılan biyografisinde ortaya atıldı. 1936 yılında da Nazi Almanyası bu olayı propaganda aracı olarak kullanmaya başladı. Propaganda tahmin edileceği üzere, ulvî bir Alman olan Mozart’ın Yahudiler ve Masonlar tarafından kurban edildiğine ikna etmeye çalışıyordu.

 

Döneminde tedavi için verilen ağır metaller de şüpheleri üzerine çekiyor. Melankolisi yüzünden doktorlar tarafından antimon reçete edildiği düşünülüyor. Ayrıca, Viyanalı eczacılardan aldığı yüksek miktarlı ödenmemiş faturalar bulundu. Bu faturaların hangi ilaçları içeridiği bilinmiyor. 1808’de ilk biyografisini yazanlardan Franz Xaver Niemetschek “Prag’da hastalandıktan sonra yüksek dozda ilaçlar aldı” yazmıştı. El yazısının son ana kadar düzgün kalması ve frengi geçirmediği düşünülmesi nedeniyle civadan zehirlendiği düşünülmüyor. O zamanlarda “acqua toffana” denen bileşenlerinde kurşun ve arsenik bulunan bir zehir çok yaygındı. Hatta. Mozart’ın ölmeden önce ağzında bahsettiği “ölüm tadı” acqua toffanaya atfedildi. Yine de bilinci ölmeden 2 saat öncesine kadar açık ve öldüğü gün dahi bestesini yazmayı sürdüren Mozart için ağır metal zehirlenmesi olası görünmüyor. Antimon diğer ağır metallerin aksine nöropati yapmadığından ve pahalı oluşu nedeniyle diğer ağır metallere göre daha şüphe çekici.

 

Dr. Jan V. Hirschmann da bir başka bakış açısıyla Mozart’ın iyi pişirilmemiş domuz eti yüzünden öldüğünü iddia etti. Bestecinin eşine ölümünden 44 gün önce “Burnuma güzel kokular geliyor.. Domuz pirzolası.. Leziz.. Senin sağlığına yiyeceğim” yazdığı için Trişinoz sebebiyle ölebileceği düşünüldü. Trişinoz etken vücuda girdikten haftalar sonra da belirti (ishal, bulantı, kusma, ateş sonraki dönemde kaslarda sertleşme, ağrı, ödem) verebiliyor ve az pişmiş domuz etlerinden kaynaklanan bir hastalık. Dr. Jan V Hirschmann bu hastalığın aslında o dönemde yaygın olduğunu fakat 1800’lü yıllarda tespit edilebildiğini ekliyor.

 

Kafa travması teorisi

 

1842 yılında Mozart’ın gömüldüğü ortak mezarlıkta mezar kazıcılar tarafından bir kafatası bulundu. Kafatasının Mozart’a ait olduğu düşünüldü. Mason geleneğine göre kafatasının mutlaka bir gün mezardan çıkarılacağına dair bir teori de mevcut. Kafatası incelendiğinde 25 yaşından büyük 40 yaşından küçük bir kişiye ait olduğu saptanan kafatasının Mozart’a ait olduğuna dair bir kanıt yok.

 

 

Bulununan kafatasının temporoparietal bölgesinde iyileşme belirtileri gösteren belirgin bir kırık vardı. Fakat bu kırığın ölümünden hemen önce mi yoksa daha önceden mi olduğu tartışma konusu oldu. Ayhan Kanat ve arkadaşları, Mozart’ın son zamanlarında bilişsel ya da psikolojik herhangi bir değişiklikten bahsedilmediği için travmatik beyin hasarı geçirdiğini düşünmediklerini belirttiler. Yayınlarında, kendi tahminlerine göre kırığın ölümünden aylar önce oluştuğunu ve kronik kalsifiye epidural hematom geçirmiş olabileceğini ifade ettiler.

 

Böbrekleri yüzünden mi öldü?

 

Semptomları arasında ödem, sırt ağrısı ve halsizlik olması şüpheyi herhangi bir böbrek hastalığından ölebileceği şüphesi uyandırdı. Amsterdam Üniversitesinden Paul Zeghers; Mozart’ın son zamanlarında Viyana askeri hastanesinde başlayan bir boğaz enfeksiyonu olan streptokok enfeksiyonu salgınından bahsediyor. Mozart’ın da bu boğaz enfeksiyonunu kapma ihtimali yüksekti. Bu hastalığın komplikasyonu olarak gelişen poststreptokokal glomerülonefritin onu ölüme kadar götürdüğü tahmin edildi. Kızıl da olabileceği öne sürülmüştü fakat kızılın erken belirtilerini göstermiyordu.

 

Genel olarak medyada Henoch-Schonlein purpurası yüzünden böbreklerinin zarar gördüğü yazılır. Bu hastalık yetişkinlerde yok denecek kadar nadirdir. Üstelik, Henoch-Schonlein’i düşündürtecek eklem ağrıları ve döküntü çeşidi kayda geçirilmedi.

 

Bu teorilerin hiçbiri kanıtlanamayacak olsa da devamının mutlaka geleceğini tahmin edebiliriz. Ölümünden sonra mezarının yeri dahi belirlenemeyen Mozart, Köchel dizininin 626. parçası olan “Re-minor Requiem”i tamamlayamadan yaşamını beklenmedik bir şekilde yitirdi.

 

Kadir Çakaroğlu

 

Cazkolik.com / 26 Kasım 2020, Perşembe

 

Kaynakça:

• Ayhan Kanat, Elena Romana Gasenzer, and Edmund Neugebauer. «A different aspect of the unexpected death of Mozart at the age of 35 years.» CNS Spectrums, 2019: 1-4.

• CARLO D, BARONI, MD. «The Pathobiography and Death of Wolfgang.» Human Pathology, 1997: 519-521.

• Death, Edward N. Guillery Bicentennial of His. «Did Mozart Die of Kidney Disease? A Review From the .» Journal of the American Society of Nephrology, 1992: 1671-1678.

• FRCP, J S Jenkins MD. «Mozart and medicine in the eighteenth century.» JOURNAL OF THE ROYAL SOCIETY OF MEDICINE, 1994: 408-413.

• Fu, KTL. «Medicine and music: the Mozart myth.» HKMJ, 1996: 345-351.

• Hirschmann, Jan V. «What Killed Mozart?» American Internal Medicine, 2001: 1381-1389.

• Norton, Amy. Reuters. 18 August 2009. https://www.reuters.com/article/us-mozart-idUSTRE57H0BB20090818 (erişildi: 10 26, 2020).

• NTV-MSNBC VE AJANSLAR. tarih yok. http://arsiv.ntv.com.tr/news/88029.asp (erişildi: November 17, 2020).

• Richard H.C. Zegers, MD, PhD, PhD Andreas Weigl, ve DSc and Andrew Steptoe. «The Death of Wolfgang Amadeus Mozart: An Epidemiologic Perspective.» Annals of Internal Medicine, 2009: 274-280.

• STEFAN PILZ, MD, WILLIAM B. GRANT, PHD. «Vitamin D Deficiency Contributed to Mozart’s Death.» Letter. JUne 2011.

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Kadir Çakaroğlu

  • Email

YORUMLAR

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.