18 Kasım resmen şanslı günümdü, çünkü bir Londra Caz Festivali konserine London Jazz News adlı caz haberleri sitesinden davetiye kazanmıştım! Amsterdamlı Concertgebouw Caz Orkestrası ve Amerikalı caz vokalisti Madeline Bell’in ortak Ray Charles’a Saygı projesini, Cadogan Hall konser salonunda dinleme fırsatı buldum.
* * *
Hollanda’nın en iyi big band’i olduğu söylenen orkestranın İngiltere’de verdiği ilk konser buydu. Şef Henk Meutgeert’in 1996’da kurduğu, sadece orta yaşlı erkeklerden oluşan orkestranın konserlerine her yıl 35 bin kişi geliyormuş. 19 kişiden oluşan orkestranın üyeleri, bir örnek sarı kravatları ve lacivert takım elbiseleriyle pek şıktılar.
* * *
Tahmin edilebileceği gibi, orkestranın Amerikan geleneğine bağlılığı, icra ettiği bestelerden de anlaşılıyordu. Konsere Gershwin’in çok hareketli bir şarkısı ile bomba gibi başladılar. Dört trompet ve bir trombonun sırayla yaptığı sololar şarkıya hoş bir renk kattı. Orkestra, bizim “Taş Devri” olarak bildiğimiz “The Flintstones”un jenerik müziğiyle neşe saçmaya devam etti. Hisli caz standardı “Angel Eyes"ın yıldızı ise harika bir saksafon solo oldu. Daha sonra Armstrong klasiği “What a Wonderful World” çalındı. Orkestra şefi bu parçayı “bu zor dönemlerde barış adına çaldıklarını” açıkladı.
* * *
Sıradaki “Is it wrong to be right?” orkestranın piyanisti Peter Beets’e aitti. Kendini kaptırıp başka bir şey düşünemediğin o müzik dinleme anlarından biriydi. Adına katarsis, terapi, arınma… ne derseniz deyin, bu beste müziğin o efsanevi gücünün yansımasıydı adeta.
Fotoğraf: Filiz Taylan Yüzak
Sadece piyanoyla Alfie adlı caz standardı etkileyiciydi. Tony Bennett’in deyimiyle Stevie “Wonderful"un muhteşem “For Once in My Life”ı big band’in hızı ve dinamizmiyle yeni bir boyut kazanıverdi. Daha sonra piyanoya şef geçti ve Ray’in güzel baladlarından Hard Times’ı çaldı.
* * *
İkinci yarıda sahnede kendini daha çok gösteren Madeline Bell ise Amerikalı bir şarkıcı, ama altmışlı yıllarda Londra’da yaşamış ve gospel, daha sonra da pop müzik konserlerinde sahne almış. 1959’da kurulan meşhur Ronnie Scott Jazz Club’ın sahibi ve yöneticisi Ronnie, 1987’de Madeline’i caz söylemeye ikna etmiş. 73 yaşında olmasına rağmen, Madeline o dönemden bugüne kulüpte sahne almayı sürdürüyor.
* * *
Bu “tribute” projenin şarkı tercihini ise şef ve orkestra üyeleriyle birlikte yapmışlar. Ama Ray’in çok bestesi olduğu için bu zor bir seçim olmuş. Tabii mesela “I Got a Woman”, “Lonely Avenue” veya “(Night Time Is) The Right Time” gibi başka hit’ler konserde yoktu, ama tabii ki süre kısıtlı, her şarkıyı dahil etmek mümkün değil. Yine de seçkiyi beğendiğimi söyleyebilirim. Çok ses getiren hitlerin büyük bölümüne yer vermişler. Hard Times gibi daha arka planda kalmış şarkıları çalmaları da hoşuma gitti. Tüm “saygı” projelerinde olduğu gibi bu projede de Ray’i taklit etmek yerine, ona duydukları saygıyla ve heyecanla bestelerini icra etmeye çalışmışlar. Madeline Ray’le tanışma ve 1994’te Londra’da onunla birlikte sahne alma şerefine bile nail olmuş!
* * *
Epey kısa boylu ve yaşlıca bir solist Madeline, ama sahnede devleşiyordu resmen. Sürekli gülüyor, o kadar enerjik bir şekilde şarkı söyleyip dans ediyordu ki bizim yaşlılarımız da keşke böyle olsa demekten kendimi alamadım. Herhalde “hayat kaynağı” olarak tanımladığı müzik onu diri tutuyor! Belki de o akşam içkiyi fazla kaçırmış olabilir :) 2004’te Ray öldüğünde yapılan biyografik filminin müziklerini bu grup düzenlemiş. Şef bu film müzikleri albümü için solist olarak Madeline`i seçtim çünkü her perdeden söyleyebiliyor, dedi. Bu gerçekten de doğruydu. Madeline geniş vokal yelpazesiyle olduğu kadar enerjisiyle de izleyiciyi alıp götürdü. London Jazz News genel yayın yönetmeni, deneyimli caz eleştirmeni Sebastian Scotney’nin deyimiyle Madeline, “Ray şarkılarına mizah ve hayat üflüyordu.” "Let the Good Times Roll”a gelmişti sıra. Bu kez başrolde trombon arz-ı endam ediyordu. Yine bir klasik: "Unchain My Heart", daha sonra kalpleri ısıtan "Hallelujah I Love Her So" çalındı.
* * *
Konserin en eğlenceli kısmı ise Ray potpurisiydi: "Mess Around", ABD’nin Georgia eyaletinin resmi şarkısı haline gelen "Georgia on My Mind", izleyicilerin katılımıyla renklenen "Hit the Road Jack” ve benim kişisel favorilerimden “What I`d Say"in 13 dakikalık özel düzenlemesiyle konser sona erdi. O ciddi, çoğunu yaşlıların oluşturduğu konser salonunun halini görmeliydiniz! Herkes ayaktaydı ve dans ediyordu!
Israrla bis’e davet edildiklerinde, Madeline ayakkabılarını çoktan çıkarıp eline almıştı bile! Onları elinden bırakmadan söyledi baladını. Şef yine piyanodaydı. Bunu prova etmedik, dedi. “Çıplak ayaklı kontesin” söylediği bu şarkının ismini maalesef bilmiyorum ama yalın ve duygulu bir performanstı.
* * *
Orkestra hakkında daha fazla bilgi için internet siteleri:
http://www.jazzorchestra.nl/nl/english/
Madeline Bell hakkında daha fazla bilgi için kişisel sitesi: http://www.madelinebell.com/
Filiz Taylan Yüzak
Kişisel Blog: www.ingilizfiliz.com
İletişim: filiz@ingilizfiliz.com
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.