Cazkolik: "Swedish Standards"tan 10 yıl sonra "European Standards", son albümünüzle ilgili sorularımıza geçmeden bir önceki albüm ile bir devamlılık ilişkisi var mı son albümünüzün? "Eurepean Standards"ın tanıtım yazısında "European Standards represents the logical next step" diye bir tanımlama var, bu ilişkiyi açıklıyor sanırım!
Jan Lundgren: Evet, “European Standards”ı “Swedish Standards” albümünün bir devamı, gelişimi gibi görebiliriz.
Cazkolik: Albümünüzde 10 ülkeden seçtiğiniz 10dan fazla farklı parçanın yorumu var, hepsi de Avrupa coğrafyasından, bu seçimlerle bir çeşit Avrupa tanımı da yapıyorsunuz, müzikal bir tanımlama, standardları oluşturabilecek bir tanımlama mıdır bu, olabilir mi?
Jan Lundgren: Müziğin tanımı her zaman sadece bir bakış açısıdır, belirli bir şey değildir. Bana göre müzik onları tanımlamaktan ziyade sınırları aşıp geçen bir şey olmalıdır. “European Standards” albümü için seçtiğimiz parçalar bizim bir şekilde hep bağlantımız olan, melodik kalitesi bizim tarzımıza uyan, melodik dilimizle uyumlu olan parçalar.
Cazkolik: "Eurepean Standards" dediğiniz zaman ister istemez aklımıza bildiğimiz caz standartları geliyor. Aralarında nasıl bir ilişki kurabiliriz dinleyici olarak! Amerikan caz standardları ile ilişkisi bakımından?
Jan Lundgren: Amerikan standartları doğaçlama cazın her daim önemli bir parçası olmuştur. Ben, “European Standards” ismini kullanarak Avrupa kökenli parçaların da rahatlıkla doğaçlama olarak kullanılabileceğini göstermek istedim.
Cazkolik: Parçaların bir çoğu zaten yakından tanıdığımız, oldukça popüler parçalar, "Here, There and Everywhere", "Un Homme et un Femme", "Rosemarys Baby", "Il Postino" gibi... Bu parçaların hepsinin birer film müziği olmasının özel anlamı var mı?
Jan Lundgren: Pek öyle değil, onların hepsi doğaçlama olarak çalabilmek için oldukça güzel şarkılar.
Cazkolik: Sormadan edemedik; Balkan ve Yunan coğrafyasından bir seçim yok, müzikal bir sebep herhalde?
Jan Lundgren: Ben o bölgelerin repertuvarına fazla aşina değilim ama gelecekte buraların müzikleri hakkında daha çok şey öğrenmeyi umuyorum.
Cazkolik: 2010 yılına geldiğimiz bugünlerde “jazz” bize pek çok farklı soundu çağrıştırıyor. Bu durum Avrupa için de geçerli. Bugünün Avrupa soundunda birden çok kategori ve ekol var, Norveç ve İskandinav cazı bu resmin oldukça önemli parçaları, peki, siz Avrupa cazıını nasıl tanımlıyorsunuz?
Jan Lundgren: Doğrusu tanımlamak zor çünkü Avrupada bile o kadar çok farklı yönelim var ki ve ben de genelleme yapmayı sevmiyorum ama yine de elbette biri çıkıp diyebilir ki Avrupalı caz müzisyenleri geleneksel, folk, klasik, modern pop gibi müziğin farklı türlerine karşı açık fikirlidirler diye...
Cazkolik: Gençliğinizden bu yana pek çok kez Amerikada bizatihi Amerikan standartlarını çaldınız, peki bize söyler misiniz acaba, Amerikan cazı ile Avrupa cazı arasında temelde hangi farklar var?
Jan Lundgren: Belki farklar o kadar da önemli değildir. Bence Avrupa veya Amerika’dan olup olmadığı farketmez, büyük bir müzisyeni dinlemeyi her zaman çok sevmişimdir. Her ikisine de ihtiyacımız var.
Cazkolik: İstanbul’da ki performansınızın öncesinde “Jazz – A Way of Communicatiion” adı altında ayrıca bir workshop çalışmasına da katılacaksınız. Bize biraz bu workshoptan da bahsedebilir misiniz?
Jan Lundgren: Caz müziği tıpkı bir dil gibidir ve iletişim kurmak için kullanılabilir.
Cazkolik: Daha önce de İstanbul da bulundunuz. İzlenimleriniz nelerdir? Türk müziğini hatta özellikle Türk cazını keşfetme fırsatınız oldu mu?
Jan Lundgren: Pek sayılmaz. Sadece 1 gün kalmıştım ve Türk folk müziği ile ilgili ufak bir kitap almıştım.
Cazkolik: Bu zamana kadar ACT firmasından çıkan “Mare Nostrum” ve “Magnus Mysterium” gibi farklı soundlarddan oluşan albümleriniz var ve her iki albümde farklı konseptlere sahip. Bu iki albümünde nasıl bir yaratım süreci vardı, bu projelere çalışmaya nasıl karar verdiniz bize bundan söz edebilir misiniz?
Jan Lundgren: “Mare Nostrum” Richard Galliona, Paolo Fresu ve benim de içinde bulunduğum, farklı kültür ve geçmişe, güçlü melodik iletişime sahip birbirinden farklı üç müzisyeni bir araya getiren bir fikirdi.
“Magnum Mysterium” albümü ise temelde Rönesans müziğini temel alan derin, meditasyonel bir ruha sahipti. Albüm kaydın bitmesinin hemen ardından vefat eden efsanevi İsveç’li film yönetmeni Ingmar Bergman’a adanmıştır. Bergman’ın müziğin bu türüne karşı büyük bir ilgisi ve sevgisi vardı.
Cazkolik: Putte Wickman ve Bernt Rosengren gibi bir çok isimle birlikte çalıştınız. Çalışmanızda en çok kimin etkisi oldu?
Jan Lundgren: Sadece bir kişiden sözetmek doğru olmaz, benim müzikal eğitimimde pek çok etki mevcut ama yine de diyebilirim ki efsanevi İsveçli alto saksofoncu Arne Domnerus beni keşfetti ve grubuna dahil etti. Ben o sıralar daha 22-23 yaşlarındaydım.
Cazkolik: Yakın gelecekte ACT firmasının sanatçılarıyla yeni bir müzikal işbirliği görünüyor mu? Kariyerinizin bundan sonraki adımını öğrenebilir miyiz, gelecek için planlarınız neler?
Jan Lundgren: Bu sektörde planlar bir çeşit sırdır ama ben yine de size yeni bir turne grubundan bahsedebilirim. Paolo Fresu trompet, ben, Lars Danielsson bas ve Clarence Penn’in davulda olacağı bir quartet bu. Konserlere önümüzdeki sonbaharda başlayacağız.
Cazkolik: Gençliğinizde İsveç’in teniste Björn Borg’dan sonra yetiştirdiği en önemli oyuncu olarak görülüyordunuz, tenisle ilgili kariyeri bırakmaya nasıl karar verdiniz? Amatör olarak halen oynamaya devam ediyor musunuz?
Jan Lundgren: Geçenlerde yeniden tenise başladım ama sadece eğlence olsun diye, tenisi bırakmamın en önemli nedeni ise caz müziğine aşık olmamdır.
Prepared by: Sami Kısaoğlu
"Jazz is like a language. And music could be used to
communicate with."
Jan Lundgren Interview
Cazkolik: Is there a relationship in between your last album "European Standards" with "Swedish Standards? In the linear notes of "European Standards" has been pointed out by the writer "European Standards represents the logical next step". I guess this words explain the relationship in beetwen two albums.
Jan Lundgren: Yes, it could be seen as an evolution of "Swedish Standards".
Cazkolik: There are 10 pieces in the recording of "European Standards" which you seleceted from 10 countries? Both of them from European continent. With this selections you’re also making a defination of an Europe. I mean musical definations for European continent. Do you think this defination could be constitute the future’s standarts? How was your approach when you’re deceding the reportoire of "European Standards” album?
Jan Lundgren: The definition of music is always just one point of view, nothing definite.To me music should be used to tear down borders rather than defining them.In selecting the songs for "European Standards" we choose compositions that we had some connection to in one way or another. All songs selected has a melodic quality that fit our way of playing.
Cazkolik: When we called "Eurepean Standards" necessarily we’re thinking American jazz standarts. Do you think what kind of relationship can we contact with "Eurepean Standards" and American jazz standarts?
Jan Lundgren: American standards has always been a big part of improvised jazz. Using the title "European Standards" I wanted to show that songs from Europe can be used for improvisation as easily.
Cazkolik: We’re familiar the pieces which you selected your recordings before. Most of them and popular songs. Such as "Here, There and Everywhere", "Un Homme et un Femme", "Rosemarys Baby", "Il Postino" All of these pieces are film music. Is there a speacial meaning all of this?
Jan Lundgren: Nor really, they are all very good songs that worked great for us to improvise on.
Cazkolik: We’re wondering the reason of why we cannot see a piece from Balkan and Greak territories? Propaly musical selections.
Jan Lundgren: Im not too familiar with that repetoire. In the future I hope to learn more about the music of these places.
Cazkolik: In the year of 2010 when we say “jazz” there are a lof of different sound come to mind. This situtiation same also for Europe. There are several catagories and echols in European sound today. Nornic and Scandinavian Jazz one of important part of this paiting? How can you define Eurpopean jazz sound.
Jan Lundgren: It´s difficult to define because there are so many different directions even in Europe and I don´t like to generalize. However maybe one can say that many of the most important European jazz musicians are very open minded to influences of other kinds of music, traditional folk music, classical, modern pop etc...
Cazkolik: You played many different times America and you have been playing American standarts almost from youth. What are the most important differences in beetwen American jazz and European jazz?
Jan Lundgren: Maybe the differences are not so important. I like to hear a great musician play whether he´s from Europe or America. We need both.
Cazkolik: On the same day of your İstanbul performance you’ll also give a workshop class before your concert which is called “ Jazz – A Way of Communication”. Could you please metion on these workshop a little bit?
Jan Lundgren: Jazz is like a language. And music could be used to communicate with.
Cazkolik: You have been İstanbul ones more time before. How was you impressions from that time? Do you have a chance to explore Turkish music and especially Turkish jazz?
Jan Lundgren: Not so much. Since I only stayed one day. However I bought a small sheet music book with traditional Turkish folk music.
Cazkolik: Until this time you have released different albums from ACT under the umberella of different sounds.: Mare Nostrum and Magnum Mysterium. Both album are in different concept at atmosphore. Could you please metion on the cereation process of both album? How decide to work on these projects?
Jan Lundgren: “Mare Nostrum” was an idea to bring together 3 musicians (Richard Galliano, Paolo Fresu and myself) of different culturese and background but with a strong melodic and communicating sence.
“Magnum Mysterium” is based on Rennaissance music and had a deep meditational mood. The CD was dedicated to the legendary Swedish film director Ingmar Bergman,who died just after the recording was made. He had a big love for this kind of music.
Cazkolik: You have collaborated with many names including Putte Wickman and Bernt Rosengren. Who has had the most lasting influence on your work?
Jan Lundgren: It´s not easy to mention only one because there have been so many influences in my musical education. However, the legendary Swedish alto saxophonist Arne Domnerus was the one who kind of discovered me and took me to his band. I was around 22-23 years old at the time.
Cazkolik: Are there a musical collaboration of other artists of ACT family in the near feture? Could we learn the next step of your recording career? What are planning for future?
Jan Lundgren: Any recording plans are a secret at this stage. However, I can say that a new touring group has been created. It´s a quartet, consisting of Paolo Fresu-trumpet, me, Lars Danielsson-Bass and Clarence Penn-drums. We will start doing concerts in the autumn.
Cazkolik: In your youth, you were seen as one of the greatest talents in tennis since Björn Borg in Sweden? How you decide to quit your tennis career? Are you still playing tennis in the sence of amateur meaning?
Jan Lundgren: I started to plat tennis again recently,just for fun. The big reason I quit my tennis playing was because I fell in love with jazz music.
Cazkolik.com / 17 Mart 2010, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.