Bundan bir kaç yıl önce bir işadamının gazetelere yansıyan isyanını okumuştuk. Önemli mevkilere gelmiş, çalıştığı şirketlerde kritik pozisyonlar üstlenmiş, kişisel geçmişinde önemli ve başarılı bir süreç yatan işadamı gitmek istediği ülkenin konsolosluğunda çektiği ızdıraba, daha doğrusu kendisine çektirilen ızdıraba isyan ediyor ve bir daha o ülkeye gitmeyeceğini söyleyip haklı protestosunu dile getiriyordu. Yaşadığımız ülkede ne kadar etkili ve önemli bireyler olursak olalım bir Avrupa ülkesine gitmeye kalktığımızda karşılaşacağımız muamele öteki ilan edilmekte sınır olmadığını bize çok açık olarak gösteriyor. Haberde sözü edilen işadamı vize için kendisinden istenilen bırakın resmi belgeleri, maddi imkanını belgeleyen banka cüzdanları, tapu belgeleri gibi tümüyle kişisel olan ve kimseyi ilgilendirmeyen şeyleri dahi beyan etmek zorunda bırakıldığından sözediyordu.
Bir caz albümünün tanıtımına neden böyle bir örnekle başladık dersiniz, çünkü Önder Focan yeni albümü 36mm. Biometrici çıkardı. Caz dünyası, müzisyenler yaşadıkları hayatı seyreden insanlar değildir, bilakis tam da içinde yeralan, alabildiğine yaşayan, tepki duyan, kızan, sevinen, üzülen, merak eden insanlardır, mukayese etmek ne kadar doğru olur bilmek zor ama belki de bunu çok daha duyarlı ve tepkisel yapan kişilerdir. Önder Focanı yakından tanıyanlar onun ne kadar insancıl ve karşısındakine yakın biri olduğunu bilirler, böylesi insanların üstelik müzisyen olanları yukarda anlattığımız türde yaşadıklarını yine bildikleri en iyi yöntemle yani müzikle dile getirirler.
Lafı fazla uzatmış olmayalım sevgili cazseverler, neticesinde Focanın albümüne ismini veren olay bizzat Önder Focanın kendisi tarafından en başta anlattığımız örneğe yakın bir yaşanmışlığa duyulan tepkinin caz bestesine dönüşmüş halidir. Gitmek istediği ülkenin konsolosluğunda kendisinden istenen belgelerin saçmalık sınırlarına varmasının yarattığı duygusal tepkidir. Zaten bu saçmalık kapak görselinde de kendine güzel ifade ediyor. Buyrun, işte size enine ve boyuna 36 mm.lik biometrik fotoğraflarımız der gibi! Albümde çalan ekip ülke dışına çıkmak isterse konsolosluğa yanlarında bu kapakla gidebilir, buyrun işte resimlerimiz diyebilirler. Ne dünya ama!
Sevgili Önder Focana yeni albümün hayırlı olsun diyoruz. Albümü baştan sona bir kaç kez dinledikten sonra aslında ilk dikkatimizi çekmesi gereken şeyin müziğin içine fazla dalınca dikkatimizden kaçmış olduğunu farkettik, 36 mm. Biometric aslında bir günlük! Güncel bir günlük! Bir Önder Focan cazlı belgeseli... Bunu bize hissettiren şey her parçanın ardında yatan mini hikayeler, bu hikayeleri okuduğunuzda parçalar da birden birer episodea dönüşüyor. Yani ne anlamda? Müzisyenin kişisel yaşamının albümdeki izdüşümü anlamında elbette! Müzisyen için önemli olan yaşadığı o anın kendi içinde yarattığı titreşimin ne kadar büyük ya da küçük olduğundan çok kendisini ne kadar etkilediğidir aslına bakarsanız. İşte mesela belki de albümün en az dikkat çekecek parçalarından biri olan Kahveci; Focanın sahibi olduğu kulübün karşısındaki kahveci komşusunun ikramseverliğinden etkilenip bestelemiş olduğu bir parça! Aslında her şey bu kadar basit olmalı, keşke olsaydı! Çünkü gerçekliği, sahici olanı ancak böylesi basitliğin içinde bulabilirsiniz. Düşünsenize, ikramseverlik aslında ne kadar insani ama günümüzde nasıl da kıymetli bir özelliğe dönüşüveriyor, niye, çünkü anlamı yaşadığımız dünyada kişinin boynunda asılı ağır bir külfete dönüşen duygu sanki. Focanın sakin ve fazlalıktan âzâde ustalıklı gitarı kahveci komşusuna kendince bir teşekkürü bizce. İşin daha da güzeli girişin hemen ardından aynı duygu yoğunluğuyla Şenova Ülkerin trompeti Hakan Çimenotunda trombonunuyla bu teşekkür faslına katılmaları.
Lafın burasında yazının en başına dönmekte fayda var, Önder Focan tümüyle kendine ait bestelerle dolu olan 36 mm. Biometric albümünde albüme adını veren sevimsiz tecrübeyi yaşar ve bestelerken bu duygunun albümü tümüyle esir almasına müsaade etmiyor. Hayat devam ediyor, hepimiz gibi Önder Focanda kendi hayatının izlerini sürüyor, evet, bizler de kendi hayatlarımız içinde öyle ama onun bizlerden farkı bunu ayrıcalıklı bir güncel caz günlüğü haline getirebilmesi. Müzisyeni, caz müzisyenini ayrıcalıklı ve özel kılan ve onları bunca sevmemizi sağlayan şeylerden biri de bu değil mi zaten!
Albümde yeralan müzisyenler; Şenova Ülker trompet ve flugelhorn, Engin Recepoğulları tenor saksofon, Hakan Çimenot trombon, Önder Focan gitar, Erdal Akyol akustik bas ve Ediz Hafızoğlu davul.
Albümdeki parçalar;
01 / KISMET
02 / 36 MM. BIOMETRIC
03 / RUBY
04 / VERGATO
05 / TM SWING SEVER
06 / BALLAD FOR 2 GUTARISTS
07 / KINETİK
08 / AĞAÇKAKAN
09 / KAHVECİ
Cazkolik.com / 24 Ekim 2009, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.