Aralık ayı ilk günlerine damga vuran Neil Cowley Trio Salon, Yuri Honing Borusan Müzikevi konser izlenimleri

Aralık ayı ilk günlerine damga vuran Neil Cowley Trio Salon, Yuri Honing Borusan Müzikevi konser izlenimleri

 

Bir aralık gecesi Borusan Müzikevi`nde Yuri Honing`le

 

 

Hepimiz bir şeylere ihtiyaç duyarız. Aşka, paraya, güvende olmaya, gelecek kurmaya. Biz cazkolikler de iyi müziğe ihtiyaç duyarız. Yağmur, çamur, soğuk ve mesafeler bizi bu tutkudan alıkoyamaz. 6 aralık akşamı uzun aranın ardından yeniden Borusan Müzikevi`ndeydim. Özlemişim Borusan`ı. Sanırım dördüncü kez ülkemize gelen Yuri Honing akustik dörtlüsüyle sahnedeydi ve sanatçının "Desire" yani "Arzulamak" isimli son albümünü dinleyecektik.

 

Müzik başladığında âdetâ kuzey Avrupa ıssızlıklarında yol alan bir trenin penceresinden yemyeşil dağları, şehirleri, hayatı gözler gibiydik. Kalpten çalan, derinden gelen bir icra vardı sahnede. Tutkuluydu. Tansiyonlu bir müzikti. Tekdüze değildi. Katmanlar arası ilişki açık ve net hissediliyordu.

 

Piyanist Wolfert Brederode ECM etiketiyle albümler kaydetmiş biri. Tenor soundu ve tonu dikkatten kaçacak gibi değil. Davulcu Joost Lijbaart ise aşırıya kaçmadan, görevini yerine getiren bir davulcu. Jan Garbarek bizde fanatik derecesinde sevilir. Duygularını derinlikli cümlelerle iletir. Honing, Garbarek ekolünün devamı sanki ve etkileyici. Sahnede hiç bir müzisyen hiç bir notayı gösteriş için çalmıyordu ama sanki konser hakettiği ilgiyi görmemişti. Yer yer boşluklar vardı maalesef. Oysa böylesi müziklere nasıl sahip çıkmamız lazım, yaşadığımız gündem bizi sıkıyor, bunalıyoruz ama iyi olana vurdumduymaz davranmaktan da vazgeçmiyoruz. Yuri Honing hala kulaklarımda çınlarken bunları not etmek istedim, bu konseri kaçıranlar belki okur da bir sonraki konser orda olmayı ihmal etmez.

 

 


 

 

Neil Cowley Trio ile kolektif kreşendoların tadında, "Spacebound Apes"in peşinde

 

 

Neil Cowley Trio yola cazla çıkan, ordan elektronik müziğe uğrayan, köşeden pop müziğe selam veren rock marka arabayı tercih eden bir grup. Böylelikle müzik yolculukları keyifli oluyor. Mütemadi tekrarlarla kolektif kreşendo yaratmayı seviyorlar. İyiden iyiye oturmuş, nefes alan müzikleri var. Dönemin getirdiklerine adapte oluşlarını beğeniyorum.

 

Bir süre önce Neil Cowley ile henüz yayınlanmamış bir söyleşi yapan ve ne yazık ki çok yakın dönemde kaybettiğimiz sevgili dostum Ardacan Özdemir’i rahmet ve özlemle bu vesileyle bir kez daha anmak istiyorum, onun eşsiz ruhu eminim o akşam bizimle konseri dinliyordu.

 

Neil Cowley konserin hemen başında konser öncesi rahatsızlandığından ve konseri iptal etmenin eşiğine gelmişken Türk ahvesinin sihirli gücüyle gözlerini açabildiğinden bahsetti. Adeta `kahvelerin gücü adına güç bende` der gibiydi. Konserin ilk bölümü elektronik müzik öğeleri ve fütüristik bir havada kurgulanmış son albüm “Spacebound Apes”e ayrılmıştı. İlk bölümün zirvesi “The City and the Stars” parçasıydı. Basçı Rex Horan orta dünyanın korkusuz savaşçısı Gimli’vari sakalı, gösterişli dövmeleriyle performansa teatral hava katmıştı. Bas tonları oldukça koyu sanatçı Neil Cowley’nin tuşesiyle kontrastı yakalıyordu. Davulda Evan Jenkins’in kişisel nedenlerle konserde olmaması nedeniyle Clive Deamer çalıyordu. Deamer, Portishead, Get the Blessing gibi gruplarda çalan, 2016 turnesinde Radiohead’e eşlik eden bir kayıt müzisyeni, yani anlayacağınız bagetleriyle tehlikeli bir seri katil. O akşam Neil Cowley Trio’nun kimyasına uyumu tamdı.

 

Konserin akustik bölümüne geçildiğinde bizi The Face of Mount Molehill’den Slims karşıladı. Ardından Rooster Was a Witness ve diğerleri geldi. Kulaklara aşina parçalar bir bir aktı. Cowley çok keyifli ve hoş sohbet bir adam. Kendisine sahnede laf attığınızda dahi bir anda etkileşime geçebilen eğlenceli biri. Bayat bir tespittir ama İngilizler soğuk olur derler bilirsiniz bu adam tam tersi bir şeytan tüyüne sahip. Performansın ikinci yarısı sonlanırken doruk noktasına ulaştığımızda performans yoğunluğu iyice artmıştı. Ton tekrarlarıyla heavy metal konserindeymişiz gibi üzerimizde iriken enerji etkisini hissettirmeye başlamıştı. Trio enstrümanlarına fiziksel güç uygulamayı sürdürürken ortaya çıkan müzik kafa sallama hissiyatı yaratmaktaydı. Power trio tabirinin tam karşılığı o gece sahnedeydi. Neil Cowley Trio’yla henüz tanışmadıysanız önce bir Spotify’layın lütfen ardından albümlerini satın almak için kendinize hakim olamayacaksınız. Sonrası büyük keyif...

 

Güzel bir geceyi noktalarken ayak üstü sohbet ettiğim IKSV`li bir dosttan yeni sezon için güzel müjdeler aldım. Bu konser hali hazırda keyiften aklımızı başımızdan almışken bu çeşit konserlerin yakında olduğu haberi moralimi artırdı. Hayattan ve müzikten zevk almayı ihmal etmeyin.

 

Burak Sülünbaz

 

Cazkolik.com / 10 Aralık 2016, Cumartesi

 

 


 

Neil Cowley Trio is a kind of trio that started their musical journey with jazz. Then they visit electronic music world. While they are on way they just say hi! to pop music in their ”rock” sports car. That`s why we enjoy this ride. Repeating melodies create a collective crescendos. Well seated and breathing sound. Their sound perfectly adapt to what the time brought us.

 

We did have an interview with Neil couple of weeks ago. Soon we will published that. It was made by my beloved friend Ardacan Özdemir (who passed away couple of weeks ago). His precious soul here with us and watching above us. R.I.P brother we miss you.

 

Just in the first moment of concert Neil told us he was not so good but when he drinks a cup of Turkish Coffee. He gets the power he needed. On behalf of the coffee of power. He was as strong as he can be... First period of the concert we had the sounds like electronical and futuristic characteristic. Just like the latest recording Spacebound Apes. Top point was the piece called "The City and The Stars". Bassist Rex Horan’s performance was so theatral with his spectacular tatoos and beard like middle-earth`s fearless hero Gimli. He was playing so darkly and powerfully just like the opposite of Neil Cowley’s light and smooth sound. This contrast makes the music fascinating.

 

On the drums we had Clive Deamer a session drummer who is playing with Portishead and Get the Blessing also he was touring with Raidiohead. He was so killer with his drumsticks. Harmonized with Neil Cowley and Rex Horan just like they were playing since the first day of their career.

 

When the second part i mean acoustic part started we are welcomed by Slims from the album The Face of Mount Molehill. And then Rooster Was a Witness came up. We have some “hit” pieces in our ears one by one. Neil Cowley has a great sense of humor. If you say something to him suddenly when he is on the stage he would probably make a joke and maybe you might become friends after that. He is very very far away from megalonia. Thats what a real musician should be. After second part of the second set powerful music just göne to the top point. As the trio plays so powerfully the music turned into like heavy metal, we forced ourselves headbanging. This is the thing we call power trio. If you havent listen to the Neil Cowley Trio before just Spotify him first. I bet you wont lose any second to buy all the albums just like i did.

 

At the end of the night i was talking to a good friend of mine from IKSV and he told me there will be some good surprises during the session. So wait and see what` s gonna happen. We had so much fun tonight. Enjoy you life with the great music fellas!!!

 

Burak Sülünbaz

 

Cazkolik.com / 10 Aralık 2016, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.