Burak Sülünbaz: Müziğinizi hepimiz seviyoruz. Güzel müzikal fikirleri teknik olarak muhteşem icra ediyorsunuz. Kendinizi iyi bir doğaçlamacı olarak mı, iyi bir besteci olarak mı yoksa güçlü bir performans sanatçısı olarak mı görürsünüz?
Victor Wooten: Bazı zamanlar kendimi bahsettiğiniz yönlerimin hiç birinde iyi hissetmem ama sanırım hepsinde iyiyim. Aynı zamanda daha fazlasını da olmayı isterim. Performanslar sanırım en güçlü olduğum yönüm çünkü bunu uzun süredir yapıyorum. Performans çoğu pop müzisyeninin gücünü farkettiği ama çoğu caz müzisyeninin pratik etmekten kaçındığı özel bir yetenektir. Son yıllarda bazı çılgın performanslarımı ben dahil dinleyicilerin müziğe daha fazla odaklanabilmesi için geri çektim. Aslında iyi bir performansçı olabilmek için dinleyicileri iyi dinlemeli ve aynı zamanda iyi bir doğaçlamacı ve besteci olmalısınız.
Burak Sülünbaz: We all love your music. You are playing great musical ideas in technically awesome ways. Do you feel yourself as a good improviser, or a brilliant composer, or a powerful performer?
Victor Wooten: Sometimes, I don`t feel brilliant at any of those, but I think I am good at all of them. I would also like to be better at all of them. Performing is probably my strongest skill because I`ve been doing it for a very long time. Performing is a special skill that many jazz musicians don`t practice, although most pop artists totally understand its power. In recent years, I have pulled back with some of my crazy performance stuff to allow audiences (and myself) to focus more on the music. Actually, to be a good performer, one who really listens to the audience, you also have to be a good improviser and composer.
Burak Sülünbaz: Double thumb ve double pluck tekniklerini nasıl keşfettiniz? Bahsettiğimiz teknikleri ilk defa deneyimlerken tam olarak ne düşünüyordunuz?
Victor Wooten: Kardeşim Regi ben daha çok küçükken bana baş parmağımı her iki yönde nasıl kullanacağımı göstermişti. Bana uzun süre daha az efor sarf ederek daha uzun süre çalabilmeyi öğretmişti. Bir keresinde baş parmağımı kullanmayı deneyimlediğimde aynı anda iki kere çekmeyi ekledim. Aslında bu basımdan davul efekti almayı denemek için yaptığım bir hareketti. Gençken davul ve bas sololarına çok ilgi duyardım. Baş parmak bana güçlü bir davul soundu vermişti ama double thumb ve double pluck tekniği hızı temin etti.
Burak Sülünbaz: How did you discover the "double-thumb" and "double-pluck" techniques? What exactly were you thinking while trying these out for the first time?
Victor Wooten: My brother, Regi, showed me how to use my thumb in both directions when I was really young. He taught me that so that I could play a long time with less effort. Once I really started experimenting with the thumb, I added in the double pluck. It was all an attempt to make my bass sound like drums. I was really into learning drum solos on the bass when I was young. The thumb gave me the powerful drum sound, but the double thumbing and plucking technique provide the the speed.
Çığır açan müzisyenler sayesinde bas artık daha çok dikkat çekiyor
Burak Sülünbaz: Genel bir görüş olarak bas bir yan enstrümandır ve birçok kişiye göre dünyadaki en teknik basçısınız. Başarıya giden bu yolu nasıl hayal ettiniz ve bu yolu nasıl yarattınız?
Victor Wooten: Ben sadece duyduğumu çalıyorum. Duyma ve dinleme yeteneğimiz geliştikçe icra kabiliyetimizde gelişiyor. Bana göre bas bir yan enstrüman değildir. Temelden daha fazla evin yan tarafındaki bir bölümden fazlası değil. Temel gibi çok güçlü ve önemli bir parça olmalı. Ve yine binanın temeli gibi basta görevini doğru yapmadığı ana kadar çoğu zaman farkedilmeyendir. Dinleyiciler çoğu zaman basa bir yan enstrüman gibi davranabilirler ama bu bu gerçek olduğunu anlamına gelmez. Güçlü bir enstrümandır. İşte bu yüzden çoğu grupta sadece bir tane vardır. Gruplarda birden fazla gitarist, klavyeci üflemeli çalan ya da vokalist vardır ama sadece bir tane basçı vardır. Charles Mingus, Paul McCartney, Larry Graham, Stanley Clarke, Jaco Pastorius gibi çığır açan basçılar sayesinde enstrümanımız daha da dikkat çekiyor. Enstrümana ilgiyi arttırmak benim amacım değil. İnsanları güzel müzikle mutlu etmektir.
Burak Sülünbaz: In a general idea, bass is a side instrument, but you make it a leader in your band. And for most of the people, you are the most technical bass player in the world. How do you imagine and create this path to success?
Victor Wooten: I just play what I hear. As our ability to hear and listen grows, our playing should grow also. To me, bass is not a side instrument, no more than the foundation is a side part of a house. Like the foundation, bass is very important and needs to be the strongest part. And again, like the foundation of a building, the bass often goes unnoticed unless it is not doing its job properly. Listeners may treat the bass as a side instrument, but it doesn`t mean that it really is. It is a powerful instrument. That`s why most bands have one, and only one. Bands will have multiple guitarists, keyboardists, horns, or vocalists, but only one bassists. Because of ground breaking bassists, such as Charles Mingus, Paul McCartney, Larry Graham, Stanley Clarke, Jaco Pastorius, and many others, our instrument is getting more and more recognition. Bringing attention to the instrument is not my main purpose. Making people happy with great music is.
Burak Sülünbaz: Aynı zamanda bir rol modelsiniz. Sadece bir müzisyen olarak değil aynı zamanda barışçıl ve dost bir insan olarak. İyi bir adam olamakla iyi bir müzisyen olmak arasındaki ilişkiyi hakkında ne söylemek istersiniz?
Victor Wooten: Bunun için teşekkür ederim. Geçmişte tavırları ve kişilikleri kötü olsada başarılı olan müzisyenler vardı. Yeteneği bulmak zor olduğu içindi bu. Bugün internet ve YouTube ile dünyayla bağlantı kurma imkanı sayesinde değiştirmek mümkün hale geldi. Kötü huylu kabul ettiğimiz müzisyenlerin yerine çalışması daha kolay ve minnet eden müzisyenler bulmak daha kolaylaştı. Annem hep derdi ki; "Dünyanın iyi bir müzisyene ihtiyacı var mı? Zaten bir sürü var. Dünyanın iyi insanlara ihtiyacı var." Teşekkürler anne!
Burak Sülünbaz: You are also a role model, not only as a musician but also as a peaceful and friendly human. What would you like to say about the relationship between being a good man and being a good musician?
Victor Wooten: Thank you for that. In the past, musicians could have a successful career even though they had bad attitudes and personalities. That was because talent like that was difficult to find. Now, with things like the internet and YouTube connecting the world together, it is much easier to find a replacement. So, a bad attitude will quickly be replaced with a better one because musicians who are grateful and easy to work with are much easier to find. As my mom always said, "What does the world need with just another good musician? We have plenty. What the world needs are good people."Thanks mom!
Öğrenmek hiçbir şeyi daha az eğlenceli yapmaz
Burak Sülünbaz: Aynı zamanda bir eğitimcisiniz. Kitaplarınızın, eğitim videolarınızın ve web sitelerin temel amacı nedir?
Victor Wooten: Temel amacım insanları yaratıcılıkları ve hayallerini yaşayabilmeleri için ilham verebilmektir. İnsanların yeniden ilham almalarını istiyorum. Aynı zamanda herkesin müziğin kolay ve eğlenceli olduğunu bilmesini istiyorum. Bir çocuk birşey öğrenene kadar müzikle mücadele etmiyor. Öğrenmek hiç birşeyi daha az eğlenceli yapmaz. Normal müzik eğitimi değiştirmeyi denemiyorum çünkü zaten o güzel. Sadece bir denge getirmeye çalışıyorum. Kardeşim Regi`nin dediği gibi. "Çal, çal, çal"
Burak Sülünbaz: You are also an educater. What is the main aim of your books and lectures videos and websites?
Victor Wooten: My main goals with education are to inspire people to create and live their dreams. I want people to become inspired again. I also want everyone to know that music should be fun and easy. A child doesn`t struggle with music until they learn something. Learning doesn`t have to make things less fun. I don`t try to change normal music education because it is already good. I just try to bring a balance to it. As my brother Regi says, "Play! Play! Play!"
Fotoğraf: Burak Sülünbaz geçmiş konserlerinden biri sonrası Victor Wooten`la.
Burak Sülünbaz: Bildiğim kadarıyla İstanbul konserinde Dennis Chambers ve Bob Franceschini ile çalacaksınız. Bize belki de albüme dönüşmesi muhtemel yeni projenizden bahseder misiniz?
Victor Wooten: Evet bizde eğleniyoruz. Bu proje favori müzisyenlerim olan Denis ve Bob ile uzun süredir yapmak istediğim bir işti. Aynı zamanda yeni müzisyenlerle ve benim önceki projelerimden müziklerde çaldık. Çok keyif aldığımız serbest doğaçlamarda olacak. 2017`nin ilk çeyreğinde piyasada olmasını hedefliyoruz.
Burak Sülünbaz: As far as I know, you are playing with Dennis Chambers and Bob Franceschini in Istanbul Concert. Would you tell us about the new project and probably the new recording?
Victor Wooten: Yes. We are having fun. It`s an idea I`ve wanted to do for a long while because Bob and Dennis are two of my favorite musicians to play with. We are playing some new music as well as some songs from my previous records. There`s also so free jams, which are always fun. Our plan is to have a new record available in the first half of 2017.
Yeteneğimi ve kariyerimi kardeşlerime borçluyum
Burak Sülünbaz: Kariyerinizin ilk yıllarından bugüne kadar kardeşlerinle birlikte çaldınız. Kardeşliği nası açıklarsınız?
Victor Wooten: Kardeşlerim sanki fazladan 4 aile büyüğü gibi bana karşı her zaman iyi oldular. Ben beş kardeşin en küçüğüydüm onlar da bana çalmayı öğretenlerdi. Birlikte bir grup olarak hayatımın ilk yılında birlikte çaldık. Bu benim el becerimi ve bilgi birikimimi geliştirdiğim yerdir. Yaptığım işlerden mutluydum. Yeteneğim, bilgim, tecrübem ve kariyerimin büyük bir bölümüne burada sahip oldum ve yaptığımı sevdim. Yeteneğimi ve kariyerimi onlara borçluyum. Kendi kariyerlerini sürdürürken bana hala her türlü yardımı yaparlar. Kardeşimiz Rudy`i bir süre önce kaybettik ve onu çok çok özlüyoruz ama geri kalan bizler yapabildiğimizi iyi yapabilmek için hayatlarımıza devam ediyoruz.
Burak Sülünbaz: You have been playing with your brothers from the beginning of your career until now. How would you define the brotherhood?
Victor Wooten: My brothers have always been wonderful to me - like four extra parents. I`m the youngest of the five, and they`re the ones who taught me how to play. We played as a band for most of the first twenty years of my life. That`s where I learned my craft and developed my knowledge, experience, and love for what I do. I owe most of my ability and career to them. They still help me in every way even while maintaining their own careers. Our brother, Rudy, died a few years ago, and we miss him very very much. But the rest of us are carrying on and doing well.
Burak Sülünbaz: Davulcu Dennis Chambers`ı bir Zildjian Gecesi`nde izlemiştim. Trilok Gurtu ve Simon Philips`le çalıyordu. Uzun zaman önceydi. Inanılmaz çalıyordu. Performansına ağzım açık kalmıştı. Onu seninle sahnede izleyeceğiz yakında. Sahnedeki bir kardeşin ve bir davulcu olarak onun hakkında ne söylemek istersin?
Victor Wooten: Ben onu her akşam ağzım açık izliyorum. Süper bir kişilik ve birlikte takılması çok keyiflidir. Birlikte aynı müzikleri dinleyerek ve çok şeyler paylaşarak büyüdük. Dennis ve Bob`la çalmak sanki kardeşlerimle çalmak gibi.
Beste yaparken parçanın kendisi benim neye odaklanmam gerektiğini gösterir
Burak Sülünbaz: The first time I saw Dennis Chambers was on a "Zildjian Night" with Trilok Gurtu and Simon Philips. It was a very very long time ago. He was playing like, wow! My mouth was kept wide open :) Now we will see him on stage with you. What would you like to say about him as a drummer and as a brother on the stage ?
Victor Wooten: My mouth is wide open like "Wow" every night. He`s a great person and very fun to hang out with. We grew up listening to the same music so we share a common foundation. Playing with Dennis and Bob is very much like playing with my brothers.
Burak Sülünbaz: Bir beste yaparken melodinin güzelliğini mi düşünürsün yoksa en zor teknik detaylara mı odaklanırsın?
Victor Wooten: Teknik detaylara hiç bir zaman odaklanmam. Zor bir beste olması niyetiyle asla çalışmam. Parça ilk olarak benim neye odaklanmam gerektiğine karar verir. Kimi zaman yaymak istediğim bir güzellik olabilir. Kimi zaman spesifik bir melodi veya groove olabilir. Ara sıra birşeyler çalana kadar zihnimde hiç bir şey olmaz. Yazmak konuşmak gibidir. Kimi zaman ne söyleyeceğin hakkında hiç bir fikrin olmaz.
Burak Sülünbaz: While you are composing, are you thinking of the beauty of the melody or are you focusing on the hardest technical details?
Victor Wooten: I don`t think I ever focus on the hardest technical details. I don`t think I`ve ever written a song with the intention of it being difficult. The song will determine what I focus on first. Sometimes it may be the beautiful feeling I want to convey. Other times it may be a specific melody or groove. And occasionally, I may not have any ideas at all until I start playing. Writing can be like talking. Sometimes I have no idea what I am going to say.
Burak Sülünbaz: Cazkolik.com okurları için yaptımız röportaj için çok teşekkürler. İstanbul`a en son geldiğiniz akşamı hatırlıyorum da konser iki saat sürmüştü konser sonrası imza ve fotoğraf çektirme faslı 2 buçuk saat sürmüştü. O halde konser akşamı önce sahnede görüşürüz ardından imzada görüşürüz.
Victor Wooten: Heyecanla bekliyorum. Çok teşekkürler.
Burak Sülünbaz: Thank you for answering my questions for Cazkolik.com readers. Last time you came to Istanbul i can remember that concert time was 2 hours and the after concert meeting was aprox 2.5 hours. So, see you on stage and talk to you after concert.
Victor Wooten: I look forward to it. Thank you.
Burak Sülünbaz
Cazkolik.com / 09 Kasım 2016, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.