Birlikte otuz yıl geçirdiğiniz eski dostun ardından neler söylersiniz? Sohbetlerinizi notalara nasıl dökersiniz? Müzisyenler, sanatçılar, oyuncular aşklarını, dostluklarını ve hayatlarının her dakikasını yıllarca sürüyormuş gibi tutkuyla yaşıyor. Duygu yoğunluklarıyla yazılmış ağıtlar canlı icra edildiğinde görsel ve işitsel ziyafete dönüşebiliyor. Bahsi geçen dostlar Charlie Haden ve yakın dostu Gonzalo Rubalcaba olunca müzikseverler için ömürlük bir konser deneyimi armağan oluyor.
Kübalı zarif müzisyen Rubalcaba özenli saç traşı, kemik çerçeve gözlükleri, pırıl pırıl gömleği, parlak rugan ayakkabılarıyla İş Sanat sahnesinde piyano başına oturduğunda akışkan cümleler silsilesi start aldı. Eğilip bükülmeden, rol kesmeden, zarif tuşesiyle tadı damağımızda kalan bir performans gerçekleştirdi. Olağanüstü hızla klavyeyi kateden elleri havada bir saniye asılı kalıyor, seslerin dağılmasına müsade ediyordu. Birlikte çaldığı ekip muhteşem isimlerden oluşuyordu. Saksafonda Will Vinston, basta geçen hafta Dhafer Youssef’la izlediğimiz Matt Brewer ve davulda Jeff Ballard vardı.
Tertemiz, gümbür gümbür bir konser izledik. Cuban American kesişim kümesinde iki saat özgün ve özgürdü. Yükselişler vardı ama gösterişler yoktu. Parmakları Küba purosu kokan Rubalcaba ellerini piyanoda gezdirdikçe kulaklarımız Charlie Haden’ın sert ahşap tonunu özledi. Matt Brewer o tonu bize tonu tam olarak hissettiremese de görevini harfiyen yerine getirdi. Haden’ı anarken ben daha babayani bir basçıyı tercih ederdim şahsen üstelik Brewer`ın ekibe çok iyi uyum sağladığını söyleyemem. Will Vinston mütevazi çalışı ve eserlerin omurgasını dengeli doğaçlamalarıyla inşa eden icrasıyla sahnede pırıl pırıl parlamaktaydı.
Gelelim davulda Jeff Ballard’a... Bu konuda duygularımı tüm çıplaklığıyla dışa vurmaktan çekinmeyeceğim. Ballard’a Brad Mehldau Trio’yla dinlediğim ilk andan itibaren hayranım. Eşlik ettiği müzisyenleri konserlerde koşulsuz dinleyişi, kimi zaman dirhemle ses verişi, kimi zaman bedenini davula enerji olarak aktarışından, eksiksiz ritim ve zamanlamasından, göz dolduran dinamizminden hep etkilenmişimdir. Rubalcaba ve diğer müzisyenlerle tarifsiz bir uyum yakaladı ve salondan büyük alkış aldı.
Konser Pat Metheny’den seçtikleri parça dışında Rubalcaba’nın 2015 tarihli Charlie albümünden oluşuyordu. Ağır aksak değil ateşleyici bir performanstı. Performans sonrası tebrik için kulise yöneldim. İlk olarak defalarca çok farklı salonlarda dahi izlediğim haldebir türlü tanışma fırsatı bulamadığım Jeff Ballard’la selamlaştım. Yüzüme baktığında “Seni bir yerlerden tanıyorum adamım” dedi. Cazkolik’in ünü uzaklara gitmiş olabilir mi? Elinde cep telefonu iki buçuk yaşındaki oğluyla görüntülü konuşuyordu. Kamerayı bana doğru çevirip eşine ve oğluna merhaba dememi istedi. Elimde Lionel Loueke ve Miguel Zenon’la kaydettikleri Times Tales albümü vardı. Eşine gösterip “bu adam neler bulmuş, inanabiliyor musun?” dedi. Yeni projelerinden sohbet ettik. Kevin Hays ve Lionel Loueke’nin yer alacağı bir proje ve Okeh firmasından yayınlanacak trio albümünün devamı niteliğinde Miguel Zenon’un kendi projesine yoğunlaştığı için katılamayacağı bir trio albümünün hazırlıkları içinde olduğundan bahsetti. İlgim onu çok mutlu etmişti. Benimse uzun süredir takip ettiğim ve çok sevdiğim bir davulcunun sıcak sohbeti hatıralarıma mutlulukla kazınmıştı. Birlikte kulise doğru görüntülü görüşmeye devam ederek yürüdük. Albüm imzalatmak için kulis kapısına gelen bir avuç tutkulu müziksever Rubalcaba’yla koyu sohbete dalmışlardı. Fazla zamanını almadan tebrik ettim ve bir dahaki konserde buluşmak için sözleştik. İş Sanat’ta bu sene istediğimiz sıklıkta konser izleyemedik ama beklediğimize sonuna kadar değdi. Bu konser benim unutulmazlarım arasına girdi.
Burak Sülünbaz
Cazkolik.com / 21 Mart 2017, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.